Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/138 E. 2020/221 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/138 Esas
KARAR NO : 2020/221

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 10/05/2013
KARAR TARİHİ : 05/03/2020

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin imal ettiği mallarda kullanılmak üzere, tedarikçi olan davalı şirketten satın aldığı kenar bantlarının ayıplı olduğunu, imalat aşamasında kalite kontrolde ve gelen şikayetler üzerine yapılan incelemede kenar bantlarında kabarmalar olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine davalı şirkete … Noterliği’nin 21/09/2012 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile malların sorunlu olduğu hususunda ayıp ihbarının ve gelen olumsuz cevap üzerine zararın karşılanmasına ve elde kalan malzemenin iade alınmasına yönelik hususların ihtarının yapıldığını; mallara ilişkin dava dışı başka tedarikçi tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından açılan davada alınan ve yine müvekkili şirket tarafından … Orman Fakültesi Dekanlığı’ndan konuda uzman heyetten yaptırılan bilirkişi incelemesinde alınan raporlarda malların ayıplı olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle 50.000 TL kazanç kaybı, 199.870 TL uğranılan zararlar, 121.574,33 TL elde kalan malların iade bedeli ve 200.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam şimdilik 571.444,33 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında taşınır satım sözleşmesine istinaden davacıya 2009-2010-2011 yılları muhtelif tarihlerde kenar bantlarının satışının yapıldığını, bugüne kadar satılan mallara ilişkin şikayet olmadığını, müvekkili tarafından yaptırılan incelemelerde mallarda ayıp tespit edilmediğini, mallardaki ayıbın varlığının davacı alıcı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, ayrıca varsa ayıbın davacının kendi kusurundan kaynaklandığını; diğer yandan hukuki uyuşmazlığa uygulanacak olan hükümlerin tespiti açısından, ayıplı olduğu iddia edilen malların teslim anı değil, iddia edilen ayıpların ortaya çıktığı tarihin esas alınması gerektiği iddiasının yasaya aykırı olduğunu, dava konusu kenar bantlarının davacı alıcıya teslim tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı eski TTK’nın 25.maddesinde öngörülen 6 aylık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolduğunu, bu nedenle zamanaşımı def’iinde bulunduklarını; davacının, ayıba karşı tekeffülden doğan haklarını kullanması için yasal şart olan muayene ve ihbar yükümlülüğünü hak düşürücü süre içerisinde yerine getirmediğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Dava; ticari satımdan kaynaklı satın alınan malların gizli ayıplı olduğu iddiasına dayalı uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir.
Yanlar arasındaki ticari satış sözleşmesinin varlığı her iki tarafın kabulünde olup; davacı taraf, davalıdan satın alınan malların gizli ayıplı olduğunu ileri sürmüş; davalı taraf ise, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını savunmuş ve süresinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur.
Bilindiği üzere, satım sözleşmelerinde satıcının, sattığı maldaki ayıba karşı tekeffül borcu bulunmaktadır.
Taraflar arasında uyuşmazlık satıma konu kenar batlarının ayıplı olup olmadığı, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve eldeki davanın süresinde açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar tacir olup, dava konusu malların teslim tarihi olan 28/06/2012 tarihi itibariyle olaya o tarih itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı TTK ile 818 sayılı BK’nın uygulanması gerekir.
Buna göre; 6762 sayılı TTK’nın 25/3.maddesi gereğince emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının bu durumun 2 gün içerisinde, açıkça belli değilse teslimden itibaren 8 gün içerisinde muayene etmeye ve ettirmeye, varsa ayıbı aynı süre içerisinde satıcıya bildirmeye mecbur olduğu; diğer hallerde 818 sayılı BK’nın 198.maddesinin 2.ve 3.fıkralarının uygulanacağı düzenlemesi getirilmiştir. Buradaki düzenlemeye göre; ayıbın muayene ile ortaya çıkamayacak nitelikte gizli ayıp olduğunun saptanması halinde, gizli ayıbın öğrenildiği andan itibaren derhal satıcıya ihbar edilmesi gerekmektedir. Bu süreler içerisinde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmaması halinde alıcı bu haliyle malı kabul etmiş sayılır.
Bunun yanında 6762 sayılı TTK’nın 25/4.maddesi gereğince ticari satışlarda zamanaşımı süresi satılanın alıcıya tesliminden itibaren 6 ay olup; daha uzun süreli garanti verildiği hallerde zamanaşımı süresinin, garanti süresi kadar uzayacağı Yargıtay’ca kabul edilmektedir. İğfal durumunda ise (örneğin; satıcının hilesi, kandırması veya oyalaması nedeniyle davanın zamanında açılmasının önlenmesi gibi), 818 sayılı BK’nın 207.maddesi gereğince zamanaşımı işlemez.
Somut olayda; dava konusu ayıplı olduğu iddia edilen malların davacıya 28/06/2012 tarihinde teslim edildiği karşı tarafa çekilen 21/09/2012 tarihli noter ihtarnamesinde belirtilmiş olup, teslim tarihinin 28/06/2012 tarihinde gerçekleştiği davacı tarafın da kabulündedir. Bu durumda yukarıda değinilen yasal düzenlemelere göre ticari satıma konu malların gizli ayıplı olması halinde talep edilecek haklara ilişkin davanın teslim tarihinden itibaren en geç 6 ay içerisinde açılması gerekmektedir.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemelerinde dava konusu malların gizli ayıplı olduğu belirlenmiş ve davacı tarafça karşı tarafa bu durum noter ihtarnamesi ile 21/09/2012 tarihli ihtarname ile bildirilmiş ise de; 10/05/2013 tarihinde açılan eldeki dava, teslim tarihi olan 28/06/2012 tarihinden itibaren 6 aylık zamanaşımı süresinden sonradır. Davalı tarafından davacıya verilmiş daha uzun bir garanti süresi de bulunmamaktadır. Gizli ayıbın varlığı da tek başına somut olayda iğfal bulunduğunu göstermeyeceği gibi, dosyada bu sonucu doğuracak bir nedene de rastlanılmamıştır. Dolayısı ile bilirkişinin bu yöndeki görüşüne değer vermek olanaklı olmadığından davacı, BK’nın 207.maddesindeki hükümden yararlanamaz.
Yukarıdaki açıklamalara göre 28/06/2012 tarihinde davacıya teslim edildiği ve gizli ayıplı olduğu anlaşılan ticari satıma konu mallara ilişkin dilekçede ileri sürülen nedenlerle açılan dava, 6 aylık yasal zamanaşımı süresi geçtikten sona açıldığından ve davalı tarafça da yasal sürede zamanaşımı def’inde bulunulduğundan, bu nedenle davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın Zamanaşımı Nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 9.758,85 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 9.704,45 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 45.622,22 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 50 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.