Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/652 E. 2023/196 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/652 Esas
KARAR NO:2023/196

DAVA:Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklı Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:29/09/2022
KARAR TARİHİ:23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından 10.01.2019 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına istinaden … 4. İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası ile takip borçlusu … İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye yönelik olarak mahallinde haciz işlemleri tesis ettiğini ve borçlu şirket ile aynı binada faaliyette bulunan müvekkili … Kimya San ve Tic. Ltd. Şti.’nin de mallarına üçüncü şahıs olarak istihkaklı haciz tatbik edildiğini, müvekkili şirket malları üzerinde tesis edilen haciz işlemine karşı istihkak davası açıldığını, …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı kararı ile davayı kabul ettiğini, dava dosyasında yer alan bilirkişi raporu ile haczedilen mahcuzların müvekkili şirkete ait olduğu ve borçlu … İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. ile bir ilgisinin bulunmadığının tespit edildiğini ve istinaf kararı ile de yerel mahkemenin kararının onandığı ve kesinleştiğini, müvekkili şirket tarafından açılan istihkak davası devam ederken … A.Ş.’nin, 21.02.2019 tarihinde … 4. İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyası uyarınca müvekkilinin iş yerine gelerek 10.01.2019 tarihli haciz tutanağı ile haczedilen malların muhafazasına başladığını, müvekkilinin muhafaza yapılması halinde ticari faaliyetinin devam ettirme imkanı bulunmadığından yine 21.02.2019 tarihinde haciz sırasında yapılan protokolü haciz ve muhafaza baskısı altında imzalayarak dosya borcunu protokol uyarınca düzenlenen senetlere istinaden ödeyeceğini taahhüt ettiğini, söz konusu taahhütün haciz ve muhafaza baskısı ile alındığından hukuken geçerli olmadığını, müvekkilinin senetlerin icra takibine konu edilmeye başlanması üzerine, davalıya elden ve havale/eft olmak üzere toplam 35.324,34-TL ihtirazi kayıtlı olarak ödemeler yaptığını, haciz ve muhafaza baskısı ile müvekkiline imzalattırılan senetler ve protokole istinaden yapılan ödemelerin iradi olmadığını ve meşru bir hak ve alacağa dayanmadığını beyanla davanın kabulünü, davalının sebepsiz olarak zenginleşmesine neden olan 35.324,34-TL’nin arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 17.07.2020 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının takip borçlusu olmadığını, hacizde istihkak iddia eden 3. Şahıs olduğunu ve haciz tehdidi altında kalarak ödeme yaptığını beyan ettiğini, bu nedenle davanın istirdat davası olarak görülmesi gerektiğini, işbu davanın sebepsiz zenginleşme davası olarak görülmesi halinde ise taraf sıfatlarının bulunmadığını, husumet itirazlarının olduğunu, davanın taraflarına değil icra takip borçlusuna yönlendirilmesi gerektiğini, haciz baskısı altında ödeme yapıldığı hususunun gerçeğe aykırı olduğunu davacının kendi irade beyanı ile ödemeyi yaptığını, davacı ile …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yönelik karşılıklı anlaşmaya varılarak protokol imzalandığını, davacının işbu icra dosyası borcuna yönelik kendi rızası ile protokol ile senetler verdiğini ve ödeme yaptığını, davacının protokoldeki ve senetlerdeki imzasına yönelik itirazının da bulunmadığını, davacının davasında, haciz baskısı altında kalarak baskı senetler verdiğini ve akabinde de ödeme yaptığını iddia ettiğini ancak haciz tehdidi ve baskısı altında kalınarak senet imzalanması durumunda dahi TBK. 38. maddede yer alan korkutma sebebi sayılmadığını ve senetteki irade sakatlığını oluşturmadığını, ayrıca gerçekleştirilen haciz işleminin yasaya ve usule uygun olduğunu, borçlu ile davacı arasında fiili ve organik bir bağ bulunduğunu, kısaca davaya konu somut olayda sebepsiz zenginleşme koşulları oluşmadığını, davanın taraflarına yöneltilmemesi gerektiğini, haciz tarihlerinin 10.01.2019 ile 21.02.2019 tarihleri olduğunu, ödeme tarihinin ise 01.07.2019 tarihi olduğunu, davacının protokol ile kendi rızası sonucu ödeme yaptığını, haciz baskısı gibi bir durum söz konusu olmadığını beyanla davanın usulden ve esastan reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, ödeme makbuzu ve ödeme dekontları, 21/02/2019 tarihli protokol mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; cebri icra tehdidi altında ödenen para nedeniyle sebepsiz zenginleşme iddiasına ilişkin alacak davasıdır.
Yapılan yargılama, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında alacaklı eldeki dosya davalısı … Anonim Şirketi Mecidiyeköy Şubesi tarafından borçlular dava dışı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve … aleyhine icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Davacı 31. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yazılan talimat üzerine … 4. İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı talimat üzerinden 21/02/2019 tarihinde fiili haciz yapılan davacı iş yerinde istihkaklı haciz olduğu ancak takip borçlusunun aynı binada başka dairede faaliyet gösterdiğini, borçlu şirket ile aralarında hukuki veya fiili bağlantı olmadığını, istihkak hakkında …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verildiği, haciz tehdidi altında icra dosyasına 35.324,34 TL bedelin ihtirazi kayıtla ödendiğinden bahisle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı parayı ödediğinden icra takibi yapan alacaklıya sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Somut olayda dosyamız davacısının icra dosyasına parayı ödediği makbuzla sabittir ancak yapılan icra takibi uyarınca borçlu sıfatı bulunmamaktadır. Bu sebeple üçüncü kişi konumunda bulunan dosya davacısı tarafından dava dışı borçluların borcuna ilişkin olarak icra dosyasına ödemede bulunulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Kural olarak yapılan bu ödemenin İİK gereğince borca mahsuben yapılmış sayılacağı, yapılan ödemede davacı üçüncü kişinin ödediği bedelin sebepsiz zenginleşme kurallarına göre dosya borçlusundan geri isteme hakkı bulunacağı, ancak davalı olan alacaklının sebepsiz zenginleşen konumunda olmadığı anlaşılmaktadır. Eldeki davayı istirdat davası olarak değerlendirdiğimizde ise; İİK 72/7. maddesi uyarınca: “Borçlu, icra takibi sürecinde, borçlu olmadığı parayı cebri icra tehdidi altında ödemişse, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı açacağı davaya istirdat davası denir.” İstirdat davasında davacı şahıs; icra takibinin borçlusu, davalı ise; icra takibinin alacaklısıdır. Bu tür davalarda, davacı sıfatı takip borçlusuna aittir. Takip konusu borç, 3.kişi tarafından, yani davacı tarafından ödenmiş olsa bile; davacı sıfatı asıl borçluya aittir. Çünkü, burada borçtan kurtulan takip borçlusudur. İcra dosyasında borçlu sıfatı olmayan borcu ödemiş olan davacının üçüncü kişi olarak ödediği bu parayı İİK 72. maddesi hükümleri uyarınca icra dosyası alacaklısına karşı istirdat davası açamayacağı şüphesizdir. Sonuç itibariyle 3.kişi tarafından, yani davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödemeden dolayı sebepsiz zenginleşme veya istirdat davasının icra takibinin borçlusuna karşı açılması gerekir. İstirdat davaları niteliği itibariyle sebepsiz zenginleşme davaları olduğu için sebepsiz zenginleşen aleyhine bu davalar açılabilecek ve yine İİK 72. maddesi uyarınca istirdat davasını da ancak takip borçlusu, alacaklıya karşı açabilecektir. Üçüncü kişi ise alacaklıya karşı istirdat davası değil, sebepsiz zenginleşmeye dayalı dava açabilecektir ancak bu davayı da icra dosyasında borçlu konumunda olan kişiye karşı yöneltebilecektir.
Tüm bu bilgiler ışığında …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalının alacaklı, dava dışı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve …’ın borçlu, davacı … Kimya Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ise 3. Kişi konumunda olduğu, sebepsiz zenginleşme ve istirdat davalarının sebepsiz zenginleşen, dosya borçlusuna karşı açılabileceği, davacı her ne kadar icra dosyasındaki borcu cebri icra tehdidi altında ödediğini ileri sürse de eldeki davayı icra takip alacaklısına karşı açmış olduğu nazara alındığında; alacaklının alacağını tahsil etmesinden dolayı sebepsiz zenginleşmediği yani sebepsiz zenginleşme davası yönünden pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis eidlmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davanın husumet nedeniyle REDDİNE,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından hpeşin olarak alınan 603,26-TL’nin mahsubu ile fazla alınan 423,36-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
(3)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
(4)Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(5)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2. maddesi gereği 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
(6)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
(7)6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/03/2023

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.