Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/238 E. 2022/409 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2013/238 Esas
KARAR NO :2022/409

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:02/07/2008
KARAR TARİHİ:21/04/2022

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Almanya’da çalışarak biriktirdiği paraları gurbetçiler için … gazetelerinde verdiği Dövize Yüksek Faiz başlıklı ilanına aldanarak … Bankası’na yatırdığını ve hesap cüzdanı aldığını, bankanın 03.07.2003 tarihli kararla …’ye devredildiğini, ayrıca … tarafından …’ye para yatıranlara paranın ödenmeyeceğinin belirtildiğini, oysa ki müvekkilinin parayı …’ye değil bankaya yatırdığını, cüzdan üzerine … yazılmasının müvekkilinin talimatı dışında olduğunu, davalı banka yanında bu bankanın ve … … … Ltd’nin hakim ortağı olan …’ın da doğan zarardan sorumlu olduğunu, ayrıca … çalışanı …A.Ş yönetim kurulu üyesi ve daha sonra Müflis …A.Ş Genel Müdürü olan … ve temsil ettiği …’nın da zarardan sorumlu olduğunu, …’nin de el koyarak müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek … … … Ltd adlı bankanın dava tarihinde bankacılık izninin ve hiçbir ticari faaliyetinin bulunmadığını ve bu nedenle bu bankadan paranın tahsil edilmesinin mümkün olmadığının ve paranın …A.Ş. bünyesinde bulunduğunun ve …’ye aktarılmadığının tespitine, 35.790.43 Euro karşılığı olan 69.862.92 TL’nin davalılardan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle kurum aleyhine açılacak davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kendisinin el konulmadan önce bankaya … tarafından yasa gereği yönetim kurulu üyesi olarak atandığını, daha sonra genel müdürlük ve yönetim kurulu üyeliğine getirildiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini zira, 4389 sayılı Bankalar Yasası’nın değişik 24/6 md gereğince … tarafından atanan görevlilere dava açılamayacağını, yine 5411 sayılı yasanın 127/5 maddesi uyarınca müvekkili hakkında soruşturma izninin verilmesinin ilgili bakana ait olduğunu ve haklarında dava açılamayacağının belirtildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Bankalar Yasası’ndan kaynaklanan yetkileri gereğince … Bankası’na el koyduğunu, ayrıca idari işlem olması nedeniyle davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … ve … Ltd davaya cevap vermemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 17/12/2009 tarih ve … sayılı kararla davalı …, … ve … yönünden davanın yargı yolu yanlışlığı nedeni ile reddine, davalı …A.Ş. ve … hakkındaki davanın zamansız açılmış olması nedeni ile reddine, davalı … Bankası … Limited hakkında tespit davasının hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş; verilen karar davacı vekili, Müflis …A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/10/2012 tarih ve 2010/15970 Esas, 2012/14711 Karar sayılı kararıyla; “1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin …, … davalı …’a yönelik tüm temyiz itirazları ile, davalı … vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Ancak, davanın açılmasından sonra Dairemiz önüne gelen emsal uyuşmazlıklardan davalı Bankanın iflasına karar verildiği ve ikinci alacaklar toplantısının yapıldığı (İİK.194) ve … bankasından tahsilat yapılmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, mahkemece davaya kayıt kabul davası olarak bakılmak gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3-Dava, banka hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin parasını gerçekte davalı … A.Ş’ne yatırdığını, bu bankanın çalışanlarının paranın başka bankaya yatırıldığını açıklamadıklarını, logolar dahil off-shore bankasıyla aynı banka gibi davrandığını, yönetim ve faaliyetleri dikkate alındığında off-shore bankasının paravan amaçlı kurulduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin meydana gelen zararından sorumlu olduğunu, davalı …’ın ise, bu bankanın yöneticisi bulunduğunu, TTK’nun 336. maddesi uyarınca sorumluluğunun olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca, aralarında davalı …’ın da bulunduğu davalı … A.Ş’nin yöneticileri hakkında davalı …’e aktarılmayan paralarla ilgili olarak dolandırıcılık yaptıkları iddiasıyla …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını ve bu davanın derdest olduğunu bildirmiştir. Davacı ve davacı durumundaki diğer mudilerin iradesinin fesada uğratıldığının veya benzer bir eylemin tespit edilerek davalı … ile diğer davalı … yöneticileri hakkında verilebilecek olası bir mahkumiyet kararının, eldeki bu davayı etkileyebileceği açıktır.
Bu durum karşısında, davalı … ile davalı … A.Ş’nin diğer yöneticileri hakkında açılan kamu davasının akıbetinin araştırılması, sonucunun beklenmesi, mahkumiyet kararı çıkması halinde bu kararın hukuki sonuçlarının BK.nun 53 ncü maddesi çerçevesinde değerlendirilmek suretiyle, aynı Yasanın 41 ve TTK.nun 321/son maddeleri uyarınca …’ın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce verilen 23/06/2021 ve 01/02/2018 tarihli ara kararla, davacı tarafça, davalı …A.Ş.’ye yönelik açılan davanın, işbu dosyadan tefrikine karar verilmiş ve Mahkememiz … E sırasına kaydının yapıldığı, 18/04/2019 tarih ve 2019/313 K sayılı kararla adı geçen davalı yönünden karar verildiği anlaşılmış; yargılamaya diğer davalılar yönünden eldeki davada devam olunmuştur.
Davalı … ve …’ya yönelik açılan dava yönünden yapılan inceleme sonrasında;
Mahkememizce verilen ve temyizi üzerine Yargıtay denetiminden geçen 17/12/2009 tarih ve … sayılı kararla tartışılıp değerlendirildiği üzere, kanun ve idare kararına istinaden tesis edilen idari eylem ve işlemlerin hukuka uygun yürütülüp, yürütülmediğinin, işlemlerin uygulanmasında zarar doğup doğmadığının ve bu nedenle idarenin sorumlu olup olmadığının tartışılıp tespit edileceği makam adli yargı değil, idare hukuku esaslarına göre idari yargıdır. Bu nedenle bu davalılar hakkında açılan davada mahkememiz görevli değildir. Dolayısıyla bu davalılara yönelik açılan davanın yargı yolu yanlışlığı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı …’a yönelik açılan dava yönünden yapılan inceleme sonrasında;
Mahkememizce verilen ve temyizi üzerine Yargıtay denetiminden geçen 17/12/2009 tarih ve … sayılı kararla tartışılıp değerlendirildiği üzere, anılan davalının 4389 sayılı Kanun’un 24/6-3 maddesi gereğince atanmış … tarafından atanan bir kamu görevlisi olduğu, görev yaptığı dönemde yürürlükte olan 4389 Sayılı Yasa 24/6 ve halen yürürlükte olan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 127/4-5. maddesi gereğince bu kamu görevlilerine karşı açılan davaların atama yapan ilgili kurum veya fon aleyhine açılabileceği, dolaysıyla bu görevinden dolayı bu davalıya husumet yönetilemeyeceği anlaşıldığından anılan davalıya yönelik açılan davanın bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … Bankası … Ltd.’ye yönelik açılan dava yönünden yapılan inceleme sonrasında;
Mahkememizce verilen ve temyizi üzerine Yargıtay denetiminden geçen 17/12/2009 tarih ve … sayılı kararla tartışılıp değerlendirildiği üzere, işbu davalıya yönelik açılan dava tespit istemine ilişkin olup, eda davası açma imkanının bulunduğu hallerde tespit isteminde hukuki yarar bulunmamaktadır. Dolayısıyla anılan davalıya yönelik açılan tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından bu davalıya yönelik açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalı …’a yönelik açılan dava yönünden yapılan yargılama sonrasında;
Davalı … hakkındaki …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan kamu davasının uzun süredir derdest olması ve adı geçen yönünden henüz bir karar verilmemiş olması dikkate alındığında, bu davalı yönünden ceza davasının beklenmesinde bir yarar elde edilemeyeceği ve benzer yöndeki davalarda Yargıtay 11. HD’nin 2017/1173 E 2018/7750 K sayılı ilamında bu yönde içtihat oluşturulduğu anlaşıldığından, davalı … hakkında …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E sayılı kamu davasının bekletici mesele yapılması yönündeki mahkememiz ara kararından vazgeçilmesine karar verilmiş; yargılamaya adı geçen davalı yönünden devam olunmuştur.
Uyuşmazlığın niteliği itibarı ile çözümü uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi raporu alınmasına karar verilerek, davacı tarafça ileri sürülen hukuksal nedene dayalı olarak davalı … bankanın yöneticisi olduğu anlaşılan davalı …’ın sorumluğunu gerektirir bir davacı zararının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ve temerrüt tarihinin tespiti için bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, dosya kapsamı belgeler ve gerektiğinde davalı kayıtları incelenmek suretiyle dosya konusunda uzman bilirkişi bankacı …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 07/02/2022 tarihli bilirkişi raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; davacının dava konusu işlemler nedeniyle yatırmış olduğu 35.790,43 Euro karşılığı 69.422,70 TL alacağını dava tarihi olan 02/07/2008 tarihinde itibariyle tahsil edemediği ve davacının bu miktar yönünden zarara uğradığı, davacının bu zararının oluşmasında davalılardan …’ın … Bankası …. Yöneticisi sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu, bu miktara dava tarihinden itibaren avans faizi istenebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Taraf iddia ve savunmaları, en son alınan ve benimsenen bilirkişi raporu ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; davacı hesabındaki paranın aktarılması nedeniyle davacının zarara uğratıldığı, yöneticinin özen ve bağlılık yükümlüğünü ihlali ile anılan zararlandırıcı işlem nedeniyle davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 309.maddesi uyarınca davalı yönetici …’ın sorumluluğunun bulunduğu, bu kapsamda benimsenen bilirkişi raporunda dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davacıya yönelik zararlandırıcı işlemler nedeniyle meydana gelen 69.422,70 TL zararın faiziyle birlikte davalı …’dan tazmininin gerektiği; bu miktarı aşan davacı taraf isteminin açıklanan nedenlerle yerinde olmadğıı anlaşıldığından bu davalıya yönelik açılan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davalılar …, …, … ve … LTD. ŞTİ hakkında açılan Davanın Reddine,
2-Davalı … hakkında açılan Davanın Kısmen Kabulü ile,
69.422,70 TL’nin dava tarihi olan 02/07/2008 tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafın bu davalı yönünden fazlaya ilişkin isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 4.742,26-TL karar ve ilam harcından 943,20-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 3.799,06-TL harcın davalı …’dan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.824,95-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalılara verilmesine,
6-Davalılar … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan 14,00 TL başvuru harcı, 2,30 TL vekalet harcı, 943,20 TL peşin harç, 90,00 TL yurt dışı tebligat harcı, 2.500 TL bilirkişi ücreti ve 348,00 TL tebligat giderlerinin toplamı 3.897,50 TL yargılama giderinin davalı …’dan alınıp davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 21/04/2022

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı