Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/47 E. 2022/377 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/47 Esas
KARAR NO :2022/377

DAVA:Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ:03/06/2013
KARAR TARİHİ:25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş bulunduğu dava dilekçesi ile; muvazalı olarak davalı adına tescil edilen … İli, … İlçesi, … Köyü, Arsa Mevkii, … Pafta, 1920 parsel, j blok, … Zemin Kat numaralı, 1 bağımsız bölüm numaralı 7/100 arsa paylı dubleks konut nitelikli bir adet daire ve … İli, … İlçesi, … köyü, Arsa mevkii, … pafta, 1920 parsel, j blok, 1.kat numaralı, 2 bağımsız bölüm numaralı 5/100 arsa paylı konut nitelikli bir adet daire olmak üzere iki adet taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile anılan taşınmazların davacılardan … San. ve Tic.Ltd.Şti adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde anılan taşınmazların tespit edilecek rayiç bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birilkde davalıdan alınarak müvekkili … Sanayi ve Tic.Ltd.Şti.’ne ödenmesi, davalının taşınmazı satış veya bir başka ayni veya şahsi tasarrufla kaçırma girişimi bulunduğundan anılan taşınmazların tapu kaydına öncelikle dava şerhinin işlenmesi sonrasında ise anılan taşınmazların başkalarına devri ve temlik edilmemesini ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 21/04/2017 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde harca esas değerin 100.000TL olarak gösterildiğini, bilirkişi raporu ile tespit edilen değerin 1.500.000,00TL olduğunu, bu nedenle ortaya çıkan taşınmaz bedelindeki fark üzerinden eksik harcı tamamladıklarını beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, tarafların dava dilekçesinde de belirtildiği üzere anlaşmalı olarak boşandıklarını, anlaşmalı boşanmada tarafların mal varlığının paylaşımı konusunda irade uyuşması içerisinde olduklarını, zaten aksi halde boşanmanın anlaşmalı değil, ihtilaflı olacağını, tarafların mal varlığının paylaşımı konusunda kendi rızaları ile anlaştığını ve mal varlıklarını edinme biçimleri de göz önünde bulundurularak evlilik birliği içerisinde edinmiş oldukları malvarlıklarını paylaştıklarını, davacı tarafın bu rızai paylaşım sonrasında, huzurdaki davada paylaşıma ilişkin yorumda bulunmasının hiçbir hukuki bağlayıcılığı olmadığını, dava tarafı şahısların birlikte kurduğu ve geliştirdiği şirket hisselerini boşanma ile birlikte paylaşıldığını ve davalıya %49,5 oranında hisse verildiğini, şirketin diğer %49,5 oranında hissesinin davacıya, diğer %0,5 oranındaki iki hissesinin de davacı şahsın anne babasına ait olduğunu, davacının şirketi tek başına başına yönetmesi ve davalıya hiçbir söz hakkı tanımaması nedeniyle tarafların şirketin işleyicişi ile ilgili uzun süredir ihtilaf halinde olduklarını, dava ile talep edilen tüm menfaatin yalnızca davacı şirket üzerinde toplandığını, davacının dava konusu talep ile ilgili hiçbir bağlantısı bulunmadığını, davacının, dava konusu taşınmazların mülkiyetlerinin davalıya geçmesinde hem hisse devir sözleşmesini imzalayan olarak, hem de davacı şirketin müdürü olarak önemli bir rol oynadığını, ancak davacının tapu iptal ve tescil talepli davada davacı sıfatını taşıyamayacağını, dava konusu taşınmazlar üzerine ayni hak sahibi olmayan davacı … hakkında davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, şekil şartına uyulmayan bir hisse devir sözleşmesine istinaden, hisseleri devir alacak olan sözleşme tarafının dava açarak hisselerin kendisine intikalini, aynı şekilde hissesini satan sözleşmenin tarafının da dava açarak hisse satım bedelinin kendisine ödenmesini talep edemeyeceğini, dava konusu protokolün basit nitelikte bir hisse devir sözleşmesi değil, karma nitelikte bir sözleşme olduğunu, bu sözleşmenin içerisinde hisse devrinin de vaat edildiğini, taşınmaz devrinin de, taşıt devrinin de ancak bu edimlerden yalnızca taşınmaz devri gerçekleşmiş diğer edimlerin ifa edilmediğini, ifa edilmiş bir edimin sonradan şekil şartı noksanlığının gerekçe gösterilerek geçersizliğinin ileri ürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu beyanla, davacı şahıs yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddini, diğer davacı yönünden ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizin (Kapatılan İstanbul 32.Asliye Ticaret Mahkemesi) 24/06/2013 tarih ve 2013/145 esas 2013/147 karar sayılı kararı ile dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş, mahkememiz kararının davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 15/04/2014 tarih ve 2013/18229 esas 2014/7385 karar sayılı ilamı ile dosya bozularak mahkememizin 2014/1262 esas sırasına kaydı yapılmış, mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, dava konusu taşınmazın kaydının … Tapu Sicil Müdürlüğü olduğu,muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkin davada yetkili mahkemenin HMK 12.maddesine göre … Asliye Ticaret davalarına bakmakla yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, mahkememiz kararı davalı vekilince temyiz edilmiş ve Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 19/10/2015 tarih 2015/11261 esas 2015/10661 karar sayılı kararı ile yetkili mahkeme olarak mahkememiz olduğu belirtilerek kararımız bozulmuş, dava dosyası mahkememizin 2015/1221 esas sırasına kaydedilmiş, mahkememizce 2015/1221 esas sayılı dava dosyası ile yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 2015/1221 esas 2017/1387 karar sayılı 15/11/2017 tarihli ilamı ile davacıların subut bulmayan davasının reddine karar verilmiş, davacı tarafın temyiz talebi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2018/2023 esas 2019/7639 karar sayılı 28/11/2019 tarihli ilamı ile;
” Taraflar arasında akdedilen 01.06.2009 tarihli ”Hisse Devir Ön Protokolü” başlıklı sözleşmede, davacı …’ın devralan, davalının ise, devreden olarak yer aldığı, davacı şirket hisselerinin devri karşılığında sözleşmenin 4.maddesinde belirtilen edimlerin devralan tarafından yerine getirileceğinin düzenlendiği, işbu edimler arasında dava konu olan davacı şirket mülkiyetinde bulunan taşınmazların davalıya devrinin de bulunduğu, davacı şirket tarafından da 01.06.2012 tarihli ortaklar kurulu kararı ile taşınmazları davalıya satmaya, satış işlemlerinin ifası ve 3. kişilere vekalet vermeye şirket müdürü olan davacı …’ın yetkili kılınmasına karar verildiği, taşınmazların 14.06.2012 tarihinde davalıya tapuda satış işleminin gerçekleştiği ancak, hisse devir bedelinin ödenmediği gerekçesiyle sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği ve hisse devir ön protokolünün 5. maddesi uyarınca cayma tazminatı olarak davalının mülkiyetinde kalması gerektiği ileri sürülerek taşınmazların davalı tarafça iade edilmediği, davalının şirket hisselerini de devretmediği anlaşılmıştır.
Oysa, yukarıda da açıklanadığı üzere TTK’nın 520/son maddesinde, payın devri veya devir vaadi hakkındaki sözleşmelerin yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterde tasdik edilmesi gerektiği hükme bağlanmış olup, aksi halde bu tür sözleşmelerin ilgililer arasında dahi hüküm ifade etmeyeceği, diğer bir deyişle geçersiz olduğu öngörülmüştür. Bu husus taraflarca ileri sürülmemiş olsa bile, mahkemece re’sen nazara alınması gerekir. Anılan hükme uyulmadan yapılan sözleşmelerin geçerliliğinden söz edilemez. Somut olayda, davaya dayanak yapılan hisse devir ön protokolünün anılan yasa hükmüne uygun şekilde düzenlenmediği sabit olup, geçerli olmayan sözleşmeler ile bir kısım edimlerde bulunulmuş ise verilenlerin 818 sayılı BK’nın 61. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenebileceği nazara alınarak karar verilmesi gerekirken anılan husus gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş, davalı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuş ise de Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/1255 esas 2021/6732 karar sayılı 01/12/2021 tarihli kararı il karar düzeltme isteminin reddine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ve mahkememizin 2022/47 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuş, taraf vekilleri dosya içindeki beyanlarını tekrar etmişlerdir.
Dava, davacı şirkete ait gayrimenkullerin diğer davacı şirket müdürü tarafından, şirketin ortağı olan davalıya düşük bedelle muvazaalı şekilde satıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasıdır.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalı tarafın beyanları, Yargıtay bozma ilamı, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı …’ın davalı …’ın daha önce evli oldukları, Sarıyer Aile Mahkemesinin 2007/636 esas 2007/764 karar sayılı hükmü ile tarafların boşandıkları, tarafların söz konusu boşanma dosyasında akdettikleri protokol uyarınca İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … San Tic Ltd Şti 249.750TL’ye tekabül eden 9990 adet payın davalı …’a ait olacağının kararlaştırıldığı, daha sonra taraflar arasında akdedilen pay devri ön protokolü uyarınca davalı …’ın davaya konu şirkette yer alan hisselerini davacı …’a devri hususunda tarafların anlaştıkları, yine söz konusu hisse senetlerinin devri için davacının davalıya 10.000.000TL nakden, 57.500Euro nakden ödemeyi taahhüt ettiği, ayrıca davacı şirket mülkiyetindeki …plakalı … marka ve … … marka otomobilin verilmesinin taahhüt edildiği, yine davamıza konu olan … ili … ilçesi …’nde yer alan taşınmazın (tapuda kat irtifakı sebebiyle iki ayrı bağımsız bölümü olsa da, fiiliyatta bir bütün olarak kullanılan … evi) ödenmesinin taahhüt edildiği, karşılığında da davalı tarafından boşanma protokolünde kendisine verilen davacı şirket hisselerini diğer davacı …’a devrinin ön görüldüğü, sözleşmenin 5.maddesi uyarınca sözleşmenin davacı tarafça yerine getirilmemesi ve fesih edilmesi halinde davalı adına devredilecek olan (davamıza konu) taşınmazın hiçbir şekilde iade edilmeyeceği ve cayma tazminatı olarak davalıda kalacağının düzenlendiği, yine söz konusu davacı şirketin alınan ortaklar genel kurul kararı ile (01/06/2012 tarih 2012/8 sayılı kararla) davaya konu taşınmazların …’a satışı konusunda oybirliği ile karar alındığı ve alınan bu karar uyarınca işlemleri yapmak üzere şirket müdürü …’a yetki verildiği, alınan ortaklar kurul kararının tüm ortaklarca imzalandığı ve geçerli olduğu ve bu genel kurul kararı uyarınca davacı … tarafından davaya konu taşınmazların diğer davalı …’a satış işleminin yapıldığı tespit edilmiştir.
6762 sayılı TTK’nın 520. maddesinde ” Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartiyle hüküm ifade eder. Devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır. Ortağın koymayı taahhüt ettiği sermaye ayın ise, payını şirketin kuruluşunu takip eden üç yıl içinde başkasına devredemez. Şirket ana sözleşmesiyle payların devri yasak edebileceği gibi yukarıki fıkralarda derpiş edilenlerden daha ağır şartlara da bağlı tutabilir. Payın devri veya devir vadi hakkındaki mukavele yazılı şekilde yapılmış ve imzası noterce tasdik ettirilmiş olmadıkça ilgililer arasında dahi, hüküm ifade etmez. ” hükmü düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça, davalı ile davacı … arasında 01.06.2012 tarihli, ” Hisse Devir Ön Protokolü” başlıklı sözleşme imzalandığı, anılan sözleşme uyarınca davacı şirket adına kayıtlı taşınmazların davalıya 14.06.2012 tarihinde, bedelleri de düşük gösterilerek satış suretiyle devredildiği, diğer edimlerin her iki tarafça da yerine getirilmediği, davalı tarafça 16.10.2012 tarihli ihtarname ile sözleşmede belirtilen hisse devir bedelinin ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği ve taşınmazların cayma tazminatı olarak davalıda kaldığı bildirilmiştir. Sözleşmede hisse devrine, cayma tazminatına ilişkin hükümleri ile buna dayalı olarak yapılan taşınmaz devirlerinin geçersiz olduğu, taşınmazın mülkiyetinin devrine ilişkin işlemin de şekil yönünden geçersiz ve muvaaza nedeniyle tapuya tescilinin yolsuz olduğu iddia edilmiş, davalı tarafça sözleşmenin sadece hisse devir sözleşmesi değil, karma nitelikte bir sözleşme olduğu, bu sözleşmenin içerisinde hisse devri, taşınmaz devri, taşıt devrinin de vaat edildiği ancak bu edimlerden sadece taşınmaz devrinin gerçekleştiği, diğer edimlerin ifa edilmediği, ifa edilmiş bir edimin sonradan şekil şartı noksanlığı gerekçe gösterilerek geçersizliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, taşınmazların cayma tazminatı olarak davalıda kaldığı, taşınmazların satış işleminin de muvaazalı olmadığı savunulmuştur.
Taraflar arasında akdedilen 01.06.2009 tarihli ”Hisse Devir Ön Protokolü” başlıklı sözleşmede, davacı …’ın devralan, davalının ise, devreden olarak yer aldığı, davacı şirket hisselerinin devri karşılığında sözleşmenin 4.maddesinde belirtilen edimlerin devralan tarafından yerine getirileceğinin düzenlendiği, işbu edimler arasında dava konu olan davacı şirket mülkiyetinde bulunan taşınmazların davalıya devrinin de bulunduğu, davacı şirket tarafından da 01.06.2012 tarihli ortaklar kurulu kararı ile taşınmazları davalıya satmaya, satış işlemlerinin ifası ve 3. kişilere vekalet vermeye şirket müdürü olan davacı …’ın yetkili kılınmasına karar verildiği, taşınmazların 14.06.2012 tarihinde davalıya tapuda satış işleminin gerçekleştiği ancak, hisse devir bedelinin ödenmediği gerekçesiyle sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği ve hisse devir ön protokolünün 5. maddesi uyarınca cayma tazminatı olarak davalının mülkiyetinde kalması gerektiği ileri sürülerek taşınmazların davalı tarafça iade edilmediği, davalının şirket hisselerini de devretmediği anlaşılmıştır.
Oysa, TTK’nın 520/son maddesinde, payın devri veya devir vaadi hakkındaki sözleşmelerin yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterde tasdik edilmesi gerektiği hükme bağlanmış olup, aksi halde bu tür sözleşmelerin ilgililer arasında dahi hüküm ifade etmeyeceği, diğer bir deyişle geçersiz olduğu öngörülmüştür. Anılan hükme uyulmadan yapılan sözleşmelerin geçerliliğinden söz edilemez. Somut olayda, davaya dayanak yapılan hisse devir ön protokolünün anılan yasa hükmüne uygun şekilde düzenlenmediği sabit olup, geçerli olmayan sözleşmeler ile bir kısım edimlerde bulunulmuş ise verilenlerin 818 sayılı BK’nın 61. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenebileceği, bu bağlamda davacı … ile davalı arasında akdedilen hisse devir sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti ile …, … 129 ada 11 Parsel numaralı J Blok Kat:1 No:2 5/100 arsa paylı taşınmaz ile, …, … 129 ada 11 parsel numaralı, J Blok … – Zemin Kat: No:1 de kayıtlı 7/100 arsa paylı taşınmazların tapularının iptalleri ile davacı şirket adına tapuya ayrı ayrı tescillerine (3402 sayılı yasanın 22/a maddesi uyarınca 1920 parsel olan parsel numarası uygulama sonrası 129 numaralı taşınmazlar yönünden) karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
Davacının davasının KABULÜ ile,
1-Davacı … ile davalı arasında akdedilen hisse devir sözleşmesinin geçersiz olduğunun TESPİTEN,
2-Davacı … San. Tic. Ltd. Şti tarafından açılan davanın KABULÜ ile, …, … 129 ada 11 Parsel numaralı J Blok Kat:1 No:2 5/100 arsa paylı taşınmaz ile, …, … 129 ada 11 parsel numaralı, J Blok … – Zemin Kat: No:1 de kayıtlı 7/100 arsa paylı taşınmazların tapularının iptalleri ile davacı şirket adına tapuya ayrı ayrı TESCİLLERİNE, (3402 sayılı yasanın 22/a maddesi uyarınca 1920 parsel olan parsel numarası uygulama sonrası 129 numaralı taşınmazlar yönünden)
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 85.300,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 102.465,00TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 25.616,25(1.707,75TL dava açılırken+23.908,50TL tamamlama harcı)nin mahsubu ile bakiye 76.848,75TLnin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacılar tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve posta masrafı olmak üzere toplam 2.967,85TLnin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, Ayrıca davacılar tarafından bu dava nedeniyle yatırılan 25.616,25 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/05/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI

İşbu evrak, 5070 sayılı Elektronik İmza Yasası kapsamında imzalanmıştır.