Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/735 E. 2022/172 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/735
KARAR NO 2022/172

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/04/2018
KARAR TARİHİ:21/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: …. ve … Devlet Hastanelerinin hizmet binalarında Tıbbi Görüntüleme Hizmetinin Manyetik Rezonans, Bilgisayarlı Tomografi cihazları ile yapılan tetkik sonuç hizmetlerinin satın alınması işine ait ihalenin davalı şirket uhdesinde kaldığını, ihalenin davalı şirket uhdesinde kalmasından önce aynı sağlık tesislerinde 2008-2016 yılları arasında davacı şirket tarafından hizmet verilmesi ve davacı şirketin bu faaliyet alanındaki derin tecrübesi nedenleriyle tarafların işin birlikte yapılması/yürütülmesi amacıyla bir iş ortaklığı sözleşmesi akdettiklerini, davacı şirketin 2016 yılında aynı alanda … Cumhuriyetindeki faaliyetlerinin yoğunluk kazanması nedeniyle bahsi geçen sağlık tesislerindeki işini ve bu işte kullandığı tüm tomografi, MR ve benzeri cihaz ve ekipmanı taraflar arasında ortaklık kurulmak suretiyle bila bedel devrettiğini ve yeni ihaleye de davalı şirketin girmesini sağladığını, taraflar arasındaki sözleşmenin konusunun, bahsi geçen sağlık tesislerinde verilecek olan ve ihale ile davalı şirket uhdesinde kalan hizmet alımı işleri ile alakalı tüm gelir ve giderlerin %50 oranında paylaşılması, gelir ve gider usulünün hesaplanması ve işte kullanılacak cihaz ve demirbaşların mülkiyet oranlarının belirlenmesinden ibaret olduğunu, akabine Sağlık Bakanlığı tarafından 17/11/2017 tarihinde gerçekleştirilen yeni bir ihale ile KDV hariç 884.639,60 TL bedelli hizmet alımı yapıldığını, bu ihalenin daha önceki ihalenin devamı niteliğinde olup bu hizmet alımının da davalı şirketin ve taraflar arasındaki iş ortaklığı sözleşmesi dolayısı ile davacı şirketin uhdesinde kaldığını, sonrasında 07/02/2018 tarihinde yeni bir ihale yapıldığını, bu defa 36 ay süreli KDV hariç 10.035.258,00 TL bedelli hizmet alımı gerçekleştirildiğini, sözleşme ile davalı şirkete birtakım ek yükümlülükler getirildiğini, sözleşmenin 3.14.maddesi ile bu ek yükümlülüklerin ihlal edilmesi halinde davacı şirketin uğrayacağı zararların davalı şirket tarafından tazmin edileceği hususunun da hüküm altına alındığını, davalı şirketin bu ek yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmediğini, davacı şirkete sözleşmede geçen raporların verilmediğini, davacı şirket ile her ay düzenli yapılması gereken hesap mutabakatının sağlanamadığını, yapılan işler, tutulan kayıtlar, elde edilen gelirler, doğan giderler gibi ortaklar arasında olabilecek en temel bilgilerin dahi paylaşılmadığını, davacı şirketin ortaklık adına adı geçen hastanelerde verilen hizmetten elde edilen gelir ve konuya ilişkin kayıtlarından sağlıklı bir bilgisi bulunmadığını, dolayısı ile davalı şirketten alacağının olup olmadığını bilmediğini, bahsi geçen sağlık tesislerinde verilen hizmet ile ilgili elde edilen gelir, gider v.b.diğer tüm kayıtların davacı şirket ile paylaşılması, kar ve zarar hesabı yapılması ve ortak bir irade ile belirlenecek bir bağımsız denetim kuruluşu vasıtasıyla bunların incelenmesi hususunda davalı şirketle defalarca sözlü olarak çağrıda bulunulmasına karşın hiçbir yanıt alınamadığını, bu hususta davalı şirkete gönderdikleri … 15.Noterliğinin 29/03/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesine de herhangi bir cevap verilmediğini, bu ihtarnamede 07/02/2018 tarihli yeni ihale konusu işler kapsamındaki ortaklığın şart ve hükümlerinin, şeffaflık ve hesap verilebilirliğe önem verildiği yönetim anlaşılının daha etkin olduğu yeni bir sözleşme ile belirlenmesi taleplerini de ilettiklerini, davacı şirketi bu ihtarnameyi göndermeye itenin davalı şirket yetkilisinin davacı şirkete gönderdiği 10/01/2018 tarihli e-posta olduğunu, e-postada bahsi geçen 2017 yılının sonuna kadarki davalı şirket yetkilisi tarafından yapılacağı iddia edilen hesapların davacı şirkete hiçbir zaman ulaşmadığını, bu e-postada ne denmek istendiği ve ne şekilde bir hesaplama yapılacağının anlaşılamadığını, davalı şirketin bu eylemleri nedeniyle davacı şirketin sözleşmeye bağlı kalmasının dürüstlük kuralı uyarınca kendisinden beklenemeyecek bir hal aldığını, bu nedenlerle ifadan vazgeçerek davalı şirketin tüm ticari defter ve kayıtları incelenerek bahsi geçen sağlık tesislerinde 16/05/2016 tarihinden beri verilen hizmet kapsamında elde ettiği gelir ve giderler ile kar ve zararlarının belirlenmesine, davacı şirkete yapılan bir takım ödemelerin mahsubundan sonra davacı şirketin bir alacağının olup olmadığının tespitine, varsa bunun davalı şirketten tahsiline, 07/02/2018 tarihli ihaleyle alınan iş ile ilgili kazanç hesabı yapılarak, davacı şirketin mahrum kalacağı kar miktarının davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin merkezi …’da olup yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında iddia edildiği gibi bir iş ortaklığı ilişkisi kurulmadığını, dava dilekçesi ekinde İş Ortaklığı Sözleşmesi başlıklı ve altında …’ın imzasının bulunduğu evrak sunulduğunu, davalı şirketi temsil ve ilzama şirket ortaklarından … ile …’ın müştereken yetkili olduklarını, davalı şirketin çift imza ile temsil edildiğini, dolayısı ile davacı tarafın dayanak olarak sunduğu sözleşmede çift imza olmaması sebebiyle davalı şirketi söz konusu sözleşmeden sorumlu tutmaya olanak olmadığını, taraflar arasında akdedildiği iddia edilen sözleşmeyle alakalı olarak davalı şirketin ortağı … ile görüşüldüğünü ancak diğer şirket ortağı …’in iş ortaklığına onay vermemesi nedeniyle sözleşmenin geçerlilik kazanmadığını, taraflar arasında geçerlilik kazanmayan sözleşmenin 3.5 maddesinde taraflar arasında her ayın 30’unda görülecek hesaba göre belirlenecek alacağı karşılığında … Tıp adına fatura düzenleneceğinin yazılı olduğunu, oysa davacı yanca davalı şirket adına her ay için tanzim edilmiş bir fatura bulunmadığını, davacı ile iddia ettiği gibi bir ilişki kurulmasa da davacıdan da muhtelif hastaneler için ihtiyaç duyuldukça BT Tetkik Raporlandırma Hizmeti alındığını, davalı şirket ticari defter ve belgeleri ile faturaları üzerinde yapılan incelemede 2015 yılında davacı şirketten faturaya dayalı olarak toplam 43.466,19 TL tutarlı BT Tetkik Raporlandırma hizmeti alındığı ve fatura bedellerinin ödendiği, 2017 yılında ise davacıya toplam 167.450,17 TL avans ödenmiş ise de 36.140,80 TL tutarlı hizmet faturası haricindeki bakiye 131.309,37 TL’nin faturasının düzenlenmediği, yine 2018 yılında alınan BT Tetkik Raporlandırma Hizmeti için 30/01/2018 tarihinde 37.000 TL tutarlı ödeme yapılmış ise de davacı yanca verilen hizmetlerin faturalandırması yapılmadığından ötürü davalı şirketin toplam 168.309,37 TL alacaklı olarak gözüktüğünü, davacının hizmetlerini faturalandırmamış olması ve verilen hizmeti de layıkıyla sunmamış olması karşısında kendisiyle artık çalışılmayacağının davalı şirket yetkililerince bildirilmesine kızmış olsa gerek geçerlilik kazanmayan bu sözleşmeye dayanarak haksız ve kötü niyetli olarak uyuşmazlık çıkardığını, MR ve benzeri diğer cihaz ve ekipmanların taraflar arasında ortaklık kurulması suretiyle bila bedel devredildiği iddiasının da asılsız olduğunu, bu iddiaların hiçbir delile dayanmamakta olup tamamen soyut beyandan ibaret olduğunu, davacının iddialarını ispatla yükümlü olduğunu, bu nedenlerle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, taleplerinin kabul görmemesi halinde ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedildiği ileri sürülen adi ortaklık sözleşmesi uyarınca davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin bulunup bulunmadığı ve bu sözleşmeden kaynaklı alacağın olup olmadığına yönelik alacak davasıdır.
Mahkememizin 2018/350 esas, 2019/1014 karar sayılı 16/12/2019 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul BAM 3.Hukuk Dairesinin 2020/431 esas, 2021/2589 karar sayılı, 11/10/2021 tarihli ilamı ile, davacı yemin deliline dayanmakla davacı tarafa adi ortaklık sözleşmesinin varlığı yönünden davalı tarafa yemin hakkı bulunduğu hatırlatılmadığından mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama ile davacı tarafa adi ortaklık sözleşmesinin varlığı yönünden yemin metnini ibraz etmesi için kesin süre verilmiş, davacı vekili 14/02/2022 tarihli dilekçesi ekinde yemin metnini dosyaya ibraz etmiş, yemin metni davalı şirkete ve vekiline ayrı ayrı tebliğ edilmiş, davalı vekili 16/02/2022 tarihli dilekçesi ile yemin metninin içeriğine itiraz ederek metnin mahkememizce denetlenerek yeniden düzenlenmesini talep etmiş, mahkememizce yeniden düzenlenen yemin metni uyuşmazlık tarihinde ve yeminin teklif edildiği zamandaki yani son duruma göre müşterek imza yetkilileri tarafından eda edilmek üzere … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, … 2.ATM.nin … Talimat sayısı ile şirket yetkililerinin yemini yaptırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, BAM ilamı ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;davacı tarafça delil olarak davalının ticari defterlerine dayanılmış, alınan bilirkişi raporunda; davalının incelenen 2016 yılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, 2017 yılına ait yasal defterlerin e-defter beratı olarak muhasebe usul ve esasları çerçevesinde tutulmuş olduğu, davalının bahse konu 3 hastaneyle ilgili toplam gelirinin 3.892.567,35 TL olduğu, giderler toplamının 4.113.583,71 TL olduğu, davalı şirketin neticede 221.016,36 TL zarar ettiği, davacının hissesine %50 oranına isabet eden 110.508,18 TL olduğu, davalının %50 oranına isabet eden miktarın 110.508,18 TL olduğu, bu hesaplama dışında davalının davacıya 2017 yılında cari hesap ve yevmiye defter ve yasal defter kayıtlarında toplam olarak 131.309,37 TL ödediği, hesaplamalarda bu işlem ödentilerin baz alınmadığı, bunun neticesinde davalının 2017 yılı toplam olarak davacıya ödemiş olduğu miktardan ve ayrıa %50 hisse zararı olmak üzere 241.817,55 TL davalının davacıdan alacaklı olduğu, bahse konu cihazların davalı şirket tarafından alındığı, bu cihazlarla ilgili davacının bir ödemesinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça dosyaya tarihsiz adi ortaklık sözleşmesi ibraz edilmiş, davalı tarafça sözkonusu sözleşmenin geçersiz olduğu, davalı şirketin iki temsilcinin müşterek imzaları ile temsilinin düzenlendiği,sözleşmenin tek bir temsilci tarafından imzalandığı, diğer şirket temsilcisinin onay vermemesi sebebiyle sözleşmenin geçersiz olup, yürürlüğe de girmediği beyan edilmiştir. Dosyadaki imza sirkülerine göre, davalı şirketin, iki temsilcinin müşterek olarak atacakları imza ile temsil edileceğinin düzenlendiği görülmüştür.Bu bağlamda asıl uyuşmazlık; öncelikle taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesinin kurulup kurulmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır.
“…Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşme olup, adi ortaklık ilişkisi mutlaka sözleşme temeline dayanır. Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir.
Her ne kadar adi ortaklık ilişkisi her hangi bir şekle bağlı değilse de, bu kural geçerlilik şekli bakımından söz konusu olup, ihtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer.
Adi ortaklıkta yazılı sözleşme, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracıdır.
HMK’nın 200.(HUMK m.288 ve 289.) maddesi gereğince; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 2.500,00 TL’yi geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. (bknz. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/3615 E. 2017/13443 K. Sayılı ilamı)
Davacı davasını dayandırdığı adi ortaklığın varlığını ispatla yükümlüdür. Davacı, dayandığı adi ortaklığın varlığını yazılı delil ile isbat edememiştir.Davacı “yemin” deliline dayanmış, davalı şirket yetkilileri tarafından “Davacı şirket ile adi ortaklık sözleşmesi imzalamadığımıza, davacı şirket ile adi ortaklık ilişkisi kurulmadığına, davacı şirket ile 2008-2016 yılları arasında Edirne Kamu Hastaneleri Birliği’ne bağlı sağlık tesislerinde davacı şirketin hakları ve ekipmanları üzerinden kamu hastanelerinin işlerini yapmadığımıza ve alınan ihaleler kapsamında tüm gelir ve giderlerin %50 oranında paylaşılması hususunda ortaklık ilişkisi kurulmadığına namusum, şerefim ve kutsal saydığım tüm değerlerimiz üzerine yemin ederim” şeklinde yemin eda edilmiştir. Bu nedenlerle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile 44,80 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 1.000,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, HMK 342.maddesine uygun olarak düzenlenmiş dilekçenin, HMK 343.maddesi gereğince Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilmesi ve HMK 344.maddesinde belirtilen harç ve giderlerin yatırılması sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar tefhim edildi, usulen anlatıldı. 21/03/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza