Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/453 E. 2021/790 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/640 Esas
KARAR NO:2021/763

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ :07/05/2021
KARAR TARİHİ:08/10/2021

Mahkememizin 2021/328 esas sayılı dosyasından tefrik edilerek yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapılan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının davalı şirketin hissedarı ve nama yazılı hisse senetlerine sahip olduğunu, davacı hakkında soruşturma yürütüldüğünü ve mal varlığı değerlerine el konulmasına dair karar tesis edildiğini ve el konulan tüm mal varlığı değerleri yönünden … kayyım olarak atanmasına karar verildiğini, davacının mal varlığı değerlerine …’nin kayyım olarak atanmasının ardından mal varlığı değerlerinin yönetimi açısından …, …, … ve …, …’nin bağlı bulunduğu bakan tarafından görevlendirildiğini, davacının hissedarı ve nama yazılı hisse senetlerine sahip olduğu davalı şirketlerin hisselerinin devrine ilişkin işlemlerden yargılanmakta olduğu ….Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/41 esas sayılı dosyasından haberdar olduğunu, davalılardan …’nin tesis ettiği … sayılı karar doğrultusunda, diğer davalılar …, …, …, … ile … San ve Tic AŞ arasında 4 Kasım 2019 tarihinde hisse devir vaadi sözleşmesi ile 2020 yılının sonu ve 2021 yılının başında farklı tarihler her bir şirket için ayrı ayrı hisse devir sözleşmelerinin imza edildiğini ve bu şekilde davacının mal varlığı değerine dahil olan davalı şirketlerin hisselerinin, davalı … … AŞ’ye devredildiğinin tespit edildiğini, hukuka ve … kurucu nitelikte emredici hükümlerine açıkça aykırı bir şekilde devrine ilişkin hisse devir sözleşmesinin, pay devir sözleşmelerinin ve bu doğrultuda tesis edilen tüm işlemlerin hukuken yoklukla malul olduğunun ve davacının davalı şirketlerde halen hissedar olduğunun tespiti ile öncelikle hukuken tedbir kararı verilmesini ve ….İdare Mahkemesinin… esas, ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve … Cumhuriyet Başsavcılığının …sor nolu dosyasının bekletici mesele yapılmasını karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar …, …, …, … vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, tarafların hukuki statülerine, davacı tarafın dava ehliyeti bakımından itirazda bulunduklarını, ayrıca davalılar yönünden husumet itirazları bulunduğunu, dava konusu hisse devir işlemlerinin, kanun gereği basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülükleri bulunan … kayyımlığı bakımından, ticari ve idari zaruretin gereği gibi ifasından ibaret olduğunu, davacı tarafın iddia ve taleplerinin aksine dava konusu devir işlemlerinin bütünüyle hukuka ve usule uygun şekilde gerçekleştirildiğini, hisse devirlerine konu olan şirketler bakımından şirketlerin faaliyetini sürdürmesinin ekonomik ve teknik icaplara uygun olmadığını ve bu nedenle devredilmelerinin kaçınılmaz olduğunu, davacı tarafın nama yazılı hisse senetlerine dayanarak öne sürdüğü yokluk iddiasının da hukuki mesnetten yoksun olduğunu, zira devir konusu hisse senetlerinin mal varlığı yönetiminin …’ye devredilmiş bulunan davacı tarafından kayyım idaresine teslim edilmediğini ve atama kararlarının yasal/meşru amacına uygun şekilde yürütülebilmesi adına şirket merkezlerinde yapılan aramalarda bulunamayan bu senetlerin fiziki anlamda iptali ile şirket esas sözleşmeleri ile TTK’ya uygun şekilde ve birebir aynı mali değer ile nitelikli ihtiva etmek suretiyle çıkarılması zorunlu olduğunu, davacı hakkında devam eden kovuşturma kapsamında alınan ve ilgili KHK ile yasal mevzuat yürürlükte olduğunu, hisse devir işleminin mevcut yargı kararları ve KHK ile ilgili yasal mevzuat kapsamında hukuka uygun olduğunu ve yok hükmünde sayılamayacağını belirtmişlerdir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davacının ileri sürdüğü hususların usul ve yasaya aykırı olup, kayyım … tarafından atanan şirket yönetim kurulu üyelerinin yapmış olduğu tasarrufların mevzuata uygun muteber işlemler olduğunu, Resmi Gazetenin 01/09/2016 tarih ve 29818 sayılı 2.mükerrer nüshasında yayımlanan 64 sayılı KHK’nın 19.maddesinin birinci fıkrasında, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle CMK 133.mad uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde görev yapan kayyımların yetkilerinin hakim veya mahkeme tarafından davalı kuruma devredileceğini, ikinci fıkrada ise, maddenin yürürlüğe girdikten sonra ve olağanüstü halin devamı süresince terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle CMK 133 mad uyarınca şirketlere ve bu KHK’nın 13.mad uyarınca varlıklara kayyım atanmasına karar verildiği takdirde kayyım olarak davalı kurumun atanacağının hüküm altına alındığını, bu çerçevede ….Sulh Ceza Hakimliğinin 02/12/2016 tarihli ve … D.İş sayılı kararıyla, davacının tüm taşınır taşınmaz, hak , alacak ve sair mal varlığı değerleri yönünden …’nin kayyım olarak atanmasına karar verildiğini, Başbakan Yardımcılığı makamının kararlarıyla ve Fon Kurulu kararıyla anılan şirketlerin yönetim kurulları oluşturularak üyeliklerine atamalar yapıldığını, davalı kurum ve görevlendirilen kayyım temsilcilerinin yasalarla kendilerine yüklenen görevleri en iyi şekilde yerine getirebilmek amacıyla kayyımlığını yürüttüğü şirketlerin haklarını korumak ve ekonomiye kazandırmak için üstün gayret sarf ettiğini, davalı şirketlerin Fondan bağımsız özel hukuk tüzel kişiliği ve taraf ehliyetinin devam ettiğini, davaya bakmakla mahkememizin görevsiz olup, görevli mahkemelerin İdare Mahkemeleri olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davanın, mahkememizin 2021/328 esas sayılı dosyasından 06/10/2021 tarihli celse ara kararı ile tefrik edilmesine karar verilerek mahkememizin yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapılmıştır.
6100 sayılı HMKnun 114.maddesinde dava şartları belirtilmiş olup, HMKnun 114/b maddesine göre yargı yolunun caiz olması dava şartlarından sayılmıştır. Yine aynı sayılı HMKnun 115/2. Maddesinde “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. ” denilmektedir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının hissedarı bulunduğu bir kısım şirketlere … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ve yine … 1. Sulh Ceza Mahkemesinin el koyma kararı üzerine, el konulduktan sonra yönetimine …’nin atanması ve … tarafından söz konusu şirketlerin diğer davalı … … A.Ş’ye satış ile söz konusu satışın yoklukla malul olduğunun ve davacının hali hazırda şirket hisselerinin sahibi olduğunun tespiti noktasında toplandığı tespit edilmiştir. Davalı …’nin kamu kurumu niteliğinde olup, söz konusu idarenin eylem ve işlemlerine karşı açılacak davalarda İdare Mahkemeleri görevlidir. Yine davalılar …, …, …, …’in de Fon Kurulu kararıyla anılan şirketlerin yönetim kurulları oluşturularak üyeliklerine atamalar yapıldığı dikkate alındığında, bu davalılara açılacak davaların da, idare tarafından yürütülen kamu hizmetinin yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediği ve işlemlerin uygulanmasında idarenin sorumluluğunu gerektiren bir hususun bulunup bulunmadığı, zarar doğup doğmadığının tayin ve tespitinin yapılması gerektiği, bu tayin ve tespitin de idari yargının görev alanına girdiği ve davaya bakmakla idari yargı görevli olduğu anlaşılmakla, davalılar …, …, …, … ve … aleyhine açılan davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davalılar …, …, …, … ve … yönünden açılan davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30TL karar harcının davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davalılar vekil ile temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 4.080,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 08/10/2021

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI