Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/242 E. 2023/681 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/242
KARAR NO :2023/681

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:20/04/2006
TALEP:YARGILAMANIN YENİLENMESİ
TALEP TARİHİ:29/03/2023
KARAR TARİHİ:25/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının davalı şirketteki % 96 oranındaki payının %50′ lik kısmını şirket ortaklarından …’e devredip, %25 oranındaki kısmını da bu kişiye temlik ettiğini, sözleşmeyle temlik edilen payın genel kurulda kullanılmayacağının kararlaştırıldığını ancak sözleşmeye aykırı olarak bu payların genel kurulda kullanıldığını bu nedenle şirketin 25.07.2003 tarihli genel kurulun yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kuralarına aykırı olduğunu, 26.03.2004 tarihli genel kurulunda şirket sermaye artırımı için gereken şartlar yerine getirilmeden şirket sermayesinin artırılmasına karar verildiğini, anılan genel kurulun davacıya duyurulmadığını, alınan kararın önceki kararlar gözetildiğinde artırım niteliğinde olmadığını ileri sürerek, 25.07.2003, 26.03.2004 ve 06.03.2006 tarihli genel kurullardaki tüm kararlar ile 25.07.2003 tarihinden itibaren alınan tüm yönetim kurulu kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 25.07.2003 tarihli genel kurulun … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında dava konusu edildiğini, 26.03.2004 tarihli genel kurul için açılan davanın süresinde açılmadığını, genel kurulların tüm ortaklara tebliğ ve ilan yoluyla duyurulduğunu, sermaye artırımına karar verilen genel kurula katılmayan davacının bu toplantıdaki karar uyarınca artırılan kısım yönünden yeni sermaye koymadığını bu nedenle şirketteki payının % 0.05’e düşüğünü, davacının artırılan sermaye kararını benimseyerek payını artırılan sermayeye göre devrettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkememizce, 2006/… esas, 2008/…. karar sayılı 08/07/2008 tarihli karar ile, 25.07.2003 tarihli genel kurul için daha önce iptal davası açılarak davanın retle sonuçlandığı, 26.03.2004 tarihli genel kurul toplantısı için TTK’nun 381. maddesindeki 3 aylık hak düşürücü sürede dava açılmadığı, davacının şirketteki payını devrederek şirkette %0.5 onanında pay sahibi olarak azınlığın da azınlığı konumuna geldiği, şirket tarafından genel kurul tarihlerinin ortaklara ilan ve tebliğ edildiği, davalı şirketin günün ihtiyaçlarına göre sermayesini artırmak durumunda kaldığı, davacının artırılan sermayeye göre payını devrederek kararı benimsediği bu nedenle genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının iptali koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2009/5195 esas, 2010/12144 karar sayılı 29/11/2010 tarihli ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
İADE-İ MUHAKEME TALEBİ: Yargılamanın yenilenmesini talep eden davacı vekili 29/03/2023 tarihli dilekçesi ile, davalı şirket hisselerinin %25’inin şirket ortağı …’e teminat olarak devredildiğini, davacı tarafından ….ATM’de açılan davada 2019/… esas 2021/…. karar sayılı 30/09/2021 tarihli karar ile 49.976,66 adet hissenin davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine karar verildiğini, kararın Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2022/5480 esas, 2022/7989 karar sayılı ilamı ile onandığını, davacı ile … arasında düzenlenen ….Noterliğinin 22/06/2006 tarih ve … yevmiye sayılı Anonim Şirket Hisse Devir Senedine göre davacının davalı şirkette mevcut 420.000 TL’lik sermaye hissesinin 300.000 TL’lik kısmını bütün hak ve yükümlülükleriyle beraber …’a devrettiğini, daha sonra …’ın yapılan devir işleminin gerçekleşmesi için talepte bulunduğunu, bunun üzerine davalı şirket tarafından davacı ve … aleyhine yapılan hisse devir sözleşmesinin kanuna aykırı olduğu, yapılan işlemin sahtecilik ve dolandırıcılık suçunu oluşturduğu belirtilerek İstanbul C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, ….Ağır Ceza Mahkemesinin …sayılı kamu davası ile sanıkların beraatine karar verildiğini, ayrıca … tarafından davacı aleyhine, şirket hisselerinin devrine karşılık ödendiği iddia edilen bedelin iadesi için açılan ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı davasında davanın reddine karar verildiğini, kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak mahkemenin … esasına kayıt edildiğini, yerel mahkemenin kararına dayanak gösterdiği hususların bir diğer mahkeme kararıyla düzenlendiğini, bu nedenlerle yeniden yargılama taleplerinin kabulü ile, davalı şirket tarafından 25/07/2003, 20/06/2004 ve 06/03/2006 tarihli genel kurullarda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Karşı taraf-davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hükmün 2010 tarihinde onanarak kesinleştiğini, hüküm kesinleştikten itibaren 13 seneyi geçtiğinden zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davacının yargılamanın yenilenmesini gerektirecek HMK 375.madde çerçevesinde geçerli bir sebebi olmadığını, davacının huzurdaki davayı açtığı tarihte de şu aşamada da yargılamanın yenilenmesine ilişkin dava açma sıfatı, hakkı ve yetkisi bulunmadığını, davacının 26/03/2004 tarihli sermaye artışını içeren Genel Kurul toplantısına usulüne uygun çağrılmasına rağmen iştirak etmediğini, bu nedenle de hisse oranının 0,00525’e düştüğünü, buna rağmen davacının 22/06/2006 tarihinde ….Noterliğinin 08092 yevmiye sayılı senetle dava dışı …’a 300.000 YTL karşılığında kendisine ait hisselerden çok fazlasını devir ve temlik ettiğinden davacının elinde hiçbir hisse ve dolayısıyla dava açma yetkisi kalmadığını, davalı şirketin 36.000.000,00 hamiline hisse senedinin 35.775.000,00 hamiline hissesinin …’e, 225.000,00 hissenin ise tedbirli ve hacizli olarak … adına kayıtlı olduğunun da noter onayıyla sabit olduğunu, yine merkezi kayıt kuruluşu kayıtlarında da davacının ortak olmadığı, tüm hisselerin … ve … adına kayıtlı olduğunun kayıt altına alındığını, dolayısı ile davacının davayı açarken ve halen şirkette hissedar, yetkili, ortak olmadığından bu davayı açmakta menfaati bulunmadığını, iptali istenen 25/07/2003 tarihli genel kurul kararına dair davacının ….ATM … esas sayısı ile açtığı davanın 2005/286 karar sayısı ile reddine karar verildiğini, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2005/12201 esas 2006/12928 karar 07/12/2006 tarihli ilamı ile, iptali istenen genel kurul toplantısının usulüne uygun çağrı sonucu yapıldığı, alınan kararların yasa, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun kanıtlamadığı gerekçesi ile yerel mahkeme kararının onandığını, ayrıca mahkemecede iptali istenilen genel kurul kararına dair ret kararı olduğu ve mevcut karar göz önünde bulundurularak davacının talebinin dinlenme olanağı bulunmadığının belirtildiğini, dolayısı ile davacının iptalini istediği genel kurul hakkında kesinleşen bir hüküm bulunduğundan bu talebin dinlenebilmesinin mümkün olmadığını, yine iptali istenilen 26/03/2004 tarihli sermaye artırımına ilişkin genel kurul ile 06/03/2006 tarihli genel kurula ilişkin mahkemece verilen kararların onandığını, davacının iddiasını kanıtlamak için davaya ilişkin olmayan kararları ileri sürdüğünü, ortakların aralarındaki alacak verecek davaları veya işlemlerinin davalı şirketi bağlamayacağını, bu nedenlerle yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, davalı şirketin kuruluşundan bu yana ticaret sicil kayıtlarını içerir Cd, ….ATM … sayılı dosyası, ….ATM … esas sayılı dosyası, ….ATM … esas sayılı dosyası dosya içerisine alınmıştır.
Dava; Mahkememizin … sayılı 08/07/2008 tarihli karar sayılı dosyasından verilen kararın yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılarak davalı şirket tarafından 25/07/2003, 20/06/2004 ve 06/03/2006 tarihli genel kurullarda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesi talebidir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça mahkememiz kararının yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılması talep edilmiş ise de; HMK 375 maddesi ile (1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.” denilmektedir.
6100 Sayılı HMK 379. Madde de; “(1)Yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, tarafları davet edip dinledikten sonra;
A)Talebin kanuni süre içerisinde yapılmış olup olmadığını,
B) Yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını,
C) İleri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılan sebeplerden olup olmadığını kendiliğinden inceler,
(2) Bu koşullardan biri eksik ise hakim davayı esasa girmeden reddeder.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde 2006/246 esas, 2008/378 karar sayılı 08/07/2008 tarihli karar ile, 25.07.2003 tarihli genel kurul için daha önce iptal davası açılarak davanın retle sonuçlandığı, 26.03.2004 tarihli genel kurul toplantısı için TTK’nun 381. maddesindeki 3 aylık hak düşürücü sürede dava açılmadığı, davacının şirketteki payını devrederek şirkette %0.5 onanında pay sahibi olarak azınlığın da azınlığı konumuna geldiği, şirket tarafından genel kurul tarihlerinin ortaklara ilan ve tebliğ edildiği, davalı şirketin günün ihtiyaçlarına göre sermayesini artırmak durumunda kaldığı, davacının artırılan sermayeye göre payını devrederek kararı benimsediği bu nedenle genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının iptali koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2009/5195 esas, 2010/12144 karar sayılı 29/11/2010 tarihli ilamı ile hükmün onanmasına karar verildiği, dolayısı ile temyiz edilen mahkememiz kararının Yargıtay tetkik ve onayından geçerek kesinleşmiş olduğu, davacının iadei muhakeme gerekçesi yapılan diğer mahkemelerdeki anılan dosyaların zaten esas yargılamamızda değerledirilmelerinin yapıldığı, Yargıtay incelemesinde bu dosyaların sonuca etkili olacağından bahisle beklenilmesi gerektiğine işaret edilmediği, zaten asıl yargılamada davacının cüzi de olsa hissedar olmasından dolayı aktif taraf ehliyetinin kabul edilerek yargılamanın esastan sonuçlandırıldığı, mahkememizce verilen kararın içeriğine bakıldığında, süreden red kararının da verildiği, davacının iadei muhakemeye gerekçe yaptığı anılan dosyaların sonuca etkili olmadığı anlaşıldığından HMK 376. Maddesinde belirtilen sebeplerin vuku bulmadığı anlaşıldığından talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yeninden yargılama talebinin HMK 379. Maddesine göre REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcından peşin olarak yatırılan 179,90 TL’nin mahsubu ile 89,95 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 17.900,00 TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/10/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır