Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/227 E. 2023/141 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/227
KARAR NO:2023/141

DAVA:Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/04/2022
KARAR TARİHİ:27/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar ve … Sun İnş.ve San.A.Ş.arasında 07/08/2017 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi imzalandığını, daha sonra … Sun şirketi ile davalı şirketin, davalı şirket bünyesinde birleştiğini, sözleşmeye göre İstanbul ili, … ilçesi, 15 Temmuz Mah.2151 parsel C/-/1 Blok Katlı, 4 numaralı bağımsız bölümün 01/07/2019 tarihinde davacıya teslim edileceğini, davacının da işbu bağımsız bölüme karşılık 415.000 TL satış bedeli ödeyeceğini, daha sonrasında tarafların 4 numaralı bağımız bölüm yerine 3 numaralı bağımsız bölümün davacıya verilmesi yönünde anlaştıklarını, davalının bağımsız bölümü ve bağımsız bölümün yer aldığı siteyi taraflar arasındaki sözleşmeye, teknik şartnameye ve davacıya vermiş oldukları … Residence başlıklı kataloğa uygun olarak yapması gerektiğini, ancak yapılan bağımsız bölüm ve sitenin taahhüt edilen bağımsız bölüm ve site projesine tamamen aykırı ve kullanışsız yapıldığını, inşaatta kullanılan malzemeler ile beyaz eşyaların da sözleşmeye aykırı olarak yapıldığını, bağımsız bölümdeki ayıpların ve ayıplar nedeniyle oluşan değer kaybının tespiti için … 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığını, raporda da belirtildiği üzere gerek bağımsız bölümde gerekse sitede pek çok ayıp bulunduğunu, ayıplar nedeniyle de bağımsız bölümün mevcut hali ile yapılması vaat edilen hali arasında 41.500+KDV bedel farkının olduğunu ve bağımsız bölümün kullanıma hazır olmadığının belirtildiğini, sözleşmeye göre bağımsız bölümün 01/07/2019 tarihinde teslim edilmesi gerekirken davalı şirketin 05/07/2021 tarihinde 2 yıllık bir gecikmeyle ve ayıplı bir şekilde teslim ettiğini, davacının aylarca bağımsız bölümü kullanamadığını, kira gelirinden yoksun kaldığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, davacıya satılan dairenin ayıplı olması sebebiyle şimdilik 41.500 TL+KDV oranında satış bedeli üzerinden indirim yapılarak bedel farkının 05/07/2021 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, dairenin geç teslim edilmesi sebebiyle 01/07/2019 tarihinden 05/07/2021 tarihi arasındaki yoksun kalınan kira bedellerinin tam ve kesin olarak belirlendikten sonra artırılmak üzere şimdilik 500 TL’nin dairenin teslim edildiği 05/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dosyaya sunulu teslim tutanağında davacının satın almış olduğu bağımsız bölümü satış sözleşmesi ile eki mahal listesine ve kullanım amacına uygun şekilde kullanmaya müsait bir durumda, eksiksiz ve kusursuz bir şekilde, bağımsız bölümün durumunu kontrol ederek aldığını kabul ettiğini, yine işbu tutanakta teslim alınan bağımsız bölümün bulunduğu binadaki ve parseldeki müşterek yerlerin, tesis ve tesisatların, otopark yerlerinin satış sözleşmesine uygun ve kullanılır durumda olduğunu görüp kabul ettiğini, davalı şirketin Ağustos 2019 tarihinden itibaren maliklere taşınmazlarını teslim etmeye başladığını, davacının iddia ettiği gibi teslimde yaşanan 2 yıllık gecikmenin davalıdan kaynaklanmadığını, sözleşmenin 9.12 maddesine göre davacının iddia ettiği tüm zararların kendisine ait olduğunu, sözleşmenin 9.13 maddesi ile de imalat hatasının bağımsız bölümün alıcıya tesliminden itibaren 8 gün içinde satıcıya bildirilmesi gerektiği düzenlenmiş olup davacının, davalı şirkete herhangi bir bildirim yapmadığı gibi 8 günlük süre yerine 1 yıllık bir bekleyişle huzurdaki davayı açtığını, davacının sitenin projeye aykırı yapıldığı iddiasının davalı şirketin sorumluluğunu doğurmayacağını, sözleşmenin 10.maddesine göre davacı şirketin teknik zorunluluk, yeni imar durumu vb.nedenlerle projede değişiklik yapma hakkında sahip olduğunu, yine sözleşmenin 16.5 maddesine göre proje ile ilgili olarak satıcı tarafından yayınlanan her türlü afiş, maket, broşür, el ilanı vb.yayınlarda kullanılan ifadelerin tanıtım ve bilgi mahiyetinde olup taahhüt niteliğinde olmadığı belirtilmiş olup davacı iddialarının aksine davalı şirketin site projesini sözleşmeye uygun olarak tamamladığını, tapu devri yapılmış olan davaya konu bağımsız bölümün teslime hazır durumda olmasına karşın davacı tarafından teslim alınmadığını, teslim tarihindeki bu denli gecikmenin davacıdan kaynaklandığını, davacıya dairelerin teslime hazır olduğunun sözlü olarak bildirildiğini, ancak davacının kötü niyetli olarak daireleri almaktan imtina ettiğini, sözleşmede belirtilen bağımsız bölümü teslim alma yükümlülüğü alıcıda olmasına karşın davacının davalıya müracaat etmediğini, sözleşmeye konu bağımsız bölümlerin Aralık 2019’ta teslime hazır hale geldiğini, delil tespiti ile alınan bilirkişi raporu eksik ve hatalı olup mahkeme kararına dayanak olmasının mümkün olmadığını, davalı şirketin davacı tarafından iddia edilen gecikme aralığında bir çok daireyi maliklerine teslim ettiğini, davacının bildirimden 3 gün sonra konutu teslim almadığını, sözleşmenin 9.8 maddesinde yer alan ortak giderlere katılma yükümlülüğünü de yerine getirmediğini, davalı şirketin sözleşme maddelerinde yer alan cezai şart bedelini de iyi niyet çerçevesinde davacıdan talep etmediğini, ülkemizde yaşanan ekonomik kriz ve olumsuz hava koşulları sebebiyle inşaatın teslim edilme tarihinde ufak bir uzama meydana gelmiş olup ülkenin ve dünyanın içinde bulunduğu ekonomik kısıntılı olağanüstü hal nedeniyle teslimdeki bir kaç aylık gecikmenin çok norma ve hukuken kabul edilebilir bir durum olduğunu, alıcının teslimden kaçınması halinde bu tarihten sonra meydana gelen zararlardan alıcının sorumlu olduğunu, sözleşmeye konu taşınmazın davacının menfaatine olarak %8 oranında fazla metrekare ile teslim edildiğini, iddiaların bir an için doğru olduğu varsayılsa dahi ülkemizde ve dünyada görülen Covid-19 salgının tüm ülkelerde ekonomik ve sosyal yönden oldukça olumsuz etkilere yol açtığını, 200’den fazla alt sektörle bağlantısı bulunan inşaat sektörü açısından tedarik zincirindeki aksamaların salgın sürecinde sektörde işlerin durması, milyonlarca istihdam kaybına yol açtığını, salgın nedeniyle inşaat yapımında yaşanan sözde gecikmenin davalının kusurundan kaynaklanmayacağını, yine davalının elinde olmayan sebepler doğrultusunda 20/05/2018 tarih ve 30426 sayılı RG.yayımlanan imar yönetmeliğindeki değişme ve düzenlemenin tadilat ruhsatının uzamasına sebebiyet verdiğini, Haziran 2018’de yapılan başvurunun Mart 2019 tarihine kadar uzadığını, bu gecikmenin iddia edildiği gibi 2 yıl olmadığını, davalının yaşanan gecikmede kusuru bulunmadığından davacının herhangi bir alacak hakkı doğmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ olunmuş, … 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası, sözleşme, teknik şartname, tapu kayıtları, celp edilmiştir.
… 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası incelendiğinde, talep edenin … San.ve Tic.A.Ş., karşı tarafların … ve Tekstil San.Tic.A.Ş., … Sun İnş.ve San.A.Ş., talebin 13/09/2021 tarihli delil tespiti talebi olduğu, 04/10/2021 tarihinde talebin kabulü ile, mahallinde inşaat mühendisi refakatinde 08/10/2021 tarihine keşif icrasına karar verildiği, bilirkişi tarafından düzenlenen 16/11/2021 tarihli rapor ile, tespit konusu 3 numaralı daire ile dairenin bulunduğu blok ve sitedeki eksik-ayıplı hususlarının ayrıntılı olarak anlatıldığı ve 3 numaralı bağımsız bölümün tam anlamıyla kullanıma hazır olmadığının, tespit konusu 3 numaralı bağımsız bölümün şu anki mevcut hali ile yapılması vaat edilen dairenin arasındaki bedel farkının 41.500,00-TL + kdv olabileceği görüş ve kanaatine varıldığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce 08/09/2022 tarihinde inşaat mühendisi bilirkişi refakatinde mahallinde keşif icra edilmiş, dosya inşaat mühendisi, mali müşavir ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 07/12/2022 tarihli raporda; dava konusu İstanbul İli, … İlçesi, 2151 Parsel, C Blok, Zemin Kat, 3 bağımsız bölüm numaralı taşınmazda ve sitenin ortak alanlarında yapılan inceleme neticesinde tespit edilen ayıpların taraflar arasında imzalanan sözleşme eki teknik şartnameye ve fen sanat kurallarına aykırı olan ayıplar olup dava konusu taşınmazda meydana getirdiği değer kaybının Yargıtayca benimsenen Nisbi Hesap Metodu ile 15.000,00 TL hesaplandığı, tespit edilen ayıpların davacının taşınmazı teslim aldığı zaman basit bir göz muayenesi ile anlaşılabilecek açık ayıp niteliğinde olduğu, davacının davalıya ayıp ihbarına yaptığına ilişkin ihbarname bulunmamakla birlikte davacının talebiyle yapılan … 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasının ihbar niteliğinde olup olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu, sözleşmenin 9.1. Maddesinde taşınmazın teslim tarihinin 31.06.2019 olduğu hesaplanmış olup dosyadaki teslim tutanağından ise taşınmazın tesliminin 05.07.2021 tarihinde yapıldığı görüldüğünden rayiç kira bedeli araştırması yapılarak bu tarihler arasındaki rayiç toplam kira bedelinin 75.500,00 TL hesaplandığı, tarafların tacir olduğu, ticari işlerde faiz talep edilebileceği ve dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince faiz talep edilebileceği belirtilmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 04/01/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile, bilirkişi raporu doğrultusunda dairenin geç teslim edilmesi nedeniyle davacının yoksun kaldığı kira bedeli olarak talep ettikleri 500 TL’yi 75.500 TL olarak yükseltip ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davasıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; alıcı davacı ile satıcı davalı arasında İstanbul ili, … ilçesi, 2151 parsel, C Blok, Zemin Kat, 4 nolu bağımsız bölüm, 1+1 tipi, brüt 68,93 m², net 45,66 m² alanlı taşınmazın KDV hariç 415.000 TL bedel karşılığında satışı için 07/08/2017 tarihli Perole Residence Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin Bağımsız Bölümün Teslim İşlemleri başlıklı 9. Maddesinin 9.1. bendinde ‘Alıcının almış olduğu bağımsız bölüm 31.12.2018 + 6 ay tarihinde teslim edilecektir.’ , 9.7. bendinde ‘Alıcı tarafından bağımsız bölümün, kendisine bildirilecek olan teslim tarihinden itibaren 3 gün içinde teslim alınmaması halinde Alıcı, bağımsız bölümün korunması hizmeti karşılığı olarak günlük 50-TL bedeli Satıcıya ödemekle yükümlüdür.’ , 9.8. bendinde ‘Konutların teslim yeri inşaat mahallidir. Konutları teslim alma yükümlülüğü Alıcıya aittir. Alıcı kendisine belirtilen süre içinde teslim almak için Satıcıya müracaat edecektir. Konutu teslim almak için başvuru yapmayan Alıcı temerrüt, geç teslim, vb. İddialarda bulunamayacak ve tazminat talep edemeyecektir. …’, 9.13. bendinde ‘Bağımsız bölümdeki imalat hatasından Satıcı sorumludur. İmalat hatası bağımsız bölümün Alıcıya tesliminden itibaren 8 gün içinde Satıcıya bildirmelidir. Satıcı bildirilen eksik veya hatalı imalatı en geç 30 gün içinde düzeltip konutu alıcıya teslim edecektir. 30 günlük sürenin aşılması halinde 9.7. Maddesindeki cezai tutar bu defa Satıcı tarafından alıcıya gecikilen günler için ödenecektir.’ şeklinde kararlaştırıldığı, teslim alan Şehmus Demir ile teslim eden Burak Kececi arasında imzalanan 05/07/2021 tarihli teslim tutanağında, satın alınan C Blok 3 numaralı bağımsız bölümün kullanım amacına uygun şekilde kullanmaya müsait bir durumda, eksiksiz ve kusursuz bir şekilde, tüm demirbaşlarının sözleşme şartlarına uygun olarak, montajı yapılmış ve işler durumda tam takım anahtarları ile birlikte hali hazır durumunun kontrol edilerek teslim alındığının belirtildiği, taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde, taşınmazın 27/12/2019 tarih 36581 yevmiye numarası ile davacı adına tam hisse ile kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yaptırılan keşif incelemesi ile düzenlenen rapor doğrultusunda, sözleşmenin eki olan teknik şartname ile salon ve yatak odalarının zemin kaplamalarının lamine parke olacağı belirtildiği halde laminat parke yapıldığı, yine ankastreler olarak davlumbaz, fırın, ocak ve bulaşık makinesinin …veya muadili olması gerekirken kullanılan fırın, ocak ve davlumbazın … marka, bulaşık makinesinin … marka olduğu, muadil marka olmadığı, söz konusu aykırılıkların alıcının dairenin teslimi sırasında göz muayenesi ile tespit edebileceği nitelikte ayıplar olduğu ve taşınmazda değer kaybı meydana getirebileceği, sitede yer alan havuz, fitness salonu, dans-oyun salonu, mahallerin inşaatının tamamlandığı ve faaliyette olduğu, blok içerisindeki 2 adet asansörün çalışmadığı, yük asansörünün kullanıldığı tespit edilmiştir.
Eser sözleşmelerinde ayıp olması halinde sorumluluk; Türk Borçlar Kanunu’nun 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Eser sözleşmesi çerçevesinde bir ayıbın mevcut olması halinde; iş sahibinin seçimlik hakları gündeme gelebilecektir. Bu haklar TBK’nın 475.maddesinde düzenlenmiş olup, eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1.Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme,
2-Eseri Alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme,
3-Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme,
İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.”
Görüldüğü üzere; eser sözleşmesi kapsamında bir ayıp söz konusu olduğunda, ortada bir ifa bulunmaktadır ancak ifanın ayıplı olması söz konusudur. Kanun koyucu tarafından ayıplı ifanın varlığı durumunda iş sahibine yukarıda yer alan madde kapsamında seçimlik haklar tanınmıştır. Aliud ifa sözleşmede kararlaştırılan ve borçlanılan edimden tamamen farklı bir şeyin ifa edilmesi halinde meydana gelmektedir. Ayıplı ifada ise borçlanılan edime uygun olmayan bir edim söz konusudur. Bu sebeple ayıplı ifa ile aliudun sınırının dikkatli çizilmesi gerekmektedir. Örneğin taraflar spor salonu inşası konusunda anlaşmışsa ve yüklenici tarafından güzellik salonu inşa edilip teslim edilmişse aliud ifa söz konusu olacaktır. Aliudun ifa olarak kabul edilmemesi nedeniyle, borçlanılan edimden başka bir edim ifa edilmesi halinde ayıplı ifa durumunun söz konusu olması mümkün değildir. Böyle bir durumda yüklenici hiçbir şey teslim etmemiş gibi değerlendirilecektir. Örneğin; yüklenici mevcut bir binayı yıkıp yerine yenisini yapmayı taahhüt etmesi, buna rağmen mevcut binayı yıkmaksızın onararak iş sahibine teslim etmesi durumunda aliud ifada bulunmuş olacaktır. Yargıtay 19.Hukuk Dairesi, 2017/4118 E. 2018/635 K.sayılı 14/02/2018 tarihli kararı ile borçlanılandan farklı bir şeyin teslim edilmesi halinde aliud teslimin söz konusu olacağını ifade etmiştir: “Davalının davacıya sipariş ettiği malların niteliği açıkça belirtilmiş olup, davacının davalıya bu mallar dışında başka mallar teslim ettiği anlaşılmaktadır. Buradaki teslim aliud teslimdir.” Aliudun söz konusu olduğu durumlarda ortada var olan bir ifa olmadığı için iş sahibi ayıba karşı tefekkül hükümlerine değil, sözleşmenin ifa edilmemesine ilişkin hükümlere dayanacaktır. Türk Borçlar Kanunu’nun 112.maddesi ve devamı hükümlerine başvurulması, söz konusu olacaktır. Yapma ve yapmama borçları bakımından iş sahibinin sahip olduğu haklar kanunun 113.maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir;
“2.Yapma ve yapmama borçlarında; MADDE 113- Yapma borcu, borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı, masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir, her türlü giderim isteme hakkı saklıdır. Yapmama borcuna aykırı davranan borçlu, bu aykırı davranışının doğurduğu zararı gidermekle yükümlüdür. Alacaklı, ayrıca borca aykırı durumun ortadan kaldırılmasını veya bu konuda masrafı borçluya ait olmak üzere kendisinin yetkili kılınmasını isteyebilir.” Aliud ifanın söz konusu olduğu durumlarda iş sahibi on yıllık genel zamanaşımı süresince ifayı talep etme hakkında sahip olacaktır. Bununla birlikte, iş sahibi ortada ayıplı bir ifa bulunmaması nedeniyle eseri muayene ve ihbar külfeti olmaksızın işbu hakları kullanabilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1992/15-549 E. 1992/732 K.sayılı 09/12/1992 sayılı kararı aynen; “Yüzölçümünde noksanlığın fahiş boyutlara ulaştığı ve uygulamada zaman zaman karşılaşılan üç odalı yerine iki odalı daire teslimi gibi hallerde ise “değişik eser”in (aliud) varlığı söz konusudur. Kuşkusuz bu durumlarda da borcun ifasına dair genel hükümlere başvurulabilinecektir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; teknik bilirkişi tarafından tespit edilen ayıpların nitelik olarak teslimi yüklenenden farklı unsurların teslimi olup bu haliyle Aliud teslimin varlığının benimseneceği, sözleşme ile kararlaştırılandan farklı marka ürünlerin takılı bulunduğu ve lamine parke yerine laminat parke kullanıldığı, bu haliyle davacının satım sözleşmesinin ayıp hükümlerinden ziyade sözleşmeye aykırılık konusundaki genel hükümlere dayanması gerektiği, somut olayda davacının, taşınmazı 05/07/2021 tarihinde teslim alındığı, davacının mahkemeye başvurarak 13/09/2021 tarihinde tespit talebinde bulunduğu anlaşılmakla davalı tarafın süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığına ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı, söz konusu aliud teslimin taşınmazda meydana getirebileceği değer kaybının bilirkişilerce Yargıtayca benimsenen nisbi hesap metodu ile 15.000 TL olabileceğinin, yine gayrimenkulun teslim edilmesi gereken 31/06/2019 tarihi ile teslim tarihi olan 05/07/2021 arasında getireceği rayiç kira değeri bedelinin 75.500 TL olabileceği hesaplanmış olup mahkememizce de denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyeti raporuna itibar edilmiştir.
Öte yandan her ne kadar davalı tarafça taşınmazın tesliminin gecikmesinde kusurlarının bulunmadığı, davacıya sözlü olarak dairelerin teslime hazır olduğunu bildirmelerine rağmen teslim almaktan imtina ettiği iddia edilmiş ise de, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 9.1 maddesine göre satıcı teslim tarihini geçmemek üzere alıcıya randevu gününü bildirmek zorundadır. Davalı taraf cevap dilekçesinde alıcının temerrüdünden bahsetmiş ise de, bu iddiasını somut / yazılı delille ispatlayamamıştır. Yine davalı tarafın dolar kurumdaki ani dalgalanmalar ve ekonomik kriz nedeniyle işlerinde aksamalar meydana geldiği iddiasına dolar kurundaki artış oranlarının tek başına mücbir sebep olarak değerlendirilemeyeceği takdir edilmekle itibar edilmemiştir. Buna göre bilirkişi heyetinin tespitleri ve hesaplamaları itibarı ile davanın kısmen kabulüyle davacının bedelde indirim talebi yönünden 15.000 TL değer kaybı alacağı, kira kaybı bedeli yönünden 75.500 TL rayiç kira kaybı alacağı olmak üzere toplam 90.500 TL alacağın davalı tarafa keşide edilmiş herhangi bir ihtarname bulunmadığından ve dolayısı ile temerrüd oluşmadığından dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
2-Davacının bedelde indirim talebi yönünden hesaplanan 15.000,00 TL değer kaybı alacağı, kira kaybı bedeline ilişkin talebi yönünden hesaplanan 75.500,00 TL rayiç kira kaybı alacağı olmak üzere toplam 90.500,00TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 6.182,05 TL karar ve ilam harcından 717,26 TL peşin + 1.290 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.007,26 TL harcın mahsubu ile 4.174,79 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 14.480,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı yargılamada vekil ile temsil edildiğinden red edilen miktar itibarı ile 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen bilirkişi, keşif, tebligat, müzekkere posta masrafı olmak üzere toplam 4.012,90 TL yargılama giderinin kısmen kabul ve red oranına göre hesaplanan 3.104,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinden bırakılmasına, ayrıca işbu dava nedeniyle yatırılan 2.007,26 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
8-Eksik iş ve ayıplar sebebiyle; 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13)- (14) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.600,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kısmen kabul ve red oranına göre 578,31 TL’sinin davalıdan, 1.021,69 TL’sinin davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
9-Yoksun kalınan kira geliri sebebiyle; 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13)- (14) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
10-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, HMK 342.maddesine uygun olarak düzenlenmiş dilekçenin, HMK 343.maddesi gereğince Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilmesi ve HMK 344.maddesinde belirtilen harç ve giderlerin yatırılması sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar tefhim edildi, usulen anlatıldı.27/02/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza