Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/744 E. 2022/626 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2021/744 Esas
KARAR NO:2022/626

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:25/01/2012
KARAR TARİHİ:18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının … Yönetiminin abone olduğu …Mah … .. Cad No:7 …/… adresine ait olmak üzere ikametin bulunduğu adreste kullanılan elektrik tüketim miktarına göre fatura tahakkuk ettiğini, bu faturalarda hizmet bedeli karşılığı olmayan K/K bedeli adı altında kayıp, kaçak bedeli alındığının tespit edildiğini, davacının enerji dağıtım hizmetini yaptığı bir sözleşme ile … AŞ’den almakta ise de kayıp kaçak bedeli ve diğer kalem ödemelerinin … aracılığıyla tamamen davalı …’a yapılmakta olduğunu, bahse konu elektrik faturalarında yer alan kayıp/kaçak bedelinin davacının kendi inisiyatifi ile düzenlediği bir bedel olmadığını, 4628 sayılı EPK dahilinde tüm yurtta ulusal tarife olarak uygulandığını, söz konusu tarifelerin ise EPDK tarafından belirlendiğini, ilgili hükümler gereğince EPDKnın kayıp kaçak bedellerinin abone faturalarına yansıtılması hususunda aldığı kararın mevcut yasal hükümlere aykırılık teşkil ettiğini beyanla, kayıp kaçak bedeli adı altında haksız olarak davacının ödemiş olduğu 89.912,12TLnin ödenmiş olduğu tarihlerden itibaren değişken yasal faiz oranı uygulanmak sureti ile hesaplanacak işlemiş faizi ile birlikte davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Danıştay’da açılarak görülmesi gerektiğinden görev nedeniyle davanın reddi gerektiğini, ayrıca husumet ve zaman aşımı itirazları bulunduğunu, bu hususun kabul görmediği takdirde davanın Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna ihbarını talep ettiklerini, kayıp kaçak bedelinin EPK, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Perakende Satış hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ gereğince müşterilere tahakkuk ettirildiğini, kayıp kaçak bedelinin 2011 yılı itibariyle tanımlanmakta ve belirlenmekte olan bir bedel olmadığını, bu bedelin 2011 yılı öncesinde de perakende satış lisansına da sahip olan dağıtım şirketinden elektrik satın alan tüketicilere aktif enerji bedeli içinde tahakkuk edilen bir bedel olduğunu, bu bedelin elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp kaçak hedef oranı ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğunu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun düzenlediği işlemlerin tüm tüzel ve gerçek kişilerini bağlayıcı nitelikte olduğunu, bu nedenle davalı … da aralarında bulunduğu dağıtım şirketlerinin söz konusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmasının mümkün olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
… 6.Tüketici Mahkemesinin 2012/… esas 2012/… karar sayılı 23/03/2012 tarihli görevsizlik kararı ile dosya … 32.Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilerek …/… esas numarasını almış olup, mahkemece yapılan yargılama sonucunda… esas … karar sayılı 31/12/2012 tarihli karar ile davanda görevli mahkemenin İlk Derece Mahkemesi olarak Danıştay olduğundan görev nedeniyle reddine karar verilmiş, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2013/11991 esas 2013/14983 karar sayılı 31/10/2013 tarihli ilamı ile görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan dosya … 32.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş ve … esas numarasını almış, … 32.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas… karar sayılı 12/06/2014 tarihli ilamı ile görevli mahkemenin İlk Derece Mahkemesi olarak Danıştay olduğundan ilk kararda direnilmesine karar verilmiş, karar davacı tarafça temyiz edilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/03/2021 tarihli 2017/3-1531 esas 2021/312 karar sayılı ilamı ile;
” Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince bozulmasına” karar verilmiş, davalı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuş ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2021/3-715 esas 2021/1177 karar sayılı 07/10/2021 tarihli ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş , İstanbul 32.Asliye Ticaret Mahkemesinin kapatılması sonucu dava mahkememize tevzi olunarak 2021/744 esas numarasını almıştır.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının savunması, Yargıtay ilamları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, kayıp kaçak bedeli adı altında davalı kurum tarafından tahsil edildiği belirtilen bedellerin davalıdan tahsili talebine ilişkin olup, 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği, ve geçici 20. Maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” belirtildiği görülmüştür. Bir kısım yerel mahkemeler tarafından 6719 sayılı yasa ile düzenlenen 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa’mızın 152. Maddesi uyarınca söz konusu yasaların iptali için başvuru yaptığı bilinmektedir. Yine Anayasa Mahkemesi sayfalarında yapılan incelemede bu başvuruların yapıldığı tarihten itibaren Anayasa’mızın 152. Maddesinde belirtilen 5 aylık bekleme süresinin dolduğu görülmüştür. Her ne kadar mahkememizce Anayasa Mahkemesine yapılan doğrudan doğruya bir başvuru bulunmamakta ise mahkememizce bilinen şekli ile bir kısım yerel mahkemeler tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucunda henüz bir karar verilmemiş olması, Anayasa’mızın 152/2. Maddesi uyarınca yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi tarafından 5 aylık süre içerisinde karar vermemesi halinde mevcut dosyayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre karara bağlayacağının düzenlendiği, Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe yürürlüklü olmadığı, davacı tarafça faturalarda belirtilen kayıp kaçak bedellerinin EPDK kurul ve kararlarına aykırı düzenlendiği yönünde bir iddianın da bulunmayışı gözönüne alındığında mevcut kanun kapsamında yapılan yasal değişiklik sebebiyle davacı tarafça açılan davada mahkeme yetkisinin ancak faturaların EPDK kararlarına aykırı olup olmadığının incelenmesi noktasında olabileceği, bu itibarla yapılan yasal düzenleme sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, yasal düzenleme sonrasında bu davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmeksizin aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Taraf vekillerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, taraflarca yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70TL karar harcının peşin alınan 1.335,20TLden mahsubu ile fazla alınan 1.254,50TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/10/2022

Katip …
E-İMZALI

Hakim …
E-İMZALI