Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/806 E. 2023/519 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/806 Esas
KARAR NO:2023/519

DAVA:Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/12/2021
KARAR TARİHİ:11/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesi ile; davalı şirketin 2016 yılı … … Şube Müdürlüğü mesuliyet sahası içerisinde atıksu ve içme suyu hatlarında yapım, bakım ve onarım işi kapsamında ihale edilen işte yüklenici olduğunu, müvekkili ile aralarında ihale sözleşmesi ve genel şartnamesi imza edildiğini, davalı şirket bünyesinde istihdam edilen … TCKN’li … tarafından …. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, dosyada kesin olarak kısmen kabul kararı verildiğini, bahsi geçen ilam ile …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası marifetiyle cebri icra yoluna gidildiğini, müvekkilinin dava dışı işçiye icra dosyası kanalıyla borcunun tamamını ödediğini, ödenmiş olan toplam10.302,40-TL’nin ticari faizi ile birlikte davalı şirketten rücuen alınarak tarafımıza ödenmesine karar verilmesini, müvekkili ile davalı şirket arasında akdedilen ihale şartnamesi ve sözleşmede yer alan hükümler ve ilgili kanun hükümleri çerçevesinde taraflar arasındaki ikili ilişki gereği davaya konu bedelin sorumlusunun davalı şirket olduğunu, mahkeme masrafı, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkememiz Dosyasında Av. … tarafından hazırlanan 14/04/2023 Tarihli Bilirkişi Raporunda;
I. Davalı şirket tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamış olmakla dosyaya mübrez Hukuk
uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk anlaşma tutanağında da … İcra Müd. … E sayılı dosyasına yapılan rücuen tazminat hususunda GÖRÜŞME YAPILMADAN ANLAŞMAMA olarak belirtilmiş olduğu görülmüştür.
II…. İcra Müd. … E sayılı ilamlı icra dosyasında … İş Mah. … E sayılı kararı ile kesinleşen ; TOPLAM ALACAK 8.208,06 TL olarak 11.11.2020 tarihli icra takibine geçilmiş olduğu,
… İcra Dairesi tarafından yapılan 09.12.2020 tarihli dosya kapak hesabının 9.598,97 TL olarak hesaplanmış olduğu … Bankası davacı banka hesabına gönderilen haciz yazısı uyarınca 10.302,90 TL ‘nin bloke edilerek icra dosyasına 10.302,40 TL olarak 22.12.2020 tarihli ödeme dekontu ile ödenmiş olduğu görülmüştür.
III.Dava dışı işçi …’ın SGK hizmet dökümü uyarınca 04.05.2016-11.05.2018 tarihlerinde davalı … İnş Taah San ve Tic Ltd Şti çalışması olduğu, mahkeme kararı uyarınca davacı kurumun asıl işveren davalı şirketin alt işveren olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık asıl işveren davacı kurumun, davalı şirket tarafından çalıştırılan işçiye mahkeme kararı nedeniyle ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet
üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir. Davacı kurum ile davalı şirketler arasında imzalanmış ve dosyaya mübrez yapım bakım ve onarım işine ait sözleşme anahtar teslimi götürü bedel sözleşme olarak belirlenmiş olup madde 22 ve 29 kapsamında personel ile ilgili sorumluluklar kapsamında “yüklenicinin /alt yüklenicinin sorumluluğu Yapım İşleri Genel Şartnamesinde yer alan hükümlerin uygulanacağı; Genel Şartnamenin 7. Bölümünde “çalışanların hakları ve çalışma şartlarının” düzenlendiği sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümlerince belirlendiği,yüklenicinin aynen uygulamakla yükümlü olduğu” belirlenmiş olup hizmet alım sözleşmesi ve eklerinde sorumluluğa yönelik bir madde olmayıp 4857 sayılı kanun madde 36 kapsamında “yüklenici/alt yüklenicinin ödenmeyen ücret nedeniyle hak edişlerinden kesinti yapılacağı” maddesi yer almaktadır. Sözleşmenin devamında kesin kabul ile teminat iadesi kısmında da “SGK uyarınca ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan vergi kesintilerinin kesin kabul tarihine kadar ödenmemesi durumunda teminatın 4735 sayılı kanun madde 13 uyarınca paraya çevrileceği” maddesi yer almaktadır.
Kaldı ki, taraflar arasındaki ilişkinin “Anahtar teslimi işler” olarak kabulü durumunda dahi 4857 sayılı İş Kanunu madde 36 doğrultusunda ihale makamı olan davacı kurumunun yalnızca kanuni sorumluluğu son 3 aylık temel çıplak ücrettir. Davacı kurum/ İhale makamının kıdem-ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ücreti ve yıllık izinler sebebiyle herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. İş bu durumda davacı kurumun asıl işveren olarak mahkeme kararı uyarınca 22.12.2020 tarihinde ödemiş olduğu 10.320,40 TL ‘nin tamamını ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile; işçinin davalı alt işveren nezdinde çalıştığı tüm dönem bakımından davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceği kanaati ile tüm delillerin ve olayın hukuki değerlendirmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, işbu rapor Sayın Mahkemenizin takdirine arz olunur.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda: Dava; davacı tarafından dava dışı çalışana ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili talebine ilişkindir.
…. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Davalı şirketin İTO kaydı Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
Dava dışı …’ın SGK kayıtları celp edilmiştir.
…. İcra Dairesi tarafından yapılan 09.12.2020 tarihli dosya kapak hesabının 9.598,97 TL olarak hesaplanmış olduğu … Bankası davacı banka hesabına gönderilen haciz yazısı uyarınca 10.302,90 TL ‘nin bloke edilerek icra dosyasına 10.302,40 TL olarak 22.12.2020 tarihli ödeme dekontu ile ödenmiş olduğu görülmüştür.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur.
İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de aynı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. (Yargıtay 6.Hukuk Dairesi 23.12.2021 tarih 2021/1394 E., 2021/2540 K.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı kurumun asıl işveren olarak mahkeme kararı uyarınca 22.12.2020 tarihinde ödemiş olduğu 10.320,40 TL ‘nin tamamını ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile işçinin davalı alt işveren nezdinde çalıştığı tüm dönem bakımından davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceği kanaati ile davanın kabulü ile 10.320,40-TL bedelin ödeme tarihi olan 22/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; 10.320,40-TL bedelin ödeme tarihi olan 22/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazine adına gelir kaydına,
4-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 704,96 TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 175,94-TL mahsubu ile bakiye 529,02 TL nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.700,00 TLnin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 175,94 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.11/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır