Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/35 E. 2023/583 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/35 Esas
KARAR NO:2023/583

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/02/2015
KARAR TARİHİ:19/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 05/02/2015 havale tarihli dava dilekçesinde özetle, davacı şirketin … abone numarası ile davalı …A.Ş.tarafından sağlanan elektrik dağıtım hizmetinden yararlandığını, diğer davalıların perakende satış ve tedarikçi şirketler olup, elektrik tedarik ettikleri dönemlerle sınırlı olmak kaydıyla, tahsil edilen dava konusu kayıp kaçak bedellerinden diğer davalı … ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalı şirketlerin faturalara, kullanım bedeli dışında başkaları tarafından kaçak olarak kullanılan elektrik bedelleri ile kayba uğrayan elektrik bedellerini kayıp/kaçak adı altında yansıtarak tahsil ettiğini, kayıp kaçak bedeli dışında yine kanuni dayanağı olmayan sayaç okuma bedeli, perakende satış bedeli, dağıtım bedeli ve iletim sistemleri kullanma bedeli adı altında başkaca ücretlerin de faturalara yansıtılarak davacıdan tahsil edildiğini, bu bedellere KDV tahakkuk ettirildiğini, davacı şirketten tahsil edilen bu bedellerin hiç bir hukuki dayanağının bulunmadığını, iade edilmesi gerektiğini, Anayasa’nın 73.maddesinde “Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” denildiğini, buna göre elektrik faturalarına kullanım bedelinin yanında yansıtılacak olan diğer bedellerin ancak kanunla düzenlenebileceğini, elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kaybın ve başka kişiler tarafından kaçak kullanılan elektriğin bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsil edilmesinin hukuk devleti ve adaletle bağdaşmadığını, alınan bedellerin denetlenebilir ve şeffaf olmadığını, yerleşik Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesinde olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı şirketten tahsil edilen kayıp-kaçak bedeli ile buna tahakkuk ettirilen KDV tutarı olan 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalılardan (… dışındaki davalılardan kendi tahsil ettikleri dönemlerle sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili Mahkememize gönderdiği 27/03/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, davalı şirketin ticaret merkezinin İstanbul ilinde olduğunu, davacı ile aralarındaki yetki sözleşmesi gereği davanın İstanbul Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, yetki itirazlarının bulunduğunu, davacı kesin ve belirlenebilir talebine ilişkin kısmi alacak davası açmış olduğundan, davanın reddi gerektiğini, istirdat davasının açılabilmesi için bir icra takibinin varlığı, bu takibe itiraz edilmemiş olması veya itirazın kaldırılmış olması gerektiğini, somut olayda bu şartların gerçekleşmediğini, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacının da kabul ettiği üzere davalı tarafından tahsil edilen dava konusu bedellerin dağıtım şirketine iletildiğini, bu nedenle husumet itirazlarının bulunduğunu, davacının basiretli bir tacir olarak sözleşme serbestisi içinde imzaladığı ve EPDK mevzuatına uygun sözleşmeye aykırı olarak dava açtığını, kayıp kaçak bedellerinin EPDK tarafından belirlenen tarifelere dayandığını, davalı şirketin EPDK kararları doğrultusunda hareket etmek zorunda olduğunu, tarifenin uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu, davalının tarifede yer alan bir bedeli tahsil edip etmeme noktasında inisiyatifi bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … Top. Satış İth. ve İhr. A.Ş.vekili Mahkememize gönderdiği 10/03/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasındaki yetki sözleşmesi uyarınca yetkili organın İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, kayıp kaçak bedellerinin EPDK tarafından belirlenen ve tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayan tarifelere dayandığını, davalı şirketin EPDK kararları doğrultusunda hareket etmek zorunda olduğunu, EPDK’nın tarife uygulamasının iptalinin idari yargıda istenebileceğini, bu nedenle görev itirazlarının olduğunu, zamanaşımı def’inde bulunduklarını, müvekkili davalının dağıtım şirketi olmadığını, toptan satış lisansı sahibi tedarikçi şirket olduğunu, tahsil ettiği kayıp kaçak bedellerini dağıtım şirketine ödediğini, yani yalnızca tahsile aracılık ettiğini, husumetin dağıtım şirketi olan …’a yönetilmesi gerektiğini, husumet itirazlarının olduğunu, dava tarihinde dava değeri belirlenebilir olduğundan, belirsiz alacak davası açılamayacağını, EPDK’nın elektrik faturalarında bulunacak ve ücretlendirilecek tarife unsurlarını belirleme yetkisine sahip olduğunu, kayıp kaçak bedelinin kurumun kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedel olduğunu, söz konusu bedeli belirlemek üzere alınan kurul kararının, kurumun bir düzenleyici işlemi olarak, tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayıcı nitelikte olduğunu, tarifenin uygulanmasının lisans sahibi şirket bakımından yasal bir zorunluluk olduğunu, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyecekleri gibi tarifede yer almayan bir bedeli tahsil etme veya tarifede yer alan bir bedeli tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaklarını, ayrıca davacının ödediği faturalara süresi içinde itirazda bulunmadığını, tacir olan davacının sözleşme serbestisi içinde imzaladığı sözleşme şartlarına sonradan dava yoluyla itiraz etmesinin de doğru olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
….Asliye Hukuk Mahkemesinin … karar sayılı 24/09/2021 tarihli görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi olunarak mahkememiz esas sırasına kaydı yapılmış, taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi Elektrik Elektronik Mühendisi … tarafından tanzim olunan 15/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ile davalı dağıtım şirketi arasında davacı şirketin ihtiyacı olan … gereksinimi için imzalanmış … satış sözleşmesinin bulunduğunu, dosya kapsamına faturaların sunulmadığını, tüketim kayıtları doğrultusunda davalı dağıtım şirketince davacı kuruma tahakkuk ettirilen faturalarda talep edilen tutarların hesaplandığını, faturaların sunulması ile kayıp/kaçak bedelinin tam olarak hesap edilebileceğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun konuya ilişkin 21/05/2014 günlü 2013/7-2454 esas 2014/679 karar sayılı ilamında kayıp kaçak bedelinin tüketiciye iadesine yönelik emsal kararı bulunduğunu, ancak 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile kayıp-kaçak elektrik bedeline açıkça yasal dayanak sağlandığını, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi için yapılan incelemelerde, tüketim kayıtları için yapılan birim fiyat analizlerinde dağıtım şirketi tarafından davacı şirkete tahakkuk ettirilen kayıp-kaçak bedellerinin EPDK tarafından belirlenen sınırları geçmediğini, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDKnun düzenleyici işlemlerine uygun olduğunu, davacı tarafça ödenmiş dava konusu kalemler için fazladan tahakkuk ödemesi bulunmadığını, EPK’na eklenen Geçici 20.madde nedeniyle kanunda yapılan değişikliğin derdest davalara da uygulanacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 3.Dairesinin kayıp kaçak bedellerinin tüketicilerden tahsili uygulamasını hukuka aykırı bulduğu kararlarından sonra EPK’da yapılan değişiklikler sonucu kayıp/kaçak maliyetlerini tarifeler üzerinden tüketicilere yansıtmasının mevcut mevzuata uygun olduğunu, 6719 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemenin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine götürüldüğünü, yapılan itirazların Anayasa aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle iptal talebinin reddine karar verildiğini, faturaların sunulması halinde dava tarihinden geriye 10 yıllık dönemdeki talebin değerlendirilebileceğini belirtmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyan ve itirazlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, taraflar arasında imzalanan … satış sözleşmesi uyarınca tahsil edildiği belirtilen kayıp kaçak bedellerinin davalılardan tahsili talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 04/06/2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır. Kaldı ki 28/12/2017’de Anayasa Mahkemesi bu konudaki muhtelif mahkeme başvurularını reddetmiş olup, Anayasa Mahkemesince anılan yasanın eldeki davalara da uygulanacağına ilişkin hükmü iptal edilmediğinden davalı tarafın bu bedelleri maliyet unsuru olarak talep edebileceği hususu kesinleşmekle, buna ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacının diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle;ilke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.
Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalılar, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.
Yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Tefrik öncesi … 2. AHM … E. Sayılı dosyasında tefrik öncesi tüm davalılar yönünden alınan 19.01.2016 tarihli 3 lü bilirkişi heyet raporuna göre son yıllık faturaların incelenerek rapor tanzim edildiği, bu rapora göre davacının davalı …den 77.538,20 TL ve diğer davalı … A.Ş den 98.138,55 TL alacaklı olduğu tespit edildiğinden dava başlangıcında davacının haklı olduğu anlaşılmakla davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında hüküm verilmesine yer olmadığına,
2-… 2. AHM … E. Sayılı Yargıtay ilamıyla kesinleşen dosyasında harcın davacıya iadesine karar verildiğinden yeniden harç hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 1.424,25 TL yargılama giderinin davalılardan dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların kararın kesinleşmesi halinde yatıran taraflara ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair, davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/09/2023

Katip …
E-İMZALI

Hakim …
E-İMZALI