Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/783 E. 2023/715 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/783 Esas
KARAR NO :2023/715

DAVA:Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:18/11/2022
KARAR TARİHİ:09/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22.11.2020 tarihinde, müvekkilinin kullandığı … plakalı araç ile davalılardan …’ın maliki olduğu ve diğer davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, söz konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kazada %100 kusurlu olanın davalı … olduğunu, meydana gelen kaza sebebiyle müvekkilinin maliki bulunduğu aracın onarılamayacak derecede ağır hasara uğradığını, aracın onarımı için onarım merkezleri, servisler vs. aracın tamirini yapabilecek birçok yer ile görüşüldüğünü, ancak aracın onarımı yapılsa dahi motor aksamının onarım sonrasında sağlıklı çalışmasının mümkün olmadığının bildirildiğini, davalı sigorta şirketi tarafından da işbu hususun tespit edildiğini, bunun üzerine, müvekkili şirket tarafından davalı …’ın maliki olduğu … plakalı aracın … poliçe numarası ile Trafik Sigortasının bulunduğu davalı sigorta şirketine zararın tazmini adına başvuru yapıldığını, ancak davalı sigorta şirketi tarafından söz konusu başvuruya ilişkin herhangi bir cevap verilmediğini, taraflarınca süresi içinde Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulduğunu, müvekkilinin uğramış olduğu zararın sigorta şirketi tarafından giderilmesinin talep edildiğini, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yapılan inceleme neticesinde müvekkilinin uğramış olduğu zararın Sigorta Poliçesi üst sınırı kapsamında giderilmesine hükmedildiğini, bir kısım zararın davalı sigorta şirketinden tazmin edildiğini, ancak müvekkilinin uğramış olduğu zararın işbu tazmin edilen miktarın çok üzerinde olduğunu, davalı sigorta şirketinin ödemiş olduğu tazminat miktarı müvekkilinin zararını karşılamadığını beyanla 22/11/2020 tarihli kaza sebebiyle müvekkilinin uğramış olduğu zararın tespitini, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla, şimdilik belirsiz alacak olarak açılan 100,00-TL maddi zarar, 100,00-TL ikame araç bedeli tazminat miktarının davalı gerçek kişiler yönünden 22/11/2020 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle ; Davacı yan huzurda ikame etmiş olduğu davada, müvekkil …’ın sürücüsü olduğunu ve …’a ait … plakalı araç ile davacıya ait … Plakalı araca çarptığını ve işbu maddi hasarlı trafik kazasında %100 kusurun müvekkillere ait olduğunu ifade etmek suretiyle pert farkı tazminatı ve ikame araç tazminatı talebinde bulunduğunu ancak işbu talepler usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddine, huzurdaki dava belirsiz alacak davası olarak ikame edilemeyeceğini, davaya konu talepler KTK ve TBK gereği kaza tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, davacının tüm alacak talepleri zamanaşımına uğramış olduğunu, açıkça zamanaşımı itirazında bulunduğunu, kazaya uğrayan aracın gerçekten 21.000,00 TL’ye satıldığı kabul edilse dahi davacının Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2021.E… Başvuru numaralı dosyasında alınan Bilirkişi Raporunun tespit ettiği 21.000,00 TL’lik pert bedelini her halükarda almış olduğundan pert farkı tazminatı yine oluşmadığını, Sunulu deliller ışığında davacının pert farkı tazminatı talebi haksız olduğunu, zaten söz konusu belirlenen pert bedelinin çok üstünde bir bedele satış yapmak suretiyle ve bu hususu da kötü niyetli olarak saklamak suretiyle aslında davalı sigorta şirketinden haksız bedel tahsilatı yoluna dahi gittiğini, bu sebeplerle davacının pert farkı tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yanın diğer bir hukuka aykırı talebi ise ihtiyati tedbir talebi olduğunu, ihtiyati tedbirin ancak dava konusu mal üzerinde gerçekleşebilecek bir tedbir olduğunu, davanın konusu tazminat davası olduğundan ve yine davacının haklı olup olmadığını, tazminatı hak edip etmediği ancak yargılama sonunda belli olacağını, geçici hukuki koruma tedbirleri için aranan yaklaşık ispat koşulu da sağlanmamış olduğu için bu talebin de reddine karar verilmesini, huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesi mümkün olmadığından davanın usulden reddine, mümkün olmadığı takdirde, yargılamanın sonunda davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
Kaza tespit tutanağı, Araç Hasar Görüntüleri, Başvuru Dilekçesi ve ekleri, Sigorta Tahkim Komisyonu dosyasına ilişkin evrakları, İlgili ilanlara ilişkin ekran görüntüleri, Taraflar ve arabulucu arasında e-imzalı olarak imzalanmış arabuluculuk son tutanağı, …ve … ZMMS Sigorta Poliçeleri, …Hasar Dosyası Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç mahrumiyet bedeli ve eksik ödendiği iddia edilen zararın tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 2.maddesine göre dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu düzenlemeye göre malvarlığı hakları ile şahıs varlığı haklarına ilişkin davalarda genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleri olup özel görevli mahkemelerin görevleri özel düzenlemeler ile belirlenmektedir.
Uyuşmazlığa konu dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gurupta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’ da yeterli görülmüştür.
Göreve ilişkin bu genel açıklamadan sonra dava konusu somut olaya bakıldığında; uyuşmazlığın haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, haksız fiile ilişkin hükümlerin 6102 sayılı TTK’da düzenlenen işlerden olmadığı, yine aynı yasanın 4/1 maddesindeki bentler halinde sayılan ya da özel kanunlarında belirlenen mutlak ticari davalardan da olmadığı anlaşılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3 fıkrası uyarınca dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, somut olayda uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Her ne kadar davacı taraf bu davada ZMMS poliçesi kapsamında sigorta şirketine karşı da dava açmış ise de sigorta şirketine karşı açmış olduğu dava, bu dosyadan tefrik edilmiş ve mahkememizin 2023/… Esas sayılı sırasına kaydedilerek kesin hüküm dava şartı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Somut olayda; Dava, davacı araç maliki ile sürücüsü tarafından davalı araç maliki ve sürücüsü aleyhine açılan trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı ve davalı taraflar adına kayıtlı araçlar hususi nitelikli olup dava haksız fiilden kaynaklandığından ve taraflar tacir olmadıkları gibi davacının aracı hususi kullanıma özgü bir araçtır. Ayrıca eldeki dava Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Bu nedenle davaya bakmaya görevi Ticaret Mahkemesinin değil Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi olduğundan, davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, mahkememizin görevsizliği’ne, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR:Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davalılar … ve … yönünden açılan dava dosyasında mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Görev hususunun 6100 Sayılı HMK 114/1-c hükmü kapsamında “dava şartı” niteliğinde olması nedeniyle HMK 115/2, fıkrası uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20. Maddesi uyarınca bu görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin kararı veren mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edildiğinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK m. 331/2 hükmü gözetilerek; dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderleri hususunda görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesince karar verilmesine; aksi durumda talep üzerine dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
5-Sair hususların gerekçeli kararda gösterilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile ya da İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine hitaben yazılmış, başka mahkeme tarafından mahkememize gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili istinaf dairesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. . 09/11/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır