Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/182 E. 2022/807 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/182 Esas
KARAR NO:2022/807

DAVA:Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ:19/04/2017
KARAR TARİHİ:07/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacı … ile davalı arasında … 43.Noterliğinin … yevmiye numaralı 29/11/2016 tarihli ” hisse devri yönetim kurulu tutanağının” düzenlendiğini, taraflar arasında akdedilmiş bulunan hisse devri yönetim kurulu tutanağı kapsamında davacının davalıda olan ortaklığını sonlandırdığını, hissesini …’a devir ettiğini, davacının ortaklık hisselerini devir etmesinin karşılığı olarak, davalı tarafın ise mezkur tutanak hükümleri uyarınca belirtilen borç yükümlülüklerini üstlenmiş bulunduğunu, ancak davalı şirket tarafından taahhüdün yerine getirilmediğini ve tutanakta belirtilen edimlerin usulüne uygun ifa edilmediğini, tapuların davacı lehine tescil edilmesinin sebepsiz olarak sürümcemede bırakıldığını, farklı zamanlarda ihtarnameler gönderilmesine rağmen taahhüdün yerine getirilmediğini, ayrıca sıralı olarak verilen senetlerin ödenmesinde de her ay temerrüde düşüldüğünü, davalı şirkete gönderilen ihtarnamelere binaen karşı tarafın ihtara cevabına bakıldığında davalı şirketin önce ilgili hisse devir protokolünün tarafı olmadığını öne sürdüğünü, akabinde de tapu harç ve masraflarının hazır edilmesi halinde işbu tapuların devrinin şirketlerince yapılacağının belirtildiğini, tarafların devredilecek taşınmazlar üzerinde anlaşmış olmalarına rağmen tapu masrafları üzerinde herhangi bir yazılı beyanda bulunmadıklarını, ancak devretme borcunu yüklenen taraf olan davalının tapu masraflarını yüklenmesi kendi ediminin bir parçası hükmünde ve hatta yan edim olarak tanımlanması gerektiğini beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla ilgili şirketin … … Projesi kapsamında “3 nolu ticari alan 54,80 m2, 30 nolu bağımsız bölüm 70 m2, 72 nolu bağımsız bölüm 70 m2 ve 90 nolu bağımsız bölüm 100,80m2” şeklinde belirtilen taşınmazların kanunen borcun hükmen yerine getirilmesi kapsamında mevcut tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapu tesciline karar verilmesini ve devretme borcunu yüklenen taraf olan davalının bir yan edimi olarak tapu masraflarını karşılamasına, eksik ve geç ifadan kaynaklanan menfi zararların ve kira kaybının tespiti ile olay tarihinden işleyecek en yüksek faiz oranıyla birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 19/12/2017 tarihli dilekçesi ile, dava konusu edilen taşınmazların rayiç değer toplamının 1.050.000,00TL olduğunu beyan ederek, bu tutar üzerinden harcı tamamlamıştır.
ISLAH: Davacı vekili vermiş olduğu 27/01/2021 tarihli dilekçesi ile, davalarını ıslah ederek, bilirkişi raporuna istinaden taşınmazların değeri olan 1.330.000,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davacı tarafın harca esas değeri belirtmeden dava açmıl olduğunu, bu sebeple davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, ayrıca davaya konu hisse devir protokolünün dava dışı … ile davacı arasında yapılmış olduğunu, kendilerinin sözleşmeye taraf olmadıklarını bu nedenle husumet itirazlarının bulunduğunu, ayrıca muaccel olmuş bir borcun söz konusu olmadığını taraflar arasındaki devir protokolü incelendiğinde taşınmazların devrine ilişkin tapu masraflarının kim tarafından karşılanacağının kararlaştırılmadığını, … ve …’ün tapu harç ve masraflarını hazır etmeleri halinde işbu tapuların devrinin davalı şirketçe yapılabileceğinin kendilerine ihtar edildiğini, bu şart yerine gelmeden davalının devir borcu doğmayacağının aşikar olduğunu, bu nedenle şirketin devir borcunun muacceliyetinden bahsedilemeyeceğini, ayrıca gayrimenkul mülkiyet devrini öngören sözleşmelerin resmi şekle tabi olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin bu şekil şartına riayet edilmeden yapıldığının tartışmasız olduğunu, davacının dava konusu değir beyan ederek bu değer üzerinden harç yatırmadan dava açması ve tedbir kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle tedbir talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın haksız olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİNİN ISLAHI: Davalı vekili vermiş olduğu 15/06/2022 tarihli cevap dilekçesi ile, pasif husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, ayrıca gayrimenkul satışını öngören sözleşmelerin resmi şekle tabi olup, resmi şekilde yapılmayan tapu devirlerinin geçersiz olduğundan davanın reddi gerektiğini, davacının iyi niyetle tüm edimlerini yerine getirmemiş olduğunu ve MK 2 kapsamında da iyi niyetli olmadığını ve devri talep edemeyeceğini, hisse devrinin pay sahiplerinin aralarında yapmış oldukları bir protokolle gerçekleştiğini, davalının bu protokole taraf olmadığı için huzurdaki davanın reddi gerektiğini, zira davalı şirketin şirkette hissesi bulunmamakta ve davalının söz konusu protokolde hisseleri ne devralan ne de devreden olduğunu, taahhütle devir borcu altına giren dava dışı … olduğunu, davacının hisse devir protokolünde taahhütlerini ihlal ettiğinden davalı şirketin TBK 97 mad uyarınca ifadan kaçınma hakkı bulunduğunu, devir protokolü bir yönetim kurulu kararı kabul edilecekse, bu kararın TTKnın kesin hükümlerine aykırı olup batıl nitelikte olduğunu, yönetim kurulu kararının şirketle işlem yasağı sebebiyle batıl olduğunu, davacı yönetim kurulu üyesinin, menfaatini içeren dava konusu işlem müzakeresine katılımı TTK 393 uyarınca yasak olduğunu, davalı şirket sermayesinin konu olduğu devir işleminin şirket aktifini azaltıcı nitelikte olduğundan TTK 391 uyarınca yasak olduğunu, davaya konu hisse devir protokolü uyarınca davacının haksız rekabeti nedeniyle açılan tazminat talepli davanın ve sözleşmeye aykırı davrandığının tespiti için açılan davanın huzurdaki davada bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, verilen ihtiyati tedbir kararının ölçülü olmayıp HMK 389’a aykırı olduğundan kaldırılmasını ve her halukarda teminat alınması gerektiğini beyanla, davalının taraf ehliyeti bulunmadığından davanın reddine, aksi halde davacı tarafından beyan edilen menfi zarar tutarına ilişkin harcın kesin sürede tamamlanmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, … 2.Fıkri Sınai Haklar Huk Mah.nin …/… esas sayılı dosyasının, … 7 ATMnin …/… esas sayılı dosyasının ve … 21.ATMnin …/… esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, her halükarda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
….Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/… esas 2018/… karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilerek mahkememizin 2019/… esas numarasına kaydedilmiş, yapılan yargılama sonunda 22/09/2021 tarihli 2019/… esas 2021/… karar sayılı kararı ile davacının davasının subut bulmadığından reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafça istinafı üzerinde İstanbul BAM 13.Hukuk Dairesinin 2021/2330 esas 2022/324 esas sayılı 02/03/2022 tarihli ilamı ile;
“…Her ne kadar taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri Türk Borçlar Kanununun 237 maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706 ve Noterlik Kanununun 89 maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına tabi ise de, dava konusu olayda olduğu gibi durumlarda, yanı davacının üzerine düşen edimini yerine getirmesinden sonra şekle aykırılığa bağlanan geçersizlik müeyyidesi adalet duygularını ağır şekilde örseler. Kanunda özel bir hüküm bulunmadıkça şekilsizlik nedeniyle geçersiz bir sözleşmenin ifasının da geçersiz kalması genel kural ise de, bu kural, MK’nun 2 nci maddesinde yazılı dürüstlük kuralına aykırı düşecek tarzda uygulanamaz. Ayrıca, somut olaya uygulanması gereken 6098 sayılı TBK.nun 175/1. maddesinde koşulun gerçekleşmesine iki taraftan birinin dürüstlük kurallarına aykırı bir hareketle mani olması halinde, o koşulun gerçekleşmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Davalı şirketin ortağı …’un gayrimenkul devri işlemini noterden onaylı yönetim kurulu kararı ile yüklendikten sonra davacının davalı şirketdeki hisselerini devrederek edimini ifa etmiş bulunmasına göre davaya konu devir kararındaki taahhütlere resmiyet kazandırmış bulunduğunun kabulü ile yönetim kurulunda alınan kararların geçerli olduğu ve taahhüt edilen gayrımenkullerin devri için resmi şekil şartı aranmasına gerek olmadığının kabulü zorunludur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2008/13109 Esas – 2008/14347 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.)
Hisse devri kararı şirket yönetim kurulu kararı ile alındığı, alınan kararın noterde onaylatılıp pay defterine işlendiği, davacı tarafından çekilen ihtara davalı şirket tarafından verilen cevabi ihtarda davacının taleplerini …’a yöneltmesi gerektiği beyan edilmekle beraber aynı zamanda tapu harç ve masrafları hazır edilmesi halinde bu tapuların devri şirketçe yapılacağı belirtilmiş olup bu durumda hisseyi devredene karşı dava dışı …’un davalı şirketin tek ortağı oluşu ve hisse devrinin yönetim kurulu kararı ile yapılıp karar defterine işlendiği, alınan kararın şirketçede kabul edilip benimsendiği de gözetildiğinde alınan kararın şirketi de bağlayacağının kabulü gerektiğinden mahkemece tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin istinafa cevabında davaya konu taşınmazlar üzerindeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebi olduğu, dairemizce verilen kararın mahiyeti gereği ihtiyati tedbir talebinin kaldırılması talebinin yerel mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinden bu yönde değerlendirme yapılmamıştır.
HMK.nun (Değişik: 22/07/2020-7251/35md.) 353/1-a/6 maddesinde; Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılarak,” şeklinde karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ve mahkememizin 2022/182 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, mahkememizin 09/11/2022 tarihli celse ara kararı ile, daha önce mahkeme tarafından keşfin yapıldığı, yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasının dosyaya yenilik sağlamayacağı ayrıca davalı tarafça ıslah dilekçesinde belirtilen dosyaların celbinin de dosyaya yenilik sağlamayacağı anlaşıldığından yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin reddine, yine davalının taraflar arasındaki diğer dosyaların celplerine ilişkin istemlerin de reddine karar verilmiştir.
Dava, davacının davalı şirketteki hisselerinin devrinden kaynaklı olarak tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı … ile davalı arasında … 43.Noterliğinin … yevmiye numaralı 29/11/2016 tarihli ” hisse devri yönetim kurulu tutanağının” düzenlendiği, taraflar arasında akdedilmiş bulunan hisse devri yönetim kurulu tutanağı kapsamında davacının davalıda olan ortaklığını sonlandırdığı ve hisselerini …’a devir ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının ortaklık hisselerini devretmesi karşılığında davalı tarafın dava konusu taşınmazları davacıya devretme hükümlülüğü altına girdiği ve davalının taşınmazların devirlerini gerçekleştirmediği belirtilerek, dava konusu … … Projesi kapsamında 3 nolu ticari alan, 30 nolu bağımsız bölüm, 72 nolu bağımsız bölüm, 90 nolu bağımsız bölüm şeklinde belirtilen taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tescili noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
… Tapu Müdürlüğünden gönderilen tapu kayıtlarının incelenmesinde, İstanbul ili … İlçesi … Mahallesi … Ada 16 Parsel 1.606,52m2 yüzölçümlü arsa ana taşınmaz nitelikli kat irtifakı kurulu Zemin kat 3.bağımsız bölüm, 7.normal kat 72 bağımsız bölüm nolu, 9.normal kat 90 bağımsız bölüm nolu, 3.kat 30 bağımsız bölüm nolu daire vasıflı taşınmazların tam hissesi … adına, edinme sebebi kat irtifakı tesisi işlemi ile tescil edildiği görülmüştür.
… İmar ve Şehircilik Müdürlüğünden gönderilen imar işlem dosyasının incelenmesinde; 22/06/2016 tarih ve 4/38 sayılı yapı ruhsatı, 25/02/2019 tarih ve 1/33 sayılı isim değişikliği ruhsatı tanzim edildiği, yapı kullanma izin belgesi, yapı kayıt belgesi ve yapı tatil tutanaklarına rastlanılmadığının belirtildiği görülmüştür.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan ve mahkememizce de kabul gören bilirkişi raporuna göre, davalı tarafça incelemeye ibraz edilen ortaklar pay defteri incelendiğinde, pay defterinin 001 numarasında ortak …’un 002 numarasında davacı …’ün yer aldığı, yine ortaklar pay defteri incelendiğinde, 23/12/2016 tarihi … sayılı onaylı yönetim kurulu kararına göre 3.500.000TL ve 14.000 payın davacı … tarafından devredildiği söz konusu hissenin … tarafından devir alındığı hususunun pay defterinde usulüne uygun işlenerek devir işleminin tamamlandığı, davaya konu olan ve hisse devirlerine konu bulunan taşınmazların dava tarihi itibariyle toplam değerinin 1.330.000,00TL olarak hesaplandığı tespit edilmiştir.
Davalı şirket, bir anonim şirket olup, TTK’da senede bağlanmamış payların devrine ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır.
Davacı ile dava dışı … davalı şirketin ortakları iken … 43.Noterliğinin 29/11/2016 tarih ve … yevmiye numarası ile onaylı 28/11/2016 tarih ve 216-05 sayılı davalı şirketin yönetim kurulu kararı ile; davacının davalı şirketteki 140.000 paya denk gelen 3.500.000,00 TL.’lik hissesini dava dışı …’a devir ettiği ve davacının davalı şirketteki ortaklığını sonlandırdığı, dava dışı …’un hisse devri sonucu 280.000 adet hisse sahibi olarak davalı şirketin tek pay sahibi olduğu, böylece şirketin tek ortaklı anonim şirkete dönüştüğü, davacının davalı şirketin yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı, taraflar arasında tüzel kişinin tek üyesi ve yetkilisi haline gelen …’ un davacının ortaklık hisselerini devretmesi karşılığında şirket adına kayıtlı … … Projesi kapsamında 3 nolu ticari alan, 30 nolu bağımsız bölüm, 72 nolu bağımsız bölüm, 90 nolu bağımsız bölüm şeklinde belirtilen taşınmazların davacıya tapuda devir edileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Ortaklar pay defterine göre, 23/12/2016 tarih ve … yevmiye nosu ile onaylı yönetim kurulu kararına göre 3.500.000TL ve 14.000 payın davacı … tarafından devredildiği söz konusu hissenin … tarafından devir alındığı hususunun pay defterinde usulüne uygun işlenerek devir işleminin tamamlandığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf, davalı şirketin yönetim kurulu kararı uyarınca edimlerini yerine getirdiğini, alınan karar uyarınca davalı şirket adına kayıtlı taşınmazların tapuda devredilmediği belirtilerek eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı alınan yönetim kurulu kararı uyarınca davalı şirketteki hissesini dava dışı …’a devrederek ortaklıktan ayrılmış ve davalı şirketin ortağı …’un davalı şirket adına kayıtlı taşınmazların davacıya devretmeyi yüklenmiş bulunmaktadır.
Her ne kadar taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri Türk Borçlar Kanununun 237 maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706 ve Noterlik Kanununun 89 maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına tabi ise de, dava konusu olayda olduğu gibi durumlarda, yanı davacının üzerine düşen edimini yerine getirmesinden sonra şekle aykırılığa bağlanan geçersizlik müeyyidesi adalet duygularını ağır şekilde örseler. Kanunda özel bir hüküm bulunmadıkça şekilsizlik nedeniyle geçersiz bir sözleşmenin ifasının da geçersiz kalması genel kural ise de, bu kural, MK’nun 2 nci maddesinde yazılı dürüstlük kuralına aykırı düşecek tarzda uygulanamaz. Ayrıca, somut olaya uygulanması gereken 6098 sayılı TBK.nun 175/1. maddesinde koşulun gerçekleşmesine iki taraftan birinin dürüstlük kurallarına aykırı bir hareketle mani olması halinde, o koşulun gerçekleşmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Davalı şirketin ortağı …’un gayrimenkul devri işlemini noterden onaylı yönetim kurulu kararı ile yüklendikten sonra davacının davalı şirketdeki hisselerini devrederek edimini ifa etmiş bulunmasına göre davaya konu devir kararındaki taahhütlere resmiyet kazandırmış bulunduğunun kabulü ile yönetim kurulunda alınan kararların geçerli olduğu ve taahhüt edilen gayrımenkullerin devri için resmi şekil şartı aranmasına gerek olmadığının kabulü zorunludur. (Yargıtay11. Hukuk Dairesinin 2008/13109 Esas – 2008/14347 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.)
Hisse devri kararı şirket yönetim kurulu kararı ile alındığı, alınan kararın noterde onaylatılıp pay defterine işlendiği, davacı tarafından çekilen ihtara davalı şirket tarafından verilen cevabi ihtarda davacının taleplerini …’a yöneltmesi gerektiği beyan edilmekle beraber aynı zamanda tapu harç ve masrafları hazır edilmesi halinde bu tapuların devri şirketçe yapılacağı belirtilmiş olup bu durumda hisseyi devredene karşı dava dışı …’un davalı şirketin tek ortağı oluşu ve hisse devrinin yönetim kurulu kararı ile yapılıp karar defterine işlendiği, alınan kararın şirketçede kabul edilip benimsendiği de gözetildiğinde alınan kararın şirketi de bağlayacağının kabulü gerektiği kanaatine varılmış ve tapu iptal ve tescil davaları yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar davacı tarafından aynı zamanda eksik ve geç ifadan kaynaklanan zararların tazmini için de dava açılmış ise de, hisse devir sözleşmesinde “şirketimizin yaptığı … … projesinden aşağıda nitelikleri belirtilen taşınmazlar …’e devredilecektir. 3 nolu ticari alan 54,80 m², 30 nolu bağımsız bölüm 70 m², 72 nolu bağımsız bölüm 70 m², 90 nolu bağımsız bölüm 100,80 m² olarak düzenlenmiştir.” Görüldüğü üzere sözleşmede sadece bu taşımazların devredileceği öngörülmüş olup, taşınmazların tamamlandıktan sonra anahtar teslimi suretiyle devredileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı eksik ifadan kaynaklı bir tazminat talebinde bulunamayacaktır. Yine hisse devir sözleşmesinde söz konusu taşınmazların davacıya devri hususunda kesin bir vade/süre öngörülmemiştir. En son davacı, davalıya 10/03/2017 tarihinde taşınmazların devri hususunda ihtarname çekmiş ve 7 iş günü süre vermiştir. Söz konusu sürenin dolmasıyla birlikte mevcut eldeki davayı hemen bir gün sonra açmıştır. Dolayısıyla davacı, davalıyı dava tarihi itibarı ile temerrüde düşürdüğünden davadan önce ifanın gecikmesi bulunmadığından davadan önceki dönem için geç ifadan kaynaklı tazminat ya da kira kaybı isteminde bulunamayacaktır. Ayrıca her ne kadar davacı delil olarak arsa malikleri ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmelerine de dayanmış ise de söz konusu sözleşmelerde davacı taraf değildir. Dolayısıyla davacı işbu sözleşmelere dayanarak (konutların tamamlanmış bir şekilde teslim edilmesi gerektiğinide) hak iddia edemeyecektir. Tüm bu hususlar dikkate alınarak davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile halen tapuda davalı adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısımlar yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Yine davacı tarafından tapu alım satım harçlarının davalıya yüklenmesi, davalı tarafından ise tapu alım-satım harçlarının davacıya yüklenmesi talep edilmiş ise de, tapu alım-satım masrafları ve harçlarının kim tarafından ödeneceği kanun ile düzenlenmiştir. Buna göre alım harçlarından alıcı, satım harçlarından satıcı sorumludur. Sözleşmede bunlardan kimin sorumlu olacağına ilişkin bir düzenleme yer almadığından mahkememizce bu konuda karar tesis edilmemiştir. Taraflar tapuda işlem yaptırırken rızai olarak bunu karşılamaz ise davacı söz konusu bedelleri ödeyip daha sonra bunu davalıdan rücu edebilecektir. Bu nedenlerle sonuç olarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile, halen tapuda davalı şirket adına kayıtlı olan;
a) … İli, … İlçesi, … Mahallesi … Mevkiinde … ada 16 parselde zemin kat 3 nolu bağımsız bölümde …/… arsa paylı bağımsız bölüm,
b) … İli, … İlçesi, … Mahallesi … Mevkiinde … ada 16 parselde 3 kat 30 nolu bağımsız bölümde …/… arsa paylı bağımsız bölüm,
c) … İli, … İlçesi, … Mahallesi … Mevkiinde … ada 16 parselde 7 kat 72 nolu bağımsız bölümde …/… arsa paylı bağımsız bölüm,
d) … İli, … İlçesi, … Mahallesi … Mevkiinde … ada 16 parselde 9 kat 90 nolu bağımsız bölümde …/… arsa paylı bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı … (T.C….) ADINA TAPUYA KAYIT VE TESCİLİNE,
2-Kalan kısımlar yönünden davanın reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 154.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 90.852,30TLden peşin olarak alınan (dava açılırken 31,40TL + tamamlama ile 19.835,30TL + 2.877,77TL) 22.744,47TLnin mahsubu ile bakiye 68.107,83TLnin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve posta masrafı olmak üzere toplam 4.877,50TLnin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Ayrıca davacı tarafından bu dava nedeniyle yatırılan (dava açılırken 31,40TL + tamamlama ile 19.835,30TL + 2.877,77TL) 22.744,47TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan herhangi bir gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/12/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI