Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/402 E. 2023/479 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/402
KARAR NO :2023/479

DAVA:3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:15/06/2023
KARAR TARİHİ:22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan 3. şahıs tarafından açılan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı icra takip alacaklısı … ile dava dışı takip borçlusu … tarafları arasında 01/07/2013 keşide tarihli 38.800,00 TL bedelli bono üzerinden …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takip dosyası açıldığını, davalı yanca hiçbir dayanak olmaksızın işbu icra takip dosyasında müvekkilinin takip borçlusu oğlu …’ya herhangi bir borcu olmamasına karşın 89/3 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, söz konusu ihbarname ile iddia olunanın aksine müvekkilinin takip borçlusuna herhangi bir borcu bulunmadığını, hal böyle iken müvekkilinin borcunun olmadığını, ihbarnamede bahsi geçen borç miktarını icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmaması ve hak kaybına uğranılmaması ile geri dönüşü mümkün olmayan zararların önüne geçmek adına yasal 15 günlük süre içerisinde menfi tespit istemli davayı açmak zaruriyetinin hasıl olduğunu, müvekkili ile takip borçlu arasında borç doğuran bir hukuki ilişkide bulunmadığını, davalı yanca müvekkili ile takip borçlusunun baba-oğul olması sebebiyle soyut bir alacak iddiasında bulunulduğunu ancak ne var ki işbu hususun gerçeği yansıtmadığını, İcra dosyasında müvekkilin, takip borçlusuna borcu olduğunda ilişkin hiçbir bilgi ve belge bulunmadığını, müvekkilinin takip borçlusunun babası olması borçlu olduğu sonucunu doğurmayacağını, müvekkilinin takip borçlusunun babası olup; aralarında bir alacak verecek ilişkisi bulunmadığını, nitekim müvekkilinin …Bankası Rami Şubesi’nden emekli maaş hesabı bulunduğunu, borç ihtiyacının da bulunmadığını, nitekim banka kayıtları incelendiğinde; takip borçlusu tarafından borç açıklaması altında herhangi bir para ödemesi de gönderilmediğini beyanla; davanın kabulü ile müvekkilinin dava dışı takip borçlusu …’ya borclu olmadığının tespit edilmesine, davalının %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası sureti mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; İİK’nın 89/3. maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan 3. kişi tarafından açılan menfi tespit davasıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK m.4/1’de bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK m.4/1’de sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar, kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK m.4/1’e göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifadeyle, TTK m.19/2 uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira TTK, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere, bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
İncelemeye konu dava; İİK’nın 89/3 hükmüne dayalı olarak açılmış olup, menfi tespit istemine ilişkindir. İşbu eldeki dava ticari dava değildir. Davacı taraf olmadığı icra takip dosyasında kendisine gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olmadığından menfi tespit talep etmiş olup; davacı 3.şahıs ile davalı alacaklı arasındaki ilişki, ticari iş niteliğinde de değildir. Dava, İİK’nın 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davası olup bu davalarda görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Belirtilen bu nedenlerle takip hukukundan kaynaklanan eldeki davada yukarıda izah olunan ticari davalardan hiç bir kategoriye de girmediği, TTK’nın 4. ve 5. maddeleri kapsamında “ticari dava” olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmanın asliye hukuk mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu, görev hususunun kamu düzeninden olduğu ve HMK 114/1-c bendi gereğince dava şartı olan bu husus HMK m.115/1 gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden değerlendirilebileceği nazara alındığında davacının davasının görev yönünden reddine, görevli mahkemelerin genel görevli mahkeme İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunun tespitine dair karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görev hususunun 6100 Sayılı HMK 114/1-c hükmü kapsamında “dava şartı” niteliğinde olması nedeniyle HMK 115/2, fıkrası uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
(2)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20. Maddesi uyarınca bu görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin kararı veren mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edildiğinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
(3)Dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
(4)HMK m. 331/2 hükmü gözetilerek; dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderleri hususunda görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesince karar verilmesine; aksi durumda talep üzerine dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. 22/06/2023

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.