Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/817 E. 2023/186 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/817
KARAR NO :2023/186

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:30/11/2022
KARAR TARİHİ:20/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketinde 17/07/2021-2022 tarihleri arasında geçerli kobi paket sigorta poliçesi ile sigorta ettirilen …’nin kiracı olarak faaliyet gösterdiği … Mah. 1070 1/DA …/… adresli …adlı işyerinde 23/08/2021 tarihinde dahili su hasarı meydana geldiğini, yaptırılan ekspertiz incelemesi ile hasarın sigortalı işyerinde dış bahçeyi sulamak için kullanılan hortum başlığının kırılması sebebiyle meydana geldiğinin, toplam hasar miktarının 67.020 TL olduğunun, bahçeyi sulamak için alınan hortum ve hortum başlığının 11/07/2021 tarihinde davalı şirketten alındığının ve meydana gelen hasarın davalı şirketten rücu imkanı bulunduğunun tespit edildiğini, hasar sebebiyle davacı şirket tarafından sigortalısına 24/09/2021 tarihinde 67.020 TL hasar tazminatı ödendiğini, bu nedenlerle işbu tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; anılan ürünün bahçe hortumlarının ucuna takılan basit bir sulama tabancası olduğunu, ürünün örneğin bir ay güneşin altında bahçede kalması durumunda plastiğin yıpranacağı, kırılacağı ve bozulacağını, yine bahçede bırakılan köpek vs.tarafından dişlenip kırılabileceğini, TSE’den onaylı veya makine gibi teknik servise bağlı olarak satılan veya bu şekilde satılabilecek bir ürün olmadığı gibi basınca dayanımı vs.ile ilgili bir mevzuat da bulunmadığını, su tabancasının, standart ve basınçlı suda bırakılırsa kırılmayıp contasından da kaçırabilecek plastik bir ürün olduğunu, plastik kalitesi piyasada sayılan benzerleri ile aynı olup garanti belgesi ile satılan, kırılmayan bir ürün olmadığı gibi bakım gerektiren bir üründe olmadığını, kaldı ki özellikleri arasında böyle bir bilgide verilmediğini, bu nedenle davalı şirketin satıcı olarak bir kusuru bulunmadığını, davacının satın aldığı ürünle ilgili davalı şirkete bu şekilde başka bir şikayet ulaşmadığını, öncelikle davalı şirketin anılan ürün temin ettiği …San.Tic.A.Ş.’ye ihbar edilmesini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ olunmuş, kobi paket poliçesi, hasara ait fotoğraflar, ekspertiz raporu, ödeme dekontları, satışa ilişkin belgeler, ihtarname, tebliğ şerhi celp olunmuştur.
Dava sigorta ödemesine dayalı rücuen tazminat davasıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 6102 sayılı TTK ‘nun 4/1-(a) maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu sebeple, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da, görevli mahkeme, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k ve l maddelerinde, tüketici ve tüketici işlemi tanımlanmıştır. Buna göre tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere, her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
Yine aynı yasanın 73/1. maddesi, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” hükmünü, 83. maddesi ise, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili, diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne amirdir.
Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, dava dışı sigortalı …’nin kiracı olarak faaliyet gösterdiği … Mah. 1070 1/DA …/… adresli …adlı işyerinin kobi paket sigorta poliçesi ile sigortalandığı, 23/08/2021 tarihinde sigortalı işyerinde dış bahçeyi sulamak için kullanılan hortum başlığının kırılması sebebiyle dahili su hasarı meydana geldiği, sigortacı tarafından sigortalısına ödenen zararın dava dışı sigortalı tarafından davalı işyerinden satın alınan ürünün ayıplı olması iddiasına bağlı olarak doğan zarara ilişkin olduğu, dava dışı sigortalı ile davalı arasında mal alım satımına dayanan tüketici işlemi olduğu, bu haliyle dava dışı sigortalı ile davalı arasında 6502 Sayılı Yasanın 3., 73. maddeleri gereğince tüketici ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Kanunun 83/2 maddesindeki ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması ,bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmü uyarınca sigorta ile ilgili düzenlemenin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunda düzenlenmiş olmasına rağmen bu durumun görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği de sabittir. Buna göre de davacının, tüketici olan sigortalısına halefen bu davayı açmış olması sebebiyle 22/03/1944 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun kararı uyarınca davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesindedir.
Bu nedenlerle Mahkememizin görevsizliğine, 6502 sayılı TKH hakkındaki kanunun ve ilgili mevzuatın uygulanması ile ilgili ihtilaflara bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla, işbu davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/c ve 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, 6502 sayılı TKH hakkındaki kanunun ve ilgili mevzuatın uygulanması ile ilgili ihtilaflara bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla, işbu davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/c ve 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesine müteakip taraflarca 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi halinde dosyanın İSTANBUL NÖB. TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine, taraflarca 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmediği takdirde RESEN davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına (ihtar edildi),
3-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-Yargılama, davanın ihbarı, harç ve masrafların ve diğer hususların görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, HMK 342.maddesine uygun olarak düzenlenmiş dilekçenin, HMK 343.maddesi gereğince Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilmesi ve HMK 344.maddesinde belirtilen harç ve giderlerin yatırılması sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar tefhim edildi, usulen anlatıldı. 20/03/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza