Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/662 E. 2022/850 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/662 Esas
KARAR NO :2022/850

DAVA:Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:02/04/2015
KARAR TARİHİ:15/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan sigorta davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacıya kasko sigortası ile sigortalı … plakalı aracın seyir halindeyken sürücünün kontrolünü kaybetmesi sonucu yol kenarında bulunan su hendeğine girerek hasarlandığını, meydana gelen olay sonrasında davacının aracında oluşan ve sigorta şirketi tarafından hazırlattırılan ekspertiz raporunda 38.064,68-TL olarak tespit edilen zararın sigorta poliçesi uyarınca tazmin edilmesi istemiyle davalı sigorta şirketine 26/01/2015 tarihinde başvurduğunu, davalı tarafından 30/03/2015 tarihinde kendisine verilen olumsuz yanıtla bu istemi reddettiğini belirterek araçta oluşan 38.064,68-TL zarar bedelinin ihbar tarihi olan 26/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ön inceleme hazırlık tutanağı ile birlikte davalıya tebliğ edilmiş, davalı vekilinin cevap dilekçesi ve vermiş olduğu diğer beyanları ile talebinin, davalı aleyhine açılan davayı kabul etmediğini, hasarın ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu, aracın başka yerde hasarlanmış olması nedeniyle meydana gelen zararın teminat dışı olduğunu, kazanın yeri ve aracın üzerindeki hasar arasındaki uyumsuzluk nedeniyle davalının saha uzmanları tarafından yapılan olay yeri araştırmasında çekilen fotoğraflar ile birlikte davacının kaza sonrası olay yerinde çekildiği beyan edilen fotoğrafların hasar uzmanı tarafından incelendiğini, kazanın iddia edildiği gibi gerçekleşmediği, aracın olay yerine sonradan götürüldüğü araç üzerindeki parçaların daha önceden hasarlı olduğunun tespit edildiği, eğer kaza davacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmiş olsa idi aracın sağ yanından bulunan ön ve arka lastiklerin taş yükseltiye çıkması sırasında mutlaka yükselti taşları üzerinde yanal sürtünmesinden oluşacak siyah lastik izlerinin olması gerektiğini ancak yükselti taşlarında da görülmesi gereken siyah lastik izlerinin bulunamadığını, kazanın davacının iddia ettiği şekilde ve yerde gerçekleşmemiş olması ve aracın kazanın olağan akışı sırasında kendi imkanı ile çıkmamış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kaza ile arasında illiyat bağı bulunmayan zararlardan davalı şirketin sorumlu olmadığını, Medeni Kanun’un 3. maddesi uyarınca iyi niyet kuralına aykırı taleplerin reddini talep ettiklerini, hava yastığı beyninin değişimi davacının keyfiyeti soncu gerçekleştiğini, davacının keyfi seçimlerinden davalının sorumlu olamayacağını, davacının sigortalı aracının 10/04/2015 tarihinde sattığını, bu nedenle sovtaj değerinin rayiç bedelden düşülmesi gerektiğini belirterek öncelikle yetki itirazında bulunduklarını ve araç üzerindeki parçaların daha önceden hasarlı olmuş olması nedeniyle kaza ile arasında illiyet bağı bulunmadığından taleplerin reddine karar verilmesini savunmuştur.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, 15/01/2015/2016 tarihli bireysel genişletilmiş kasko sigorta poliçesi, bilimsel teknik değerlerdirme raporu, kasko şüpheli araştırma raporu, ekspertiz raporu, kasa tespit tutanağı, hasar dosyası ibraz edilmiş, araç ruhsat bilgileri, davalı vekili tarafından sunulan 20/10/2020 tarihli dilekçe ekinde olay yeri ve hasarlı araca ilişkin renkli fotoğraflar, mahkememizce aldırılan bilirkişi rapor ve bilirkişi ek raporları, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/1783 Esas, 2019/1533 Karar, 11/07/2019 tarihli ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 2022/1464 Esas, 2022/1114 Karar sayılı, 22/09/2022 tarihli ilamı mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; meydana gelen kaza nedeniyle sigortalı araçta oluşan hasar bedelinin kasko sigorta poliçesi kapsamında davalı sigortadan tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizin 26/05/2022 tarih, 2019/481 Esas, 2022/393 Karar sayılı kararı ile davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; 20.000,00-TL’nin 04/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi yönünde karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 2022/1464 Esas, 2022/1114 Karar sayılı, 22/09/2022 tarihli ilamı ile; “…Dosya içeriğinden, 25/10/2015 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde Bireysel Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile 15/01/2015-15/01/2016 dönemi için sigortalı … plakalı davacıya ait olan aracın; 100.yıl caddesini takiben Otogar … istikametinde seyri sırasında sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybederek yol kenarındaki su kanalını aşıp, istinat duvarına çıkması neticesinde tek taraflı trafik kazasına karıştığı, davacının; kaza nedeniyle aracında oluşan hasarın bedelini tahsil için davalı aleyhine eldeki davayı açtığı, anlaşılmıştır.
Davaya konu zararlandırıcı eylem 25/10/2015 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 02/04/2015 tarihinde açılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 12/06/2017 tarih ve 2015/611 E., 2017/6702 K. sayılı ilâmında ve yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20116/13768E-2017/6670K sayılı ile, 17/11/2015 tarih 2015/1305 E., 2015/12318 K. sayılı ilâmında da belirtildiği şekilde; 07.11.2013 tarihinde kabul edilen, 28.11.2013 tarihli 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde: “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik işlemleri kapsar” hükmüne yer verilmiş; Yasa’nın 3.maddesinin (1.) bendinin (1) alt bendinde: “Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi”; aynı maddenin (k) alt bendinde ise: “Tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine aynı maddenin (d) alt bendinde: “Hizmet, bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu ifade eder” düzenlemesine yer verilmiştir. Bir hukuki işlemin, 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için, yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında, mal veya hizmet satışının, başka bir ifade ile bir tüketici işleminin olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 73/1’inci maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davaların, Tüketici Mahkemelerinde çözümleneceği” öngörülmüştür.
Somut olay değerlendirildiğinde, davacının yasada tanımlanan şekilde tüketici olduğu, dava konusu aracın ise özel araç niteliğininde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davanın da 6502 sayılı Tüketici Yasası’nın yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra 02/04/2015 tarihinde açılmış olmasına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Hal böyle olunca da; daha önce yapılan istinaf incelemesinde sehven gözden kaçırılan kamu düzenine ilişkin mahkemenin görevinin; istinaf başvuru sebepleriyle bağlı olmaksızın resen değerlendirilmek suretiyle, ilk derece mahkemesince davaya bakma hususunda görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğu gözetilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla istinaf incelemesine konu kararın verilmesi doğru olmamıştır…” denilmek suretiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya mahkememize gelmiş ve mahkememizin 2022/662 Esas sayılı numarasını almıştır. Kaldırma kararı sonrası taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm bu bilgiler ışığında, istinaf ilamında da belirtildiği üzere; 28.11.2013 tarihli 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde: “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik işlemleri kapsar” hükmüne yer verilmiş; Yasa’nın 3.maddesinin (1.) bendinin (1) alt bendinde: “Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi”; aynı maddenin (k) alt bendinde ise: “Tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine aynı maddenin (d) alt bendinde: “Hizmet, bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu ifade eder” düzenlemesine yer verilmiştir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Somut olay bakımından yapılan değerlendirmede, davaya konu zararlandırıcı eylemin 25/10/2015 tarihinde meydana geldiği, davanın 6502 sayılı Tüketici Yasası’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra 02/04/2015 tarihinde açıldığı, davacının yasada tanımlanan şekilde tüketici olduğu, dava konusu aracın ise özel araç niteliğininde bulunduğu anlaşıldığından, davanın 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici mahkemeleri görev alanına girdiği, dolayısıyla yargılamanın Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde icra edilmesini gerektiren bir durum olmadığı gibi görev hususu kamu düzeninden ve dava şartı olduğundan taraflarca ileri sürülmese bile resen takdir edileceğinden, uyuşmazlığı çözmekte İstanbul Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görev hususunun 6100 Sayılı HMK 114/1-c hükmü kapsamında “dava şartı” niteliğinde olması nedeniyle HMK 115/2, fıkrası uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
(2)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20. Maddesi uyarınca bu görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin kararı veren mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edildiğinde dava dosyasının görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
(3)Dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
(4)HMK m. 331/2 hükmü gözetilerek; dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderleri hususunda görevli İstanbul Tüketici Mahkemesince karar verilmesine; aksi durumda talep üzerine dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
(5)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2022

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.