Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/22 E. 2023/351 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/22 Esas
KARAR NO :2023/351

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:22/09/2014
KARAR TARİHİ:18/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı bankaya devirden önce … … şubesine, 24.700 TL mevduatını 08/10/1999 tarihinden 11/11/1999 tarihine kadar %78 net faiz oranı üzerinden yatırdığını, vade sonunda işlemiş faizi ile birlikte 26.300 TL.sini %78 faiz üzerinden 15/12/1999 vade tarihine kadar yatırdığını yine bu tarihten itibaren 31.500 TL.sini %78 faiz oranı üzerinden 18/10/2000 vade tarihine kadar vadeli olarak yatırdığını, 21/12/1999 tarihinde … yönetimine BDDK tarafından el konularak yönetiminin …’ye devredildiğini, bankanın sırasıyla … ile, …. ise … ile birleştirildiğini, …’ın ise … Bank’a satılarak … Bank olduğunu, banka yönetimine el konulmasından sonra davacının mevduatının … … Ltd.adlı banka hesabına aktarılmış olduğu ve … mevduatların sigorta kapsamı dışında olduğu gerekçesiyle ödenmediğini, … A.Ş.nin … … Ltd.adlı paravan kıyı bankasını kurarak ve iki bankanın tek elden yönetimi sağlanarak, suç işleme amacına yönelik olarak planlı ve kasıtlı işbirliği içinde, mevduat sahiplerinin ve davacının dolandırılmış ve zarara uğratılmış olduklarını, zararın oluşmasında … A.Ş.yönetimi sebep olduğundan … A.Ş.nin devir sonucu birleşmiş olduğu … Bank A.Ş.nin oluşan zarardan sorumlu bulunduğunu, … A.Ş yetkililerinin bankaları aracı olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçundan ….Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanarak mahkum olduklarını, ceza dosyasına sunulan müfettiş raporlarında bankanın … mevduat adı altında topladıkları mevduatı kasıtlı olarak grup şirketlere usulsüz kredi vermek suretiyle tükettiklerinin açıklandığını, yapılan işlemin havale görünümlü mevduat toplamak olup davalı bankanın davacının mevduatının vadesi geldiğinde işlemiş akdi faizi ile birlikte kendisi tarafından ödeneceğini bildirdiğini, davalı bankanın, paravan … … Ltd.adlı bankanın adı arkasına gizlenerek ve kanuna karşı hile yaparak mevduat toplamış olmakla birlikte bu inançlı işlemin aslında bir karz/vedia akdi olduğunu, karz akdi gereğince belirli bir faiz oranı ile geri iade edilmek üzere mevduat toplayan bankanın, bu mevduat alacağını vade sonunda işlemiş akdi faizi ile birlikte iade etmekle yükümlü olduğunu, mevduatın görünüşte KKTC.de kurulu … adlı paravan bankaya havale edilmiş gibi işlem yapılmasına rağmen gerçekte bunun yapılmayarak paranın … A.Ş.yönetimi tarafından Demirel Grubuna ait şirketlere aktarılmış olup paranın … A.Ş.tarafından grup şirketlere kredi olarak verildiğinden … A.Ş.nin kullanmış olduğu bu tutar kadar grup şirketlerden alacaklı duruma geldiğini, … A.Ş.nin bu şekilde davacı aleyhine sebepsiz zenginleştiğini, … A.Ş.nin daha fazla mevduat toplamak ve toplamış oldğu mevduatı banka iştiraki şirketler ile banka sahiplerinin ve yöneticilerinin şirketlerine aktarmak amacıyla kanuna karşı hile yoluna başvurduğunu, topladığı mevduatı yine kanuna karşı hile yoluna başvurarak havale edilmiş gibi işlem yaparak gerçekte paranın … … Ltd.unvanlı paravan bankaya havale edilmek yerine … A.Ş Merkez şubelerinde açtırmış olduğu hesaba aktarıldığını, bu şekilde paranın kontrolünü elinde tutarak … A.Ş tarafından grup şirketlere ve paravan şirketlere usulsüz kredi olarak kullandırıldığını, davacının banka yetkilileri tarafından bankalara olan güven kötüye kullanılarak ve iradesi sakatlanmak suretiyle kandırılarak havale talimatlarının imzalanmasının sağlandığını, bankanın bir çok mevduat sahibinin imzasını dahi almadan hatta evrakta sahtecilik yaparak mevduatın … hesaba aktarıldığı gözönüne alınırsa bu konuda müşterinin idaresinin sakatlandığını, en azından … bankanın paravan bir banka olduğu hakkında ve mevduatın sigorta kapsamında olmadığı hakkında gerekli uyarı görevinin yapılmadığını, bankaya parasını yatıran kişi ile banka arasında bir çeşit vekalet ilişkisi oluştuğunu, vekilin müvekkilinin parasını gerekli güvenceleri alarak en iyi şekilde değerlendirmek yükümlülüğü altına girdiğini, bankanın idare etmekle yükümlendiği parayı güvenceli ve iyi gelir getiren yerlere yatırmak zorunda olduğunu, bankanın tam tersi kendisine menfaat elde etmek için müşterisinin çıkarını hiçe sayarak davacının zarara uğramasını sağladığını, … yöneticilerinin giriştikleri haksız fiil sonucu davacıya zarar verdiklerini, bu nedenlerle davacının davalı bankanın … şubesine yatırdığı toplam 31.500 TL mevduat alacağının davalı bankadan hükmen tahsiline, alacağın vadeli mevduatın yenilenme tarihi olan 15/12/1999 tarihinden vade tarihi olan 18/01/2000 tarihine kadar %78 akdi faiz, vade sonundan fiil ödeme tarihine kadar ise akdi faiz olan %78’den aşağı olmamak üzere temerrüt faizi ile birlikte hükmen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 10/05/2012 havale tarihli dilekçesi ile davanın …’ye ihbarını talep etmiştir.
Davalı … Bank ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; … ‘ye devredilen … A.Ş.nin … A.Ş ile devren birleştirildikten sonra, … ile … arasında imzalanan 09/08/2011 tarihli hisse devir sözleşmesi ile … A.Ş.nin külli halefiyet prensipleri çerçevesinde … ile devren birleştirilmesine karar verildiğini, hisse devir sözleşmesinde devir tarihinden önceki döneme ilişkin açılmış ve açılacak dava, takip ve benzeri hukuki uyuşmazlıklardaki tüm sorumluluğun …’ye ait olacağının kararlaştırıldığını, tahsil edilen alacağın davacının talebine istinaden … … Ltd.e havale edildiğini, bankadan çıkarak … … Ltd.nezdinde bir alacak haline geldiğini, davalı banka ile … Ltd.nin farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için davalı bankaya husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, … … Ltd.nin … A.Ş.nin iştiraki olmadığı gibi aralarında hiçbir organik bağda olmadığını,alacağın … Banka gönderilmesinin üzerinden dahi 10 yıldan fazla zaman geçmekle davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu yapılan alacak için öğrenme tarihi itibarı ile zamanaşımı süresinin dolduğunu, BK.31 madde düzenlemesi gereği hata ve hilenin anlaşıldığı tarihten itibaren bir yıllık süre içinde davanın açılması gerektiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının serbest iradesiyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiğini, banka tarafından bilgisi dışında işlem yapılmasının ve iradesinin saklanmasının söz konusu olmadığını, davacının parasını yatıracağı finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içerisine girmesi gerekirken, kendisinden beklenen bu özeni göstermediğinden yada riske girmesinden bankanın sorumlu tutulamayacağını, bankanın … … Ltd.nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığını, bankanın vekalet görevini yerine getirdiğini, dava konusu işlem tarihinde … bankaların bankalar kanununa tabi olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların tasarruf sigortası kapsamında olmadığını mudilere bildirmek gibi bir yükümlülükleri olmadığını, davacının … hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığını, bu nedenlerle davanın öncelikle husumet, derdestlik, dava şartı eksikliği, zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönlerinden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesin talep etmişlerdir.
Mahkememizin 19/06/2012 tarihli celsesinde 6100 Sayılı HMK.nun 114/g maddesi gereğince yargılamanın sürdürülmesi için gerekli tebligat, diğer işlemler ve dayandığı delillere ilişkin Adalet Bakanlığınca yayınlanan tarifede belirlenen asgari giderleri yatırması için davacı tarafa ihtarat yapılarak kesin süre verilmiş, verilen kesin süre içinde gider avansı yatırılmadığı taktirde HMK.115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartları yokluğundan reddedileceği ihtar edilmiştir.
Davacı tarafından verilen kesin süreye rağmen eksik gider avansı yatırılmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2013/5804 esas, 2013/17007 karar sayılı, 30/09/2013 tarihli kararı ile kurulan ara kararda gider avansını gerektirecek masraf kalemlerinin tarifede belirtilen hususlar dikkate alınarak ayrıntılı belirtilmediğinden kesin mehile uyulmamasının davanın reddini gerektirmeyeceğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili 23/03/2015 havale tarihli dilekçesi ile davanın …’a ihbarını talep etmiştir.
İhbar olunan … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı yanın atıfta bulunduğu 18/06/2007 tarihli hisse devir sözleşmesinin … Bank A.Ş.ile değil şirket merkezi … dışında bulunan … Bank N.V ile imzalandığını, sözleşme hükümlerinin müvekkil kurumu davalı yanın belirtiği şekilde bir taahhüt altına sokmadığını, ancak sözleşmenin hükümleri çerçevesinde tarafların karşılıklı hak ve borçlarının devam ettiğini, uyuşmazlığın …’ye devrolunan bankaların … hesapları nedeniyle zarara uğrayan müdilerin açmış olduğu tazminat davası olduğunu, bu konuda davalı banka aleyhine açılan onlarca davada ….nin borcu üstlendiğini açıkça beyan ettiğini ve hükümlerin borcu üstlenen sıfatıyla … aleyhine kurulduğunu, kararların temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, husumet ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, bu nedenlerle davanın asıl muhatap olan ….ye tevcih edilmesini, talebin kabul edilmemesi halinde davalı yan yanında feri müdahil olarak davaya katılmalarına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 01/06/2015 tarihli raporda özetle; davacının davalı … A.Ş.nin … şubesinde mevcut hesabındaki 24.700 TL tutarındaki parasının 08/10/1999 tarihinde … … Ltd.e 11/11/1999 vadeli ve %78 net faizli hesap açılmak üzere havale edildiği, bir bankaya başvurarak parasını bir başka bankaya havale ettirmekle veya orada değerlendirmek isteyen müşteri ile banka arasında aracılık ilişkisi kurulduğu, bu ilişkinin hukuken en geniş anlamda tüm aracılık hizmetlerinin temelinde olan vekalet akdi olduğu, B.K.390 maddesi uyarınca vekalet sözleşmesinde vekilin görevini özenle yapmak ve müvekkilin menfaatlerini sadakatle korumakla görevli olduğu, davalının bu yükümü ihlal ettiği, bankanın bir güven kurumu olması nedeniyle kendisine duyulan güvene bağlı olarak kendine çıkar sağlamak amacıyla davacıyı yönlendirmiş olmasına bakılarak dava konusu bedelden sorumlu olduğu, bankalar yemin murakıplarının bir kısım raporlarda ve ….Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı kararındaki tespitlerde de yer aldığı gibi davalı … A.Ş.nin hakim hissedarı …’in … A.Ş mensuplarını toplayarak … daha fazla mevduat toplanmasını, bunu sağlayamayan müdürlerle yollarının ayrılacağını, iyi mevduat toplayanlara prim ve performans değerlendirmesinde ciddi puan verileceğinin belirtilerek davalı banka şubelerinin … güvencesi altında aslında devlet garantisi olmayan … müşterilerini yönlendirmeleri konusunda zorladığı, bunun sonucu olarak banka yetkililerinin aslında havale görünümlü mevduat niteliğinde … para temin ettiklerinin anlaşıldığı, davalılardan … … Ltd.nin merkezi her ne kadar Kıbrısta ise de fiilen Kıbrasta bir faaliyeti bulunmadığı, tüm işlemlerin kağıt üzerinde Kıbrısa aktarılmış gibi gösterilerek aslında sağlanan tüm kaynakların Türkiyede … A.Ş.nin hakim hissedarı … insiyatifinde kullanıldığı dikkate alındığında davacıyı devlet güvencesi bulunmayan bir tür bir mevduat yapmaya yönlendiren davalı bankanın doğan davacı mevduat zararından sorumlu olduğu, teknik anlamda … bankacılığından ziyade bu görüntü altında toplanan paraların … A.Ş nezdinde kaldığı, fakat dışa karşı hesap … … Ltd.de açılmış gibi gösterildiği, böylece yüksek faizle toplanan paralardan … A.Ş.nin doğrudan sorunlu olmasının engellenmek istendiği, diğer taraftan … Banka açılacak hesaplara sadece … A.Ş.nin aracılık etmekte ve … bankacılığı konusunda bilgisi olmayan mudilere … A.Ş.deki mevduatın güvencelere ile … … Ltd.deki mevduatın güvenceden yoksunluğu konularında yeterli izahat verilmediğinden, sanki aynı derecede güvenceli mevduatlar imiş gibi müşterinin yanıltılmaya çalışıldığı, dava konusu olayda tüzel kişilik yapısının açıkça kötüye kullanıldığı, … dışında kurulan bir tüzel kişilik arkasına sığınılarak mevduat sahiplerinin zarara uğratıldığı, kötüye kullanmanın öncelikle … A.Ş tarafından gerçekleştirildiği, toplanan paraların … bankası adına, fakat … A.Ş hesabına toplandığı, bu sebeple tüzel kişilik perdesi kaldırılarak … A.Ş ile … bankasını özdeş saymak ve … adına açılan hesaplardan bu bankayı sorulu tutmanın mümkün olduğu, davacının 15/12/1999 tarihi itibarı ile 31.500 TL.lik hesabına vade tarihi olan 18/01/2000 tarihine kadar %78, 18/01/2000 tarihinden tamamen ödeninceye kadar ise T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli krediler avans faiz nispeti üzerinden bir faiz isteyebileceği, ancak dava tarihine kadar istediği faizin oranı ve tutarını ayrıca göstermediğinden dava tarihine kadar bir hesaplama yapılmasına gerek görülmediği belirtilmiştir.
Davacı vekili 07/07/2015 tarihli dilekçesi ile davacı tarafından … A.Ş.nin … şubesine 08/10/1999 tarihinde yatırılan 24.700 TL ile 15/12/1999 tarihinde yatırılan 3.500 TL olmak üzere toplam 28.200 TL mevduat alacağının hükmen tazmin ve tahsiline, 24.700 TL alacağa 08/10/1999 tarihinden 3.500 TL alacağa 15/12/1999 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2.maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi uygulanması şeklinde taleplerini ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itirazları üzerine dosya ek rapor alınmak üzere bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 16/03/2016 tarihli ek raporda sonuç olarak; taraf itirazlarında yer alan hususlarda dikkate alınarak yeniden yapılan hesaplamalara göre davacı yanca 08/10/1999 tarihinde yatırılan 24.700 TL ye 08/10/1999 tarihinden, 15/12/1999 tarihinde hesaba eklenen 3.289,10 TL ye ise 15/12/1999 tarihinden tamamen ödeninceye kadar avans faizi istenebileceği, bu durumda davalı banka kayıtlarına göre davacı yanın 27.989,10 TL lik alacağı mevcut olmakla birlikte, davacı yanın ıslah yoluyla toplamda 28.200 TL lik talebinin tespitleri aşan kısmının yerinde olmadığı belirtilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; … işleminden kaynaklanan alacak davasıdır.
Mahkememizin … Esas, 2017/576 Karar sayılı kararında “Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile; toplamda 27.989,10 TL’nin 24.700,00 TL’sinin 08/10/1999 tarihinden itibaren, 3.289,10 TL’sinin 15/12/1999 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” dair karar verilmiş, kararın davalı … Bank vekili, ihbar olunan … vekili, feri müdahil … vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03/04/2019 tarihli 2018/380 Esas, 2019/2594 Karar sayılı bozma kararıyla “1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı … vekilinin, ihbar olunan … vekilinin ve fer’i müdahil … vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, … işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
04.04.2012 tarihinde açılan davada, 15.12.1999 tarihinde yatırılan 24.700,00 TL’nın vade sonunda 31.500,00 TL’ye baliğ olduğu iddia edilerek akdi faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi istenmiş, Mahkemenin 04.10.2012 gün ve 2012/80 – 166 sayılı kararı ile dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine ilişkin kararın Dairece bozulması üzerine bozmaya uyularak … E. sayılı dosyası üzerinde yapılan yargılamada, davacı vekilince 07.07.2015 günlü ıslah dilekçesi ile 28.200,00 TL alacağın, 24.700.- TL kısmına 08.10.1999 tarihinden, 3.500.- TL kısmına ise 15.12.1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda faiz uygulanarak tahsiline karar verilmesini istemiştir. Böylece dava ıslah edilerek 3.500,00 TL’nın daha tahsili talep edilmiş, Mahkemece yargılama sonucunda ıslah edilen istemde kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Islah tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK 177 maddesinde, ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği düzenlenmiştir. Ayrıca Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 06.05.2016 gün ve 2015/1 E., 2016/1 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece, davacı vekili tarafından bozma sonrası ıslah edilen miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.” denilmek suretiyle “…davalı … vekili, ihbar olunan … vekili ve fer’i müdahil … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, hükmün adı geçen temyiz eden taraflar yararına bozulmasına,” dair karar verilmiş, verilen kararda davalı banka vekili tarafından karar düzeltme istemi talebinde bulunulmuş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/11/2022 tarihli, 2019/3838 Esas, 2022/8069 Karar sayılı karar düzeltme kararı uyarınca “Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve davalı banka tarafından karar düzeltme dilekçesinde zamanaşımı def’inin açıkça ileri sürülmemesine göre davalı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.” denilmek suretiyle “davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince reddine,” karar verilmiş ve mahkememizin 2023/22 sayılı esasını almış ve taraflara usulüne uygun tebligat yapılarak yargılama devam olunmuştur.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, yargılamaya devam edilmiş ve bozma ilamı uyarınca mahkememizce değerlendirme yapılmıştır.
Mahkememizce bozma ilamı öncesinde toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ve düzenlenen bilirkişi kök ve ek raporu kapsamında davacının açtırdığı mevduat hesaplarındaki paraların havale işlemi ile Kıbrıs’ta kurulu …’ın … Banka hesabına havale edilmiş gibi gösterilerek aslında fiilen Kıbrıs’a aktarılmadığı, …’nın hakim ortaklarına ait bir kısım şirketlere kredi olarak verilmek üzere kullandırıldığı, bu durumda bir güven kurumu olarak faaliyet gösteren davalı bankanın müşterisi olan davacıyı, bu durumu bilerek yönlendirdiği ve kendisine havale görünümlü mevduat temin ettiği, … …’den davacıların dava konusu bedeli tahsil edememesinden davalı bankanın sorumlu olduğu, Yargıtay’a göre vekil olan bankanın paranın yatırım yerini seçerken rizikosuz, emin ve azami kar sağlayan kişi ve kuruluşları seçmekle yükümlü olduğu, davalı … nin devralıp borçlarını üstlendiği davalı banka tarafından kendi merkez hesaplarında tutularak bünyesinde kalan mevduatların davacıya geri ödenmediği anlaşıldığından iadesinin gerekeceği, bu konuda dava tarihinde yürürlükteki bankacılık kanunları hükümleri gereği ceza zaman aşımı söz konusu olduğu ayrıca mevduatın yatırıldığı banka yönetim kurulu üyeleri hakkında ceza davası bulunduğu, bu sebeple uzayıcı ceza zaman aşımı uygulanması gerektiği, Yargıtay karar düzeltme kararında da davalı bankanın zamanaşımı def’ine ilişkin karar düzeltme taleplerinin reddine karar verildiği de dikkate alınarak davacı alacağının zaman aşımına uğramamış olduğu, Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere davacı vekilince 07/07/2015 günlü ıslah dilekçesi ile 28.200,00-TL alacağın, 24.700,00-TL’lik kısmına 18/10/1999 tarihinden itibaren 3.500,00-TL’lik kısmına 15/12/1999 tarihinden itibaren faiz uygulanarak tahsilini talep ettiği ancak 04/04/2012 tarihinde açılan davada davacı taraf 15/12/1999 tarihinde yatırılan 24.700,00-TL’nin vade sonunda 31.500,00-TL’ye baliğ olduğu iddia edilerek akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği ve davanın usulden reddedilerek dairece bozulduğu dikkate alındığında davacının davasını ıslah ederek 3.500,00-TL’nin daha tahsilini talep ettiği ancak ıslah tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HMK 177. maddesinde ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği, her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı gözönüne alınarak ve bunun dışında sair temyiz itirazlarının reddine karar verildiği de dikkate alınmak suretiyle davacı tahkikatın sona ermesinden sonra ıslah talebinde bulunamayacağından bozma ilamı öncesi sunulan bilirkişi raporları ve bozma ilamı dikkate alınarak davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddine, 24.700,00-TL’nin 08/10/1999 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçleri yukarıda açıklandığı üzere;
(1)Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddine, 24.700,00-TL’nin 08/10/1999 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
(2)Davacı alacağının esasen fona devir edilen …A.Ş’nin işleminden kaynaklanması karşısında 5411 Sayılı Bankacılık Kanunun 140.maddesi uyarınca bu bankayı devir alan … Bank A.Ş’nin de harçtan muaf olması nedeniyle harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 467,78-TL peşin harcın hükmün kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
(3)Davacı tarafından yatırılan 1.000‬,00-TL bilirkişi ücreti, 678,2‬0-TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 1.678,20-TL yargılama masrafından davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde ‬1.315,87-TL yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
(4)Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(5)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(6)Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 6.800,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
(7)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/05/2023

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.