Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/570 E. 2023/736 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/570
KARAR NO:2023/736

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:13/01/2012
KARAR TARİHİ:15/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı bankanın … Şubesi’nde …/351 (TL), …/367 (EURO), …/354 (USD) nolu hesaplarının bulunduğunu, bu hesaplarından başta opsiyon ve vadeli işlemler olmak üzere muhtelif türev işlemleri gerçekleştirdiğini, davalı bankanın, çalışanı …’ı müşteri temsilcisi ve türev işlemler yetkilisi olarak atadığını, davacının, davalı banka çalışanından gün içinde telefonla hesap bakiyesi konusunda bilgi alıp risk değerlendirmesi yaparak vadeli işlemler yaptığını, davacının, piyasada türev işlemleri sebebiyle muhtelif kişilerin zarara uğratıldığını öğrenmesi üzerine 27.9.2011 tarihinde vadesinin dolduğunu bildiği 3700000 USD cinsinden mevduatının 2000000 USD’lik kısmını başka bir bankada bulunan hesabına transfer etmek istediğini, bu taransferin gerçekleşmediğini, banka personelinin buna ilişkin cevabıyla ikna olmayan davacının, banka müdürü ve çalışanı … ile toplantı yapıp hesaplarını kontrol ettiğini, yapılan kontrol sonrasında kendisine bildirilen tutarlarla banka kayıtları arasında ciddi farkın olduğunu belirlediğini, davacının şikayeti üzerine banka müfettişlerince inceleme yapıldığını, banka yönetiminin baskı ve telkinleri sonucunda kendisinden imzalanması istenilen belgelerin davacı tarafından imzaladığını, karşılığında hesabına 150000 USD tutarında paranın aktarıldığını, tüm bu olaylar sonrasında davacının, davalı banka çalışanının yanlış yönlendirme ve bilgilendirmeleri nedeniyle gerçekte yapmayacağı bir takım işlemleri yaptığını, banka çalışanının davacının talimatları dışında türev işlemleri yaparak kendisini zarara uğrattığını, gönderilen hesap ekstrelerinde eksik bilgiler verildiğini, bir kısım işlemlerde sözleşmede belirlenen oranların üzerinden komisyon alındığını, banka personelin yapılan işlemler nedeniyle çifte kayıt tuttuğunu tespit ettiğini, zarar miktarının ilgili belgelerin tarafına verilmemesi nedeniyle davacı tarafça belirlenemediğini ileri sürerek belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin haklar saklı tutulup 10000.00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek bir yıl vadeli mevduat hesaplarına ödenen en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacıya yapılan işlemlere ilişkin hesap ekstrelerinin posta ve mail yoluyla bildirildiğini, davacının bu bildirimlere süresi dahilinde itirazda bulunmadığını, davacının başvurusu üzerine banka nezdinde hesap hareketlerinin incelenerek karşılıklı mutabakata varılmak suretiyle ibraneme imzalandığını, bu tarih öncesinde de banka ve davacı arasında karşılıklı ibranamelerin yapıldığını, ibraname sonrasında davacının banka nezdinde işlem yapmayı sürdürdüğünü, davacının bankanın kendisine baskı yaptığına dair iddialarının davacının ticari kariyeri ve bilgisi göz önüne alındığında yersiz olduğunu, yapılan tüm işlemlerin davacının bilgisi dahilinde yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava forex ve opsiyon işlemleri sebebiyle uğranılan zararın tazminine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan ilk yargılama sonunda 2012/… esas, 2013/… karar sayılı, 02/10/2013 tarihli karar ile, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiş, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2014/… esas, 2014/… karar sayılı, 26/05/2014 tarihli ilamı ile, dosya içerisinde yer alan belgeler ile davacı hesapları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle, bilirkişi raporuna yönelik itirazları da karşılar mahiyette ek rapor ya da oluşturulacak yeni bir bilirikişi heyetinden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yeniden yargılama yapılmış, mahkememizin 2014/… esas, 2019/… karar sayılı, 13/02/2019 tarihli kararı ile, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 216.438,00 TL’nin 07/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek 1 yıl vadeli en yüksek mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline, kalan kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiş, karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2019/… esas, 2021/… karar sayılı, 09/03/2021 tarihli ilamı ile, “…..Dava, … ve … işlemleri nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin olup, davacı hesabında talimat dışı işlemler yapıldığı, yanlış yönlendirildiği ve haksız komisyon kesintileri yapıldığı iddiasına dayalı olarak her üç işlem yönünden zarara uğradığını belirterek talepte bulunmuş, mahkemece opsiyon teyit formları olmaksızın davacı hesabında yapılan işlemler ile teminat eksikliği nedeniyle davacı talimatı olmaksızın yapılan işlemler sonucu davacının zarara uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, her ne kadar bilirkişilerce 07.10.2011 tarihli mutabakattan bahsedilerek davalı yanca yapılan 150.000 ABD ödeme davacı toplam zarar miktarından düşülmüş ise de, anılan mutabakat metnine dosya arasında rastlanılamamıştır. Davacı, iş bu ödemenin fazla alınan komisyon iadesi nedeniyle yapıldığını aşamalarda iddia ettiğine göre ispat külfeti davalı bankaya düşmek kaydıyla bu ödemenin ne için yapıldığı tam olarak belirlenerek davacının uğramış olduğu zarardan mahsup edilip edilemeyeceğinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken…” denilerek mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yeniden yargılama yapılmıştır.
Davalı vekili 10/03/2023 tarihinde sunduğu dilekçesi ekinde ibraname asılları ile ödeme makbuzlarını dosyaya ibraz etmiştir.
Dosya, SPK konusunda uzman mali müşavir, bankacı ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 18/07/2023 tarihli rapor ile, İbra ve mutabakatlarda 150.000 USD komisyon iadesi adı altında ödeme yapılmak suretiyle
davacının şikayetinin giderildiğinden bahsedilmediği gibi, 150.000 USD ödeme ile ibra ve
mutabakatı ilişkilendirecek herhangi bir ifadeye de yer verilmediği, İbralar ile Komisyon iadesinin tek ilişkili olduğu nokta tarih olup her iki işlemin de
07/10/2011 tarihinde gerçekleştiği, ancak hem iadenin yapıldığı ödeme makbuz ve açıklamasında
hem İbra metinlerinde hem de davalının teftiş kurulu soruşturma raporunda komisyon iadesinin
şikayetçi olan davacı ile sulh olmak için yapıldığına ilişkin hiçbir bağ tespit edilemediği, davacının hesap bakiyesinde mutabık olmadığını davalı kuruma iletmesi sonrasında henüz davalının
iç soruşturması tamamlanmadan yapılan iadenin ibra karşılığında ödenmiş olduğu kabul edilecek olsa
dahi, ilgili tarih olan 07/10/2011 tarihinde davacının henüz yapılan usulsüz ve dürüst olmayan olarak
nitelendirilebilecek işlemlerin boyutunu ve gerçek zararını bilmediği için, zarar üzerinde gerçek bir
mutabakat sağlamış olmalarının mümkün olmadığı,
150.000 USD Komisyon İadesi işleminin gerekçesi, davalı tarafından ibra metninde, ödeme
işleminin açıklamasında yada kurum içi bir tutanak ile aksi belgelenemediği için, davacı iddiasında yer
aldığı üzere 150.000 USD iadenin fazladan alınmış komisyonların iadesi ile müşteri memnuniyetinin en
kısa yoldan sağlamak amacıyla yapılan bir işlem olarak nitelendirilmesi ve sonradan netleşen usulsüz
işlem zararlarından indirilmemesi gerektiği kanaatinde oldukları, davalı bankanın Soruşturma Raporu ile bizzat kendisinin tespit emiş olduğu anlaşılan çalışanlarının
usulsüzlüklerini görmezden gelip davacı müşterisi ile bir miktar komisyon iadesi karşılığında olayı
örtbas etme amacı ile hareket etmiş olduğunun anlaşıldığı, ödemiş olduğu komisyon iadesini de
sonradan ilgili çalışanından tahsil ettiği yönündeki bilgiler dikkate alındığında davalı bankanın maddi
olarak herhangi bir zarara ve gelir kaybına uğramazken, bizzat Bankanın Soruşturma Raporu ile tespit
edilen 618 adet imzasız işlem ile davacının hesabından yapılan işlemler sonucu zarar oluştuğu anlaşılmak
ile birlikte, sonradan alınan ibralar ile Bankanın imzasız yaptığı işlemlerin sorumluluğundan
kurtulmasının, 07/10/2011 tarihinden sonra ortaya çıkan ses kayıtları ile işlemlerin müşteri onayı
olmadan yapılmış olduğunun, yanlış ve eksik bilgilendirmeler bulunduğunun sonradan ortaya çıkmış
olması nedeniyle, ibraname günü davacıya ödenen komisyon iadesinin zararlardan mahsup edilmesinin
hakkaniyete uygun düşmediği ve davacının bu yöndeki iddialarında haklı olduğu kanaatinde oldukları, tezgahüstü opsiyon işlemlerinde işlemin bir tarafı opsiyonu düzenleyen Banka olduğu için müşterisi
ile aralarında % 100 çıkar çatışması bulunduğu, müşteri zarar ederse Bankanın kazanacağı, banka kaybederse
ancak o zaman müşteri kazanabileceği, banka hazinesi ile müşterisinin karşılıklı olarak akdettikleri tezgahüstü opsiyon sözleşmesinde 3.taraf
olmadığı için banka tarafından ayrıca komisyon alınıyor olmasının fazladan bir kazanç anlamına da
geldiği, bu durum dikkate alındığında bankanın taraf olarak tesis ettiği ve 3.tarafı olmayan tüm
opsiyon sözleşmelerinden alınan komisyonların bankaya ekstra bir kazanç sağlamakta olup, “fazla alınan
komisyon” olarak değerlendirilebileceği, bu kapsamda değerlendirildiğinde bankanın bizzat kendi düzenlediği Soruşturma Raporu ile
tespit etmiş olduğu 618 adet imzasız işlemin varlığının, bankanın Türev Ürünler Çerçeve
Sözleşmesinin 4.3.b maddesine de aykırı olduğu, imzasız işlemler ile sebep olunan zararlardan
dolayı bankanın sorumluluğunun kaçınılmaz olduğu, davacının işlemlerinin kendisinin bildiğinden farklı olduğu ve bu durumun çalışan tarafından
gizlendiğine delil olacak mahiyette telefon kayıtları bulunduğu, Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde odaklanılan komisyon iadesinin ne için yapıldığının
davalı tarafça ispat edilip edilemediği ve davacının uğradığı zararlardan mahsup edilip
edilemeyeceği çerçevesinde, davalı tarafından davacıya ödenmiş olunan 150.000 USD komisyon
iadesinin, opsiyon teyit formları bulunmadan yapılan işlemler ile edilen 265.975 USD zarar
ve bankanın teminat eksikliği gerekçesi ile talimatsız işlemlerden doğan 1.482 USD zararlar
sebebiyle uğradığı toplam (265.975+1482) 267.457 USD zarardan, davacı lehine tahakkuk eden
150.000 USD komisyon iadesi ödemesinin mahsup edilmesinin yerinde olmayacağı belirtilmiştir.
Dava,…ve opsiyon işlemleri nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin olup, davacı hesabında talimat dışı işlemler yapıldığı, yanlış yönlendirildiği ve haksız komisyon kesintileri yapıldığı iddiasına dayalı olarak her üç işlem yönünden zarara uğradığını belirterek zararın tahsilini talep etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu, Yargıtay ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı bankanın müşterisi olduğu, davacı tarafça davalı banka uhdesinde açılan hesap üzerinde davacının forex işlemleri yaptığı, söz konusu işlemlerin davalı bankanın çalışanı olan … aracılığıyla yerine getirildiği, davacının söz konusu hesaptan kaldıraçlı döviz işlemleri ve opsiyon işlemleri yaptığı, kaldıraçlı işlemler ve opsiyon işlemlerde söz konusu işlem zararlarını gidermek amacıyla vadeli hesaplar ve teminatlandırmanın yapıldığı, davacı tarafından 27/09/2011 tarihinde hesabından 2.010.610,00 USD mevduat çekildikten sonra teminat yetersizliği sebebiyle davacının bilgi ve onayı olmaksızın bazı pozisyonların talimatsız kapatıldığı, izleyen günlerde bu pozisyonların tekrar açıldığı, davalı bankanın mevduat çıkışını teminat eksikliği yarattığı konusunda davacıyı uyardığı, yine opsiyon işlemleri için teyit formlarını her bir işlem sonrası için almadığı, bir kısım opsiyon işlemleri için toplu teyit formlarının alındığı, opsiyon teyit formu bulunmayan işlemlerin doğurduğu net zararının (prim gelirleri sonrası) son aldırılan bilirkişi raporu ile tespit edildiği, her ne kadar davacı tarafça davalının haksız komisyon kazancı elde ettiği ileri sürülmüş ise de, taraflar arasındaki sözlü veya yazılı bir anlaşma ile komisyon oranının tespit edilmediği, dolayısıyla davacı ile davalı banka arasında bazı işlemlerde 5tik, bazı işlemlerde 7tik gibi fiyat farklılıklarının uygulandığı, ancak davacı ile genellikle 1.8-2 tik ile çalışıldığı, dolayısıyla ortalamayı aşan bir takım işlemlerden alınan fazla tik’lerin davacı lehine bir hak doğurduğunun söylenemeyeceği, yine davacı tarafça çifte kayıt tutulduğu iddia edilmiş ise de, bilirkişiler tarafından banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı hesapları ile ilgili çifte kayıt tutulduğuna ilişkin bir tespitin yapılamadığı, tüm bu hususlar dikkate alındığında davacının talimatsız olarak satılan opsiyonlardan doğan zararlardan opsiyon primlerinin düşülmesi 265.975,00 USD net zararının doğduğu, yine teminat eksikliği gerekçesi ile talimatsız yapılan işlemlerden dolayı da 1.482,00 USD’lik zararın doğduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamı sonrası yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, ibra ve mutabakatlarda 150.000 USD komisyon iadesi adı altında ödeme yapılmak suretiyle davacının şikayetinin giderildiğinden bahsedilmediği gibi, ödeme ile ibra ve mutabakatı ilişkilendirecek herhangi bir ifadeye de yer verilmediği, piyasa uygulamaları dikkate alındığında mevcut ibraların ödenen 150.000 USD bedelin komisyon iadesinin mutabakat şartı olarak verildiğine ya da zararların giderilmesi karşılığında verildiğine dair delil teşkil etmediği, 150.000 USD ödemenin davacı hesabına “komisyon iadesi” açıklaması ile davacıya ödendiği, 150.000 USD komisyon iadesi işleminin gerekçesinin davalı tarafından ibra metninde, ödeme işleminin açıklamasında ya da kurum içi bir tutanak ile aksi belgelenemediği için davacının iddia ettiği üzere yapılan iadenin sermaye piyasasındaki genel uygulamada olduğu gibi hesabında mutabık olmayan müşteri ile sulh olmak amacıyla fazladan alınmış komisyonların iadesi ile müşteri memnuniyetinin en kısa yoldan sağlanmak amacıyla yapılan bir işlem olarak nitelendirilebileceği, hesap bakiyesinde mutabık olmayan davacının şikayeti incelenerek … Teftiş Kurulu Başkanlığının 28/09/2011 başlangıç ve 03/11/2011 bitiş tarihli soruşturma raporu hazırlandığı, şikayetin incelenme aşamasında henüz inceleme sonuçlanmadan davacıya komisyon iadesi adı altında 150.000 USD ödeme yapılarak mutabık olmasının sağlandığı ve aynı gün 07/10/2011 tarihinde alınan ibralar sonrasında soruşturma raporunun tamamlandığı, soruşturma sırasında olayın çözüme kavuşması ve soruşturma raporunun sonuç etkilerinin azaltılarak olası hukuki süreçlerden kaçınma amaçlı hareket edildiğinin anlaşıldığı, davalı bankanın ödemiş olduğu komisyon iadesini de sonradan ilgili çalışanından tahsil ettiği tespit edilmiştir.
Bir güven kurumu olarak, basiretli tacir gibi davranması gereken bankalar, 6098 sayılı TBK’nin 115/3 madde ve fıkraları uyarınca objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan bünyelerinde yapılan her türlü işlemden ötürü hafif kusurlarından dahi sorumlu olup, banka olmaları nedeniyle de diğer tacirlere nazaran daha yüksek özen borcu altındadırlar. Somut olayda davalı bankanın bizzat kendisinin yaptırdığı inceleme neticesinde oluşturduğu soruşturma raporu ile tespit ettiği 618 adet imzasız işlem ile davacının zarara uğratıldığı, 07/10/2011 tarihinden sonra ortaya çıkan ses kayıtları ile de işlemlerin müşteri onayı olmadan yapılmış olduğunun, yanlış ve eksik bilgilendirmeler bulunduğunun ortaya çıktığı ve ibraname günü davacıya ödenen komisyon iadesinin zararlardan mahsup edilmesinin hakkaniyete uygun düşmediği değerlendirilmekle, oluşa, hukuka ve Yargıtay bozma kararına uygun bilirkişi raporunda tespitlere dayanarak, davanın kısmen kabulü ile, 492.843,01 TL’nin 07/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek 1 yıl vadeli en yüksek mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
492.843,01 TL’nin 07/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek 1 yıl vadeli en yüksek mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 33.666,10 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 148,50 TL + tamamlama harcı 8.265,00 TL toplamı 8.413,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 25.252,60 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, (bozma ilamı öncesi 25/07/2019 tarih ve 2019/333 numaralı 6.371,37 TL bakiye karar harcının tahsil edilmiş olması halinde tahsilde tekerrür olmamak şartıyla)
4-Davacı tarafından yatırılan 8.413,50 TL harcın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir olunan 74.998,02 TL ücreti vekaletin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir olunan 1.122,99 TL ücreti vekaletin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 22.636,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 22.584,53 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan toplam 350,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 0,79 TL ‘sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde YARGITAY’a YASA YOLU açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
15/11/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır