Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/666 E. 2022/809 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/666 Esas
KARAR NO :2022/809

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:19/10/2021

BİRLEŞEN DAVADA (….Asliye Ticaret Mah.nin … Esas sayılı dosyası)

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:13/12/2021
KARAR TARİHİ:07/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
ASIL DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının, daalı şirketin ortağıolup, davalı şirketteki hissesini muris babası …’nin ölümü üzerine alınan veraset ilamı gereğince kazandığını, davacının davalı şirketteki hisse oranının %6,52, hisse adedinin 3.384.335, sermaye tutarının ise 33.843,35TL olduğunu, 15/09/2021 tarihinde davalı şirketin 2020 yılı olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, işbu olağan genel kurul toplantısına vekaleten katılarak, genel kurulda alınan kararlara karşı muhalefet şerhi koyduğunu ve olumsuz oy kullandığını, bu hususların 21/07/2020 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağıyla sabit olduğunu, davalı şirketin 15/09/2021 tarihli 2020 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların iptali gerektiğini, dava konusu olağan genel kurul kararlarının kanuna, şirket esas sözleşmesine ve yönetmeliğin emredici hükümlerine aykırı olduğunu, genel kurul toplantı gündeminin 3., 4, 5 ve 7.maddesinde yer alan ve oylamaya sunulan hususlarda oylamada olumsuz oy kullanıldığını ve karara muhalefet edildiğini, şirkette yönetim kurulu üyesi ortakların (eski ortak … ve halen ortak …) ve şirketin taraf olduğu 02/12/2019 tarihli pay ve taşınmaz devirlerine ilişkin sözleşme çerçevesinde şirket içinde önemli bir pay devrinin gerçekleştiğini, her iki ortağın, haksız menfaat sağlamak amacıyla, adlarına kayıtlı payın devrine karşılık dava dışı … Ticaret Türk AŞ’nin kendilerine borçlandığını, genel kurula hiç getirilmeden ve oylamaya sunulmadan gerçekleştirilen bir pay devrinin söz konusu olduğunu, söz konusu pay devir işlemleri ile … ve …’nin her iki şirketi de zarara uğratarak kendilerine haksız menfaat elde ettiklerini, 04/03/2020 tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile hisse devirleri gerçekleştiğini ve şirket ortaklık yapısının değişmesinin kabul edildiğini, her iki şirketin yönetim kurulu üyesi olan iki ortağın, şirketler arasında kendilerine göre pay devirleri gerçekleştirdiğini ve bunun karşılığında yine kendi kararlaştırdıkları bedellerle hisse devirlerini yaptıklarını, ayrıca 4.maddede yer alan şirket bilanço ve gelir tablolarına ilişkin olarak, hem bağlı şirket olarak davalı şirketim hem de bağlı olduğu …’in finansal bilgilerini kapsayan finansal tablo düzenlenmesi gerekirken, iptali talep edilen genel kurul öncesinde hazırlanmadığını ve genel kurul incelemesine sunulmadığını, bilançoların 2019 yılında gerçekleştirilen ve şirketi zarara uğratan ve borçlandıran işlemlere yer verilmeksizin, şirketin gerçek mali durumunu ortaya koymaksızın düzenlendiğini, şirketin mal varlığı da dahil şirketin önemli maddi kaynakları olan bir kısım gayrimenkullerin yönetim kurulu üyeleri arasında devir ve temliklerinin yapıldığını, ayrıca gayrimenkullerin değerleme yöntemlerinin de tartışmalı bir konu olduğunu, davalı şirketin olağan genel kurulunda alınan kararların kanuna aykırı olduğunu beyanla, davalı şirketin15/09/2021 tarihli 2020 yılı olağan genel kurulda alınan 3,4,5 ve 6.maddede alınan kararların iptalini, davalı şirketin dava konusu 2020 yılı olağan genel kurulda imza yetkilisi yönetim kurulu üyesi …’nin, çoğunluk pay sahibi olarak muhalefet şerhlerine rağmen yönetim kuruluna seçilmiş olup, şirket mal varlığını ve davacı ile diğer azınlık pay sahiplerini zarara uğratıcı işlemlere devam edileceğini açık olduğundan, şirkete tedbiren TMK ve TTK hükümleri gereği yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iptali istenen genel kurula katıldığını ve eleştiri düzeyinde kalan beyanlarda bulunduğunu, görüşmelerde aksi görüşler bildirdiğini ancak kararlara muhalif olmadığını, yapılan görüşme sırasında alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımayacağını, muhalefetin görüşülen öneriye değil, alınan karara karış yapılması gerektiğini, bu nedenle TTK gereğince dava şartının gerçekleşmediğini, davacının bundan önce yapılmış olan 04/03/2020 ve 31/07/2020 tarihli genel kurulların iptali için açmış olduğu İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyalarda da dile getirdiğini ve bu genel kurulların iptalinin temel nedeninin de bu devirlere bağladığını, davacıların tüm genel kurulların iptalini aynı iddiaya dayandırmasının derdestlik içerdiğini, dava konusu genel kurulda bu konuda alınmış bir karar da olmadığından bu iddianın hiçbir şekilde incelenmemesi gerektiğini, davacının iddialarının haksız olduğunu, davacı taraf iddialarını, hiç bir imza yetkisi olmayan bir rapora dayandırmakta olup bu konudaki cezai şikayet haklarının da saklı olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin 2020 yılı için ibra edilmeleri ve …’nin 3 yıl süre ile tek başına yönetim kurulu üyesi seçilmesine engel bir durum teşkil etmediğini, bir anonim şirkete kayyım tayininin, şirketin tüm faaliyetini etkileyen, son derece önemli ve ciddi bir işlem olduğunu, dolayısıyla böyle bir talebin de gerçek ve somut hukuki ve dayanaklara istinat etmesi gerektiğini, davacı ve azınlık pay sahiplerinden … …’nin dışındaki diğer pay sahiplerinin, davalı şirketin önceki büyük pay sahibi …’nin vefatı ardından mirasın paylaşımı konusunda herhangi bir ihtilaf yaşamadığını, dolayısıyla hiçbir zaman davalı şirketin hukuka aykırı işlemler gerçekleştirdiği savında da bulunmadıklarını, davalı şirketin organsızlığının söz konusu olmadığını, halihazırda yönetim kurulunun görevinin başında olduğunu, dolayısıyla davalı şirkete MK ve TK hükümleri uyarınca bir yönetim kayyımı tayin talebinin hukuki hiçbir dayanağı bulunmadığını, davacı tarafından delil olarak sunulan mali müşavir tarafından hazırlanan mali tablolara yönelik özel amaçlı inceleme raporunun usul açısından geçersiz bir rapor olup, söz konusu raporun davada delil teşkil etmesinin mümkün olmadığını, 15/09/2021 olağan genel kurul toplantısında alınan kararların TTK ve ana sözleşmeye uygun kararlar olup, dava konusu edilen olağan genel kurul toplantısında 3 yıllığına yönetim kurulu üyesi seçilen …’nin seçilmiş olmasının da yine kanuna ana sözleşmeye ve şirketin ortaklık yapısına uygun olup davacının afaki beyanları ve şirketin mal varlığı üzerinde hukuka aykırı işlem yapabileceği iddiasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, …’nin çok uzun yıllardır davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olup, bugüne kadar şirkete zarar verecek hiçbir eylem içerisinde bulunmadığını beyanla, davacının yönetim kayyımı atanması talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Ticaret Türk Anonim Şirketi’nin 2020 yılına ait olağan genel kurul toplantısı için 15.09.2021 tarihinde şirket merkez adresi … … Naci Cd. No:64/A …/ … adresinde toplanıldığını, 1.Olağan genel kurul toplantısında 2020 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu, 2020 yılına ait bilanço ve gelir tabloları, yönetim kurulunun ibrası, yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395. ve 396. maddelerinde öngörülen yetkilerin verilmesi hususlarında davacı vekili tarafından olumsuz oy kullanılarak toplantı tutağına muhalefet şerhi düşüldüğünü, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu incelendiğinde; rapordaki bilgilerin TTK’nın 516. Maddesine, ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan “Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi” hakkında yayınlanan 08.08.2012 tarihli yönetmeliğe aykırı olduğu saptandığını, 2020 yılına ait Bilanço ve Gelir tabloları hususunda şirketin gerçek mali durumunu ortaya koymaksızın düzenlenmiştir zira şirketi borçlandıran işlemlere yer verilmeden hazırlandığını, yönetim kurulunun pay sahiplerinin haklarını korumak yerine kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ederek şirketi zarara uğratıp borçlandırdığından, hukuka aykırı işlemlere devam edecek olduğundan yönetim kurulunun ibrası ve TTK’nın 395. ve 396. Maddelerde öngörülen yetkilerle donatılmasının mümkün görülmediğini, …’nin 15.09.2021 tarihinde gerçekleştirilen 2020 yılına ait olağan genel kurulunun 3, 4, 5, ve 6 numaralı maddelerinin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin birlikte ve zincirleme şekilde davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, iptali istenen genel kurula katıldığını ve eleştiri düzeyinde kalan beyanlarda bulunduğunu, görüşmelerde aksi görüşler bildirdiğini, ancak kararlara muhalif olmadığını, yapılan görüşme sırasında, alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımayacağını, muhalefetin, görüşülen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerektiğini, bu nedenle TTK gereğince öngörülen dava şartının gerçekleşmediğini, öncelikle huzurdaki davanın İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/666 Esas no.lu dava dosyası ile birleştirilmesine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
….Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı 23/05/2022 tarihli kararı ile dosya mahkememizin işbu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş ve yargılamaya mahkememizin işbu dosyası üzerinden devam olunmuştur.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, 15/09/2021 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli, sözleşme ve ekleri, inceleme raporu, ticaret sicil kayıtları, ortaklar pay defteri sureti, ticaret sicil gazetesi, ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/… esas sayılı dosyası sureti, ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası sureti, İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/6 esas sayılı dosyası sureti celp olunmuştur.
Mahkememizin 22/10/2021 tarihli ara kararı ile, davlı şirketin hali hazırda yönetim kurulu bulunduğundan ve yönetim kurulu üyesi seçilen …’nin hukuka aykırı olduğu iddia edilen iş ve işlemlerinin açılabilecek bir sorumluluk davasında görülebileceği anlaşıldığından, davacının kayyım tayini isteminin reddine karar verilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi SMMM …, Nitelikli Hesaplama Uzmanı … ve Finans Uzmanı … tarafından tanzim olunan 14/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulune uygun tutulduğunu, şirketin finansal durumu incelendiğinde, 2020 yılında ticari zararın 40.089,17TL, mali zararın 40.089,17TL zarar il kapatıldığının görüldüğünü, gündemin 3 maddesi ile alınan 2020 yılı yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması ve görüşülmesine ilişkin madde ile ilgili olarak, davaya konu genel kurul tutanağına bakıldığında, gündemin 3.maddesiyle yönetim kurulu faaliyet raporlarının okunduğu ve müzekkeresine geçildiğini, davalı firma tarafından 01/01/2020-31/12/2020 dönemlerine ait faaliyet raporunun alındığının görüldüğünü, genel kurul toplantısının 2.gündem maddesinde alınan faaliyet raporu hakkında sorular sorulduğu, bunlara cevap verildiğini, gündemin 3.maddesinde, faaliyet raporuna ilişkin bir karar alınmadığından, iptal yaptırımının gündeme gelmesinin de söz konusu olmadığını, zira iptale karar verebilmek için ortada bir genel kurul kararı olması gerektiğini, gündemin 4.maddesiyle 2020 faaliyet yılına ilişkin bilanço ve gelir tablosunun müzakere edildiğini ve oy çokluğuyla kabul edildiğini, şirketin 2020 yılına ait kar/zarar tablosuna bakıldığında davalı firmanın 2020 yıllarında zarar ettiğini, ancak yapılan tespitler doğrultusunda davalı firmanın bilanço ve gelir tablosunda yer alan kar/zarar tutarının kurumlar beyannamesinde beyan edilen ile mizan ile birbirini uymadığını, işbu yapılan tespitler doğrultusunda genel kuruldaki 4.gündem maddesinin iptal edilmemesi hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğunu, gündemin 5.maddesi ile alınan 2020 yılı döneme ait yönetim kurul üyesinin ibra edilmesinin görüşülmesi ile ilgili olarak, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını, hem kendi ibralarında hem de diğer yönetim kurulu üyelerinin ibralarında kullanamayacaklarını, ilgili genel kurul tutanağına bakıldığında yönetim kurulu üyesinin 6.768.670 olumsuz, 45.151.030 olumlu oyla, oy çokluğuyla ibra edildiğini, yönetim kurulu üyesi olduğu anlaşılan dolayısıyla söz konusu ibra kararında ibra edilen yönetim kurulu üyesinin oy hakkından yoksunluğunun dikkate alındığını ve oy kullandırılmadığını, anılan çerçevede iptale tabi bir durum olmamakla birlikte takdirin mahkemeye ait olduğunu, gündemin 6.maddesi ile yönetim kurulu üyesine TK 395 ve 396 hükümleri uyarınca izin verilmesi ile ilgili olarak, davaya konu genel kurula bakıldığında 45.151.030 adet olumlu oya karşılık, 6.768.670 adet olumsuz oyla oy çokluğuyla TK 395 ve 396 uyarınca izin verilmesinin kararlaştırıldığını, Yargıtay kararlarında oy hakkından yoksun olanların oy kullanmaları halinde, bu oylar çıkarıldığında kararın yönü değişiyorsa kararın iptali gerektiğini, anılan nedenlerle de iptali kabil bir karar bulunmadığını, 3,4,5 ve 6 numaralı gündemde bir karar olmadığından butlanın veya iptalinin de gerekmeyeceğini, 3,4,5 ve 6 numaralı gündem maddelerinde alınan kararlar bakınından herhangi bir butlan sebebinin bulunmadığını, 3,4,5 ve 6 numaralı gündem maddelerine ilişkin olarak davacının toplantıya katılan vekilinin, kararlara peşinen muhalefet ettiğini, kararlar alındıktan sonra muhalefet şerhlerinin verilmediğini, Yargıtay uygulamasında bu durumda pay sahibinin iptal davası açma hakkının bulunmadığının kabul edildiğini, ayrıca her bir gündem maddesi bakımından da iptali gerektirir kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılığın bulunmadığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Asıl ve birleşen davada da; davalı şirketin 15/09/2021 tarihinde yapılan 2020 yılı olağan genel kurulunda alınan 3,4,5 ve 6 nolu kararlarının iptaline yönelik genel kurul karar iptali davasıdır.
Yapılan yargılama, asıl ve birleşen dosyada davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, toplanan deliller, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; asıl davada davacı …’nin davalı şirketin ortağı olduğu, davacının davalı şirketteki hisse oranının %6,52, hisse adedinin 3.384.335, sermaye tutarının 33.843,35TL olduğu, birleşen dosya davacısı …’in de davalı şirketin ortağı olup, davalı şirketteki hisse oranının %6,52, hisse adedinin 3.384.335, sermaye tutarının 33.843,35TL olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ise, davalı şirketin 15/09/2021 tarihinde yapılan 2020 yılı olağan genel kurulunda alınan 3,4,5 ve 6 nolu kararların iptali noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
TTKnun 445.maddesinde ” 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” denilmekte olup, TTKnun 446/1.maddesinde ise toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten kişilerin iptal davası açabilecek kişiler olarak düzenlenmiştir. Yargıtay kararları uyarınca, salt karara olumsuz oy vermek iptal davası açmak bakımından yeterli olmayıp, ek olarak muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmesini istikrarlı bir şekilde aramaktadır. Muhalefet şerhinin, karardan sonra verilmesi lazımdır. Toplantının başında veya daha karar alınmadan verilen muhalefet iptal davası açma hakkı vermez.
15/09/2021 tarihinde yapılan 2020 yılı olağan genel kurulunda alınan kararlar incelendiğinde;
Gündemin 3.maddesi ile alınan 2020 yılı yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması ve görüşülmesine ilişkin gündem maddesi ile ilgili olarak; yönetim kurulu faaliyet raporunun okuduğu ve müzakeresine geçildiği, davalı firma tarafından 01/01/2020-31/12/2020 dönemlerine ait faaliyet raporunun alındığı, genel kurul toplantısının 2.gündem maddesinde alınan faaliyet raporu hakkında sorular sorulduğu, bunlara cevap verildiği, Gündemin 3.maddesinde faaliyet raporuna ilişkin bir karar alınmadığı, dolayısıyla iptale karar verebilmek için ortada bir genel kurul kararı olması gerektiği,
Gündemin 4.maddesi ile alınan 2020 yılı yönetim bilanço ve gelir tablosunun okunması ve görüşülmesine ilişkin gündem maddesi ile ilgili olarak; 2020 faaliyet yılına ilişkin bilanço ve gelir tablosunun müzakere edildiği ve oy çokluğuyla kabul edildiği, şirketin 2020 yılına ait kar/zarar tablosuna bakıldığında davalı firmanın 2020 yıllarında zarar ettiği, ancak davalı firmanın bilanço ve gelir tablosunda yer alan kar/zarar tutarının kurumlar beyannamesinde beyan edilen ile mizan ile birbirine uymadığı,
Gündemin 5.maddesi ile alınan 2020 yılı döneme ait yönetim kurulu üyesinin ibra edilmesinin görüşülmesine ilişkin gündem maddesi ile ilgili olarak; ibra kararları da ağırlaştırılmış nisaba tabi olmayıp adi nisaba tabidir. Hem güncel pay sahipliği yapısı hem de arttırım öncesi pay sahipliği oranları dikkate alındığında söz konusu gündem maddesi için gerekli yeter sayılarının sağlandığı, bu hususta yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile ilgili “oydan yoksunluk ” hali incelendiğinde, ilgili hüküm olan TTKnun 436/2 maddesinde “şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haciz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz” denilmekte olup, bu hüküm çerçevesinde yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını, hem kendi ibralarında hem de diğer yönetim kurulu üyelerinin imzalarında kullanamazlar. İlgili genel kurul toplantı tutanağına bakıldığında, yönetim kurulu üyesinin 6.768.670 olumsuz, 45.151.030 olumlu oyla, oy çokluğuyla ibra edildiği, yönetim kurulu üyesi olduğu anlaşılan dolayısıyla söz konusu ibra kararında, ibra edilen yönetim kurulu üyesinin oy hakkından yoksunluğunun dikkate alındığı ve oy kullandırılmadığı bu bağlamda iptale tabi bir durum olmadığı,
Gündemin 6.maddesi ile yönetim kurulu üyesine TTK 395 ve 396 hükümleri uyarınca izin verilmesine ilişkin gündem maddesi ile ilgili olarak; TTK 395 uyarınca yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz, TTK 396 gereğince yönetim kurulu üyesi, genel kurulun izni olmaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamaz, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Yönetim kurulu üyesinin şirketle işlem yapabilmesi veya şirketle rekabet edebilmesi için bu konuda kendisine genel kurulca izin verilmeli, yani genel kurulun bu konuda bir karar vermesi gerekmektedir. Yargıtay uygulaması uyarınca, bu gündem maddesine ilişkin yapılan oylamada yönetim kurulu üyesi TTK 436/1 uyarınca oy hakkından yokundur. Davaya konu genel kurul toplantı tutanağına bakıldığında, 45.151.030 adet olumlu oya karşılık, 6.768.670 adet olumsuz oyla oy çokluğuyla TTK 395 ve 396 uyarınca izin verilmesi kararlaştırılmıştır.
Asıl ve birleşen dava birlikte değerlendirildiğinde, davalı şirketin 15/09/2021 tarihli olağan genel kurulunda alınan 3,4,5 ve 6 numaralı gündem maddeleri incelenmekle, kararların iptalinin gerekmediği, davacının toplantıya katılan vekilinin, kararlara peşinen muhalefet ettiği, karar alındıktan sonra muhalefet şerhlerinin tutanağa geçirilmediği, bu nedenle davacıların TTK 445 ve TTK 446 maddeleri ve Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, iptal davası açma hakkının bulunmadığı, ayrıca her bir gündem maddesi bakımından da iptali gerektirir, kanuna ve ana sözleşmeye aykırı bir durumun mevcut olmadığı kanaatine varılmakla, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş yine davacı tarafından beklenmesi talep edilen davanın farklı bir şirketin genel kurulunun iptaline yönelik olması bu bağlamda sonucunun dosyamız sonucuna etkili olmadığı da dikkate alınarak bekletici mesele yapılmamış ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Asıl davada;
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30TL nin mahsubu ile bakiye 21,40TLnin davacı …’den alınarak Hazine’ye irat kaydına,
c-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
d-Davacı …’den tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Birleşen davada;
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30TL nin mahsubu ile bakiye 21,40TLnin davacı …’den alınarak Hazine’ye irat kaydına,
c-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
d-Davacı … tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/12/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI