Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/710 E. 2023/501 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/710
KARAR NO:2023/501

DAVA:Kira (Uyarlama İstemli)
DAVA TARİHİ:24/11/2021
KARAR TARİHİ:05/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Kira (Uyarlama İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 14.02.2011 tarihli “İstanbul genelinde Turizm sektöründe hizmet vermek üzere 10 yıl süreli Turistik taşıma yapmak üzere hat kiralama işi”’ne yönelik sözleşme akdedildiğini, 14/02/2011 yılında imzalanan sözleşme ile davacı faaliyetine başlamışsa da, özellikle 2015 yılından itibaren türlü mücbir sebep niteliğindeki vakalar meydana geldiğini, faaliyetine gereği gibi devam edemediğini, davacı şirket ile imzalanan … Uluslararası lisans anlaşmasının da 17.08.2022 tarihinde son bulacağını, sözleşmenin imza tarihinden sonra mücbir sebep niteliğindeki vakalar nedeniyle davacı şirketin yüklendiği edimin ifa edileceği 10 yıllı süre boyunca sözleşme ile üstlendiği edimi ifa edemediğini, yeterli hizmeti sağlayamadığını, 2 yıl gibi bir süre içerisinde 7’si İstanbul’da olmak üzere 12 terör saldırısı ve 1 darbe girişimi yaşandığını, bunlardan 4 tanesinin doğrudan İstanbul’un turistik merkezlerini, bir tanesinin ise havalimanını hedef aldığını, 2011 yılında 10 yıl süre ile yapılan sözleşmenin 2015 yılından itibaren meydana gelen ve halen etkisi devam eden mücbir sebeplerle sekteye uğradığını, 2017-2018 yıllarında turist sayılarının 2015 yılı öncesine göre toparlanma sürecine ancak başladığını, buna paralel olarak davacı şirketin faaliyeti kapsamında taşıdığı yolcu sayılarının da her türlü önleyici iskonto ve kampanya uygulamasına rağmen kaçınılmaz olarak paralel bir düşüş raporladığını, yaşanan tüm bu olumsuzlukların ardından Mart 2020’de dünya çapında Covıd-19 hastalığının pandemi haline dönüştüğünü, turizm ve ulaşım sektörünün tamamen faaliyet durdurduğunu, idarenin aldığı kararlarla şartnamede adı geçen faaliyetlerin davacıdan bağımsız olarak kısıtlandığını ve uzunca bir dönem fiilen şirketin çalışamaz hale geldiğini, davalı ile yapılan sözleşme 14.02.2022 tarihinde sona ereceğinden Mahkemece yargılama süresince tedbir kararı verilmediği taktirde davacının lisans anlaşmasını yenileyememe riskinin bulunduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ‘nun 389. Maddesi uyarınca tedbir talebinde bulunulduğunu bildirerek öncelikle İdare’nin tek taraflı aldığı kararlarla davacı ile yapımı olduğu sözleşmenin son 6 yıla yakın süredir uygulanamaması, sözleşmenin 3 ay sonraki hitam tarihinde yaşanabilecek muhtemel uyuşmazlıkların önlenmesi için, davacının temsil ettiği uluslararası şirketle lisans yenilemek zorunda olması ve davacı şirketin yaptığı yatırımın büyüklüğü, çalışan sayısı ve tedbir kararı verilmediği takdirde davacının faaliyeti son bulacak olması nedenleriyle oluşacak işgücü ve milli servet kaybı göz önüne alınarak; mahkemece uyarlama talepleri hakkındaki kararı kesinleşene değin sözleşmenin süresinin yargılama süresince tedbiren uzatılmasına, sözleşmenin sonlanacağı tarih ve müvekkilin faaliyetinin durdurulmasına yönelik her türlü muarazanın önlenmesine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise 2 yıldan az olmamak üzere sözleşmenin süresinin tedbiren belirli bir süre uzatılmasına, bu süreçte sözleşme ile kararlaştırılan kira bedelini davacı şirketin tedbiren ödemeye devam etmesine ve/veya belirlenecek uygun miktarda teminatın mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi makamına depo edilmesine, yapılacak inceleme sonucunda taraflar arasındaki 14.02.2011 tarihli sözleşmenin anılan mücbir sebep niteliğinde vakaların vuku bulması nedeniyle en az 2 yıl sözleşmenin süresinin uzatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizin 14/12/2022 tarihli kararı ile davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin HMK 389.maddesi uyarınca ancak uyuşmazlık konusu üzerine tedbir konulabileceğinden reddine karar verilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğunu, taraflar arasındaki 10 yıl-120 aylık sözleşme süresinin yer tesliminin yapıldığı 2011 yılının Haziran ayında başladığını ve 2021 yılının Haziran ayında sona erdiğini, ancak pandemi nedeniyle çıkartılan 7244 Sayılı Kanun uyarınca davacı firmanın sözleşmesinin Mart 2020 yılında üç ay ve daha sonra yine davacının sözleşmenin 14.maddesinde yer alan hüküm uyarınca talebi üzerine davalı idare tarafından verilen üç aylık süre ile durdurulduğunu ve davacı firmanın bu sürelerde aktif yolcu taşımacılığı yapmadığını, toplam 6 aylık sürenin sözleşmenin bitiş tarihi olan 2021 yılının Haziran ayına eklendiğini ve davacının sözleşmesinin 2021 yılının Aralık ayının sonunda sonlandırılarak 120 aylık kira tahakkuku yapıldığını, kira sözleşmelerinde kiraya verenin kiracıya karşı bir gelir, kar veya ciro garantisinin söz konusu olmadığını, davacının ileri sürdüğü olaylar nedeniyle faaliyetinden beklediği geliri elde edemiyorsa bu tarihte sözleşmenin 14.maddesinde yer alan düzenlemelere uyarak olayların gerçekleştiği tarihte kiraya veren davalı idareye başvurarak sözleşmenin durdurulmasını sağlaması gerektiğini, nitekim davacının 2020 yılında salgın hastalık nedeniyle kanunla verilen süreden bağımsız olarak sözleşmenin 14.maddesine göre süre istediğini ve kendisine 3 aylık süre verildiğini, davacının faaliyetinin sözleşme uyarınca 2022 yılının Ocak ayında sonlandırılarak kendisine 120 aylık kira bedeli tahakkuk ettirildiğini, bunlardan büyük bir kısmı tahsil edilmekle birlikte tahsil edilmeyen kira bedelleri içinde yasal işlemler başlatıldığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda … sayılı, 17/01/2022 tarihli karar ile, davacı tarafından açılan …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile işbu dosyanın her ikisinin de konusunun, taraflarının ve dava sebeplerinin aynı olduğu, …. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davanın işbu davadan daha önce açıldığı ve karar verildiği, ancak henüz kararın kesinleşmediği, sonradan aynı iddialarla açılan işbu dava derdestlik oluşturduğundan HMK.’nun 114/ı mad uyarınca derdestlik ön şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir.
İstanbul BAM 17.Hukuk Dairesinin 2022/1319 esas, 2022/1078 karar sayılı 29/09/2022 tarihli ilamı ile, davacının …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı davasında maddi vakıa olarak sadece Covid-19 salgınına dayandığı, eldeki işbu davada ise maddi vakıa olarak bununla beraber tarih bakımından Covid-19 salgınından önce gerçekleşen birden fazla terör ve silahlı saldırı eylemlerine de dayandığı, bu durumda eldeki davanın, daha önce açılan ve görülmekte olan …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı davası ile dava sebepleri farklı olduğundan aynı dava olduğunun kabul edilemeyeceği, her ne kadar her iki davanın tarafları ve talep sonucu aynı olsa da dava sebebi yani dayanılan maddi vakıaları aynı olmadığından mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dava, taraflar arasında İstanbul genelinde turizm sektöründe hizmet vermek üzere 10 yıl süreli turistik taşıma yapmak üzere hat kiralama işi ile ilgili akdedilen sözleşmenin mücbir sebep olduğu ileri sürülen vakıalar sebebiyle uyarlama kapsamında süresinin uzatılması ve sözleşmenin sonlanması hususunda muaraza’nın men’i talebine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 14/02/2011 tarihinde akdedilen sözleşme ile davacının İstanbul genelinde turizm sektöründe hizmet vermek üzere 10 yıl süreli turistik taşıma yapmak üzere hat kiralama işine yönelik sözleşme akdedildiği, davacı tarafından sözleşmenin imza tarihinden sonra 2015 yılından itibaren meydana gelen 7’si İstanbul’da olmak üzere 12 terör saldırısı, 15 Temmuz darbe girişimi ve Covıd-19 salgını gibi mücbir sebeplerle davacının sözleşme ile üstlendiği edimini yerine getiremediği, yeterli hizmeti ve beklediği faydayı sağlayamadığı iddiası ile sözleşmenin uyarlama süresinin uzatılması ve sözleşmenin sonlanması hususunda muaraza’nın men’i talep edilmiştir.
TBK madde 138 uyarınca; “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. “
TBK 138’in getirdiği istisna üzerine bir sözleşmenin uyarlanabilmesi için;
1-Sözleşme yapıldıktan sonra ortaya çıkan, olağanüstü bir durumun varlığı,
2. Uyarlama talebi olan tarafın sözleşmeyi yaparken olağanüstü durumu öngörmemiş olması ve öngörmesinin beklenmemesi,
3. Uyarlama hakkından feragat edilmemiş olması,
4. Uyarlama isteyen tarafın uyarlamaya konu borcunu ifa etmemiş yahut ihtirazi kayıt ile ifa etmiş olması.
5. Borçlunun aşırı ifa güçlüğüne düşmüş olması,
6. Borcun ifasının beklenmesinin ve ahde vefa ilkesine öncelik tanınmasının somut olayda MK 2’ ye aykırılık teşkil edecek olması gerekmektedir.
Davacı şirketin, davalı idarenin 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri uyarınca düzenlenen ihale sonucunda 14/02/2011 tarihli sözleşme ile kiracı sıfatına haiz olup taraflar arasında akdedilen sözleşmenin süresi sözleşme konusu işe ait hatların teslim tarihini takip eden ayın 1.gününden başlamak üzere 10 yıl olarak belirlenmiş olup sürenin 2011 Haziran ayında başlayıp 2021 yılının Haziran ayında sona erdiği anlaşılmaktadır. İhale ile belirlenen kira süresi, sürenin sona ermesiyle birlikte başka bir işleme gerek kalmadan sona erecek olup sözleşme süresinin uzatılabilmesi 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununda bu konuda yetki veren herhangi bir hüküm bulunmadığından mümkün olmayıp süre bitiminde 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde yeniden ihale düzenlenmesi gerekmektedir. Mücbir sebep kavramı sözleşme hukuku açısından, borcun sözleşmeye uygun olarak ifasına engel olan, haricî, öngörülemez ve kaçınılamaz nitelikte olayları ifade eder. 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun “Mücbir Sebep” başlıklı 10. Maddesi ve ilgili diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde sözleşmenin mücbir sebep hali nedeniyle süresinin uzatılması veya sözleşmenin feshine karar verilebilmesi için durumun: yükleniciden kaynaklanan bir kusurdan ileri gelmemiş olması, taahhüdün yerine getirilmesine engel nitelikte olması, yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş bulunması, mücbir sebebin meydana geldiği tarihi izleyen yirmi gün içinde yüklenicinin idareye yazılı olarak bildirimde bulunması gerekmektedir.
Yine taraflar arasında akdedilen sözleşmenin süre uzatımı verilebilecek haller ve şartları başlıklı 14.maddesinde; işin bitimi veya teslim tarihinin uzatılmasını gerektiren mücbir sebepler sayılmak suretiyle mücbir sebebin vukuundan itibaren 7 gün içinde yüklenicinin idareye yazılı olarak haber vermek suretiyle yetkili makamlar tarafından usulüne göre tanzim edilmiş belglerle mücbir sebebin vukuunu ispat etmesi gerektiği, bu sürelere uyulmadığı veya mücbir sebep belgesinin alınmamasının kendi kusurundan doğmadığının ispat edilemediği hallerde gecikme cezası uygulanacağı gibi zamanında yapılmayan başvuruların dikkate alınmayacağı ve süre uzatımı istemeye hakkı kalmayacağı hüküm altına alınmıştır. Davacının, dava dilekçesinde mücbir sebep olarak belirttiği ve davaya dayanak yaptığı 2015-2016 ve 2017 yılında meydana gelen terör saldırıları ve darbe girişiminin üzerinden 5 yıldan fazla zaman geçmiş olup davacının sözleşme uyarınca belirtilen şekilde davalı şirkete bir başvurusunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Yani davacının pandemi dışında hukuki sebep olarak saydığı mücbir sebeplerden kaynaklı haklarını, sözleşmenin 14.1. Maddesine göre 7 gün içerisinde idareye bildirmesi gerekirken bildirmemiştir. Bu durumda bu sebeplere dayalı mücbir sebepten kaynaklı uyarlama istemesi mümkün değildir.
Öte yandan daha önce mahkememizce verilen kararın istinaf incelemesinde de işaret edildiği üzere, davacı pandemi sebebine dayalı uyarlama talebini ise …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında zaten dermeyan etmiştir. Bu dosyada davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş. Bu dosya kesinleşmeden eldeki dava, daha anılan yargılama devam ederken açıldığından, pandemi sebebine dayalı talep yönünden de derdestlik sebebiyle davanın usulden reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 179,90 TL karar harcının peşin alınan 10.843,65 TL’den mahsubu ile fazla alınan 10.663,75 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/07/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır