Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/220 E. 2022/634 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/220 Esas
KARAR NO : 2022/634

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 30/03/2022
KARAR TARİHİ : 19/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacı …’ün davalı …’ün eşi olup, davalı … AŞ’nin %50 ortağı olup, ortaklığı sebebiyle ortağı …’nın kendisine 01/07/2015 tarihinde sözleşme imzalatarak kendisinin unutkanlığından faydalanmak suretiyle tüm mal varlığını bedelsiz olarak üzerine geçirdiğini, bunun dışında şirkette haberi olmadan bir takım sözleşmeler ve evraklar imzalattıklarını, bazı kredi sözleşmelerine şahsi kefalet imzası verdiğini, bunları hatırlamadığını, kendisinin hastalık derecesinde unutkanlık problemi çektiği gerekçesi ile davacının iradesini fesada uğratıp kendisi hakkında vesayet davası açılması ile imza yetkisinin kısıtlanarak, daha evvel imza ettiği sözleşme ve taahhütlerden bu yolla kurtulmayı amaçladığını, bu esnada eski ortağı … ve davalı … AŞ aleyhine onlarca dava ve icra takibi açarak bahsettiği sözleşmelerin de feshini talep ederek hak arama girişimine başladığını, tüm bu nedenlerle davacının, eşi davalı …’ün bu beyanlarına ve samimiyetine güvenerek eşi hakkında … 2.Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açarak davalı …’ün arada unutkanlığı olduğundan bahisle kısıtlanmasını talep ettiğini, hemen akabinde aynı dava dosyasına davalı …’ün verdiği bilgi ile ilk eşinden olan çocuklarının asli müdahale talebinde bulunarak babalarına vasi tayin edilme talebi ile vesayet davası açtıklarını ve … 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin …esas sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını ve il keşinden doğan kızı …’in vasi olarak atanmasına karar verildiğini, bu tarihten itibaren davalı ile davacı arasında evlilik birliğinin kurulamadığını ve davacı tarafından … 21.Aile Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile boşanma davası, … 15.Aile Mahkemesi … esas sayılı dosyası ile mal rejiminin tasfiyesi davası ikame edildiğini, davalı …’ün davalılar … ve … AŞ aleyhine açtığı dava dosyalarından 19/01/2017 tarihli imza ettikleri protokol neticesinde feragat ettiğini ve karşılığında ise ivazsız bir halde … AŞ’deki %50 oranındaki şirket hisselerini aynı gün nevi değişikliğine giderek …’ya devrettiğini, bu hususta davacı tarafından … 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile halen yargılamaya devam edildiğini, şirket hisse nevi değişikliğine ilişkin yönetim kurulu kararının muvazaa nedeniyle iptaline ilişkin açılan dava dosyası olan … 20.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirildiğini, bu kerre davacının davalı … ile evlilik tarihi olan 18/03/2015’den, … AŞ hisselerini ivazsız ve muvazaalı bir halde davalı ortağı …’ya devir tarihi olan 19/01/2017 tarihine kadar yapılan muvazaalı hukuki işlem ve devirlerinin tespiti ile yok hükmende sayılması amaçlı olarak işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davalı …’ün, eski iş ortakları başta olmak üzere akraba ve diğer şahıslarla onlarca hukuki işlem ve devirler yaparak davacı ile evlilik içi edinilmiş mal ve paraları muvazaalı işlemlerle başkaları üzerine aktardığını beyanla, davalıların 18/03/2015 ve 20/01/2017 tarihleri arasında … AŞ Ortakları sıfatıyla davacı ile olan evlilik birliğinden mal ve para kaçırma gayesi ile yapılan tüm hukuki işlemlerin genel kurul kararlarının, yönetim kurulu kararlarının, tapu devirlerinin, noter işlemlerinin, Ticaret Sicil Odası, İl ve İlçe Belediye Başkanlıkları nezdindeki tüm işlemler ve başvuruların tespiti ile muvazaa mutlak butlan nedeniyle yok sayılmasına, devri yapılan tüm bedellerin hisselerin, tapu kayıtların vs.sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği hak sahibine iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … İnş AŞ ve … vekili ayrı ayrı verdiği cevap dilekçelerinde özetle; davacının, …’ün vekili veya vasisi olmaması sebebiyle kısıtlı …’ün yaşıyor olması sebebiyle hatta ve hatta boşanma talebiyle …’e dava ikame etmiş bir eş olması sebebiyle işbu davayı açmasında taraf sıfatı bulunmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, davada dava şartlarının mevcut olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davacının davasının haksız olduğunu, davacının temeli olmayan itham ve iddialarla bu davayı açmasının yegane sebebinin yürüyen ceza davasında yargılamayı amacından saptırmak olduğunu, davacının bu davanın davalısı şirket ve …’ün birinci eşinden olan çocukları aleyhine açtığı sayısız suç duyurusunda da sonuç çıkmadığını, açılan davaların da reddedildiğini veya sonuçsuz kaldığını, davacının içinde bulunduğu hukuki bataktan çıkmaya çalıştığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davada aktif husumet ehliyeti yokluğundan davacının taraf sıfatı bulunmayıp davanın reddi gerektiğini, davacının bu davayı açmakla hukuki yararı bulunmadığını, davacının boşanma davasında yargılanmakta olduğu ceza davalarından ötürü tam kusurlu çıkacağını mal paylaşımındaki tüm payının da bu yönde aleyhine tenkis edileceğini iyi bildiğini, işbu davada ve davaların …’ün açtığı davalar olup, işbu işlemlerin iptalinin talep edilmesinin … bakımından zira hiçbir hukuki yararının bulunmadığını, dava açılış tarihi itibariyle davacının davalıdan herhangi bir alacağı bulunmadığını, davanın kötü niyetli açıldığını, davalının derdestlik itirazlarının da bulunduğunu, davacının iddialarının haksız olduğunu, davacının mezkur işlemlere konu menkul/gayrimenkul ve hakların davalının şahsi mal varlığı olmadığını, evlilikten önceki şahsi mal varlığı olmadığını, birlikte evlilik birliği içinde kazandıkları varlıklar olduğunu ispat etmesi gerektiğini, ancak iptali istenen işlemlerin zaman aralığına bakıldığından işlemlerin iptalinin evlilik tarihi olan 18/03/2015’den beri istenmekte olduğunu, yani 1 gün içinde tüm bu işlemlere konu şahsi mal varlığını evlilik birliği içinde kazandığını, evlilikten önce tarafların kendi nam ve hesaplarına ait birikimleri, taşınır ve taşınmazları edinilmiş mal olmadığını ve mal paylaşımına konu edilemeyeceğini beyanla, davanın öncelikle aktif husumet eksikliğinden reddi gerektiğini, yine davacının taleplerinin kötü niyetli ve haksız olduğundan davanın esastan reddine, davacı aleyhine mahkemenin aksi kanaatte olacak ise davacı vekili aleyhine üst hadden disiplin cezası tayinine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, protokol, heyet rapor, mahkeme kararları, tarafların delilleri celp olunmuştur.
Dava; hisse devri işleminin ve buna bağlı olarak devredilen tapuların muvazaa sebebiyle iptaline, ayrıca genel kurul kararlarının, yönetim kurulu kararlarının, noter işlemlerinin, ticaret sicil odası, il ve ilçe belediye başkanlıkları nezdindeki tüm işlemlerin muvazaa ve mutlak butlan sebebiyle yok sayılmasına ve iptali talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların savunması, ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı …’ün, davalılardan …’ün eşi olup, davalı …’ün davalılardan … ile birlikte davalı … AŞ’nin ortağı olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı …’ün eşi olan davalı …’ün davalı … İnşaat ve Taahhüt AŞ’de hisselerini diğer davalıya satmış olması ve bu satış işleminin muvazaalı olduğu belirtilerek, anılan tapuların muvazaa nedeniyle iptaline, ayrıca genel kurul kararlarının, yönetim kurulu kararlarının, noter işlemlerinin ticaret sicil odası, il ve ilçe belediye başkanlıkları nezdindeki tüm işlemlerin muvazaa ve mutlak butlan sebebiyle yok sayılması noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Davacı tarafça açılan hisse devri iptali ve tapu iptal tescil davaları yönünden yapılan incelemede: Şirketler hukuku Türk Ticaret Kanununda (TTK) düzenlenmekle birlikte, somut olayda; uyuşmazlığın çözümlenmesinde mahkemece incelenip değerlendirilecek olan hukuki sebeplerin TTK şirketler hukuku hükümleri değil, Türk Borçlar Kanunu (TBK) md 19 ve devamında düzenlenen muvazaa hükümleri ile, hukuki işlemlerde fiil ehliyeti, iradeyi sakatlayan sebeplere ilişkin Türk Medeni Kanunu (TMK) ve TBK hükümleri olduğu, bu nedenle TBK md 19’a dayalı uyuşmazlıklarda genel hükümler uygulanacağından, davanın mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, uyuşmazlığın çözümlenmesinde Asliye Ticaret Mahkemelerinin değil HMK md.2 uyarınca genel görevli mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Nitekim davamızın konusu uyuşmazlıkla benzer bir uyuşmazlıkta (evlilik birliği içindeki muvazaalı şirket hisse devrinin iptali konulu) verilen İstanbul BAM 8.HD 2019/2986 E 2019/3520 K sayılı içtihadında Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu vurgulanmış, aynı dosyaya ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesinin yaptığı yargılama sonucu verilen kararla ilgili esas değerlendirmesi ise yine 8 HD’nin 2021/1049 E 2021/1215 K sayılı içtihadı ile yapılmıştır.
Bilindiği gibi muvazaalı hukuki işlemlerin iptaliyle ilgili olarak en çok karşılaşılan uyuşmazlık durumu muris muvazaası olup, bu davalar da muvazaa hukuki sebebine dayandığından, yapılan işlem şirket ile ilgili olsa bile mutlak ticari dava olmayacaktır. Görev konusu kamu düzeninden dava şartı ve mahkemece her aşamada re’sen gözetilmesi gereken hususlardan olduğundan, Davacı tarafça açılan hisse devri iptali ve tapu iptal tescil davaları yönünden açılan davaların görev nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir
Davacının dava dilekçesi ile, genel kurul kararlarının, yönetim kurulu kararlarının, noter işlemlerinin, ticaret sicil odası, il ve ilçe belediye başkanlıkları nezdindeki tüm işlemlerin muvazaa ve mutlak butlan sebebiyle yok sayılmasını talep etmiş olmakla, davacı …’ün, davalı …’ün vekili veya vasisi olmadığı, yine davalı şirketin hissedarı da olmadığı, yönetim kurulu kararlarının, genel kurul kararlarının ve şirketin yaptığı bir takım işlemlerin iptalini de ancak şirket ortağı yada şirket ortağını temsilen onun veli yada vasisinin açabileceği, davalı …’ün yaşamakta olduğu ve vasisinin bulunduğu, bu bağlamda davacının işbu davayı açmakta taraf sıfatı bulunmadığı, husumetin HMK 114/1-f maddesi uyarınca dava şartı olduğu ve HMKnun 115/1.maddesi uyarınca mahkemece davanın her aşamasında resen değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, davacının bu talepler yönünden aktif dava ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacı tarafça açılan hisse devri iptali ve tapu iptal tescil davaları yönünden açılan davaların görev nedeniyle REDDİNE,
a-6100 sayılı HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaat edildiğinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar kesinleştiği tarihten itibaren bu süre içerisinde talep edilmediği takdirde mahkememize davanın açılmamış sayılacağın karar verileceğinin ihtarına,
2-Davacının diğer talepleri yönünden davanın AKTİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 1.707,75TLden mahsubu ile fazla alınan 1.627,05TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine olmadığına,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/10/2022

Başkan
E-İMZALI
Üye
E-İMZALI
Üye
E-İMZALI
Katip
E-İMZALI

İşbu evrak, 5070 sayılı Elektronik İmza Yasası kapsamında imzalanmıştır.