Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/413 E. 2023/488 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/413
KARAR NO:2023/488

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:04/09/2014
KARAR TARİHİ:22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … numaralı kasko poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile davalı malike ait … plakalı araç sürücüsü …’ın 8/8 kusurlu eylemi neticesinde 04/08/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde hasarlandığını, ekspertiz raporuna göre aracın pert olarak kabul edildiğini, 02/09/2013 tarihinde 44.000,00 TL araç bedeli + 320,00 TL çekici bedeli olmak üzere toplam 44.320,00 TL hasar tazminatının sigortalıya ödendiğini, 13.875,70 TL sovtaj değerinin mahsup edildiğini, bakiye kısmın 3.314,00 TL sinin ihtiyati mali mesuliyet sigortası kapsamımda davalı sigorta şirketi tarafından ödendiğini, geriye kalan 37.131,00 TL nin ödeme tarihi olan 02/09/2013 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu … plakalı aracın trafik poliçesi ile sigortalandığını, aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçe limitlerini aşması halinde ihtiyari mali mesuliyet sigortası dayanak gösterilerek sözkonusu zararın tazmini için müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilebileceğini, maddi zararın poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında sorumlu tutulabileceğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Usulüne uygun tebliğe rağmen diğer davalılar tarafından dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyasından verilen 20/02/2020 tarihli 2020/189 sayılı kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/3954 Esas, 2021/3320 karar sayılı, 25/03/2021 tarihli ilamıyla BOZULMAKLA, yukarıdaki esas numarasını almıştır.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; … Sigorta 26/06/2019 tarihli müzekkere cevabı ekinde “… – … – … – …” no’lu hasar dosyaları Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve hasar dosyaları nazara alınarak, sigortacı bilirkişi …’ya tevdii edilen dosyada tanzim olunan 18/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamında işaret edilen KTK 96. Maddesine göre davacının davalıdan 17.475,59-TL talep edebileceğini (talebin ise 27.131,00-TL olduğu), KTK 96.2 maddesinin uygulanmasına ise yer olmadığını, davacının her ne kadar 02/09/2013 ödeme gününden itibaren avans oranı üzerinden faiz talep etmiş ise de ZZM Genel Şartlarının B. 2.1 maddesinin “Sigortacı; hak sahibinin kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde tazminatı hak sahibine öder.” hükmünün uygulanacağını, davacının 21/11/2013 günlü ihbarının davalıya ne zaman tebliğ edildiği belgelenemediğinden davalının 27/12/2013 kısmi ödeme günü temerrüde düştüğünün kabul edilebileceğini, davalının ZMM poliçesi tanzim ettiği kusurlu … plakalı aracın ticari olmasına göre davacının avans oranından faiz talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(3)Yargıtay 17. HD’nin 25/03/2021 tarihli bozma kararı sonrası Aktüerya hesap uzmanı bilirkişi …’na tevdii edilen dosyada tanzim olunan 10/05/2023 havale tarihli 2.ek bilirkişi raporunda özetle; Davalı …’ nın gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak başvuru yapmayan aracın da hasarını tespit ederek başvuran araçların hasarını ödemesi gerekeceğini, mesleki olarak işbu araştırmayı yapma konusunda yeterli donanıma sahip olduğunu, gerçekleşen kazanın durumu gözetilerek kazaya karışan diğer aracın da hasarının olacağının açık olduğunu, başvuruyu beklemesinin davalıyı zarara uğratacağı savunmasının yerinde olmadığı kanaatine varılmakla iyi niyetli olarak ödeme yaptığı iddiası ile borçtan kurtulduğu savunmasına katılmak mümkün olmadığını, 4 araçtaki toplam hasar miktarının 118.633,19 TL olduğunu, sonuç olarak; Yargıtay 11.HD nin bozma ilamında işaret edilen KTK 96.maddesine göre davacı…’nun Davalı … dan 17.475,59 TL talep edebileceğini, (Talebinin ise 27.131,00.TL olduğu) KTK 96.2 maddesinin uygulanmasına ise yer olmadığına, Davacı …. her ne kadar 02.09.2013 ödeme gününden itibaren avans oranı üzerinden faiz talep etmiş ise de, ZZM Genel Şartlarının B.2.1 maddesinin ” Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde tazminatı hak sahibine öder” hükmünün uygulanacağını, davacının 21.11.2013 günlü ihbarının davalıya ne zaman tebliğ edildiği belgelenemediğinden davalının 27.12.2013 kısmi ödeme gününün temerrüde düştüğünün kabulü gerekeceğini, davalının ZMM poliçesi tanzim ettiği kusurlu … plakalı aracın ticari olmasına göre davacının avans oranından faiz talep edebileceğini belirtmiştir.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen araç hasar bedelinin karşı araç sürücüsü, maliki ve trafik sigortacısından rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizin 29/12/2015 tarih 2014/799 Esas 2015/813 Karar sayılı kararı ile; ”Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 25.000,00 TL sigorta limitine göre sigorta tarafından yapılan 3.314,00 TL ödeme düşüldükten sonra bakiye 21.686,00 TL’nin 02/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen geriye kalan 5.445,00 TL’nin davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen 02/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte ayrı ayrı olmak üzere tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” dair karar verilmiş; hüküm, davalı … …. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Daire’nin 14.06.2017 gün ve 2016/14168 E.-2017/6785 K. sayılı ilamında özetle; “Somut olayda, kaza tespit tutanağına ekli krokiye göre kazaya karışan 5 araç mevcuttur. Davalı ZMMS şirketi kaza nedeni ile poliçe limitinin tamamını ödediğini belirttiğine göre, hangi araç için ne kadar ödeme yapıldığının araştırılarak KTK’nın 96. maddesi hükmüne göre değerlendirme yapılıp uzman bilirkişiden yeniden rapor alınarak yapılan ödemelerin limit dahilinde olup olmadığının incelenerek, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde, bozmaya konu edilen husus yönünden dosya davalı sigorta şirketince temyiz edilmiş olmakla davanın davalı … …. yönünden kısmen kabulü ile 17.475,59 TL’nin 27/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bozma öncesi Mahkeme tarafından tesis edilen karar diğer davalılar ve davacı tarafça temyize konu edilmeyip bu yönden taraflar lehine usulü müktesep hak oluştuğu takdir edilmekle diğer davalılar açısından yeniden karar tesisine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı … … vekili tarafından temyiz edilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. HD 2020/3954 Esas 2021/3320 Karar sayılı ilamı ile: ”6100 sayılı HMK’nun 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur, kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi kural olarak mümkün değildir. Savunma hakkını güvence altına alan T.C Anayasa’sının 36. maddesinde de buna paralel düzenleme bulunmaktadır. Yine, 6100 sayılı HMK.’nun 280. maddesi son cümlesi gereğince bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edilmesi, 281/1 maddesi hükmüne göre de; tarafların bilirkişi raporunun tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir.
Somut olayda; davalı sigorta şirketi kendini vekil ile temsil ettirmiş, duruşmalara katılmıştır. Ancak davalı sigorta şirketi vekiline Daire’nin 14.06.2017 tarihli bozma ilamından sonra alınan 18.11.2019 tarihli bilirkişi raporu tebliğ edilmeden 20.02.2020 tarihli celsede karar açıklanmıştır. Bu şekilde kendini vekil ile temsil ettiren davalı vekiline bilirkişi raporu tebliğ edilip, rapora karşı beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek davalı tarafın savunma hakkı kısıtlanmıştır. Bu durumda Mahkemece bilirkişi raporunun davalı sigorta şirketi vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru değildir. Bu husus yerine getirilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Yukarıda açıklanan bozma neden ve şekline göre davalı … … vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı … … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına” karar verilerek mahkememize dosya gönderilmiş, bozma kararı sonrası 2021/413 Esasını alarak yargılamaya devam olunmuş, mahkememizce Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/3954 Esas, 2021/3320 Karar sayılı usule ve esasa uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamında belirtildiği üzere daha önce mahkememizde bilirkişi raporu davalı sigorta şirketi vekiline tebliğ edilmeden karar verildiğinden bu husustaki usuli hata giderilerek bozma ilamı doğrultusunda davalı sigorta şirketine bilirkişi raporunun tebliği ile rapora karşı beyanda bulunmak üzere iki haftalık süre verilmiş, davalı sigorta şirketi tarafından bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulmuş, mahkememizce davalının rapora karşı itirazları doğrultusunda bilirkişiden ek rapor tanzim edilmesi istenmiş, 08/05/2023 tarihli bilirkişi ek raporu uyarınca davalının itirazlarını karşılar mahiyette rapor tanzim edildiği anlaşılmış, düzenlenen raporun daha önceki raporlar ile de çelişkili olmadığı dikkate alındığında; davacı sigorta şirketinin KTK 96. md. uyarınca davalı … ….’den 17.475,59-TL talep edebileceği sonucuna varılmıştır. Belirtilen bu nedenlerle bozma ilamı doğrultusunda davalıya savunma hakkının kısıtlanmaması bakımından bilirkişi raporu usulüne uygun tebliğ edilerek rapora karşı itirazlarını karşılar mahiyette ek rapor alındığı, mahkememizce hükme esas alınabilir nitelikte olan bilirkişi raporu uyarınca davacı sigorta şirketinin rücuen tazminat isteminde davalı … Sigortadan KTK 96. maddesi hükmünce alabileceği nihai tazminat bedelinin 17.475,59-TL olacağı anlaşılmakla; Bozmaya konu edilen husus yönünden dosya davalı sigorta şirketince temyiz edilmiş olmakla davanın davalı … …. yönünden kısmen kabulü kısmen reddi ile; 17.475,59-TL’nin temerrüt tarihi olarak kabul edilen 27/12/2013 kısmi ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle (aracın ticari araç olması nedeniyle) birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiliyle davacıya verilmesine karar verilmiştir. Ayrıca Bozma öncesi Mahkeme tarafından tesis edilen karar diğer davalılar ve davacı tarafça temyize konu edilmeyip bu yönden taraflar lehine usulü müptesep hak oluştuğu takdir edilmekle diğer davalılar açısından yeniden karar tesisine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
(1)Bozmaya konu edilen husus yönünden dosya davalı sigorta şirketince temyiz edilmiş olmakla davanın davalı … …. yönünden KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile;
17.475,59-TL’nin 27/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
(2)Bozma öncesi Mahkeme tarafından tesis edilen karar diğer davalılar ve davacı tarafça temyize konu edilmeyip bu yönden taraflar lehine usulü müptesep hak oluştuğu takdir edilmekle diğer davalılar açısından yeniden karar tesisine yer olmadığına,
(3)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.193,75-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 463,35-TL harçtan mahsubu ile bakiye 730,40-TL harcın (bozma öncesi yazılan tahsil müzekkeresiyle mükerrer olmamak kaydıyla) davalı … …’dan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
(4)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı … …’den tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(5)Davacı tarafından yapılan; Bozma öncesi tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde;
463,35-TL peşin harç, 25,20-TL başvuru harcı, 1.750,00-TL bilirkişi ücreti, 328,5‬0-TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 2.567,05‬-TL ile bozma sonrası yapılan; 205,5‬0-TL tebligat, müzekkere masraflarından oluşan toplam 2.772,55‬-TL yargılama masrafının davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 1.785,85-TL’sinin davalı … …’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
(6)Davalı … … tarafından yapılan tebligat, müzekkere masraflarından oluşan toplam 80,00-TL yargılama masrafının davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 15,54-TL’sinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davalının üzerinde bırakılmasına,
(7)Davalı … … duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri üzerinden AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek bu davalıya verilmesine,
(8)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/06/2023

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.