Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/24 E. 2022/369 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/24 Esas
KARAR NO : 2022/369

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2017
KARAR TARİHİ : 24/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının…Esenler şubesinde kullanıcısı olduğu …no’lu hesabında bulunan 970.000,00-TL’nin 400.000,00-TL’sini 22/06/2017 tarihinde…bankasında olan hesabına havale etmek için internet bankacılığına giriş yapmaya çalıştığını ancak başaramadığını, sistemde yapılan güncellemenin ertesi güne kadar devam ettiğini, yaklaşık 12 kez faks ile talimat vermeye çalışmasına rağmen sürekli hata raporu verdiğini, telefonla müşteri hizmetlerine ulaşamadığını, sistemin düzelmesine müteakip hesabına giriş yaptığında tanımadığı şüpheli …’ın adına “araç bedeli” açıklamasıyla 136.000,00-TL’nin havale edildiğini, söz konusu işlem nedeniyle…CBS’nın … Soruşturma numarasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu beyanla davacının hesabından çekilen paranın 22/06/2017 tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek banka mevduat faiziyle tazminini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının huzurdaki davada dolandırıcılık eylemiyle karşı karşıya kaldığını iddia etmesi nedeniyle davayı bu eylemi yapan kişilere yöneltmesi gerektiğini, bu nedenle davanın öncelikle husumet sebebiyle reddini, davanın davaya konu para transferinin yapıldığı hesabın sahibi …’a ihbarını, davacıya ait işlemin sadece kendisinin bilgisinde olan şifrenin girilmesi neticesinde gerçekleştirildiği anlaşıldığından bankanın kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, davacının dolandırıcıların açtığı internet sayfasında verilen linke tıklaması sonucu sadece kendisinin bilmesi gereken bilgi ve şifreleri kendi eliyle dolandırıcılara verdiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizin … esas … karar sayılı 23/05/2019 tarihli ilamı ile, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 68.000TLnin 22/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, mahkememiz kararına karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuş, İstanbul BAM 13.Hukuk Dairesinin 2019/2580 esas 2021/1876 karar sayılı 22/12/2021 tarihli ilamı ile;
” Hükmün gerekçesinde gerek kendi içerisinde, gerekse gerekçe ile hüküm kısmı arasında çelişki olmamalı, mahkeme kararı bütünsellik esasına uygun olmalıdır. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Gerekçe ile hüküm arasında çelişki, açık bir kanuna ve kamu düzenine aykırılık hali olup, Yargıtay tarafından re’sen bozma sebebi teşkil edecektir. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Somut olaya döndüğümüzde ise hükmün gerekçesinde davalı …’ın zararın tamamından sorumlu tutulması gerektiği belirtildiği halde, hüküm kısmında bu davalı yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmek suretiyle HMK 297 ve 298/2 maddesine aykırı olarak gerekçe ile hüküm kısmı arasında çelişki oluşturulduğundan, ortada istinaf denetimine açık karar bulunmamaktadır.
Bununla birlikte iş bu davada iki davalı olduğu halde hüküm kısmında “davalılar” yerine “davalı” ifadesi kullanılmak suretiyle hükmün infazında da tereddüt yaratılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı banka vekilinin istinaf başvurularının usulen kabulü ile HMK’nın 355, 297 ve 353/1-a4 m. gereği hükmün kaldırılması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” denilerek mahkememiz kararı kaldırılmış ve dosya mahkememize gönderilerek mahkememizin 2022/24 esas sırasına kaydedilmiştir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, taraf vekilleri dosya içindeki beyanlarını tekrar etmişlerdir.
Dava, davalı Banka nezdinde açılmış olan hesapta bulunan paranın internet yolu ile yapılan işlemler sonucu 3. kişi hesabına EFT yapılması suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Yapılan teknik incelemeyle anlaşıldığı üzere davacının davalı bankanın internet sitesiyle benzer formda oluşturulduğu anlaşılan http://… … .com adlı internet sitesinden kullanıcı bilgileri ve şifresinin girilmek suretiyle hesabından 136.000,00 TL’nin usulsüz olarak davalı şahıs hesabına aktarıldığı anlaşılmaktadır. Davalı …’ın usulsüz yapılan işlem ile paranın aktarıldığı hesap sahibi olarak haksız eylem temelinde zararın tamamından sorumlu tutulması gerektiği kabul edilmiştir.
“… usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Birer güven kurumları olan bankalar, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Bu nedenle de hafif kusurlarından dahi sorumludurlar.” (bknz. Yargıtay 11. H.D. 2014/15035 Esas 2015/651 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda davacının cep telefonuna gelen şifrenin doğru girilerek bankacılık sistemine giriş yapılmak suretiyle havale işleminin gerçekleştirildiği ve işlemin davalı bankanın bilişim sisteminden veri alınmak suretiyle yapılmadığı sabit görülmekle davacının hatalı kullanımı sebebiyle oluşan zararda davalı bankaya karşı müterafik kusurlu olduğunun kabulü gerektiği takdir edilmiştir. Bunun yanında davalı banka, davacı ile diğer davalının eylem birliği içerisinde hareket ettiğine dair dosyaya herhangi bir delil ibraz etmemiştir. Davacıya müterafik kusur atfı yapılırken bir güven kurumu olan bankaların kendilerine emanet edilen müşteri parasını her hal ve koşulda koruması gerektiği, internet bankacılığı sistemi üzerinden yapılan işlemlerin bankaların mevduatı koruma yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı, özellikle dolandırıcılık ve benzeri işlemlerin günümüzde oldukça yaygınlaştığı da dikkate alınarak örneğin somut olayda miktar itibariyle bu denli yüklü bir havale işleminde kimlik doğrulaması için ek güvenlik önlemi olarak getirdiği SMS’ler ile onay şifresi uygulamasının oldukça önem arz ettiği ve gerekli olduğu halde bu yönde bir onay şifresinin banka tarafından davacıya gönderilmediği anlaşıldığından, zarar sorumluluğunun aslen davalı banka uhdesinde yer aldığının kabulü ile davacıya hatalı kullanımı sebebiyle zararın oluşumunda takdiren % 50 oranında müterafik kusur atfedilmesi gerektiği, bu bağlamda meydana gelen zarar tutarı olan 136.000TL den davalı…’ın usulsüz yapılan işlem ile paranın aktarıldığı hesap sahibi olarak haksız eylem temelinde zararın tamamından, davalı bankanın ise davacıya hatalı kullanımı sebebiyle zararın oluşumunda takdiren % 50 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle zararın 68.000TLsinden sorumlu olmak üzere, işbu zararın sorumlulukları tutarında davalılardan 22/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1- A) Davalı… T.A.Ş yönünden davanın kısmen kabulü ile 68.000,00-TL ‘nin 22/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
B) Davalı… yönünden davanın kabulü ile 136.000,00-TL’nin 22/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 16.870,00TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine (Davalı …TAŞ’nin vekalet ücretinin 9.640,00 TL sinden sorumlu olmak üzere tahsilde tekerrür olmamak şartıyla),
3-Mahkememizin ilk kararı gereğine yazılan… esas … harç tahsil numaralı harç tahsil müzekkeresi ile 2.322,54TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsil edilmiş olması halinde, bu tutar yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla;
-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 9.290,16TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 2.322,54nin mahsubu ile bakiye 6.967,62TLnin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye irat kaydına (Davalı … TAŞ’nin harcın 2.322,54TLsinden sorumlu olmak üzere tahsilde tekerrür olmamak şartıyla),
4-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.422,50TLnin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan 2.322,54TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı …T.A.Ş vekillerinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/05/2022

Katip
E-İMZALI

Hakim
E-İMZALI

İşbu evrak, 5070 sayılı Elektronik İmza Yasası kapsamında imzalanmıştır.