Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/117 E. 2020/340 K. 13.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2012/117
KARAR NO:2020/340

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:11/04/2012
KARAR TARİHİ:13/07/2020

Yukarıda konusu ile tarafları yazılı olan ve mahkememizde görülmekte olan asıl ve birleşen tazminat davalarının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili (asıl davadaki) dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından … A.Ş. … … Şubesi nezdinde …. Ltd. Lehine 31.590,00-USD tutarlı akreditif açıldığını, malların …’nden … Limanı’na sevk edildiği, ancak … Müsteşarlığı … … Başmüdürlüğü ve … A.Ş. tarafından yapılan analizler sonucunda malların satış sözleşmesi ve proforma faturada belirtilen kimyasal ürünler olmadığının, içerisinde su olduğunun ortaya çıktığını, ihracatçı firmanın akreditif koşul ve kurallarına uygun vesaik ibraz etmediği halde davalı banka tarafından dava dışı ihracatçı firmaya ödeme yapıldığı, uygun vesaik ibraz edilmediği halde rezerv koyulmadığını ve bu nedenle davacı müvkkilinin zarara uğratıldığını belirterek ve dilekçede açıklanan diğer nedenlerle davalı bankanın sorumluluklarını ve görevlerini özensizlik sonucu apaçık ihmal ve ihlal ederek müvekkiline verdiği 31.590,00-USD’nin Türk Lirası karşılığı olan 56.884,00-TL. zararın haksız fiil tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı bankadan alınarak davacı müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri, ihtarname masrafı olan 237,99-TL. ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili (asıl davadaki) cevap dilekçesinde özetle; dilekçede açıklanan tüm sebeplerle müvekkili bankanın gerçekleştirilen işlemler yönünden tüm evrakları akreditif kuralları ve mevzuat hükümleri çerçevesinde gereken özeni göstererek incelendiğini, davacı tarafın rezerv olduğunu iddia ettiği tüm hususların akreditif kuralları çerçevesinde yasal dayanakları ile gerçekleştirildiğini, davacı yanın iddialarına itibar edilmeyeceğini, tüm maddi ve hukuki sebepler nazara alınarak haksız, gerçeğe uymayan ve hukuken korunmayan taleplere dayalı davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili (birleşen davadaki) dava dilekçesinde ise özetle; müvekkilinin ithalatçı/alıcı amir konumunda olarak davalı bankanın … … Şubesi aracılığıyla 34.673,00-USD’lik …, … türü ürünlerin akreditif işlemini gerçekleştirdiğini, ancak bu akreditif işleminde satıcı/ihracatçı firma olan …. Ltd. Firmasının, gerek hukuka gerekse özelde akreditif hukukuna açıkça aykırı şekilde, hatta sahteciliği açıkça belge metninden de belli olan birçok belgeyi davalı bankaya akreditif belgesi olarak sunduğunu, tüm bu olumsuz işlem ve belgelere karşın davalı bankanın eksik ve hatalı incelemesi sonucu bu belgelerin davalı tarafından uygun görülerek kabul edildiğini, bir başka deyişle ibraz konusu belgelerin amir banka nezdinde uygun bulunduktan ve amire teslim edildikten sonra müvekkilinin malları çektiğini, ancak malların uygunsuz olduğunun bu aşamada görüldüğünü, analiz belgesinde analiz eden kişinin imzasının yer almadığını, sertifika metinlerinin bir kısmının üstünde … onay ibaresinin bulunmadığını, bir kısmında da belirsiz damga olduğunu, bu sertifikayı imzalayan kişinin adının eksik olduğunu, … isimlerde üç karaktere bağlı iki karakter yer aldığını, analiz sertifikaları ve konşimento arasında uygunsuzluklar bulunduğunu, 3 adet sunulması gereken yükleme belgesinin 1 adet aslının sunulduğunu, proformada belirtilen teslim tarihi ile gerçek teslim tarihi arasında 25 günlük fark olduğunu ve ayrıca konşimentonun satıcı tarafından cirolanmadığını ve orijinal de olmadığını, “…” ifadesinin el ile taranarak tahrip edildiğini, koli listesinde belgeye ait olmayan orijinal kayıt bulunduğunu, ticari fatura ve koli listesindeki borç miktarının farklı olduğunu, menşei şahadetnamesi üzerinde onay bulunmadığını, akreditif belgelerinin asıl ve suret sayılarında eksiklik ve farklılıklar olduğunu, tüm bu olgulara karşın bankanın akreditif belgelerini uygun bularak işlem yapmasında ve satıcı/ihracatçı firmanın bu belgelere dayalı olarak bankadan ödeme almasında davalı bankanın ihmali, özensizliği ve kusuru bulunduğunu, davalı bankanın kusurlu davranışları sonucunda müvekkili şirketin zarara uğradığını belirterek, akreditif işlemine konu 34.673,00-USD’nin Türk Lirası karşılığı olan 62.435,67-TL. zararın haksız fiil tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı bankadan alınarak davacı müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri, ihtarname masrafı olan 237,99-TL. ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili (birleşen davadaki) cevap dilekçesinde ise özetle; müvekkili banka aleyhine açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu akreditifin cinsinin davacının talebiyle değiştirildiğini, evrak incelemesi dâhil tüm işlemlerin banka tarafından akreditif kurallarına ve mevzuata uygun olarak yerine getirildiğini, proforma faturanın akreditif belgesi olmadığını ve davacının davada yer verdiği diğer konuların da akreditif ilişkisi içerisinde müvekkili bankaca hukuka uygun olarak karşılandığını, müvekkili bankaya kusur yüklenemeyeceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava; akreditif sözleşmesinin ihlalinden kaynaklandığı iddia olunan davacı şirket zararlarının davalı bankadan tazmini ve tahsili istemine ilişkindir.
Davada taraflar arasında çözümlenmesi gereken hususların; analiz sertifikasında yer alan verilerin akreditif kapsamında olup olmadığı, akreditif içeriğinde muhabir bankaya ibraz olunan vesaiklerin davalı banka tarafından nasıl ve ne şekilde incelenmesi gerektiği, davalı bankanın ibraz edilen vesaikler üzerinde yaptığı inceleme ve denetimlerde … kuralları ile uluslararası akreditif uygulamaları çerçevesinde hareket edip etmediği, davalı bankanın yaptığı inceleme ve kontrollerde uluslararası standart bankacılık uygulamalarına uyup uymadığı, akreditife konu malların niteliğindeki ayıplar nedeniyle davacının ödediği mal bedeli kadar olan zararlarının davalı banka kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve davalı bankanın bu zararlardan dolayı sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf delil olarak; … Müsteşarlığı – … Başmüdürlüğü tarafından yaptırılan kimyasal analiz, … A.Ş. vasıtası ile yaptırılan analiz, müvekkilinin davalıya keşide ettiği …. Noterliği’nin 06/04/2012 tarih – … yevmiye numaralı ihtarname, akreditif açılış mektubu ve ekleri, davalı bankaya satıcı/ihracatçı tarafından sunulmuş 1 adet analiz sertifikası sureti, proforma fatura örneği, ticari fatura, koli listesi, konşimento, menşei şehadetnamesi, kalite sertifikası, römiz mektubu, sigorta poliçesi, müvekkilinin davalı bankaya verdiği 3.150,00-USD’lik ön ödeme talimatı sureti, müvekkilinin sorumlular aleyhinde şikayette bulunduğuna ilişkin … CBS’nin … Soruşturma sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, yemin, taraflara ilişkin her türlü belge ile defter ve kayıtlara dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; müvekkili bankaya ait defter, kayıt ve belgeler ile bilgisayar kayıtları, davacının akreditif talimatı ve ekleri, içreği davacı firma tarafından da onaylanmış olan akreditif açılış mesajı, … tarafından onay içeren analiz raporu fatura, konşimento, … belgesi, muhabir bankanın römiz yazısı, davacı tarafın belgelerin ne şekilde isteneceğine dair taslak akreditif metni onayı, sayfa üzerinde davacının kaşesini ve imzasını ihtiva eden römiz mektubu, yükleme bildirimi olarak adlandırılan ve sigortayı yapabilmek için yükleme detaylarının faxlandığını gösteren belge olan shipment telefaxı, davacı şirketin 17/03/2011 tarihli değişiklik talimatı, davacının 17/03/2011 tarihli değişiklik talimatı doğrultusunda davalı bankanın ilgili değişiklik mesajı, davacının 14/04/2011 tarihli değişiklik mesajının aynı gün bankalarınca …’deki muhabir bankaya iletilmesine dair mesaj, menşei şehadetnamesi, gerekirse keşif ve bilirkişi incelemesi, davalı banka nezdindeki genel kredi sözleşmesi dâhil davacıya ilişkin tüm sözleşmeler, tanık beyanı, yemin ve taraflara ilişkin defter ve kayıtlara dayanmıştır.
Mahkememizce iddia, savunma, dosyada toplanan deliller, taraflarca dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve dosya konusunda uzman bilirkişilerden teşekkül eden bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan 02/05/2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde … A.Ş.’nin herhangi bir rezerv bildiriminde bulunmadığı, buna bağlı olarak da davalı bankanın rezerv kaldırma talimatı almak için amir … Tic. Ltd. Şti. ile temas ettiğinin ve rezerv kaldırma talimatı aldığının tespit edilemediği, sonuç olarak davalı bankanın geç ibraza rağmen akreditif bedelini ödemiş olması sebebiyle, davacı akreditif amiri … Tic. Ltd. Şti.’nin hesaplanacak zararlarını karşılaması gerektiği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Anılan bilirkişi kurulu raporuna davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine, itirazları karşılar nitelikte ek rapor düzenlenmesi için dosya tekrar aynı bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, sonrasında bilirkişi heyeti tarafından 26/12/2014 tarihli ek rapor tanzim edilmiştir.
26/12/2014 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda ise özetle; dosya incelemesinde … A.Ş.’nin geç ibraza ilişkin bir rezerv bildiriminde bulunduğu, buna bağlı olarak davalı bankanın rezerv kaldırma talimatı almak için amir konumundaki … Tic. Ltd. Şti. ile temas ettiği ve rezerv kaldırma talimatı aldığının tespit edildiği, geç ibraz dışında başka bir rezerv bulunmadığı değerlendirilerek, yeni deliller ışığında davalı … Bankası A.Ş.’nin …’nin 16. maddesi hükümlerine uygun hareket ettiği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce 12/03/2015 tarihli duruşmada verilen ara karar ile asıl dosyada alınan kök rapor ve ek rapor arasında çelişkiler bulunduğu, mevcut haliyle dosyadaki raporların karar vermeye, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığı anlaşılarak yeni oluşturulacak bilirkişi heyeti marifetiyle yeni heyetten rapor alınmasına karar verilmiş ve dosya mahkememizce rapor düzenlenmek üzere ticaret hukuku uzmanı Prof. Dr. …, ulaştırma ve lojistik uzmanı … ile dış ticaret uzmanı sektör bilirkişisi …’dan oluşturulan bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 24/02/2016 tarihli raporda özetle; …’ün 4. ve 5. maddeleri gereği ve genel kabul gördüğü üzere bir akreditif temeli olan iş ilişkisi ve buna ilişkin satış sözleşmesi, proforma fatura gibi belgelerden bağımsız olduğundan (Bağımsızlık Prensibi), amir bankanın vesaik incelemesi yaparken dış görünüşleri itibariyle sadece belgeleri esas alması gerekir ve bu nedenle belgelerin ötesinde bir inceleme/araştırma yapmasının mümkün olmadığını, akreditif altında ibraz edilen belgelerin istenen adette ibraz edildiğini, ibraz edilen belgelerden…-analiz sertifikasının ve … onayının birbiri ile uyumsuz ve dış görünüşü itibariyle akreditif şartlarına, … kurallarına ve Uluslararası Standard Bankacılık Uygulamasına uygun olmadığını, dış görünüş itibariyle şekli eksikliği bulunan analiz sertifikasına ve onay belgesine dayanarak ödeme yapan davalı bankanın ithalatçıya karşı ödeme miktarından sorumlu bulunduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişilerden dış ticaret uzmanı sektör bilirkişisi … tarafından düzenlenen “İhtirazi Kayıt Raporu” başlıklı 28.02.2016 tarihli ayrık raporda özetle; bilirkişi kurulu tarafından düzenlenerek imzalanan 24.02.2016 tarihli raporun “Hukuki İnceleme ve Değerlendirmeler ve IV-Sonuç ve Kanaat” bölümünün 2 ve 3. maddelerine katılınmadığı beyan edilerek; akreditifte … tarafından onaylanması gereken bir (1) asıl ve bir (1) kopya analiz sertifikası (…) ibrazı istendiği, somut olayda davacı yanın en önemli savunmasının bu belge ve bu belgenin gerçeği yansıtmadığı noktasında olduğu, akreditifte bu tür belgeler istendiğinde … sayılı kuralların 14 (f) fıkrasının uygulandığı, bu fıkraya göre akreditifte bir taşıma belgesi, sigorta belgesi veya ticari fatura dışında bir belgenin ibrazının istendiği, fakat bu belgenin kimin tarafından düzenleneceği veya veri içeriği şarta bağlanmadığı takdirde bankaların ibraz edilen belge içeriği bakımından akreditifte istenen belgenin görevini yerine getirdiğini gösteriyorsa ve ayrıca 14 (d) fıkrasına uygun ise o belgeyi ibraz edildiği biçimde kabul edeceklerini, bu fıkranın atıfta bulunduğu 14 (d) fıkrasına göre ise bir belgedeki veri içeriğinin akreditif, bizzat belgenin kendisi ve uluslararası standart bankacılık uygulaması bağlamında okunduğunda o veri içeriğinin o belgedeki ibrazı şart koşulan diğer herhangi bir belgedeki veya akreditifteki verilen içeriği ile birebir aynı olmasının gerekmediğini, ancak onlara ters düşmemesinin de gerektiğini, anılan bu iki fıkraya göre analiz sertifikası gibi bir belge istendiği, ancak akreditifte bunun kimin tarafından düzenleneceğinin ve veri içeriğinin belirtilmediği durumlarda bankaların bu belgeleri kendilerinden beklenen görevi yerine getirdiği ve diğer belgelerle ters düşmediği durumlarda ibraz edildiği biçimde kabul edeceklerini, bu tür belgelerin veri içeriğinin nasıl olması gerektiği ve kimin tarafından nasıl imzalanması gerektiğinin akreditifte belirtilmesinin amirin sorumluluğunda olduğunu, amirce özel talimat verilmediği sürece belgenin varlığı karşısında görülür veya fark edilebilir açık bir usulsüzlük içermemesinin esas olduğunu, ibraz edilen belgenin …’ın antetinde düzenlenmiş bir kapak yazısı taşımakta olduğunu ve analiz sertifikası ile birlikte kurdeleyle birbirine bağlı olduğunu, bu durumda …’in 26. paragrafı gereğince hem kapak yazısı hem de ek sayfasının (analiz sertifikasının) tek bir belge olarak inceleneceğini, … sayılı kuralların 3. maddesine göre akreditifte bir belgenin onaylanmasını, vize edilmesini (legalized, visaed, certified) veya benzer bir isteği belirten bir şartın ilgili belgenin üzerinde o şartın yerine getirildiğini gösteren herhangi bir imza, işaret, kaşe veya etiketle yerine getirilmiş olacağını, …’ın kapak sayfasında “Ekteki Analiz Sertifikasında … firmasından …’nın imzası ve bu firmanın kaşesinin gerçek olduğu beyan edilir” ifadesinin mevcut olduğunu, kapak sayfasının sağ alt kısmında görüldüğü gibi …’ın kaşe ve yetkilisi tarafından imzalandığını, böylece …’ın ekte yer alan analiz sertifikasını tasdik etmekte olduğunu, ayrıca kapak sayfasının sağ orta kısmında olduğu gibi analiz sertifikasının sağ orta kısmında da …’ın kaşesinin mevcut olduğunu, kaşelere bakıldığında bunların …’a ait olduğunun kolayca anlaşılmakta olduğunu, tüm bunların …’ün bir belgenin onaylanması şartını yerine getirmekte olduğunu, dolayısıyla analiz sertifikasının bu açıdan akreditif şartlarına ve … kurallarına uygun olduğunu, analiz sertifikasının ….LTD. firmasının antetiyle düzenlenmiş ve belgede anılan firmanın kaşesinin mevcut olduğunu, …’ye göre bir belgenin bir firmanın antetinde düzenlenmesinin o belgenin o firma tarafından düzenlenmesi anlamına geldiğini, yine …’ye göre bir firmanın antetiyle düzenlenen bir belgede yer alan bir kaşe ve/veya imzanın o firmaya ait sayıldığını, bu nedenle analiz sertifikasının ….LTD. firması tarafından düzenlendiği ve imzasına dair bir şüphenin bulunmadığını, yani düzenleyen firmanın aslında analiz yapma bakımından … gibi özel yetkili bir firma olmadığını, …’ın kapak sayfasında imzanın …’ya ait olduğu belirtilmesine rağmen ek sayfalarda …’nın adının imzanın yanında belirtilmemesinin bankalarca rezerv konusu yapılamayacağını, …’ün 14 (d) ve (f) fıkralarına göre bu tür belgelerin veri içeriği ve kimler tarafından düzenleneceğinin belirtilmesi gerektiğini, aksi takdirde bu belgelerin sunulduğu gibi kabul edileceğini, nihai olarak ihracatçı tarafından hazırlanmakla birlikte … tarafından akreditifte öngörüldüğü gibi onaylanan analiz sertifikasının … kurallarına ve akreditif şartlarına uygun olduğunu, ayrıca akreditif altında ibraz edilen belgelerin … kuralları ve bu kuralların günlük operasyonlara nasıl uygulanacağını belirten … 681 sayılı broşüre göre teknik açıdan incelenmekte olduğunu ve vesaiki inceleyen personel tarafından hukuki değerlendirme yapılmadığını, bir akreditif …’e tabi olarak açıldığında sözleşme serbestliği prensibi gereğince artık bu kuralların … 681’e göre işlem görmesi gerektiğini, sonuç olarak … 681’in 26. paragrafı gereği hem kapak yazısının hem de ek sayfasının (analiz sertifikasının) tek bir belge olarak incelenmesi gerektiğini, ibraz edilen belgelerden…-analiz sertifikasının ve … onayının tek bir belge olarak ele alınması gerektiğini ve dış görünüşü itibariyle akreditif şartlarına, … kurallarına ve Uluslararası Standard Bankacılık Uygulamasına uygun olduğunu, bu çerçevede dış görünüş itibariyle uygun bulunan analiz sertifikasına dayanarak ödeme yapan davalı bankanın ithalatçıya karşı ödeme miktarından sorumlu olmadığı kanaatiyle görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 24/02/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile heyetteki bilirkişilerden … tarafından düzenlenen ayrık rapora karşı taraf vekillerince beyan ve itirazda bulunulması üzerine 12/05/2016 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile mahkememiz dosyası ile birleşen yine mahkememizin … Esas sayılı dosyasında taraf vekillerinin beyan ve itirazlarını karşılar nitelikte ve tüm itirazları değerlendirecek şekilde ek rapor düzenlenmesi için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 31/08/2016 tarihli ek raporda ise özetle; bu dosyada sunulan bilirkişi raporu ve verilen mahkeme kararında konişmento içeriği emtia ile analiz sertifikasında yer alan ürünün de farklı olduğunun belirtildiği, ürün tanımlamasında geçen “… Stabilized UN Number:…” ifadesinin konişmentoda yer almasına rağmen analiz sertifikasında yer almadığının belirlendiği, akreditif talimatında açıkça analiz sertifikası ve konişmentonun uyumunu kontrol etme bakımından bankanın yükümlülüğü olduğu, birleşen dava dosyası da gözetilerek yapılan değerlendirme sonucunda gerek dosya içeriği, gerek dosyada toplanan deliller ile dosyaya sunulan bilirkişi raporları ve Yargıtay bozma ilamı incelendiğinde, asıl dava açısından kök rapordaki sonuç ve kanaatlerin aynen devam ettiği, birleşen dava dosyası bakımından ise bozma öncesi alınan bilirkişi heyet raporunun yerinde değerlendirme ve tespitlere yer verdiği, bozma öncesi verilen yerel mahkeme kararının ek incelemeler neticesinde de yerinde olduğu belirtilerek görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Dış ticaret uzmanı sektör bilirkişisi … tarafından tanzim edilen 31/08/2016 tarihli “Ayrık Görüş-İhtirazi Kayıt Raporu” başlıklı ayrık ek raporunda ise özetle; bilirkişi heyetindeki … ve … tarafından imzalanan ek rapora karşı ayrık görüş verme zaruretinin hasıl olduğunu, akreditifte 1 asıl 1 kopya olmak üzere … tarafından onaylı bir analiz sertifikasının istendiğini, yani hem analiz sertifikasının hem de … onayının ayrı belgeler olarak istenmediğini, dolayısıyla akreditifin burada … tarafından onaylanmış bir analiz sertifikasını tek belge olarak istediğinin açık olduğunu, uygulamada bir belgenin onaylanmasının tasdik edilmesi gibi eylemlerin ayrı belgeler olarak yapılmadığını, bunun gerek yurt içi gerekse uluslararası ticarette bir uygulama halini aldığını, zaten “bir belgeyi onaylama” eyleminin kelime anlamının da o belgeden ayrı olarak değil, o belgeyle bir şekilde bağ veya ilinti kurarak yapmak şeklinde olduğunu, analiz sertifikasının kapak yazısı şeklindeki … onay belgesi ile ekindeki sayfaların tek bir belge olarak değerlendirilmesi ve kapak yazısının onay olarak diğer sayfaların ise analiz sertifikası olarak dikkate alınması gerektiğini, zaten …’de de belirtildiği üzere birbiriyle bu şekilde bağlanmış olan belgelerin tek belge olarak incelenmesinin gerektiğini, ithalatçının … tarafından onaylı bir analiz sertifikasını akreditifin 46A istenen belgeler bölümünde tek belge olarak 7. numarada istediğini, bu nedenle bankanın ödemeyi yapmadan önce birbiriyle ilişkilendirildiği açık olan…-analiz sertifikası ve … onayını tek bir belge olarak kabul etmesinden daha doğal bir durumun söz konusu olmadığını, davacının … şartlarına göre akreditif açılmasını talep etmekle … kurallarını ve bu kuralların açıklanmasına ve günlük akreditif operasyonlarına nasıl uygulanması gerektiğine dair kurallar içeren … kurallarını peşinen kabul ettiğini, sonuç olarak birleşen dava dosyası da gözetilerek yapılan değerlendirmede … onayı ve analiz sertifikasının tek bir belge olarak incelenmesi gerektiğini, davalı banka tarafından incelenen belgenin dış görünüş itibariyle akreditif şartlarına, … kurallarına ve …’ye uygun olduğunu ve amir bankanın ödemekle yükümlü olduğu yönündeki ihtirazi kayıt içeren kök rapordaki görüş ve kanaatinin aynen devam ettiğini belirterek görüş ve kanaat bildirmiştir.
Sonrasında davalı banka vekili tarafından bilirkişi kurulu ek raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi, davacı şirket vekili tarafından ise beyan dilekçesi sunulması üzerine mahkememizce 02/02/2017 tarihli duruşmada verilen 2 nolu ara karar gereğince; mahkememiz dosyası ile birleştirilen …. ATM.’nin … Esas sayılı dosyasındaki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/04/2014 tarihli bozma ilamında yer alan “davalı vekilinin itirazını değerlendirmeye alan ve Yargıtay denetime uygun bir ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması” yönündeki bozma gerekçesi gözetilerek mahkememizce uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda dosyanın mahkememiz dosyasıyla birleştirilmesine karar verilen dosyadaki raporu düzenleyen bilirkişi heyetine tevdi edilerek, mahkememizce uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda ve davalı vekilinin itirazlarını da karşılar nitelikte ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bunun üzerine dosya, ek rapor düzenlenmek üzere mahkememiz dosyasıyla birleşen dosyadaki bilirkişi raporunu düzenleyen heyete tevdi edilmiştir.
Anılan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 25/05/2018 tarihli raporda ise; bankaların milletler arası yeknesak kurallar çerçevesinde akreditif belgelerini dış görünüşleri itibarıyla makul derecede bir özenle ve makul bir süre içinde incelemek zorunda oldukları, belgelerin sadece dış görünüşleri açısından incelenecek olduğu, belgelerin sahte olup olmadığı, tam olup olmadığı ve geçerli olup olmadığı hususlarının incelenemeyeceği, bankanın temel ilişkiyle bağlı olmadığı, borcun kurallara uygun ifa edilip edilmediği ile ilgilenme durumlarının da olmadığı, bankaların inceleme yükümlülüğü sırasında tacirden beklenen özeni göstermelerinin esas olduğu, bu incelemede dikkat edilecek kriterin akreditif metni olduğu, bankaların öncelikle ibraz edilen belgelerin sayısal olarak akreditifte öngörülen belgeler ile uyum içinde olmasını aramalarının gerektiği, bu kapsamda yapılan incelemeye bağlı olarak dosya içeriğindeki kanıt durumuna göre konşimentodaki yazılı ifadenin akreditif metnine uygun olmadığı ve ayrıca analiz sertifikasının tasdiksiz olması nedeniyle bankanın özen borcuna aykırı davranarak eksik inceleme yaptığı ve dava edilen miktardan sorumlu olduğu, Yargıtay bozması kapsamında yapılan yeniden inceleme sonucunda mahkemece davacının davalı bankadan alacaklı olduğunun kabulü halinde; asıl dava yönünden davacı tarafın 31.590,00-USD karşılığı olan 56.884,00-TL.’ye temerrüt tarihi olan 11/04/2012 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütebileceği, birleşen dava yönünden ise davacı tarafın 34.673,00-USD karşılığı olan 62.435,67-TL.’ye temerrüt tarihi olan 11/04/2012 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Anılan bu rapora karşı davacı vekili tarafından 27/06/2018 tarihli dilekçe ile beyanda bulunulması, davalı vekili tarafından ise 02/07/2018 tarihli dilekçe ile itiraz edilmesi üzerine mahkememizce 18/10/2018 tarihli duruşmada davalı tarafın itirazlarını tek tek ve ayrıntılı şekilde karşılayacak nitelikte ek rapor alınmasına karar verilerek dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından mahkememize sunulan 29/05/2019 tarihli ek raporda ise özetle; bankaların inceleme yükümlülüğü sırasında tacirden beklenen özeni göstermelerinin esas olduğu, bu incelemede dikkat edilecek kriterlerin akreditif metni olduğu, bankaların öncelikle ibraz edilen belgelerin sayısal olarak akreditifte öngörülen belgeler ile uyum içinde olmasını aramaları gerektiği, bu kapsamda yapılan incelemeye bağlı olarak dosya içeriğindeki kanıt durumuna göre konşimentodaki yazılı ifadenin akreditif metnine uygun olmadığı, her ne kadar davaya konu analiz sertifikasındaki mühür tam olsa ve konşimento ve akreditif arasında tam uyum olduğu varsayılsa dahi amir konumunda olan davalı banka tarafından davacıdan ödeme için onay alınması gerektiği, bu onay alınmadan yapılan ödemeden dolayı davalı bankanın davacı şirkete karşı sorumlu olduğu, mahkemece davacı şirketin haklı olduğu yönünde kanaate varılması halinde asıl dava bakımından davacı tarafın davalıdan 31.590,00-USD karşılığı 56.884,00-TL. tutarında alacaklı olduğu, bu alacağına temerrüt tarihi olan 11/04/2012 tarihinden itibaren avans faizi yürütebileceği, birleşen dava bakımından ise davacı tarafın davalıdan 34.673,00-USD karşılığı 62.435,67-TL. tutarında alacaklı olduğu, bu alacağına temerrüt tarihi olan 11/04/2012 tarihinden itibaren avans faizi yürütebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından dosyada en son alınan ek bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi, davalı vekili tarafından ise itiraz dilekçesi sunulmuş, bunun üzerine mahkememizce 05/11/2019 tarihli duruşmada; dosyanın geldiği aşama itibariyle dosyada alınan tüm kök ve ek bilirkişi raporlarının artık yeterli olduğu, başkaca araştırılacak bir husus kalmadığı, dosyada mevcut raporların yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye de yeterli nitelikte bulunduğu anlaşılarak davalı vekilinin yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay 11. ve Yargıtay 19. Hukuk Daireleri’nin akreditif konusundaki uyuşmazlıklarla ilgili yerleşik kararları ve sektör uygulamaları dikkate alınarak, somut uyuşmazlığa en uygun değerlendirmeleri ve tespitleri içeren dış ticaret uzmanı sektör bilirkişisi … tarafından düzenlenen 28/02/2016 tarihli ayrık kök rapora ve yine aynı bilirkişinin düzenlediği 31/08/2016 tarihli ayrık ek rapora itibar edilerek mevcut hüküm tesis edilmiştir. (Yargıtay 11. HD. 28/06/2018 tarih; 2016/11428 E.- 2018/4900 K., Yargıtay 11. HD. 01/04/2010 tarih; 2018/7103 E.- 2010/3601 K., (Yargıtay 19. HD. 02/10/2018 tarih; 2017/4004 E.- 2018/4654 K. sayılı ilamları)
Akreditif, en genel anlatımı ile dış ticarette kullanılan bir ödeme yöntemidir. Ticari hayatta akreditif işlemlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için standartlaştırılmış kurallara ihtiyaç duyulmuştur. … (…) ise dünya çapında akreditiflere uygulanmakta olan bu standart kuralları hazırlayan kurumdur.
… (Akreditiflere İlişkin Birörnek Usuller ve Uygulama) ise halen yürürlükte olan akreditif kurallarına verilen isimdir. Akreditiflere İlişkin Birörnek Usuller ve Uygulamaları Kuralları olan …’ün 2. maddesine göre akreditif; adı ve tanımlanması nasıl olursa olsun, amir bankanın uygun bir ibrazı karşılayacağına ilişkin kesin yükümlülüğünü oluşturan dönülemez nitelikte bir düzenleme anlamına gelmektedir. Bir başka ifade ile akreditif; ihracatçı ve ithalatçı için ödemeye ait risklerin sınırlandırıldığı ve her iki kesim için de kabul edilebilir düzeye çekildiği bir ödeme yöntemidir.
Akreditifler doğaları itibarıyla satış sözleşmelerinden ve diğer sözleşmelerden ayrı işlemlerdir. Akreditifin akıbeti mallarla değil, münhasıran vesaikle ilgilidir. Akreditif işlemlerinde tüm ilgili taraflar vesaikin ilgili olabileceği mal, hizmet ve/veya diğer yapılan işleri değil vesaiki göz önünde bulundurarak yani vesaik üzerinden işlem yaparlar.
Dış görünüşleri itibarıyla akreditif şartlarına uygun gözüküp gözükmediklerinden emin olmak için bankalar, akreditifte şarta bağlanan bütün vesaiki makul derecede özen göstererek incelemek zorundadırlar. Bankalar bu incelemeyi yaparlarken, vesaikin dış görünüşleriyle akreditif şartlarına uygun olup olmadığını uluslararası standart bankacılık uygulamasına göre belirlerler.
Somut dosya bakımından taraflar arasındaki uyuşmazlıkta da akreditifin açıldığı andan itibaren ödeme anına kadar … (Akreditiflere İlişkin Birörnek Usuller ve Uygulama) ile Uluslararası Teminat Akreditifi Uygulamaları olan … kurallarının uygulanması gerekmektedir.
Akreditifin içeriği tüm tarafları bağlayıcı nitelikte olup, bankalar da sunulan belgelerin içeriğine göre hareket etmek zorundadırlar. …’ün 8. maddesinde amir bankanın yükümlülükleri düzenlenmiş ve ödemenin ancak uygun belge ibrazı karşılığında yapılacağı hükme bağlanmıştır. Akreditif belgelerinin kimler tarafından düzenleneceğini, yazı ve/veya bilgi olarak içeriklerini şarta bağlamalıdır. Akreditif eğer bunları şarta bağlamamış ise bankalar bu tür belgeleri, içerikleri diğer belgelerle uyumsuzluk göstermemek kaydıyla ve ibraz edildikleri biçimde kabul edeceklerdir. Bir diğer anlatımla; taşıma belgeleri, sigorta belgeleri ve faturalar dışında kalan tüm belgeler “diğer vesaik” hükmünde olup, eğer akreditif bunları şarta bağlamamış ise bankalar bu tür belgelerin ticari hayatta kullanılan şekilde olup olmadıklarını araştırmak zorunda değildirler. Belgelerin talep edilen şekilde olmaları yeterlidir.
…’ün 14 (a) fıkrasına göre, bankanın evrak denetimi dışında başkaca bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Yine …’ün 14 (f) fıkrasına göre; akreditifte bir taşıma belgesi, sigorta belgesi veya ticari fatura dışında bir belgenin ibrazının istendiği, fakat bu belgenin kimin tarafından düzenleneceği veya veri içeriği şarta bağlanmadığı durumlarda bankalar, edilen belge içeriği bakımından akreditifte istenen belgenin görevini yerine getirdiğini gösteriyorsa ve ayrıca belge 14 (d) fıkrasına uygun ise o belgeyi ibraz edildiği biçimde kabul edeceklerdir.
Akreditif ile ilgili olarak yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davaya konu akreditifte … tarafından onaylanması gereken bir (1) asıl ve bir (1) kopya analiz sertifikası (…) ibrazı istenmiş olup, sözkonusu belge ibraz edildiği şekilde kabul edilmesi gereken diğer vesaik niteliğindedir.
Mahkememizce hükme esas alınan dış ticaret uzmanı sektör bilirkişisi … tarafından düzenlenen 28/02/2016 tarihli ayrık kök ve 31/08/2016 tarihli ayrık ek raporlarda da vurgulandığı üzere somut olaydaki akreditifte; analiz sertifikası gibi bir belge istendiği, ancak akreditifte bunun kimin tarafından düzenleneceği ile veri içeriğinin belirtilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda …’ün 14. maddesinin (f) fıkrasına göre; davalı banka, anılan belge kendisinden beklenen görevi yerine getirdiği ve diğer belgelerle ters düşmediği takdirde belgeyi ibraz edildiği biçimde kabul edecek ve inceleyecektir. Zira bu tür belgelerin veri içeriğinin nasıl olması gerektiği ve kimin tarafından nasıl imzalanması gerektiği hususlarının akreditifte belirtilmesi davacı amirin sorumluluğundadır. Davacı amirce davalı bankaya özel talimat verilmediği sürece belgenin varlığı karşısında görülür veya fark edilebilir açık bir usulsüzlük içermemesi esastır. Davaya konu ibraz edilen belge …’ın antetinde düzenlenmiş bir kapak yazısı taşımakta olup, analiz sertifikası ile birlikte kurdeleyle birbirine bağlı durumdadır. Hem analiz sertifikası hem de … onayı ayrı belgeler olarak istenmemiştir. Bu gibi durumlarda davalı banka tarafından hem kapak yazısının hem de ek sayfasının (analiz sertifikasının) tek bir belge olarak incelenmesi son derece normal ve sektör uygulamasına uygun bir durumdur.
Davaya konu …’ın kapak sayfasında “Ekteki Analiz Sertifikasında … firmasından …’nın imzası ve bu firmanın kaşesinin gerçek olduğu beyan edilir” ifadesi mevcuttur. Kapak sayfasının sağ alt kısmında ise …’ın kaşesi bulunmakta ve yetkilinin imzası yer almaktadır. Böylece … ekte yer alan analiz sertifikasını tasdik etmiş görülmektedir. Ayrıca kapak sayfasının sağ orta kısmında olduğu gibi analiz sertifikasının sağ orta kısmında da …’ın kaşesi mevcuttur. Belgelerde bulunan kaşelere bakıldığında bunların …’a ait olduğunu ilk bakışta kolayca anlaşılmaktadır.
İzah edilen tüm bu durumlar …’ün bir belgenin onaylanması şartını yerine getirmekte olduğunu, dolayısıyla dava konusu analiz sertifikasının bu yönlerden akreditif şartlarına ve … kurallarına uygun olduğunu göstermektedir. Analiz sertifikasının ….LTD. firmasının antetiyle düzenlenmiş olması ve belgede anılan firmanın kaşesinin mevcut olması karşısında, …’ye göre bir belgenin bir firmanın antetinde düzenlenmesi o belgenin o firma tarafından düzenlenmesi anlamına gelmektedir. …’ye göre bir firmanın antetiyle düzenlenen bir belgede yer alan bir kaşe ve/veya imzanın o firmaya ait sayıldığı kabul edilmektedir. Davaya konu analiz sertifikasının ….LTD. firması tarafından düzenlendiği ve imzaya dair bir şüphenin bulunmadığı, …’ın kapak sayfasında yer alan imzanın …’ya ait olduğu belirtilmesine rağmen ek sayfalarda …’nın adının imzanın yanında belirtilmemesinin davalı banka tarafından rezerv konusu yapılamayacağı açıktır. …’ün 14 (d) ve (f) fıkralarına göre; bu tür belgelerin veri içeriğinin ve kimler tarafından düzenleneceğinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu belgelerin davalı banka tarafından kendisine sunulduğu gibi kabul edilerek inceleneceği açıktır. Sonuç olarak ihracatçı tarafından hazırlanmakla birlikte … tarafından akreditifte öngörüldüğü gibi onaylanan analiz sertifikasının, … kurallarına ve akreditif şartlarına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
… 681’nin 26. Paragrafına göre; ibraz edilen belgelerden birbiriyle bu şekilde bağlanmış olan…-analiz sertifikasının ve … onayının tek bir belge olarak ele alınması, yani hem kapak yazısının hem de ek sayfasının (analiz sertifikasının) tek bir belge olarak incelenmesi gerekmektedir. Davalı bankanın ödemeyi yapmadan önce birbiriyle ilişkilendirildiği açık olan … onayını tek bir belge olarak incelemesi ve bu şekilde kabul etmesi … kurallarına ve Uluslararası Standard Bankacılık Uygulamasına uygun ve son derece normal bir durumdur. …’ün 14 (a) fıkrasına göre davalı bankanın evrak denetimi dışında başkaca bir sorumluluğu olmayıp, malların içeriğini ve niceliğini denetleme görevi bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile davalı bankanın analiz sertifikasının içeriğine ilişkin olarak inceleme yapma yükümlülüğü yoktur.
Sonuç itibariyle davalı amir banka sadece belgelerin varlığını aramakla yükümlü olup, incelemesini belgelerin dış görünüşlerine göre yapması yeterlidir. Mahkememizce somut dosyalarda; davalı banka tarafından incelenen belgelerin dış görünüş itibariyle akreditif şartlarına, … kurallarına ve …’ye uygun olduğu anlaşıldığından ve dış görünüşü itibariyle uygun bulunan analiz sertifikasına dayanarak ödeme yapan davalı bankanın ithalatçıya karşı ödeme miktarından sorumlu olmadığı kanaatine varıldığından, ayrıca akreditif lehtarı ile davacı şirket arasında akdedilen satım sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerin akreditif lehtarınca yerine getirmemesinden dolayı davalı banka sorumlu tutulamayacağından, asıl ve birleşen davalar bakımından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1- Asıl davada davanın reddine;
2- Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında davanın reddine,
3-Asıl davada alınması gerekli 54,40-TL karar ve ilam harcının 844,75-TL peşin yatırılan harçtan tahsili ile, kalan 790,35-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Asıl davada davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 8.194,92-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Asıl davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Asıl davada davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
7-Birleşen davada alınması gerekli 54,40-TL karar ve ilam harcının 927,20-TL peşin yatırılan harçtan tahsili ile, kalan 872,80-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, ( …. ATM’nin … esas, … harç numaralı harç tahsil müzekkeresi ile maliyeye bildirilen ve davalıdan tahsili istenilen 3.337,80-TL tahsil edilmiş ise mahkememiz kararı kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, tahsil edilmemiş ise yine mahkememiz kararı kesinleştiğinde ve talep halinde maliyeye müzekkere yazılarak işlemsiz iadesinin istenilmesine, )
8-Birleşen dosyada davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 8.916,63-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
9-Birleşen dosyada davalı tarafından yapılan 7,00-TL tebligat posta giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
10-Birleşen dosyada taraflarca yatırılan gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; dosya daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olduğundan, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/07/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır