Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/882 E. 2023/824 K. 18.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/882
KARAR NO :2023/824

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:29/06/2017
KARAR TARİHİ:18/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09.12.2016 günü meydana gelen trafik kazazında davacının yaralandığını, kazanın oluşumunda sürücünün tam kusurlu olduğunu, davacının bu olay nedeniyle % 8 oranında malul kaldığını, sigorta şirketine 12.01.2017 tarihinde yazılı başvuru yapıldığını, davalının talebi karşılamadığını, davacının kurye olarak çalıştığını, kaza nedeniyle mesleğini sürdürebilmesi ve kazancının da etkilendiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500,00 TL iş ve kazanç kaybı tazminatı, 500,00 TL tedavi ve bakım refakat ve sair gideri tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren ticari/yasal faiziyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin 6111 Sayılı Kanun uyarınca geçici iş göremezlik, tedavi gideri ve bakıcı gideri taleplerinden sorumluluğu olmadığını, yine refakatçi ve sair masrafların yansıma zarar olduğunu ve müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının başvurusu neticesinde hasar dosyası açılarak 37.669,01 TL tazminatın 08.06.2017 tarihinde davacı vekilinin hesabına ödendiğini, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumundan alınması gerektiğini, davacının koruyucu güvenlik önlemi almayarak müterafık kusurlu olduğunu, kaza tarihinden itibaren ticari faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının kazada kusurunun olmadığını, kazanın davacının hızlı, dikkatsiz motosiklet kullanması ve hastane önüne bilinçsizce yerleştirilen beton dubalar sebebiyle yaşandığını, davacının önce hastane önündeki bubalara ardından da davalının aracına vurarak durduğunu, maluliyet oranına itirazlarının olduğunu, davacının yaralanmasına asıl sebebiyet veren olayın ilgili hastanenin gerekli tedbirleri almadan koymuş olduğu dubalar olduğunu, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacının iki işte çalıştığına ilişkin beyanının kabul edilebilir olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememiz 2017/588 esas, 2020/415 karar sayılı 13/07/2020 tarihli kararı ile, “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacının maddi tazminat talepleri yönünden davanın reddine, davacının manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstanbul BAM 9.Hukuk Dairesinin 2020/2045 esas, 2022/2054 karar sayılı 17/11/2022 tarihli kararı ile, “…İlk Derece Mahkemesince ATK 3. İhtisas Dairesinden alınan 03/07/2019 tarihli maluliyet raporunda davacının engellilik oranının % 0 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. Oysa dava dilekçesi ekinde bulunan … Hastanesince düzenlenen 17/10/2016 tarihli sağlık kurulu raporunda ise davacının %8 oranında maluliyeti bulunduğu belirlenmiştir. Bu halde maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğu halde dava dilekçe ekindeki sağlık kurul rapor ve ekleri getirtilerek çelişki giderilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, öncelikle dava dilekçe ekindeki sağlık kurulu rapor ve tüm eklerinin getirtilerek dosyaya eklenmesi, sonrasında başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan ” Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak davacı da var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, tespit edilecek geçici iş göremezlik süresi içinde bakım ve bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı varsa süresi, kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, maluliyet raporları arasında çelişkiyi giderecek şekilde dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması ve bu raporun sonucuna göre aktüerya bilirkişisinden hükme esas alınan rapor tarihi itibariyle yeniden rapor alınmalı sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır…” denilerek mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama ile … ve Araştırma Hastanesi’nden davacının 09/12/2016 tarihli trafik kazası ile ilgili sağlık raporları ve tüm ekleri getirtilmiş, BAM karar ilamı uyarınca, dosyanın … Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’na gönderilerek aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak, gerekirse davacının fiziki muayenesi de yapılmak suretiyle dava konusu kaza nedeni ile geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu tanzimi istenmiş, düzenlenen 13/06/2023 tarih ve 2023/31/712269 sayılı rapor ile, davacıda trafik kazasına bağlı gelişen arızaların %13 oranında özürlülüğe neden olduğu, tıbbi iyileşme süresinin olaydan itibaren 9 aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç olmadığı, geçici bakım ve bakıcı ihtiyacının olaydan itibaren 1 ay olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı vekili 14/11/2023 tarihli dilekçesi ile, davalı … Sigorta A.Ş.ile yapılmış olan sulh protokolü doğrultusunda yanlızca sigorta şirketi yönünden davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.vekili 15/11/2023 tarihli dilekçesi ile, dava konusu ihtilafla ilgili olarak davacı ile dava konusu olay ve poliçe sebebiyle tazmini gereken maddi zararları konusunda karşılıklı olarak sulhen mutabakata vardıklarını, sulh uyarınca davalı şirket tarafından mutabık kalınan tazminat miktarının davacı vekilinin ihbranamede belirtilen banka hesap numarasına havale edilerek ödendiğini ve davalı şirketin işbu ödemeyi yapmakla poliçeden kaynaklı sorumluluğunu tamamen yerine getirdiğini, davalı şirket ile davalı şirkete sigortalı araç maliki ve sürücüsünün olay ve poliçe sebebiyle tamamen ibra edildiğini ve davalı şirket hakkındaki maddi tazminat davasından feragat edildiğini, kendilerinin de davacıdan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını, bu nedenlerle davanın davalı şirket bakımından feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 21/11/2023 tarihli dilekçesi ile davalı sigorta şirketi ile yapılan sulh protokolü doğrultusunda davalıların tamamı yönünden ve sadece maddi tazminat istemine ilişkin olarak davadan feragat ettiklerini, manevi tazminat yönünden davanın devam ettiğini beyan etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, istinaf ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
09/12/2016 tarihinde davacı sürücü…’ın sevk ve idaresindeki …plaka sayılı vasıta ile sağ şerit üzerinden seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde aynı yönde orta şeritte seyreden kontrolsüzce ve kısa mesafede sağ şeride doğrultu değiştiren davalı sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobile sağ yan kesiminden çarpması ile meydana gelen kazada davacının yaralandığı anlaşılmıştır. Dosya içeriğiyle uyumlu ve hükme esas alınabilir ATK kusur raporu dahilinde oransal şekilde yapılan kusur ayrımının dosya içeriğiyle de uyumlu olduğu değerlendirilmiştir.
… plaka sayılı araç davalı sigorta şirketi nezdinde kaza tarihini de kapsayacak şekilde ZMMS poliçesi ile sigortalanmış olup sigorta şirketinin, davalı sürücünün ve araç malikinin/işletenin meydana gelen zarardan kusur nispetinde 6098 Sayılı TBK 49, 54,56, 2918 Sayılı KTK 85,90,91, 6102 Sayılı TTK 1401 ve 1409. maddeleri uyarınca sorumlulukları esastır.Yargıtay 17. H.D. 2015/15598 E. 2018/7298 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere sigorta şirketinin tazmin sorumluluğu geçici dönem iş göremezlik zararını da kapsamaktadır.
Davacı vekili davalı sigorta şirketi ile yapılan sulh protokolü doğrultusunda davalıların tamamı yönünden ve sadece maddi tazminat istemine ilişkin olarak davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Feragat, HMK 307. ve 311. maddesi hükümleri gereği davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olup mahkemenin muvafakatine bağlı olmayan, davayı sona erdiren ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran tek taraflı bir taraf işlemidir.
6100 Sayılı HMK’nın 74. Maddesinde davaya vekalette özel yetki verilmesi gereken haller sayılmıştır. Buna göre bir davada müvekkil tarafından vekile açıkça yetki verilmemişse, vekil davadan veya kanun yollarından feragat edemez. Somut olayda maddi tazminat istemine ilişkin davadan feragat ettiğini bildiren davacı vekilinin vekaletnamesinde feragat edebileceğine ilişkin özel yetki de bulunduğu, feragat bildiriminin HMK’nun 309. maddesi hükmüne uygun olarak yapıldığı anlaşıldığından davacının maddi tazminat talepleri yönünden davasının feragat nedeniyle reddine davalı sigorta şirketi vekilinin talebi gibi vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
BAM ilamı uyarınca aldırılan rapor ile, 25.11.1987 doğumlu…’da tespit edilen alt ekstremite uzunluk farkı ve sol bacak kaslarındaki (uyluk ve baldır) atrofi arızalarının, 09.12.2016 tarihinde yaşanan trafik kazası nedeniyle oluşan sol femur diafiz distal kırığı, sol fibula kırığı ve.sol talus kırığına bağlı geliştiği düşünülmüş olup söz konusu arızaların 09.12.2016 tarihli trafik kazası ile illiyet bağı olduğu kanaatine varıldığı, kişide saplanan sol alt ekstremitede uzunluk kaybı, sol uyluk kasları atrofisi ve sol baldır kasları atrofisi arızaları, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kürulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre değerlendirildiğinde; kişide 09.12.2016 tarihli trafik kazasına bağlı gelişen arızaların %13 (yüzdeonüç) oranında özürlülüğe neden olduğu, tıbbi iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin, meydana gelen sol femur diafizindeki multifragmente kırık (sol uyluk kemiği çok parçalı şaft kırığı) göz önüne alındığında; 09.12.2016 tarihli olaydan itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, başka birinin sürekli bakımına muhtaç olmadığı, geçici bakım ve bakıcı ihtiyacının 09.12.2016 tarihli olaydan itibaren İ (bir) ay olduğu mütalaa edilmiştir.
Manevi tazminat talebi yönünden; 6098 Sayılı TBK 56. Maddesinde manevi tazminat düzenlenmiştir: ”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”
Bu madde kapsamında manevi tazminat olarak verilecek paranın miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Manevi tazminat olarak ödettirilecek miktar cezalandırma amacına kaçmamalıdır. Çünkü zararın karşılanması amacı kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değil, zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hâkim bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Manevi tazminatın hukuki niteliği, bu kapsamda zenginleşmeye meydan vermemesi ve fakat aynı zamanda davacıdaki manevi zararı giderecek nitelikte olması gözönüne alınarak, duyduğu elem’i gidermek bakımından davacı lehine kazanın tarihi, oluş şekli, tarafların kusur durumları, davacının yaşı, yaralanmasının niteliği, maluliyet oranı, paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak 40.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
A-Davacının maddi tazminat talepleri yönünden davasının Feragat nedeniyle REDDİNE,
B-Davacının manevi tazminat yönünden davasının KISMEN KABULÜ ile, 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olamamak kaydı ile davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin REDDİNE,
2-Maddi tazminat talebi yönünden;
a) Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın tahsilde tekerrür olmamak üzere davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
b)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c)Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
d)Davalı … Sigorta A.Ş.tarafından talep edilmediğinden vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
e)Davalı … yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 1.000 TL vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak üzere davacıdan alınarak işbu davalıya ödenmesine,
3-Manevi tazminat talebi yönünden;
a)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 2.732,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 174,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.558,20 TL harcın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile tahsili ile hazineye irat kaydına, (2017/588 esas, 2020/415 karar sayılı dosyadan yazılan 13/11/2020 tarih 2020/416 harç numaralı 563,30 TL bakiye karar harcının tahsilde dikkate alınması)
b)Davacı tarafından yapılan; 31,40 TL başvurma harcı, 174,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 205,60 TL yargılama giderinin kısmen kabul ve redde göre 164,48 TL’sinin davalı … ve …’dan tahsilde tekerrür olmamak üzere müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
c)Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
d)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile alınarak davacı tarafa verilmesine,
e)Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden AAÜT uyarınca 10.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
4-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, HMK 342.maddesine uygun olarak düzenlenmiş dilekçenin, HMK 343.maddesi gereğince Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilmesi ve HMK 344.maddesinde belirtilen harç ve giderlerin yatırılması sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar tefhim edildi, usulen anlatıldı. 18/12/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır