Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/143 E. 2023/589 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/143 Esas
KARAR NO :2023/589

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:03/10/2022
KARAR TARİHİ:21/09/2023

… 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin… karar sayılı, 14/10/2022 tarihli görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilen ve Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/04/2022 tarihinde müvekkili şirket tarafından sigortalanan … plakalı araca davalı … idaresinde, … adlı şirketin araç sahibi olduğu … plakalı aracın çarpması ile olan kazada hasar meydana geldiğini, kaza neticesinde sigortalı araçta maddi hasar meydana gelmiş olup; ekspertiz raporuyla tespit edilen tazminat tutarının müvekkili şirket tarafından karşılanmış olduğunu, 01/04/2022 tarihli trafik kazası nedeniyle müvekkili şirket tarafından sigorta poliçesi kapsamında ödenmek zorunda kalınan tazminatın kazadaki kusuru oranında borçluya rücu edildiğini ancak davalı borçluların icra takibine haksız olarak itiraz etmiş olduğunu ve itiraz neticesinde de takibin durmuş olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 1472 Sigortacının halefiyet halini düzenlemiş olduğunu, Madde uyarınca: “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” hükmü gereği, müvekkili şirketin sigortalısına ödediği tazminatı davalı yana rücu hakkı bulunduğunu, açıklanan nedenlerle, davalılar tarafından itiraz edilen takibe yapılan itirazın iptali ve takibin kaldığı yerden devamı ile takibe konu tutarın likit olması sebebiyle haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itiraz sebebiyle davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; Haksız Eylemden Kaynaklanan İtirazın İptalinden ibarettir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde; “Bu Kanununun 4. üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması dava şartıdır. ” hükmü mevcuttur.
Arabuluculuk, “zorunlu arabuluculuk” ve “ihtiyari arabuluculuk” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bazı uyuşmazlıklar için mahkemeye dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklar açısından dava şartıdır. Ticari davalar ve iş davalarına konu olan bazı talepler zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır. İhtiyari arabuluculuk ise, tarafların bir arabulucuya gitme zorunluluğu olmadığı halde uyuşmazlığın çözümü için dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı tercih etmesidir. Taraflar üzerinde tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığıyla ilgili ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesi; arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olarak kabul edilmesi halinde arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın dava dilekçesine eklenmesinin zorunlu olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya bir haftalık kesin süre içinde eksikliğin tamamlattırılması için süre verileceği, verilen sürede eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın usulden reddedileceği, arabuluculuğa başvurulmadan davanın açıldığının anlaşılmasının halinde ise herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verileceği, düzenlenmesini içermektedir.
Yapılan bu açıklamalar ile yasal düzenlemeler ışığında; eldeki davanın, 03/10/2022 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, mahkemece 14/10/2022 tarihinde ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, bu kararın istinaf edilmeden 09/02/2023 tarihinde kesinleştiği, tevzinin asliye ticaret mahkemesine 01/03/2023 tarihinde yapıldığı, arabuluculuk süresinin başlama tarihinin 09/08/2023, sürecin bittiği tarihin 29/08/2023 olduğu görülmekle bu hali ile görevsiz mahkeme aşamasında ve dosya mahkememize tevzii edilene kadar arabuluculuk eksikliğinin giderilmediği dikkate alındığında davacının arabuluculuğa dava açıldıktan sonra başvurduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmamış olduğundan dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirilmemiştir. TTK 5/A maddesi 1. fıkrasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığı ve arabulucuya başvuru şartı mahiyeti gereği sonradan tamamlanamayan özel dava şartlarından olduğu anlaşılmakla 6102 sayılı TTK. 5/A maddesi ile 6235 sayılı Kanunun 18/A.2. maddesi delaletiyle 6100 sayılı Kanunun 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Ayrıca AAÜT 7/2 maddesinde davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu tarifenin 2. Kısmının 2.bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere 3.kısmında yazılı avukatlık ücretine hükmolunacağı düzenlenmiş olup, dava şartından davanın reddine karar verilirken kendisini vekille temsil eden davalı taraf için AAÜT 7/2. Maddesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 3.562,87-TL’den mahsubu ile bakiye 3.293,02-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2. maddesi gereği 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13)- (14) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.200,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
21/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır