Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/485
KARAR NO :2023/786
DAVA:Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ:22/09/2017
KARAR TARİHİ:29/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalıya 2007 ila 2011 yılları arasında beş farklı finansal yardım sözleşmesi ile yüklü miktarda finansal yardım sağladığını, ancak davalının 3.996.728,38 USD ve 12.189.063,50 euro borcunu ödememesi üzerine finansal yardım sözleşmeleri uyarınca yetkili Kazakistan Mahkemesi nezdinde alacak davası açıldığını, yapılan yargılama sonucu… Mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini ileri sürerek, … … Mahkemesi’nin 10.05.2017 tarihli kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirkete usul ve yasaya uygun bir şekilde tebligat yapılmadan karar verildiğini, davadan haberi olduğunda ise davacı şirket yetkilileri tarafından davalı şirket adına vekaletname çıkarılmasına izin verilmeyerek savunma hakkının kasıtlı olarak engellendiğini, davalı şirketin beş kişilik yönetim kurulunun üç üyesini seçme yetkisinin davacı şirkete ait olduğunu, davacının imzası olmadan yönetim kurulunun karar almasının mümkün olmadığını, davalının mahkemede temsil edilmesinin kasıtlı olarak engellendiğini, kararı veren mahkemenin yetkisiz olduğunu, Türk Mahkemeleri yetkili olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememiz … sayılı 14/11/2018 tarihli kararı ile, davacı şirketin davalı şirkette %75 oranında çoğunluk hissedarı olarak 5 kişiden oluşan yönetim kurulunun 3’ünü seçme yetkisi olduğu, dolayısı ile davacı şirketin rızası olmadan herhangi bir yönetim kurulu kararı alınamayacağı, bu durumun davalı şirket adına vekaletname çıkartılmasına engel teşkil ettiği, anılan nedenle mahkemece davalı şirkete kayyum ataması yapılarak şirket adına işlemlerin kayyum tarafından yürütülmesi gerektiği, ilgili mahkeme tarafından dava süreci ile ilgili 3 adet tebligat yapıldığı, ancak yapılan tebligatların usul ve yasaya uygun olmadığı, böylelikle davalı şirketin savunma hakkının engellendiği, bu şekilde davalı şirketin gıyabında ve yokluğunda karar verildiğinden tenfiz şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, taraf vekilleri karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuş, İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesinin 2019/… esas, 2021/… karar sayılı 01/07/2021 tarihli ilamı ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesinin 2019/… esas, 2021/… karar sayılı 01/07/2021 tarihli ilamına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuş, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2021/… esas, 2023/… karar sayılı 10/05/2023 tarihli ilamı ile “…..tenfiz incelemesinin şekli yapılması gerektiği, fiil ehliyeti ve temsil konusunun şahsın hukukunu ilgilendirdiği ve şekli incelemeyi aşan bir inceleme olduğu, 5718 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde ifade edilen tenfiz şartlarının varlığı yada yokluğu değerlendirildiğinde tenfiz şartlarının oluştuğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeler davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış…” denilerek oy çokluğuyla kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, İstinaf ve Yargıtay ilamı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça Kazakistan… Mahkemesi tarafından verilen 10/05/2017 tarih … sayılı mahkeme kararının tenfizi talep edilmiş, davalı ise davalı şirkete usul ve yasaya uygun şekilde tebligat yapılmadığını, %75’i davacıya ait olan şirketin şirketi teslim için vekalet düzenlenmesine izin vermeyerek savunma hakkının kasıtlı olarak engellendiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanunun (MÖHUK) 50.maddesinde “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.” denilmektedir.
5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Yasanın 54/1-ç maddesi; o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenilen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk Mahkemesinde itiraz etmesi halinde tenfize karar verilmeyeceğini hükme bağlamıştır. Özel hukuka ilişkin uyuşmazlıklarda kendisine başvurulan mahkeme takip edilecek usul kuralları bakımından, tarafların vatandaşı veya yabancı olduğuna bakmadan kendi hükümlerini uygulamak zorundadır. Davanın açılması, tebligatların yapılması, delillerin toplanıp değerlendirilmesi hükmün verilmesi ve kesinleştirilmesi hakimin kanununa tabidir. Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere tanıma ve tenfiz davalarının niteliği gereği yabancı mahkeme kararlarının tenfiz incelemesinin şekli yapılması gerektiği, fiil ehliyeti ve temsil konusunun şahsın hukukunu ilgilendirdiği ve şekli incelemeyi aşan bir inceleme olduğu, somut olayda dosya içerisinde yer alan belgelerden davalının o yer kanunları uyarınca hükmü veren mahkemeye usulüne uygun olarak çağrıldığı, yabancı mahkeme kararının ülke makamlarınca onanmış tercümesi ile ilamın kesinleştiğini bildirir yazının eklendiği, kararda açıkça kamu düzenine aykırı bir husus yer almayıp tenfiz şartlarının gerçekleştiği anlaşılmakla davanın kabulüne, … … Ekonomi Mahkemesinin 10/05/2017 tarihli … nolu kararının aynen tenfizine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, … … … 10/05/2017 tarihli, … nolu kararının aynen tenfizine,
2-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 269,85-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 31,40-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 238,45-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 31,40-TL Başvuru Harcı, 31,40-TL Peşin/nisbi Harcı, 345,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 407,80TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde YARGITAY’a YASA YOLU açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/11/2023
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır