Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/430 E. 2021/883 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/430 Esas
KARAR NO:2021/883

DAVA :İtirazın İptali (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/05/2015
KARAR TARİHİ:10/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili tarafından görevsiz mahkemeye sunulan dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalılardan … arasında “… ili … ilçesi … Mahallesi … Sokak Mevkiinde kain 751 ada, 43 parsel de kayıtlı” akaryakıt – otogaz satış ve servis istasyonu kurulu bulunan taşınmazın; birinci dönemi 5 yıl, ikinci dönemi 5 yıl, üçüncü dönemi 38 ay süreli ve 01.01.2023 tarihine kadar geçerli olmak üzere davalı şirket tarafından davacı şirkete kiralanmasına ilişkin 19.10.2009 tarihli kira sözleşmesinin akdedildiğini, diğer davalı …’ın söz konusu sözleşmeyi “Garanti eden” sıfatıyla imzaladığını, davacı şirket ile davalı … arasında akdedilen Kira Sözleşmesinin 4.2.maddesi gereğince kararlaştırılan üç döneme ait kira bedelinin tamamı olan 11.132.342 USD+KDV’nin davalı şirket tarafından düzenlenen faturalara ve taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesine uygun olarak davalı …’e ödendiğini, davalı şirketin keşide ettiği … 26. Noterliğinin 12.11.2014 tarihli … yevmiye numaralı ihtarmamesi ile davacı şirket ile akdedilen kira sözleşmesinin ikinci 5 yıllık ve üçüncü 38 aylık dönem için devam ettirilmesi yönünde kabul iradelerinin olmadığını, 19.10.2009 tarihli kira sözleşmesinin birinci 5 yıllık sürenin dolması ile sona erdiğini davacı şirkete bildirdiğini, davalı tarafın kira sözleşmesinin 7.maddesi ile “kira sözleşmesinin ilk 5 yıllık döneme müteakip sona ermesi halinde kira sözleşmesinin sona erdiği tarihten , kira dönem sonuna kadar işlememiş süre olarak kabul edilecek döneme tekabül eden toplan 7.532.342 USD + KDV tutarındaki kira bedelini .. İş bu sözleşmenin imza tarihinde geçerli 12 aylık Amerikan Doları ( USD ) Libar + 5 üzerinden, işlemiş kira dönemi esas alınarak hesaplanacak faiz ile birlikte ödemeyi …” kabul ve taahhüt ettiğini, kira sözleşmesinin ilk 5 yıllık dönemin hitamında davalı şirketçe sona erdirilmiş olması nedeniyle anılan sözleşme hükmü uyarınca işlememiş döneme tekabül eden kira bedeli ve faizin davalı tarafa fatura edilmiş olduğunu, davacı şirketin … 15. Noterliği’nin 23.01.2015 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile diğer alacakları ile birlikte anılan fatura bedellerinin ödenmesi hususunu davalı tarafa ihtar etmiş olduğunu ve ihtarname ekinde faturaları davalı tarafa tebliğ ettiğini, davacı şirketin alacaklarının ödenmesi hususunda davalı şirkete yapmış olduğu ihtarın sonuçsuz kalması nedeniyle davacı şirketin işlememiş süreye tekabül eden kira bedeli ve faizine ilişkin alacaklarının tahsil için takibe konu ipoteklerin paraya çevrilmesi talebiyle … … 10. İcra Dairesinin ../… Esas sayılı dosyası üzeinden tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla ipotek miktarı ile sınırlı olarak icra takibi başlatılmış olduğunu, aynı zamanda alacağın tamamı için … 23. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasından yine tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla ilamsız takip başlatıldığını, davalıların haksız itirazları nedeniyle icra takibi durdurulduğundan takibin devamı için iş bu itirazın iptali davasının açılmasının zorunluluğunun doğduğunu, takip konusu alacağın sözleşme ile açıkça belirlenmiş ve borçlu tarafından bilinebilir nitelikte olduğu, bu kapsamda likit olduğunu, davalı borçluların takibe ilişkin itirazları alacağın tahsilini geçiktirme amacını taşıdığını, anılan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla davalıların … 23. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyasına yaptıkları haksız ve kötü niyetli itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalıların haksız ve kötü niyetli itirazları nedeni ile icra takibi tutarının %20’sinden olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan ve huzurda görülen davada iddia edilen alacağın kira sözleşmesinin sona ermesinden kaynaklı bir alacak olduğu belirtilmiş ise de, dilekçesinin davanın esası ile ilgili kısmında kira sözleşmesinin rekabet mevzuatı uyarınca 5 yıldan uzun süreli akdedilmesi nedeniyle hukuken geçersizlik yaptırımına tabi hale geldiğini, bu nedenle dava konusu uyuşmazlığın rekabet mevzuatının amir hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerektiğinin aşikar ortada olduğunu, bu doğrultuda 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 56.maddesi ile birlikte 63 ve 64.maddelerinin de göz önünde bulundurularak, zaman aşımı süresi ile birlikte davanın esasında açıklanacak rekabet mevzuatı kapsamında dava konusu kira esasında açıklanacak rekabet mevzuatı kapsamında dava konusu kira sözleşmesinin akdedildiği tarihte zaten 5 yıl süreden fazla dağıtıcı şirketi olarak bayisi ile kira söçzleşmesi akdedilmesinin yasak olduğunu bilen davacının 1 yıllık zaman aşımı süresinin kira akdedilmesi ile birlikte başladığı ve 1 yıllık süenin de dava tarihinde geçirilmiş olması nedeniyle talepde bulunamayacağının ortada olduğunu, esasa ilişkin itarazlarının ise dava konusu kira sözleşmesinin akdedildiği tarihte 5 yıl üzerinde kira sözleşmesinin yasak olduğunu bilen davacının 5 yıl üzerinde süreli kira sözleşmesi akdederek daha sonra ise kanuna aykırı akdedilen sözleşme nedeniyle istirdat talebinde bulunamayacağının aksi halde bu talebinin hukuken himaye görmeyeceğinin aşikar olduğunu, belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme bozma yada kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmaların uyumlu eylemler ve teşebbüs birikimlerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasak olduğunu, ayrıca dava konusu taşınmazın Vakıfların mülkiyetinde olup, davalı … tarafından davacı …’ye kiralanmasının mümkün olmadığını, davacı … tarafından da taşınmazın maliki bilinmekte olup sözleşmenin geçersiz olduğunu bilmesine rağmen kira sözleşmesi akdetmesinin nedeninin davalı şirketin bayilik faaliyetine 5 yıldan uzun bir süre için zorlamakta olduğunu, kanunen akdedilen tarihte dahi geçersiz olan bir sözleşmenin sona ermesinden bahisle talep de bulunulmayacağının ortada olduğunu, davacı tarafından ödendiği iddia edilen kira bedeli de muvazalı olduğunu, zira söz konusu bedelin de daha önceki dönem için akdedilen sözleşmelerden kaynaklanan …’nin borçlarının tasfiyesi amacı taşımakta olup gerek faturalar gerekse sözleşmelerdeki ödeme tarihlerinin banka faizleri ve önceki tarihli temlikname ile de bu durumun yazılı belgelerle ispatlandığını, davacının … tarafından kira sözleşmesinin geçersiz olunduğunun bilinmesi nedeniyle aradaki dikey ilişkiye konu sözleşmelerin haksız gerekçeyle kendisi tarafından feshedilerek sonlandırıldığının gizlendiğini, bu nedenle diğer itirazlarının yanında bu nedenle de davacı tarafından iade talebinde bulunulmayacağını, davacının geçersiz olduğunu bilmesi nedeniyle dikey ilişkide dağıtıcı şirket olan bayisine olan ticari baskısı neticesinde kendi lehine ağır hükümler içeren sözleşmenin iade hükümlerinin Borçlar Kanununda düzenlenen genel işlem koşulları nedeniyle geçersiz olduğunun da ortada olduğunu, davalı şahıs …’ında iddia edilen alacak tutarındaki sorumlu tutulmak istenmiş ise de izah edilenlerden ötürü alacaklı olunmaması yanında şirket ile hali hazırda hiç bir bağı bulunmayan ve mevzuattaki kefalet ve garantör şartlarını taşımayan hükümler nedeniyle …’ın sorumluluğuna gidilmeyeceğinin de ortada olduğunu, izah edilen bütün bu nedenlerden dolayı da; huzurdaki görülen haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali davasının usuli ve esas hakkındaki itirazları doğrultusunda reddine ve bu nedenle davalılar aleyhinde başlatılmış olan haksız ve hukuka aykırı icra takiplerinin ayrı ayrı iptaline, davacının kötü niyetli takibi ve itirazın iptali davası nedeniyle takibin %20’si tutarındaki kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından … 23.İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası üzerinden, davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalıların itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
… 23.İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasının celp ve incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 8.888.163,56 USD iade edilecek kira bedeli ve 3.522.421,83 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.410.585,39 USD’nin tahsili amacıyla 13/03/2015 tarihinde takip başlatıldığı, başlatılan takibe davalı tarafça itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, esas davanın ise yasal süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Görevsiz mahkemede mahkemece 2 ayrı bilirkişi heyetinden rapor alınmış, her iki bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporlarda kısaca ve özetle; taraflar arasındaki akdedilen kira sözleşmesinin rekabet kurulunun kararlarına aykırı olduğu, rekabetin korunması hakkındaki kanunun 4. Maddesine aykırı olan sözleşmelerin RKHK 56. Maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeye ilişkin BK 63 ve 64. Maddelerinin uygulanacağı, bu bağlamda davacı istemlerinin zaman aşımına uğradığı, ayrıca esas yönünden de yapılan ödemelerin taraflar arasındaki 2005 tarihinde yapılan ilk sözleşme uyarınca davacı tarafın yükümlendiği inşaat işlemleri için ödemesi gereken bedelleri ve davalıya olan borcun tasfiyesi amaçlı imzalandığı belirtilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın öncelikle zaman aşımına uğradığı, zaman aşımına uğramamış olsa dahi taraflar arasındaki önceki protokol uyarınca geçmiş borçları tasfiye amacıyla yapıldığı ve ödendiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Red kararı üzerine davacı tarafından kararın İstinafı üzerine … B.A.M. 35. H.D’nin 2018/2956 Esas 2018/1524 Karar sayılı kararı ile davaya bakmaya Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olmadığından görevli mahkeme Ticaret Mahkemesi olduğundan kararın kaldırılmasına karar verilmiş, bu karar uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından dosya görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce davacı ve davalı iddiaları ile taraflar arasında akdedilen kira ve bayilik sözleşmeleri, protokoller, ….Noterliğinin 31/12/2008 tarih … nolu yevmiye nolu temliknamesi, davacı şirketçe dava dışı … AŞ’ye gönderilen yazı, taraflar arasında akdedilen 28/11/2008 tarihli anlaşma, fesih protokolü ve tüm dosya kapsamı incelenmek sureti ile davacı tarafından davalıya yapılan ödeme tarihlerinin tespiti ile taraflar arasında akdedilen kira sözleşmelerinin rekabetin korunması hakkındaki kanunun 4.mad ve 2002 sayılı Tebliğ hükümlerine aykırılık oluşturup oluşturmadığı, bu kapsamda davacı ile davalı şirket arasında akdedilen kira sözleşmesinin ilk 5 yılı aşan kısmının başlangıçtan itibaren geçersiz yada yok hükmünde olup olmadığının, bu kapsamda sözleşmenin ilk 5 yıldan sonrasının geçersiz yada yok hükmünde sayılması halinde davacının ödediğini geri isteme hakkının hangi tarihte doğduğu, bu meyanda nihai takdird mahkememize ait olmak üzere zaman aşımı hususunda 6098 sayılı BKnun 146 (818 sayılı BKnun 125) mad yoksa Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 56.mad uyarınca 6098 sayılı BKnun 79,80 ve 818 sayılı BKnun 63 ve 64.mad tabi olduğu hususlarında görüşün açıklanması,
2-A-Davacı ile davalılar arasında 2005 yılında akdedilen kira sözleşmesinin ve protokolde ön görülen protokolün 2.mad belirtilen bedeller ile IIC maddesinde istasyonun inşası için gerekli giderler (bu giderler için 28/11/2008 tarihli anlaşma yapıldığı dikkate alınmak suretiyle) … 15.Noterliğinin 31/12/2008 tarihli temliknamesi uyarınca davacının ödemeyi taahhüt ettiği bedellerin davacı tarafından davalıya ödenip ödenmediği,
B-19/10/2009 tarihli kira sözleşmesinin 4.mad deki kira bedelinin davacı tarafından davalıya ödenip ödenmediği,
C-A ve B şıklarında belirtilen ödemelerin ayrı ayrı mı yapıldığı, yani iki kez mi yapıldığı, yoksa tek bir ödeme mi yapıldığı hususunun tespiti,
3-Bu inceleelerde taraflar arasında akdedilen 2005 tarihli ilk kira sözleşmesine konu protokol, 28/11/2008 tarihli anlaşma, 31/12/2008 tarihli temlikname ve 19/10/2009 tarihli sözleşme ile aynı tarihli fesih protokolününün birlikte değerlendirilmesine,
4-19/10/2009 tarihli sözleşmenin 12 mad garanti veren olarak yer alan …’ın yükümlülüğünün kefalet sözleşmesi kapsamında mı yoksa 818 sayılı BKnun 110.maddesindeki üçüncü kişinin fiilini taahhüt kapsamında mı kaldığı hususunun teknik olarak incelenmesine,
5-Davacının kalan bakiye süre için talep edebileceği tazminat bedelinin hesaplanması (bilirkişi heyeti tarafından davacının tazminat talep edemeyeceği kanaatine varılsa dahi hesaplama işleminin yapılması ve bu konudaki nihai takdirin mahkememize bırakılması) bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor aldırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak Mali Müşavir …, Bankacı …, Nitelikli Hesaplama Uzmanı Dr…. tayin edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; taraflar arasındaki kira sözleşmesinin süresini belirleyen 3.maddesi, sözleşmenin feshi ve bu feshe bağlı ödeme yükümlülüğünün düzenlendiği 7.maddesi ve sözleşmenin 5 yıla aşkın şekilde sürdürülmesini amaçlayan sözleşmenin 12.maddesinin, RKHK 4.maddesine ve Rekabet Kurulu’nun 2002/2 sayılı tebliğ hükümlerine aykırı olması sebebi ile hükümsüz olduğuna karar verilebileceği, her ne kadar taraflar arasında bir kira sözleşmesi ilişkisi bulunmuş ise de söz konusu sözleşmenin RKHK 4.maddesine aykırı olması sebebi ile baştan itibaren ikinci 5 yıllık dönem ve üçüncü 38 aylık dönemler için geçersiz olduğu, rekabetin korunması hükümleri uyarınca geçersiz sözleşme gereği yapılan ödemelerin taraflarca BK’daki sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesinin talep edilebileceği, 818 sayılı BK 66/1 md uyarınca 1 sene ve 10 senelik zamanaşımı sürelerinin bulunduğu, davacı tarafça kira sözleşmesi ilk 5 yıllık süresinden sonraki 2. 5 yıllık ve 3. 38 aylık dönemlerin baştan beri geçersiz olduğunun bilindiği, davacı tarafça en son ödemenin 28.01.2011 tarihinde yapıldığı, bu itibarla zamanaşımı başlangıç süresini bu tarihten itibaren başladığı 28.01.2012 tarihinde eski BK kanunu 66. Md göre yeni borçlar kanunu yürürlüğe girmeden 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu, Rekabetin korunması hakkındaki kanunda bu çeşit sözleşmelerde açıkça sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan ve 818 sayılı BK 125. maddesinde ve yine 6098 sayılı TBK’nm 146.maddesinde bu kanunda başka surette hüküm mevcut olmadığı takdirde ibaresinin bulunması ve RKHK’Nin 56. Maddesi ile BK’nun sebepsiz zenginleşmeye dair 63.ve 64. Maddelerine atıf yapılması dikkate alındığında, sebepsiz zenginleşmeye ilişkin zamanaşımı sürelerinin uygulanması gerektiği, ancak söz konusu hususun hukuki nitelendirme içermesi sebebiyle bu husustaki nihai takdirin mahkemeye ait bulunduğu, taraflar arasında akdedilen 2005 tarihli protokolün II bayilik ilişkisi G özel şartlar 2.maddesinde belirtilen tesis edilecek ipotek karşılığı ve peşin satış teşvik primi olarak bayiye ödeneceği belirtilen;
A- 14.10.2005 tarihine kadar protokolün imzasına takiben 500.000,00USD+KDV
B- 2006 yılı ocak ayı içinde 2.050.000USD+KDV
C- 2007 yılı ocak ayı içinde 1.550,OOUSD+KDV’Lik bedel ile 3. maddesinde belirtilen servis istasyonuna giriş çıkış izni alındığında peşin satış teşvik primi olarak ödeneceği belirlenen 200.000,OOUSD +KDV’nin
İşlem Tarihi
Gönderici
Alıcı
Açıklama
Havale Tutarı
10/02/2006
… Petrolleri

Hav632-…
4.063.955,40
19/01/2007
… Petrolleri

Hav632-…
2.644.916,90
31/08/2007
… Petrolleri

Hav632-…
354.000,00
27/06/2008
… Petrolleri

… … Petrolleri
1.947.000,00
30/01/2009
… Petrolleri

Satış Teşvik Primi
1.947.000,00Tarihlerinde davacı tarafından davalıya ödendiği ve bu hususun taraflar arasında ihtilafsız bulunduğu, 2005 yılında akdedilen protokol başlıklı sözleşmenin II bayilik ilişkisi C malzeme ve tesisat başlıklı bölümünde düzenlenen … masrafları Uhdesinde kalacak şekilde imar izni çıkarıldığında imar iznine uygun hazırlanan ve resmi makamlarca projeye uygun olarak tüm istasyonu yeniden inşa etmeye ve istasyonun son teknolojik malzemelerle donatmayı yükümlenmesi ve bu inşa için gerekli giderler konusunda taraflar arasında akdedilen 28.11.2008 tarihli anlaşma 31.12.2008 tarihli … 15ç. Noterliğinin … yevmiye no lu temliknamesi davacı … tarafından … A.Ş … ŞB’ne hitaben yazılmış taahhütname 19.10.2009 tarihli fesihname protokolü ve 19.10.2009 tarihli kira sözleşmeleri hep birlikte değerlendirildiğinde 2005 tarihli ilk protokolde davacı tarafça üstlenilen istasyonun insaası edimlerini davalı tarafından yerine getirildiği 28.11.2008 tarihli anlaşma ve 31.12.2008 tarihli borcun naklini içeren temlikname ve taahhütname ile davacının istasyonun inşaası için davalı şirkete 9.440.000,00TL miktarında borçlu olduğunun kabul edildiği, söz konusu anlaşma temlikname ve taahhütnamenin imzalanış tarihleri dikkate alındığında bu bedellerin istasyonun inşaası için ve bu inşaanın yapılabilmesi amacıyla davalı tarafından çekilen kredilerin ve faizlerin geri ödenmesi amacıyla yapıldığı, henüz bu tarihlerde 19/10/2009 tarihli kira sözleşmesinde imzalanmamış olduğu, davacı tarafından davalıya yapıldığı,
26/02/2010
… Petrolleri

… … Petrolleri
4.027.639,72
28/01/2011
… Petrolleri


6.636.492,28
Toplam 10.664.132,00TL miktarındaki ödemenin taraflar arasında akdedilen I protokol başlıklı ilk sözleşmede yer alan inşaat giderleri için yapıldığı I kanaatine ulaşıldığı, nitekim davacı tarafça banka aracılığı ile yapılan bu ödemelerde dekontlarda bu iki ödemenin Kira Ödemesi olduğuna ilişkin bir açıklamanın bulunmadığı, ayrıca davacı defterlerinde de söz konusu ödemelerin Gelecek Yıllara Ait Giderler-Müş Yatırım (müşterilere yatırımlar) hesabına kaydedildiği, davacı tarafça 19.10.2009 tarihli kira sözleşmesinin 4. Maddesi uyarınca kira ödemesi olarak 3.633.052,00 TL ödemenin yapıldığı dekontta bu ödemenin kira ödemesi olarak yer aldığı davacı ticari defterlerinde de kira ödemesi olarak kayıtlı olduğu
30/10/2009
… Petrolleri

Peşin Kira Bedeli
3.633.052,0Mahkememiz tarafından A ve B şıklarında belirtilen ödemelerin ayrı ayrımı yapıldığı yani iki kez mi yapıldığı yoksa tek bir ödeme mi yapıldığı hususunda tespiti noktasında yukarıda yapılan tespitlerimiz neticesinde davacı tarafça, toplam 14.297.180,00TL ödeme yapıldığı ve bu toplam ödemenin sadece 1 kez yapıldığı, sözleşmenin 12.maddesinde …’ın yükümlülüğünün kefalet sözleşmesi niteliğinde olduğu, davacı tarafın Bayilik sözleşmesini haksız feshedişi ve esasen yapmış olduğu ödemelerde sadece 1 Kira Dönemi için ön görülen kira bedelini ödemiş oluşu, diğer ödemelerin taraflar arasında akdedilen 2005 tarihli Protokol uyarınca davacı tarafın üstlendiği, istasyon inşaası için yapılan ödemeler olması sebebiyle davacının 2.Dönem ve 3.Dönem ödediğini iddia ettiği bedelleri iade hakkının bulunmadığı ancak mahkemece aksi düşünce hasıl olacak olur ise davacı tarafın talep edebileceği iade miktarının 7.532.342 USD olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
… 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/1196 esas 2019/332 karar sayılı 16/04/2019 tarihli görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiş, mahkememizce yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 2019/344 esas 2020/405 esas sayılı 10/07/2020 tarihli kararı ile, gerekçesi hem mahkememizin önceki kararında hem de bu direnme kararında belirtildiği şekilde, davacının davasının subut bulmadığından reddine karar verilmiş, tarafların istinaf yoluna başvurulması üzerine … BAM 35.Hukuk Dairesinin 2020/2211 esas 2020/1639 karar sayılı 27/10/2020 tarihli kararı ile mahkememiz kararının kaldırılarak;
“…Alınan bilirkişi raporlarında sebepsiz zenginleşmeye ilişkin BK 63 ve 64 maddelerinin uygulanması gerektiği ve zaman aşımına uğradığının belirtildiği, taraflar arasındaki ilk ilişkinin 2005 tarihli sözleşme ile kurulduğu, 1990’lı yıllardan süre gelen bayilik ilişkisinin bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen fesih nameler dikkate alındığında davacı tarafından davalıya ödenen bedellerin kira bedeli olmadığı, protokol uyarınca davacı tarafça üstlenilen istasyonun inşası için yapılan masraflara ilişkin olduğu, davacı tarafından bu borcun üstlenildiği,
Davacı tarafça akaryakıt bayilik sözleşmesi gereğince inşaat yapım masrafı olarak ödenen 16.236.521,00 TL’nin kira ödemesi olarak sayılamayacağı, bayilik sözleşmesi gereğince üstlenilen edimin yerine getirilmesi olarak kararlaştırıldığı,
Davacı tarafın 2009 yılından itibaren ödediği paraların kira sözleşmesi gereğince ödendiği, kira sözleşmesi gereğince mecurun davacı tarafça kullanıldığı, kira sözleşmesinin ayakta bulunduğu süre zarfında ve mecurun kullanılıyor olması halinde sözleşmenin ayakta bulunduğu, bu nedenle ödenen bedellerin istenemeyeceği,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2011/1937-11398 sayılı 26/09/2011 tarihli kararının bu yönde olduğu, davacının tüm talep ve davaların yerinde olmadığından davanın esastan reddi gerektiği,
Dava konusu alacağın dava tarihi itibariyle zaman aşımına uğramadığı, bu yöndeki savunmanın kabul edilemeyeceği,
Davacının icra takibinde haksız olduğu, sabit ise de kötü niyetli olduğuna ilişkin tam bir kanaat oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerektiği, dava konusunun para alacağı olması nedeniyle davanın reddi halinde davalılar lehine nispi vekalet ücreti takdiri gerektiği anlaşılmıştır.
Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabi tutarak tespit edilen yargılama hatalarını bizzat düzeltmek amacıyla yapılan inceleme sonunda; dairemizce duruşma yapılmasına gerek olmadığı, davacı tarafın istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, bu nedenle tamamen reddi gerektiği,
Davalı tarafın sair istinaf taleplerinin reddi gerektiği,
Ancak; Davanın konusunun para alacağı olması nedeniyle avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince davalılar lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği, yazılı olduğu şekilde davalılar lehine maktu vekalet ücreti takdirine yönelik kararın yanlış olduğu, yanlışlık duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte olduğundan HMK 353/1-b/2 maddesi gereğince davalıların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılması ve düzeltilmesi gerektiği,
Davacının istinaf başvurusu yerinde olmadığından esastan reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. ” gerekçesiyle mahkememiz kararının düzeltilmesine, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine dosyanın Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 25/03/2021 tarihli ilamı ile,
“Davacı ile davalı arasında 1994 yılından itibaren devam eden ilişki kapsamında çeşitli tarihlerde protokoller, anlaşmalar yapıldığı, son olarak davaya konu 19.10.2009 tarihli kira sözleşmesi ile 19.10.2009 tarihli fesih protokolü imzalandığı anlaşılmaktadır.
19.10.2009 tarihli kira sözleşmesi üç dönem (5 yıl, 5 yıl, 38 ay) için yapılmış, kira bedelinin ödenmesine ilişkin maddede, 9.440.000 TL’nin temlikname hükümleri gereğince, 4.116.258 TL+ KDV’nin davalının bankadan kullandığı kredinin faiz miktarına esas teşkil etmek üzere belirtilen tarihlerde davalının banka hesabına yatırılacağı, kalan kısmının ise … nezdinde davalının doğmuş ve doğacak borçlarından mahsup edileceği kararlaştırılmıştır. Davalı tarafından davacı adına 28.10.2009, 04.02.2010 ve 24.01.2011 tarihli faturalar düzenlenmiştir. Bu faturaların içeriğinde taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 4.2 maddesinden söz edilerek kira bedellerinin ne şekilde ödeneceği ve hangi döneme ilişkin olarak fatura düzenlendiği açıkça yazılmıştır. Bu halde davacı tarafından davalıya yapılan 30.10.2009, 26.02.2010 ve 28.01.2011 tarihli ödemelerin kira sözleşmesi ve faturalar çerçevesinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki fesih protokolünde Bayilik anlaşmaları, ek protokol ve taahhütnameleri sona erdirdikleri, bayinin işbu fesih sözleşmesine konu ticari ilişki sebebiyle …’den herhangi bir hak ve alacağının kalmadığı belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı tarafından davalıya yapılan ödemelerin sadece ilk dönemi kapsayan kısmı için kira bedeli açıklaması ile deftere kayıtlı olduğu, diğer ödemelerin davacı defterlerinde Gelecek Yıllara Ait Giderler-Müş Yatırım (müşterilere yatırımlar) hesabına kaydedildiği belirtilmiştir. Bu durumun sözleşmedeki kira ödeme planına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Davalı bayinin ibra beyanı sonucu davacının sözleşmeye göre ve fatura karşılığı yaptığı kira ödemelerinin 2005 yılında yapılmış sözleşmeye istinaden yapıldığının kabulü mümkün değildir.
Kira sözleşmesinin “Kiralayanın sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkı” başlıklı 7. maddesinde “kiralayanın ikinci veya üçüncü kira dönemine ilişkin kabul iradesini yazılı olarak göstermeyerek işbu sözleşmeyi ilk beş yıllık kira süresinin hitamında tek taraflı olarak feshedilmesi halinde kira sözleşmesinin sona erdiği tarihten kira dönemi sonuna kadar işlememiş süre olarak kabul edilerek döneme tekabül eden toplam 7.532.342USD+KDV tutarındaki kira bedelini işbu sözleşmenin imza tarihinde geçerli olan 12 aylık USD libor+5 üzerinden, işlemiş kira süresi esas alınarak hesaplanacak faiziyle birlikte USD cinsinden veya fatura tarihinde geçerli TCMB döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığı olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmü yer almaktadır. Davalı, 12.11.2014 tarihinde davacıya ihtarname göndererek kira sözleşmesinin ikinci beş yıl için devam etmesini istemediklerini bildirerek kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshetmiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki fesih protokolü, kira sözleşmesi, davalı tarafından davacı adına düzenlenen faturalar da nazara alınarak bakiye kira alacağı hesaplanarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle istinaf kararının bozularak kaldırılmasına karar verildiği görülmüş ve dosyanın mahkememize gönderilerek 2021/430 esas sırasına kaydı yapılmış, taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş, davacı vekilleri bozma ilamına uyulmasına karar verilmesini, davalılar vekili ise önceki kararda direnilmesini talep etmiştir.
Dava, davacı tarafından … 23.İcra Müdürlüğü’nün 2015/7625 Esas sayılı dosyası üzerinden, davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalıların itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların beyanları, İstinaf ilamı, Yargıtay ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Zaman aşımı yönünden inceleme: taraflar arasındaki uyuşmazlığın BK. 146. maddesinde düzenlenmiş bulunan genel zaman aşımı süresi yönünden mi olacağı yoksa rekabetin korunması hakkındaki kanunun 56. Maddesi uyarınca yapılan atıf sebebiyle sebepsiz zenginleşmeye ilişkin BK 79 – 80 (818. Sayılı Kanunun 63-64-66 sayılı) maddelerinin mi uygulanacağı hususunun değerlendirilmesine karar vermek gerekmiştir. Buna göre gerek 818 sayılı BK 125 (6098 sayılı BK 146. Maddesi) uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak 10 yıllık zaman aşımına tabidir hükmü mevcuttur. Yine Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında sözleşmesel ilişkilerde 10 yıllık zaman aşımı sürelerinin uygulanacağı ( 818 sayılı kanunun 126. 6098 sayılı BK’nun 147. Maddesindeki 5 yıllık zaman aşımı süresi öngörülen davalar hariç) sabittir. Ancak RKHK’nın 4. Maddesinde rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararların batıl olduğu düzenlenmiş, yine aynı kanunun 56. Maddesinde kanunun 4. Maddesine aykırı olan her türlü anlaşmanın geçersiz olduğu, bu anlaşmalardan ve kararlardan doğan edimlerin ifasının istenilemeyeceği ve daha önce yerine getirilmiş edimlerin geçersizliği nedeniyle geri istenilmesi halinde tarafların iade borcunu 818 sayılı BK’nun 63 ve 64. Maddelerine tabi olduğu düzenlenmiştir. Taraflar arasında akdedildiği ileri sürülen kira sözleşmenin ilk 5 yıllık dönemi geçerli olarak kabul edilse dahi 2. 5 yıllık dönemi ve 3. 38 aylık dönemi Rekabetin Korunması hakkındaki kanunun 4. Maddesi uyarınca batıl olduğu, dolayısıyla bu sözleşme uyarınca tarafların birbirlerinden edimlerini ifasını isteyemeyecekleri, ayrıca karşılıklı olarak ifa ettikleri edimleri sözleşmenin batıl olması sebebiyle iadesi kapsamının da açıkça rekabetin korunması hakkındaki kanunun 56. Maddesi uyarınca 818 sayılı BK’nun 63 ve 64. Maddesindeki yaptırımlara tabi olduğu ve iade şumulunun sebepsiz zenginleşme kapsamı hükümlerine göre tayin olacağı açıkça düzenlenmiştir. Bu doğrultuda zaman aşımı süresinin de 818 sayılı BK 66 (6098 Sayılı 82.) Maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeden istem hakkının hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği ıttıla ettiği tarihten başlayarak 2 yıl (818 sayılı BK 66/1 e göre 1 yıl ve 10 yıl) ve her halükârda bu hakkın doğduğu tarihten itibaren 10 yılı sonra zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Açık yasal düzenleme sebebiyle artık BK’nun 146. Maddesindeki genel zaman aşımı süresi değil batıl sözleşmede uygulanacak sebepsiz zenginleşmeye ilişkin 2 yıl (818 sayılı BK 66. Maddesi uyarınca 1 yıllık) ve 10 yıllık zaman aşımı süreleri uygulanacağı mahkememizce değerlendirilmiştir. Uygulanacak zamanaşımının tespitinden sonra zamanaşımının başlangıç tarihinin tespitinde önem arz etmektedir. Zaman aşımının ıttıla tarihinden itibaren 2 yıl (818 sayılı BK)’ na göre 1 yıl olduğu mahkememizce de kabul edilmektedir ancak gerek görevsiz mahkemede aldırılan her iki bilirkişi raporunda, gerekse mahkememizce aldırılan 3. Bilirkişi raporunda ve ayrıca görevsiz mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararda zaman aşımının sözleşmenin ilk baştan beri batıl olması ve davacı tarafça sözleşmenin ikinci 5 yıl ve üçüncü 5 yıllık süre içinde açıkça batıl bir sözleşme olduğunun ilk başlangıçta davacı tarafça bilindiği, davacının söz konusu en son ödemesinin 28/01/2011 tarihinde yapıldığı ve zaman aşımı başlangıç süresinin bu tarihten itibaren başladığı ve o tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 66. Maddesi uyarınca 1 yıllık zaman aşımı süresinin yeni BK’nun yürürlüğe girmesinden önce 28/01/2012 tarihinde dolduğu ve davanın zaman aşımına uğradığı ileri sürülmüş ise de zaman aşımının başlangıç tarihi hususunda mahkememiz bu görüşlere katılmamıştır. Şöyle ki taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 1. 5 yıllık dönemi geçerli bir sözleşmedir. 2. 5 yıllık dönem ve sonraki 3. 38 aylık dönem için akdedilen kira sözleşmesi rekabetin korunması hakkındaki kanunun 4. Maddesi uyarınca batıl bir sözleşmedir. Ancak taraflar sözleşmenin ilk 5 yıllık süresinin sona ermesinde sözleşmeyi devam iradesi göstermiş olsalar dı söz konusu sözleşme geçerli bir sözleşme haline gelecek ve ödendiği iddia olunan kira bedelleri de geçerli bir ödeme olarak kabul edilecektir. (bu bağlamda ileride gerekçede yapılan ödemelerin kira ödemesi olarak yapılmadığı da ayrıca açıklanacaktır) dolayısıyla zaman aşımının başlangıcı davacı tarafından ödendiği iddia olunan bedellerin ödeme tarihi değil gecikmesi şarta bağlı kılınan (sözleşmenin devam ettirilip ettirilmeme iradesine bağlı) ve şartın gerçekleştiği tarih olan davalı şirket tarafından sözleşmenin devam ettirilmeyeceğine yönelik irade açıklaması ve davacı şirket tarafından keşide edilen bayilik sözleşmenin feshine ilişkin ihtarnameden sonra zaman aşımının başlangıcının başlayacağı bu kapsamda açılmış bulunan davanın zaman aşımı süresi içerisinde açıldığı, değerlendirilerek davalının zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Esas yönünden inceleme;
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık davacı tarafından davalıya yapılan ödemelerin 19/10/2009 tarihli kira sözleşmesi uyarınca mı yapıldığı yoksa davalı tarafın iddia ettiği gibi taraflar arasında mevcut bulunan bayilik ilişkisi uyarınca taraflar arasında akdedilen 2005 tarihli sözleşme uyarınca yapılan ödeme mi olduğu hususundadır. Bu kapsamda uyuşmazlığın doğru bir şekilde nitelendirilebilmesi için taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tamamının birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacı ile davalı arasında ilk olarak 2005 tarihli protokol başlıklı bir sözleşme imzalanmıştır. 2005 tarihli protokolden önce de davacı ile davalı arasında 90′ lı yıllardan süregelen bayilik ilişkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. 2005 tarihli protokol başlıklı belge ile taraflar arasında bayilik ilişkisinin kurulacağı (sürdürüleceği), bunun karşılığında davacı … tarafından davalıya protokolün ikinci sayfasında özel şartlar bölümünde belirtildiği üzere … … İlçesi 174 pafta 838 ada 126 ve 127 parsel sayılı taşınmazlar üzerine tesis edilecek ipotek karşılığında 4.100.000,00 USD + KDV peşin satış teşvik primi olarak bayiye ödeneceği, ayrıca E5 karayolundan giriş çıkış alınması halinde 200.000 USD + KDV peşin satış teşvik primi ödeneceği, ayrıca protokolün ikinci maddesinde … masrafları uhdesinde kalmak kaydı ile imar izni çıkartıldığında imar iznine uygun hazırlanan ve resmi makamlarca projeye uygun olarak tüm istasyonun yeniden inşa etmeyi ve istasyonun son teknolojik malzemeler ile teşhiz etmeyi kabul ve taahhüt ettiği ve bu şekilde … tarafından istasyonun yeniden inşasının üstlenildiği görülmüştür. Gerek Sulh Hukuk Mahkemesinde yaptırılan incelemeler sonucu gerekse mahkememizce yaptırılan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna göre davacı tarafından ilk protokolün özel şartlar bölümünde peşin satış teşvik primi olarak bayiiye ödeneceği belirtilen bedellerin ödendiği, bu hususun zaten taraflar arasında ihtilafsız olduğu anlaşılmış ancak protokolün ikinci sayfasında malzeme ve tesisat başlıklı kısmın ikinci paragrafında istasyonun yeniden inşası işleminin … tarafından doğrudan yerine getirilmediği, bunun karşılığında istasyonun yeniden inşa işinin gerçekleştirebilmesi amacı ile davalı tarafından … … Şubesinden kredi çekildiği ve bu kredi borcunun davacı … tarafından temlik alındığı (üstlenildiği), bu hususun taraflar arasında akdedilen 28/11/2008 tarihli anlaşma başlıklı belge, 31/12/2008 tarihli … 15. Noterliğinin temliknamesi, davacı şirketin … … Şube Müdürlüğüne hitaben yazdığı taahhütname ile anlaşıldığı bu protokol ve yapılan anlaşmalar uyarınca davacı tarafın davalının istasyonun inşaası için çektiği kredi ana parası ve faizleri için bankaya ödemesi gereken 9.440.000,00 TL’ nin davacı … tarafından üstlenildiği, davacı tarafından üstlenilen tüm bu ödemelerin 2005 tarihli protokole istinaden yapıldığı, 2005 tarihli protokol uyarınca davacı tarafınca istasyonun inşası için gerekli inşa giderlerinin üstlenildiği, ancak fiilen bu giderlerin davalı tarafından çekilen kredi ile yapıldığı ve davacının da davalı şirket tarafından bankaya olan kredi borcunun üstlenildiği, davacı tarafça 30.10.2009 tarihinde yapılan 3.633.052,00-TL’lik ödemenin peşin kira bedeli açıklamasıyla yapıldığı, 26.02.2010 ve 28.01.2011 tarihlerinde yapılan sırasıyla 4.027.639,72-TL ve 6.636.492,28-TL’lik ödemelerin dekontlarında kira ödemesi olduğuna ilişkin bir açıklamanın bulunmadığı, bu ödemelerin davacı defterlerinde de müşterilere yatırımlar hesabına kaydedildiği, bu hususta dikkate alındığında bu ödemelerin ilk sözleşme uyarınca mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla yapıldığının anlaşıldığı, nitekim 28.11.2018 tarihli anlaşma 30.12.2008 tarihli temlikname ve davacı şirketin … … Şube müdürlüğüne yazdığı taahhütnamedeki bedeller ile fiili ödeme tarihlerinin ve miktarlarının birebir kuruşuna kadar aynı olduğu, Yargıtay bozma ilamında her ne kadar önceki sözleşmelerin kira sözleşmesinde fesh edildiği ileri sürülmüş ise de, gerek 2005 tarihli sözleşme, gerek 28/11/2018 tarihli anlaşma, gerek … 15.Noterliğinin 31/12/2008 tarihli temliknamesi, gerekse davacı şirketin … … Şube Müdürlüğüne yazdığı taahhütname ile, bu bedelin 9.440.000000TL olduğu, aynı bedelin daha sonra 2009 tarihinde yapılan kira sözleşmesinde ikinci ve üçüncü dönem kira bedeli olarak ödendiği iddiası var ise de, davacı ve davalı arasında söz konusu bedelin ikinci kez ödendiğine ilişkin bir iddianın bulunmaması, yine 9.440.000,00TLlik 2005 tarihli sözleşme uyarınca davacı şirket tarafından üstlenilen bu kredi borcunun davalıya yada dava dışı bankaya (kira sözleşmesinde belirtilen bedel dışında) ikinci kez bir ödemenin yapılmadığının da tespit edildiği, bu bağlamda fesih ve ibranamenin söz konusu bedelin ödenmesi şartı ile geçerli olacağı, davalıdan soyut bir ibraname alınmış olmasının bu bedelin ödendiği anlamına gelmediği, ödeme tarihi de dikkate alındığında 9.440.000,00TLlik bir alacaktan davalı şirketin hiçbir bedel almama, vazgeçmesi, bu hususta ibraname vermesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğu görülmüş, her ne kadar 19/10/2009 tarihli fesihname ile taraflar arasındaki önceki sözleşmelerin feshedildiği ve davalı tarafından davacının ibra edildiği ileri sürülmüş ise de davacı tarafından söz konusu bedellerin ikinci iddia edildiği kira sözleşmesinde belirtilen bedel haricinde tekrardan ödendiğine ilişkin başka bir iddia ve belgenin ileri sürülmediği, davacı tarafça söz konusu bu yapılan ödemenin 19/10/2009 tarihli kira sözleşmesinde ikinci ve üçüncü dönem olarak belirtilen kısım için ödendiğinin iddia edildiği, davalı tarafından ise söz konusu bedelin 2005 tarihli protokol uyarınca ödendiğinin iddia edildiği, tarafların ticari defterlerinde yapılan incelemenin davacı tarafın ticari defterlerinde sadece birinci beş yıllık dönem için yapılan ödemenin kira ödemesi olarak yer aldığı, 26/02/2010 ve 28/01/2011 tarihinde yapılan toplam 10.664.132,00 TL’ lik ödemenin davacı defterlerinde gelecek yıllara ait giderler müşterilerin yatırımlar hesabına kaydedildiği, davacı tarafça 19/10/2009 tarihli kira sözleşmesinin dördüncü maddesi uyarınca kira ödemesi olarak sadece 3.633.052,00 TL ödemenin peşin kira bedeli olarak yer aldığı ve bunun da 19/10/2009 tarihli kira sözleşmesinin yerine getirilen ilk beş yıllık dönemine ilişkin olduğu, bu noktada davacı defterlerinde yer alan ödemelerin davacı aleyhine kayıt içerdiği davalı defterlerinde ise bu ödemelerin kira ödemesi olarak gözüktüğü ve bu kaydında davalı aleyhine kayıt içerdiği, yani başka bir anlatımla ihtilafa konu olan kira sözleşmesinin ikinci ve üçüncü dönemindeki ödemelerin davacı defterlerinde gelecek yıllara ait giderler müşterilere yatırımlar hesabında gösterildiği davalı defterlerinde ise kira bedeli olarak gösterildiği, dolayısı ile her iki tarafında kendi ticari defterlerinde yer alan kayıtların kendilerinin aleyhlerinde olduğu, bu durumda mahkememizce yorum yaparken kira sözleşmesinde ve bayilik sözleşmesinde güçlü konumda olan ve genellikle matbu olarak bayilik sözleşmelerini hazırlayan … aleyhine yorum yapıldığı kaldı ki taraflar arasında akdedilen 2005 tarihli protokol 2007-2008 ve 2009 tarihli anlaşma borcun üstlenilmesi, borcun temlik alınması, davacı tarafından dava dışı bankaya verilen taahhütname, taraflar arasında düzenlenen fesihnameler dikkate alındığında esasen davacı tarafından davalıya 26/02/2010 ve 28/01/2011 tarihinde ödenen bedellerin kira bedeli olmadığı, daha önce akdedilen protokol uyarınca davacı tarafça üstlenilen istasyonun inşası için yapılan masraflara ilişkin ödeme olduğu, her ne kadar dosyada istasyonun inşası için yapılan masrafların miktarı ve bedeli konusunda sunulmuş bir belge mevcut değil ise de davacı ve davalı arasında düzenlenen 2008 tarihli anlaşma, 31/12/2008 tarihli borcun naklini içeren temlikname ve davacı tarafından üçüncü şahıs bankaya sunulan taahhütname dikkate alındığında davalı tarafından dava dışı bankadan çekilen ve istasyonun inşası için kullanılan bedel konusunda tarafların mutabık kaldığı ve bu şekilde davacı tarafından söz konusu borcun üstlenildiği, bu kapsamda esasen davacı tarafça kira sözleşmesinin ikinci ve üçüncü dönemi için ödendiği iddia olunan bedelin gerçekte taraflar arasında akdedilen ilk protokol uyarınca yapılan ve önceki döneme ilişkin borcun tasfiyesine ilişkin yapıldığı, bu kapsamda davacının açtığı davanın reddi gerektiği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, her ne kadar davalı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de davacının kötü niyetli olarak dava açtığı ispat olunmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, davacının tüm talep ve davasının yerinde olmadığı anlaşıldığından davacının davasının reddi gerektiği, bu bağlamda, usul ve yasaya aykırı görülen Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/7967 Esas 2021/2922 karar sayılı bozma ilamına karşı direnilmesine ve davacının davasının subut bulmadığından reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;

1-Usul ve yasaya aykırı olduğu görülen Yargıtay 11. HD’nin 2020/7967 Esas 2021/2922 Karar sayılı bozma ilamına DİRENİLMESİNE,
2-Davanın davasının SÜBUT BULMADIĞINDAN REDDİNE,
3-Şartları oluşmadığından KÖTÜ NİYET TAZMİNATINA TAKDİREN YER OLMADIĞINA,
4-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30TL karar harcının peşin olarak alınan 390.267,72TLden mahsubu ile bakiye 390.208,42TL karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 411.535,38TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … İnş AŞ tarafından yapılan 54,10TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde YARGITAY’a YASA YOLU açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 10/11/2021

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI