Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/248 E. 2023/614 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/248
KARAR NO:2023/614

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:10/04/2023
KARAR TARİHİ:27/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, müteveffa …’nun dört çocuğundan biri olduğunu, …’nun 04/07/2020 tarihinde vefat ettiğini, müteveffanın ölümünden önce davalı şirketin %100 hissedarı bulunduğunu, ölümü üzerine davalı şirketin hisselerinin mirasçılarına intikal ettiğini, ölümünden önce müteveffanın yönetim kurulu üyeliğine mirasçı olmaan …’nu atadığını, …’nun hükümsüzlüğünün tespiti istenilen dava konusu genel kurul kararının alındığı tarihe kadar davalı şirketin yönetim kurulu üyeliğine yürüttüğünü, davalı şirkette yönetim tarafından 25/02/2022 tarihli ilan ile genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrıldığını, bu gene kurulda TTK m.418 uyarınca toplantı nisabının sağlanamaması üzerine ikinci toplantı yapıldığını ve bu toplantıda nisap aranmadığından söz konusu toplantının 19/04/2022 tarihinde gerçekleştirildiğini, hükümsüzlüğünün tespiti istenilen kararın bu toplantıda alınan yönetim kurulunun seçimine ilişkin genel kurul kararı olduğunu, bu toplantıya sözde %5 pay sahibi olan …’ın katıldığını, öncelikle bu sözde hissedarın pay defterine kaydının yapıldığını, akabinde de sadece bu kişinin katılımıyla toplanan genel kurulda …’ın kendisini münferiden yetkili olarak yönetim kuruluna seçtiğini, müteveffaya ait %100 oranındaki nama yazılı hisse senetlerinin %5’inin …’a %95’inin ise …’e sözde alacağın devri ve teslimi ile devredildiğini, buna ilişkin….ATM … esas sayılı dosyasıyla nama yazılı hisse senetlerinin devrinin iptaline ilişkin dava açıldığını, yine o dönemki yönetim kurulu üyesi … ile hisse senetlerini hukuka aykırı olarak sözde devralan … ve … hakkında İstanbul C.Başsavcılığının 2022/… numaralı dosyasında suç duyurusunda bulunulduğunu, …’ın hisse senedinin devir tarihi olarak senet üzerinde görülen 11/12/2019 tarihinden itibaren uzun bir süre pay defterine kaydı için şirkete başvurmaması ve pay defterine kaydın ancak 2022 yılında yapılmış olmasının dahi hisse senedi devrinin gerçek bir devir olmadığını ve müteveffanın ölümünden sonra onun imzası taklit edilerek yapıldığını gösterdiğini, diğer bir mirasçı tarafından davalı şirkete açılan bir dava dosyasında üç adet raporu bulunduğunu, bu raporların …’ın olduğu iddia edilen nama yazılı hisse senedindeki devri beyanı ve imzanın müteveffaya ait olmadığını, bu devri beyanı ve imzanın sahte olduğunu gösterdiğini, ayrıca ilgili genel kurul kararı açısından TBK m.27 ve TTK m.447 uyarınca butlan sebeplerinin de gerçekleştiğini, bu nedenlerle hükümsüzlüğünün tespiti talep edilen genel kurul kararının TTK m.449 uyarınca tedbiren yürütülmesinin geri bırakılmasına, organ yokluğunun önlenmesi amacıyla TMK m.427/4 uyarınca, davalı şirkete usulüne uygun olarak yönetim kurulu seçilene kadar tedbiren kayyım atanmasına, kayyım ücretinin davalı şirket malvarlığından karşılanmasına, 19/04/2022 tarihli genel kurul kararının yokluk ve butlanla malul olduğunun diğer bir deyişle hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; nama yazılı hisse senetlerinin ciro+zilyetliğin devri ile devredildiğini, 19/04/2022 tarihli genel kuruldan önce …’ın müteveffa tarafından kendisine devredilen nama yazılı senetleri davalı şirkete ibraz ederek pay defterine kaydettirdiğini, devamla davalı şirket hisselerinin bakiye %95’inin …’e ciro+zilyetliğin devri yoluyla devredildiğini bilgisinin devralan 3.kişi … tarafından mezkur %95 oranındaki hissenin 03/11/2022 tarihinde davalı şirkete ibraz edilmesi üzerine öğrenildiğini, ibrazın akabinde davalı şirket tarafından bu hususta yönetim kurulu kararı alınarak bahsi geçen hisselerin usulüne uygun biçimde pay defterine kaydedildiğini, gelinen aşamada müteveffanın davalı şirketin hissedarı olmadığı, bu sebeple davacı da dahil olmak üzere mirasçısı olduğunu iddia eden hiçbir şahsın davalı şirket üzerinde hak sahibi olmadığını, bu hususun….ATM 14/12/2022 tarihli kayyumun kaldırılmasına yönelik ara kararı ile de tevsik edilmiş olup kararın istinaf incelemesinden geçerek başvurunun reddine karar verilmekle ara kararın gerekçeleriyle birlikte kesin hüküm mahiyetinde olduğunu, dolayısı ile davalı şirketin tereke kapsamında değerlendirilmesinin hukuken ve maddi olarak imkan dahilinde bulunmadığını, hal böyle iken davacının eldeki davayı açmakta hukuki bir yararı bulunmadığını, bir an için davalı şirketin tereke malı olduğu kabul edilse dahi davacının taraf ehliyetinin olmadığını, davacının miras ortaklığını temsilen tek başına işbu davayı açma hakkı bulunmadığını, miras ortaklığını temsilen bir tereke temsilcisinin varlığından da söz edilemeyeceğinden davaya devam edilmesi mümkün olmayıp davanın diğer mirasçılar …’na ihbarını talep ettiklerini, davacı tarafın mirasçılık sıfatının hukuken kesinleşmiş mahiyette olmayıp askıda olduğunu, zira müteveffanın terekesinin resmi defterinin tutulması talebiyle mirasçılardan … tarafından ….Sulh Hukuk Mahkemesinin … tereke sayılı dosyası üzerinden dava açılmakla davacının henüz tereke kapsamında mirasçılık sıfatının bulunmadığını, devir ve ciro tam ve usulüne uygun şekilde yapılmış olup genel kurulda alınan kararın tamamen hukuka uygun olduğunu, senetler üzerinde yer alan imzaların ve el yazılarının müteveffaya ait olduğunun bilimsel raporlarla ortaya çıktığını, davacının davalı şirketin yönetiminin ve hisselerinin sahtecilikle ele geçirildiği iddiasının savcılık tarafından tesis edilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesi ile çürütüldüğünü, davacının genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılması talebinin maksadının şirketi işlevsiz hale getirmek olduğunu, dosyada kayyım atanmasına yönelik koşulların oluşmadığını, bu nedenlerle davanın usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, …’na ihbar edilmiş, ihbar olunanlar vekili 14/06/2023 tarihli dilekçesi ile, miras ortaklığını temsil etmeyen ve dolayısı ile dava açma hakkı bulunmayan davacı tarafça ikame edilen işbu davaya muvafakatlerinin olmadığını, davaya davacı yanında dahil olmadıklarını beyanla taraf ehliyet bulunmayan davacının ikame ettiği işbu davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, mirasçılık belgesi, toplantı çağrı ilanı, yönetim kurulu seçim ilanı, 19/04/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı, yönetim kurulu kararı, 20.05.2016 tarihli 2016/21 sayılı Yönetim Kurulu kararı, 22.02.2022 Tarihli 10525 Sayılı Ticaret Sicil Gazetesi – 16.03.2022 tarihinde yapılacak olan Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Çağrı İlanı ve Erteleme Tutanağı, 22.03.2022 Tarihli 10542 Sayılı Ticaret Sicil Gazetesi – 19.04.2022 tarihinde yapılacak olan Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Çağrı İlanı,03.11.2022 tarihli Yönetim Kurulu Kararı dosya içerisine alınmıştır.
Davacı asil 15/09/2023 tarihli dilekçesi ile, açılan işbu davadan, davada bulunan tüm ihtiyati tedbir taleplerinden ve işbu ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin istinafta görülmekte olan tüm davalardan kayıtsız şartsız olarak açıkça feragat ettiğini, bu nedenlerle feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 26/09/2023 tarihli dilekçesi ile, davacının feragatinin kabulü ile davacıdan herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Feragat, HMK 307. ve 311. maddesi hükümleri gereği davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olup feragatin kayıtsız ve şartsız olacağı, dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği belirtildikten sonra hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı açıkça belirtilmiştir. Feragat mahkemenin muvafakatine bağlı olmayan, davayı sona erdiren ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran tek taraflı bir taraf işlemidir. Davacı asilin feragat bildiriminin HMK’nun 309. maddesi hükmüne uygun olarak yapıldığı anlaşıldığından davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Talep doğrultusunda yapılan yargılama masraflarının tarafların üzerinde bırakılmasına,
4-Talep gibi taraf vekilleri adına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK.’nın yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa ödenmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/09/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır