Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/388 E. 2023/810 K. 11.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/388
KARAR NO :2023/810

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:17/07/2017
KARAR TARİHİ:11/12/2023

Mahkememizin 2022/393 esas sayılı dosyasından verilen 15/05/2023 tarihli duruşma zaptı ara kararı uyarınca davacı… yönünden tefrik edilen ve mahkememiz yukarıda yazılı esas sırasına kaydı yapılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/04/2017 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki , davalı … Sigorta A.Ş.tarafından KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı aracı ile … ili istikametinden … ili istikametine seyir halinde iken hangi araçtan düştüğü tespit edilemeyen jantlı büyük araç stepnesine çarpması ve direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kendi şeridinde bir süre ilerleyerek bariyerlere çarpması buna rağmen duramayarak tekrar yola savrulup taklalar atarak durması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kaza neticesinde … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteği Metin …’in vefat ettiğini, desteğin ölümü nedeniyle davacıların maddi açıdan mağdur olduklarını, sürücü …’ın hızlı olduğu, aracını dikkatsiz ve özensiz kullandığı, yol faktörlerini dikkate almadan seyrettiğini, bu nedenle kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu, diğer kusurlu sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen araç bakımından sigortalı da tespit edilemediğinden … Hesabı’nın kaza tarihinde geçerli limit dahilinde sorumlu olduğunu, müteveffanın vefatından önce inşaatlarda alçı ve sıva ustası olarak günlük 150 TL yevmiye ile çalıştığını, müteveffanın ortalama 2 ay hava şartlarından dolayı mesleğini icra edemediğini, çalışmadığı düşünülen 2 ay için en az asgari ücret üzerinden gelir elde ettiği düşünülerek hesaplama yapılması gerektiğini, Yargıtay kararlarında da açıkça görüldüğü üzere evlenme ihtimali konusunda rapor tarihi itibarı ile AYİM’in belirlediği tablonun esas alınması gerektiğini, müteveffanın eşi davacı …’nın muhtemel rapor tarihinde 48 yaşında olacağı, AYİM tablosuna göre 48 yaşındaki bir kadının evlenme ihtimali %2 olup dava tarihi itibarı ile 18 yaşından küçük bir çocuğu olduğundan ve 18 yaşından küçük her çocuk için %5 indirim yapılması gerektiğinden evlenme ihtimali bulunmadığını, rapor düzenlenirken bu hususun dikkate alınmasını, davalı sigorta şirketlerine yaptıkları başvuruların her iki davalıya da 23/06/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, davalıların 8 iş günü içerisinde ödeme yapmayarak 06/07/2017 tarihinde temerrüde düştüklerini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve ek dava açma hakları saklı kalmak kaydı ile ve maddi zararın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere davacılardan eş … için 120.000 TL, çocuk … için 10.000 TL, baba … için 5.000 TL, anne … için 5.000 TL olmak üzere toplam 140.000 TL maddi tazminat bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt avans faizi ile birlikte diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere limit sınırları içerisinde 6098 Sayılı TBK.nun 61, 2918 Sayılı KTK.nun 85/1 ve TBK.nun 163.maddeleri gereği teselsül hükümleri uyarınca davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 24/01/2019 tarihli bedel artırım dilekçesi ile, eş … için talep edilen 120.000 TL maddi tazminat taleplerini 71.666,52 TL artırarak 191.666,52 TL, kız … için talep edilen 100.000 TL maddi tazminat taleplerini 3.413,72 TL artırarak 13.413,72 TL, baba … için talep edilen 5.000 TL maddi tazminat taleplerini 14.890,09 TL artırarak 19.890,09 TL, anne … için talep edilen 5.000 TL maddi tazminat taleplerini 15.310,82 TL artırarak 20.310,82 TL olmak üzere toplam 245.281,15 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi 06/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 24/01/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçesi ve 24/01/2019 tarihli bedel artırım dilekçesiyle fazlaya ilişkin talep ve her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla talep etmiş oldukları, eş … için talep edilen 191.666,52 TL maddi tazminat bedelinin ıslah ile 52.149,57 TL artırılarak 243.816,09 TL, … için talep edilen 13.413,72 TL maddi tazminat bedelinin ıslah ile 2.145,70 TL artırılarak 15.559,42 TL, baba … için talep edilen 19.890,09 TL maddi tazminat bedelinin ıslah ile 12.136,06 TL artırılarak 32.026,69 TL, anne … için talep edilen 20.310,82 TL talep bakımından ıslah taleplerinin bulunmadığını, buna göre toplam 311.713,02 TL maddi tazminat bedelinin fazlaya ilişkin talep ve ek dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla temerrüt tarihi olan 06/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalı …’e ait … plaka sayılı aracın davalı şirket nezdinde 23/06/2016-2017 tarihleri arasında olmak üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigortası Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı tarafça davalı şirkete yapılan başvuru sonrası açılan hasar dosyasında alınan 05/07/2017 tarihli destekten yoksun kalma tazminatı raporu ile tespit edilen 173.038,94 TL üzerinden %20 hatır taşıması indirimi yapılarak ödeme yapılmasının mümkün olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafından dosyanın sonuçlandırılması için gerekli ibraname ve belgeler teslim edilmediğinden işlemlerin tamamlanamadığını, davacı tarafa ödeme tutarı bildirilmesine ve ibraname ile hesap numarası talep edilmesine rağmen bu eksiklikler giderilmediğinden ödeme yapılamadığını, öncelikle kusur oranlarının belirlenmesini talep ettiklerini, hatır taşıması olması nedeniyle tazminata hükmedilmesi halinde tazminattan indirim yapılması gerektiğini, tazminata hükmedilmesi halinde faiz başlangıç tarihinin ancak dava tarihi olabileceğini, yine haksız fiilden kaynaklanan tazminatlara temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini, davacı tarafın ilgili kurumdan kaza tarihindeki aylık gelirinin tespit edilmesi gerektiğini, sonuç olarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Hesabına dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ olunmuş, süresi içinde davaya cevap vermemiş, davalı vekili 04/04/2018 tarihli dilekçesi ile, davalı kuruma sorumluluk yüklenebilmesi için kazaya karıştığı iddia olunan plakası tespit edilemeyen ikinci motorlu aracın varlığının olaya dahlinin somut delillerle ispat edilmesi gerektiğini, aracın varlığının ispatı veya trafik poliçesi yaptırmak zorunda olan bir araç olduğunun tespiti yapılamadığı taktirde davalı aleyhine açılan davanın reddi gerektiğini, kaldı ki trafik kazası tespit tutanağında da araç sayısına göre kaza türünün tek araçlı olarak işaretlendiğini, geçen bir aracın olaya sebebiyet verdiğinin sadece davacı yanın soyut beyanı ile iddia edildiğini, savcılık evraklarında dahi faili meçhul sürücü şüpheli olarak gözükmediğini, kaza tespit tutanağının aksini ispat edecek bir delil bulunmadığını, araç sürücüsü …’ında beyanında ikinci bir aracın olaya sebebiyet verdiğini belirtmediğini, sadece aracının önünden bir şey geçtiğini ne olduğunu dahi anlamadığını, ayrıca geçen şeye de çarpıp çarpmadığını anlamadığını, sadece gördüğü için direksiyon hakimiyetini kaybettiğini belirttiğini, davalı kurumun ancak ve ancak motorlu araçların meydana getirdiği zararlar sebebiyle sorumlu tutulabileceğini, jantlı stepnenin bir araçtan düşüp düşmediği dahi kesin değilken bu cisim sebebiyle sorumluluk yüklenemeyeceğini, davalı kurumun sorumluluğu olaya dahli somut delillerle ispat edilmesi halinde sigortasız araca atfedilen kusur oranı ve kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, kaza nedeniyle ödenmesi gereken miktar var ise kusur oranı gözetilerek uzman bilirkişiler tarafından hesaplanması gerektiğini, davalı kurumun herhangi bir temerrüdü söz konusu olmadığından faize ilişkin taleplerinde kabul edilmemesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda … esas, … karar sayılı, 16/03/2020 tarihli karar ile, davalılardan … Sigorta A.Ş. Yönünden; davacılardan … … için 9.752,64-TL, … için 622,38-TL, … için 163,32-TL, … için 1.281,07-TL olmak üzere toplam 11.819,41-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi 06.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine, davalılardan … Hesabı Yönünden; davacılardan … … için 185.300,23-TL, … için 11.825,16-TL, … için 3.103,08-TL, … için 24.340,29-TL olmak üzere toplam 224.568,76-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi 06.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Hesabından alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat talebinın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı … Hesabı istinaf başvurusunda bulunulmuş, İstanbul BAM 9.Hukuk Dairesinin 2020/1504 esas, 2022/724 karar sayılı, 13/04/2022 tarihli ilamı ile, “öncelikle yargılama sırasında vefat eden davacı…’in mirasçılık belgesi getirtilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak yöntemince davaya katılımı sağlanmak, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle, taraf teşkili sağlandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre, davalıların müteselsil sorumlulukları da değerlendirilmek suretiyle, her bir davacı yönünden ayrı dava olduğu gözetilerek lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi, davacılar aleyhine de vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği” belirtilerek mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama ile davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, davacılardan…’in 11.03.2019 tarihinde vefatı sebebiyle taraf teşkilinin sağlanması için adı geçenin mirasçıları adına davetiye çıkarıldığı ancak (mirasçılardan … dışında) mirasçıların davaya katılma talebinde bulunmadıkları ve terekeye temsilci atanması yönünde ara karar oluşturulduğu anlaşılmakla davacı vekilinin talebi doğrultusunda… yönünden açılan dava tefrik edilerek mahkememiz yukarıda yazılı esas sırasına kayıt edilmiştir.
Davacı vekiline 16/01/2023 tarihli celsede TMK 640/3 maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması hususunda başvuruda bulunmak üzere önümüzdeki celseye kadar yani 15/05/2023 tarihli duruşmaya kadar kesin süre verildiği, aksi halde husumet yokluğu dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verileceği ihtarını içerir tebligatın 22/01/2023 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği ancak beyanda bulunmadığı anlaşılmış, 06/11/2023 tarihli celsede davacı vekiline aynı hususta bir sonraki celseye kadar (11/12/2023 tarihli celse) yine kesin süre verilmiş, aksi halde husumet yokluğu dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verileceği ihtar edilmiş, davacı vekili süresi içinde herhangi bir beyanda bulunmamış, 11/12/2023 tarihli celsede tereke temsilcisi atanması hususunda dava açılmadığını, bu doğrultuda karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle ölenin yakınlarının 6098 Sayılı TBK.nun 53.(818 Sayılı BK.nun 45/2) madesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, istinaf ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölen tarafın mirasçılarına karşı veya onun mirasçıları tarafından davaya devam edilip edilmeyeceğinin tespiti için, bir ayrım yapmak gerekir. Taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir
Öte yandan; yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen tarafın vekili varsa ölüm ile vekalet ilişkisi de kural olarak sona erer , Vekilin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından davaya devam edilebilir.
Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya gelinirse: Davacı…’in dava açıldıktan sonra vefat ettiği, BAM ilamı uyarınca …’in 11.03.2019 tarihinde vefatı sebebiyle taraf teşkilinin sağlanması için adı geçenin mirasçıları adına davetiye çıkarıldığı ancak (mirasçılardan … dışında) mirasçıların davaya katılma talebinde bulunmadıkları anlaşılmakla bu durum karşısında davacı tarafa terekeye temsilci tayin ettirerek temsilci eliyle davaya devam etmesi konusunda kesin süre verilmiş ancak davacı vekili tarafından süresi içinde terekeye temsilci atanması için gerekli başvurular yapılmamış ve… mirasçıları yönünden taraf teşkili sağlanamamıştır. Yukarıda hukuki gerekçeleri açıklandığı üzere, davacı vekili, mahkememizin verdiği kesin süre içinde terekeye temsilci atanması için gerekli girişimde de bulunmadığından, davanın taraf ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-1-HMK 114/1 d, 115/2 maddesi uyarınca davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞU SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacı… mirasçılarından alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 17.900,00 TL ücreti vekaletin davacı Bediye … mirasçılarından tahsili ile davalılara ödenmesine,
4-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, HMK 342.maddesine uygun olarak düzenlenmiş dilekçenin, HMK 343.maddesi gereğince Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilmesi ve HMK 344.maddesinde belirtilen harç ve giderlerin yatırılması sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar tefhim edildi, usulen anlatıldı.
11/12/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır