Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/51 E. 2021/888 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/51 Esas
KARAR NO:2021/888

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:11/02/2010
KARAR TARİHİ :11/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 01/05/2007 tarihinde otogaz lpg bayi sözleşmesinin akdedildiğini, akdedilen sözleşmenin 11 no’lu bendinde belirtildiği üzere sözleşmenin 28 ay vadeli olduğunu, sözleşmenin bitim süresinden önce … 2. Noterliğinin 24/02/2009 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmenin yenilenmeyeceği hususunun müvekkili şirket tarafından davalıya ihtaren bildirildiğini, davalı şirket tarafından … 40. Noterliğinin 23/09/2009 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle süresi içinde yenilemeyeceklerini bildirdikleri sözleşmenin teminatı olarak müvekkili şirket tarafından nakit olarak verilen 19.000,00-TL teminatın sözleşme gereği davalı şirket lehine irat kaydedildiğinin bildirildiğini, ihtarnameye cevaben hukuka aykırı şekilde el koyulmuş olan teminatın iadesi için ihtarname keşide edilmişse de davalı tarafından herhangi bir cevap verilmediğini, fazlaya ilişkin talep ve haklar saklı kalmak kaydıyla sözleşme imzalanırken müvekkili şirket tarafından yatırılmış olan 19.000,00-TL’nin hukuka aykırı şekilde el koyulması nedeniyle işbu tutarın ve bu durumdan müvekkilinin manevi olarak zarara uğraması nedeniyle 1.000,00-TL manevi zararın teminatın hukuka aykırı el konulduğu tarihten itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte ödenmesini dava masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde de belirtildiği zere müvekkili ile davacı karşı davalı bayi arasında 2002 yılından beri devam eden bayilik sözleşmesinin 01/05/2007 tarihli otogaz lpg bayi sözleşmesinin imzalanarak yenilendiğini ve davacının sözleşmenin 8. maddesi gereği müvekkiline 19.000,00-TL bedelli teminat mektubu verdiğini, sözleşmenin 2. maddesinde ” … bayinin sadece …’tan satın alıp stok tankında bulundurduğu lpg’yi … tanklarına dolum yapma işidir.” şeklinde düzenlendiğini ve tarafların yeni şartlarda mutabık kalması nedeniyle sözleşmeyi yenilediklerini, karşı tarafın sözleşmeden ayrıca kendi talebi ve rızasıyla satış taahhütnamesi vererek müvekkilinden aylık 10 ton lpg almayı taahhüt ettiğini ve bu miktarda alım yapmaması halinde satış taahhütnamesinin 2. Maddesi gereği müvekkiline verdiği teminatın 5 katını tazminat olarak vermeyi taahhüt ettiğini, işbu sözleşmenin diğer sözleşmeden bağımsız olduğunu ve karşı tarafın bu taahhüdü zorla imzaladığı yönündeki iddialarının haklı ve kabul edilebilir bir yanının bulunmadığını, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşmenin sona ermesinden değil karşı tarafın taahhüdünü yerine getirmeyerek sözleşmeyi ihlal etmesinden kaynaklandığını, müvekkilinin üstlendiği yükümlülükleri yerine getirdiğini ancak davacının taahhüt ettiği miktarda lpg almayarak sözleşmeye aykırı davrandığını dolayısıyla 19.000,00-TL teminatın 5 katı olan 95.000,00-TL’yi 7 gün içerisinde ödemesi için gönderilen ihtarnameyi süresinde ödemediği gibi işbu davayı açarak sorumluluktan kurtulmaya çalıştığını, davacının davasının reddi ile karşı davanın kabulüne karar verilmesini, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.000,00-TL’nin temerrüdün oluştuğu 06/10/2009 tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; davacı vekilinin sunmuş olduğu cevaba cevap dilekçesi ekinde otogaz lpg bayii sözleşmesi – satış taahhütnamesi – ihtarnameler, … 2. Noterliğinin müzekkere cevabı ile 24/02/2009 tarihli … ve 28/12/2009 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname fotokopisi, davalı karşı davacı vekili tarafından sunulan 13/09/2010 tarihli beyan dilekçesi ekinde bayilik sözleşmesinin tasdikli örneği, … … Vergi Dairesinin 10/02/2011 tarihli dilekçesi ekinde 2009 yılına ait kurumlar vergisi beyanı, davalı karşı davacı vekili tarafından sunulan 20/04/2011 tarihli dilekçe ekinde müvekkili şirketin 2010 yılına ait bilanço ve gelir tablosu, davalı birleşen dosyada davacı vekili tarafından sunulan 16/10/2012 tarihli dilekçe ekinde mehil vesikası mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)… Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, hukukçu … ve mali müşavir …’den aldırılan 31/05/2011 tarihli bilirkişi raporunda özetle; (Esas dava bakımından) Davacının taahhütnamede belirtilen 10 tonluk aylık alım taahhüdünü 2002 yılı itibariyle 3-4 defa yerine getirmiş olduğunu, 2007 yılı itibariyle de ancak üç kez yerine getirdiğini, davalı karşı davacının da bu sözleşmenin feshedilmesine kadar itiraz etmediğini, davacının teminatının iadesini talep etmesinden sonra işbu davayı ikame ettiğinin anlaşıldığını, davalının geçen süreç içerisinde bu aykırılığı ileri sürerek sözleşmeyi feshetmemesiyle davacıda bu alım taahhüdüne uyulmamasının önemli olmadığına dair bir güven oluştuğunu, sözleşmenin başından beri her ay alım taahhüdünü yerine getirmemesi ve aradan zaman geçtikten sonra buna ilişkin bir talepte bulunulmamasının çelişkili bir davranış yada uyandırılan güvene aykırı davranış olarak (MK. M.2) görülebileceğini, bu durumda davacının 19.000,00-TL olan teminatın iadesini talep etmeye hakkının olduğunu, teminatın el konulma gününün dosyadan anlaşılamadığını, manevi tazminat talebi koşullarının ise oluşmadığını, (Karşı dava bakımından) sayın Mahkemece taraflar arasındaki son sözleşmenin uygulanma döneminin davacı / karşı davalıda güven oluşturacak kadar uzun olmadığı kanaati hasıl olursa karşı davacının 95.000,00-TL cezai şart talep edebileceğini, talebinin 8.000,00-TL olduğunu ve 510,00-TL faiz talebi hakkının olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/11/2011 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararı ile; “Davacı karşı davalının, davasının kısmen kabulü ile, 19.000 TL’nin el koyma günü olan 28/09/2009 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan alınıp davacı karşı davalıya verilmesine, Davacı karşı davalının manevi tazminat talebinin reddine,” dair karar verilmiş olup, bu karara karşı davalı karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulmuştur.
Temyiz başvurusu neticesinde; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2012/17204 esas, 2013/5097 karar sayılı, 25/03/2013 tarihli ilamı ile “… Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda “karşı davanın reddine” karar verildiği halde, gerekçeli kararda karşı davanın reddi konusunda bir hüküm olmadığından, gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki yaratılmış olup, bu hal 6100 sayılı HMK’nun 298/2. (HUMK’nun 381/2.) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.” denilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilerek dosya …. Asliye Ticaret Mahkemesinde …/… esas sayılı numarayı almıştır. Bozma sonrası taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/05/2014 tarih, 2014/… Esas, 2014/… Karar sayılı kararı ile; “Bozma ilamı doğrultusunda daha önce verilmiş olan diğer hükümler ile ilgili bir bozma olmaması nedeniyle, bu konudan yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına, davalı karşı davacının davasının reddine,” dair karar verilmiş olup, bu karara karşı davalı karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulmuştur.
Temyiz başvurusu neticesinde; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/3321 esas, 2020/4219 karar sayılı, 19/10/2020 tarihli ilamı ile “… Bozma ilamının gerekçesinde; mahkemece verilen kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki olduğu belirtildiğinden bozma usulüne ilişkin olup davanın esasıyla ilgili herhangi bir inceleme yapılmadığından mahkemece HMK’nın 297. maddesine uygun bir şekilde yeniden hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Temyize konu kararın başlık kısmında taraf sıfatları eksik bırakılarak karşı davalı ve karşı davacı sıfatlarına yer verilmemesi de mezkur madde hükmüne aykıdır.” denilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilerek dosya mahkememize gelmiş ve mahkememizin 2021/51 esas numarasını almıştır. Bozma sonrası taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamında tarafların beyanları, bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında akdedilen 01/05/2007 tarihli Otogaz Lpg Bayii Sözleşmesi ve satış taahhütnamesinin mevcut olduğu, sözleşmenin konusunu  “……’ın kendi mülkü olan Teslim Tesellüm Tutanağı’nda yazılı malzemeleri, bayinin yukarıdaki adresteki tesisine ariyet olarak vermesi ve bayinin sadece …’tan satın alıp stok tankında bulundurduğu LPG’yi TS standartları, 5307 Sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu, Yönetmelikler ve iştigal konusu ile ilgili mevzuat hükümlerine uygun şekilde yalnızca ihtiyaç sahibi kara nakil vasıtalarının tanklarına dolum yapma işi… ” oluşturmaktadır. Sözleşmenin Süre başlıklı 11. Maddesinde; 28 ay süre ile 31/08/2009 tarihine kadar geçerli olduğunu, taraflar sözleşmenin sona erme tarihinden altı ay önce biraraya gelerek sözleşmenin yenilenmesi veya sona erdirilmesi hususunda mutabakata varacaklarını, eğer sözleşmenin yenilenmesi konusunda mutabakat olmuşsa, sona erecek olan bu sözleşmenin hitam tarihinden başlamak üzere yeni bir sözleşme imzalanacağını, şayet sözleşmenin sona erdirilmesi hususunda mutabık kalınmışsa sözleşme, hitam tarihi olan 28 aylık sürenin sonuna kadar yürürlükte kalacağı hususunda anlaşma yapılmıştır. Taraflar arasında imzalanmış olan Satış Taahhütnamesi 1. maddesinde; “Bayiye’ ye teslim edilecek LPG miktarı başlangıçta – / + % 10 tolerans ile 10 ( ON ) Ton / ay dır.” 2. maddesi; “Bayii, 1. maddede taahhüt ettiği LPG ihtiyacının tümünü iş bu sözleşme süresince 11. maddede yazılı mücbir sebepler dışında …’tan almak zorundadır. Bayi başka bir şirket veya şahıstan LPG alamaz. Böyle bir LPG alımı veya taahhüt edilen miktarın …’ tan alınmaması halinde sözleşme … tarafından feshedileceği gibi Bayii, üçüncü şahıs veya firmadan aldığı veya …’tan eksik aldığı LPG nedeniyle …’ a verdiği teminat tutarının 5(beş) katı kadar tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Bu husus da Bayi tarafından gayri kabili rücu kabul edilmiştir.” şeklinde olduğu görülmektedir. Sözleşmenin 8. teminat maddesi 1. Bendinde: ” …Bayii, … tarafından kendisine ariyet olarak teslim edilen malzemeleri ile iş bu sözleşmenin teminatı olarak ve … tarafından sözleşme sebeplerine istinaden akdin feshi veya bayiinin sözleşme süresi bitmeden tek taraflı olarak akdin feshi veya bayiinin başka bir LPG dağıtım firmasından LPG ikmali hallerine karşılık …’ın doğmuş veya doğacak her türlü alacağına zarar ve ziyanına kar mahrumiyeti ve cezai şarta karşılık teminat olmak üzere 19.000,00 YTL’lik Banka Teminat Mektubu veya Gayrimenkul ipoteği işbu sözleşmenin imza tarihinde …’a verecektir… “
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı tarafın ticari defterlerini incelenmesinde; davalının en son alımını 31/08/2009 tarihinde gerçekleştiğini, asıl dosya davacısının, sözleşmenin imzalanmış olduğu tarihten sona erme tarihine kadar davacı alımlarının incelendiği, davacının 2009 yılı Eylül ayına kadar LPG alımları olduğunu, 2008 ve 2009 yıllarındaki alımların taahhüt edilen 10 ton / Ay miktarlarının altında kaldığını, davacı-karşı davalının en son alım gerçekleştirdiği tarih 31/08/2009 olarak tespit edilmiştir.
Somut olayda davacı sözleşmenin imzalanmasından itibaren asgari alım taahhüdünü belirli aylar dışında yerine getirmediğini, davalı karşı davacının ise davacı şirketin sözleşme maddesini ihlalini ileri sürerek sözleşmeyi bu süreçte feshetmediği anlaşılmaktadır. Davalı karşı davacı dilekçesinde, bayilik sözleşmesi 8. Maddesi uyarınca asıl davacıya gönderdiği ihtarname ile 19.000,00 TL teminatın 5 katı tutarında 95.000,00 TL cezai şart alacağının olduğunu ileri sürmektedir. Bu iddia bakımından yapılan incelemede; sözleşme süresinde bir kaç ay dışında 10 ton alımına ilişkin düzenlenen maddeye uyulmadığı, davacı şirketin sözleşme devam ettiği sürede davalı Habeş’ten hiçbir zaman taahhüdüne uygun miktarda mal almadığı, davalı karşı davacının da eksik mal alımından dolayı kar mahrumiyeti veya cezai şart isteminde bulunmadığı, davacı şirkete satmış olduğu ürün bedellerini de ihtirazi kayıt koymadan tahsil ettiği tespit edilmiştir. Bu durumda davalının sözleşme ihlaline rağmen suskunluğunun sözleşmedeki asgari alım yükümlülüğü, cezai şart uygulanmasından zımnen vazgeçtiği anlamına geldiğine kanaat edilmiştir. Davalı karşı davacı sözleşme süresinin bitiminden sonra asıl dosya davacısı şirketten cezai şart talep etmiş olduğu; ihtirazi kayıt bildirimi dahi yapılmaksızın sözleşme süresi boyunca davacıya ürün vermeye devam ettiğinden, sözleşmenin sona ermesinden sonra da hakları saklı tutulmadığından cezai şart isteminde bulunamayacağı anlaşılmakla davalı karşı davacının davasının reddine karar verilmiştir. Sözleşme süresinde eksik alıma rağmen taraflar arasındaki sözleşmedeki asgari alıma ilişkin maddenin uygulanmadığı, karşı dava davacısı Habeş’in bu hususta karşı dava davalısına herhangi bir ihtar gönderilmediği, bu durumda … Ltd Şti’nin sözleşmeye güven ilişkisi oluştuğu ve sözleşmenin süresinin bitimine kadar devam ettiği anlaşıldığından asıl dosya davacısının 19.000,00 TL teminatının iadesine ilişkin talebinin haklı olduğu, davalı karşı davacının sözleşme sona erdikten sonra geçmişe dönük cezai şart talep edemeyeceği gibi davacıya ait teminatı iade etmesi gerektiği kanaati hasıl olduğundan asıl dava davacısının teminatın iadesine yönelik talebi bakımından 19.000,00-TL’nin temerrüt tarihi olan 05/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Ancak asıl davada davacı 19.000,00 TL’nin hukuka aykırı şekilde el konulmasından kaynaklı şirketin manevi zarara uğramış olması nedeniyle manevi tazminat talebinde de bulunmuşsa da; haksız olarak teminat mektubunun iade edilmemesinden kaynaklı şirketin manevi zarara uğramasının mümkün olmadığı, şirketin ticari itibarını sarsacak bir olayın da vuku bulmadığı, zararın oluştuğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge de sunulmadığı, manevi tazminat davasının şartları oluşmadığından asıl dava davacısının manevi tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)ASIL DAVA YÖNÜNDEN; asıl dava davacısı – karşı davalı … … Mal. Lpg Malz. Gıd. Tur. Nak. Pet. San. Tic. Ltd. Şti.’nin davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; 19.000,00-TL’nin temerrüt tarihi olan 05/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, Davacı karşı davalının manevi tazminat talebinin reddine,
(2)KARŞI DAVA YÖNÜNDEN; karşı dava davacısı …’nin davasının reddine,
(3)Asıl Dava Yönünden; Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.297,89-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 297,00-TL’nin harçtan mahsubu ile bakiye 1.000,89-TL harcın davalı karşı davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
(4)Davacı karşı davalı tarafından dava açılırken yatırılan 297,00-TL peşin harcın davalıdan karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya ödenmesine,
(5)Davacı karşı davalı tarafından yapılan 17,15-TL masrafın davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 16,30-TL yargılama masrafının davalı karşı davacıdan tahsili ile davacı karşı davalı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
(6)Davacı karşı davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan tahsili ile davacı karşı davalı tarafa verilmesine,
(7)Davalı karşı davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacı karşı davalıdan tahsili ile davalı karşı davacı tarafa verilmesine,
(8)Karşı Dava Yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 118,80-TL’den mahsubu ile bakiye 59,50-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı karşı davacıya iadesine,
(9)Davalı karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
(10)Davacı karşı davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan tahsili ile davacı karşı davalı tarafa verilmesine,
(11)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/11/2021

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.