Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/329 E. 2023/500 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/73
KARAR NO:2023/459

DAVA:3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:30/01/2023
KARAR TARİHİ:15/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan 3. şahıs tarafından açılan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin borçlu …A.Ş. Aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından icra takibi başlattığını ve takibin kesinleştiğini, Müvekkili hakkında Tebligat Kanunu’na, yönetmeliğe ve tüzüğe aykırı olarak 89/1, 89/2 ve 89/3. haciz ihbarnameleri gönderildiğini ancak müvekkili aleyhindeki işlemlerden 18/01/2023 tarihinde haberdar olduğunu, müvekkilinin takip dosyasında alacaklı veya borçlu olarak gözüken kişilere hiçbir borcunun bulunmadığını, müvekkili hakkındaki haciz ihbarnamelerinin tebliğ işlemlerinin tamamının usulsüz olduğunu, müvekkili hakkındaki haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmesini ve tebliğ tarihinin müvekkilinin aleyhinde başlatılan icra takibinden haberdar olduğu 18.01.2023 olarak kabul edilmesi gerektiğini, müvekkili hakkında doğrudan doğruya Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılmasına karar verilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin takip borçlusu …A.Ş.’ye hiç bir borcunun olmadığını, Anonim şirket olan borçlu firmanın 02.03.2016 tarihli 09.05.2016 sicil gazetesi ilan tarihli genel kurulunda müvekkiline 3 yıl süreliğine Yönetim kurulu başkan yardımcısı ile müştereken birlikte atacakları imzaları ile temsil ve ilzam yetkisi verildiğinin anlaşıldığını, müvekkilinin 3. Haciz ihbarnamesi tarihi itibariyle borçlu firmaya borcu bulunmadığını, bahsi geçen firma ile arasında herhangi bir fiili veya hukuki ilişki veya bağında kalmadığını beyanla; Tedbir taleplerinin kabulü ile …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından müvekkili aleyhinde yapılacak icrai işlemlerin durdurulmasına, davanın kabulü ile; haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihinin müvekkilinin haricen haberdar olduğu 18.01.2023 tarihi olarak kabul edilmesine, …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti ie tanzim olunan haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın her ne kadar usulsüz tebligat iddiasında bulunmuş ise de bu hususta İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde şikayet yoluna gitmediği gibi tebligatı öğrendiğini iddia ettiği tarihten sonra süresi içerisinde icra dosyasına herhangi bir itiraz da sunmadığını, haciz ihbarnamelerinin usulsüz olduğu iddiasının ise gerçeğe aykırı olduğunu, İcra dosyasından gönderilen haciz ihbarnamelerinin davacının mernisde kayıtlı adresine gönderildiğini, tebliği mümkün olmadığında bu kez T.K. 21/2 hükmüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davacının aksi yöndeki iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafa her üç haciz ihbarnamesinin de tebliğ edilmiş olup süresi içerisinde itiraz etmeyen davacının davanın açılmasına kendisinin sebebiyet verdiğini, İcra dosyasının borçlusu şirketin ortağı ve yetkilisi olan davacı tarafa haciz ihbarnamesi gönderilmesinin olağan olduğunu, şirket ortaklarının şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından sermaye alacağının haczinin mümkün olduğunun açık olduğunu, davacı, borçlu şirket bakımından üçüncü kişi sayılacağından şirket ortağı ve yetkilisine İİK.89. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığını, davanın açılması için öngörülen on beş günlük sürenin hak düşürücü süre olup taraflarca ileri sürülmemiş olsa dahi, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alındığını, Tebliğ tarihleri gözetildiğinde dava tarihi itibariyle hak düşürücü süre dolmuş ise davanın hak düşürücü süre nedeniyle de reddi gerektiğini beyanla; öncelikle hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın usulden reddine, haksız ve mesnetsiz olarak müvekkilimiz aleyhine açılmış bulunan davanın reddine ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacı taraftan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası sureti Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; İİK’nın 89/3. maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan 3. kişi tarafından açılan menfi tespit davasıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK m.4/1’de bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK m.4/1’de sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar, kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK m.4/1’e göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifadeyle, TTK m.19/2 uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira TTK, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere, bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
İncelemeye konu dava; İİK’nın 89/3 hükmüne dayalı olarak açılmış olup, menfi tespit istemine ilişkindir. İşbu eldeki dava ticari dava değildir. Davacı, taraf olmadığı icra takip dosyasında kendisine gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olmadığından menfi tespit talep etmiş olup; davacı 3.şahıs ile davalı alacaklı arasındaki ilişki, ticari iş niteliğinde de değildir. Dava, İİK’nın 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davası olup bu davalarda görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Belirtilen bu nedenlerle takip hukukundan kaynaklanan eldeki davada yukarıda izah olunan ticari davalardan hiç bir kategoriye de girmediği, TTK’nın 4. ve 5. maddeleri kapsamında “ticari dava” olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmanın asliye hukuk mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu, görev hususunun kamu düzeninden olduğu ve HMK 114/1-c bendi gereğince dava şartı olan bu husus HMK m.115/1 gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden değerlendirilebileceği nazara alındığında davacının davasının görev yönünden reddine, görevli mahkemelerin genel görevli mahkeme İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunun tespitine dair karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görev hususunun 6100 Sayılı HMK 114/1-c hükmü kapsamında “dava şartı” niteliğinde olması nedeniyle HMK 115/2, fıkrası uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
(2)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20. Maddesi uyarınca bu görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin kararı veren mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edildiğinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
(3)Dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
(4)HMK m. 331/2 hükmü gözetilerek; dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderleri hususunda görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesince karar verilmesine; aksi durumda talep üzerine dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/06/2023

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.