Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :2021/385 Esas
KARAR NO2022/297
DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:08/06/2018
KARAR TARİHİ:20/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile; davacı ile davalı şahısların, davalı … AŞ’nin ortakları olduğunu, davacının üniversiteden arkadaşları ve arkadaşlarının yakın tanıdıkları ile kendi aralarında sermaye toplayarak 2013 yılında otel kurmak ve toprak sahiplerine de kira ödemek amacı ile … Cad.üzerinde 8700 ada, 5,6,7,8,9 ve 17 nolu parsellerde ana mal sahipleri ile anlaşarak ve tapulara %50 ortak olarak metruk binaları yenilediklerini ve butik otele çevirip işletmeye başladıklarını, daha sonra davacının arkadaşlarının taşınmazın toplamda %50’si üzerindeki paylarını farklı binalar için farklı anonim şirket kurarak şirket hisseleri üzerinde paylaştıklarını, 17 nolu parselin %50’sinin davalı şirket, 9 nolu parselin de %50 hissesinin ise … AŞ üstüne alındığını, 26/12/2014 tarihinde davacının arkadaşı …’ın davalı şirketteki %10 hissesini ve … AŞ’den ise parsel 9’un %5 tapusunu devraldığını, bahsedilen hisse ve arsa tapusu payları için 210.000 USD ödeme yaptığını, yine 2017 yılı Mayıs ayında davacının ortak arkadaşları ve yakınlarının davalı şirketteki paylarını davalı şirketteki paylarını davalı …’nun kayınpederi diğer davalı … …’ya devrettiğini, bu devir sonrası davacının davalılar ile birlikte ortak duruma geldiğini ve 10 pay ile azınlık duruma düştüğünü, ortaklık yapısının değişmesinden hemen sonra davacıya tebligat yapılmaksızın çağrısız olarak genel kurulun toplandığını ve yönetim kurulu başkanlığına davalı …’nun, yardımcılığa ise … …’nin getirildiğini, kiracı şirketin kira ödememesi sonrasındaotelin işletmesinin davalı …’nun ortağı ve yöneticisi olduğu şirkete verildiğini, böylelikle bu davalının davacının ortağı olduğu davalı … Şirketinin sahibi olduğu otelin ve diğer parsellerdeki otelin işletmecisi konumuna geldiğinin öğrenildiğini, ancak söz konusu şirketin yapısının davalı … Şirketi ile ilişkisinin bilinmediğini, davacıya otelin işletilmesi nedeniyle herhangi bir tutar da ödenmediğini, özellikle davalılardan … …’nin şirketin içinin boşaltıldığı ve usulsüz muameleler yaptığının öğrenildiğini, davacı tarafından iyi niyetle şirketi olduğu davalı şirket ortağı ve yöneticilerine e-posta atarak ve telefonla genel kurul ve yönetim kurulu kararları, ana sözleşme ve satış sözleşmeleri, varlıklar ve yükümlülükler, varsa kira sözleşmesi ve pay defterinin kopyası gibi bilgilerin istendiğini, ancak bu bilgilerin kendisine verilmediğini, bunun üzerine davacı tarafından davalı şahıslara ihtarname gönderildiğini, ihtarnameden sonra davalı … …’nin davacıyı arayarak davalı …’nun şirketin içini boşalttığını, evrakları sakladığını, diğer taşınmazlardaki hisselerini sattığını ve malvarlığını yurt dışına çıkarmaya çalıştığını belirttiğini, ancak davacının kısa bir süre önce davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarını incelediğinde davalıların gizlice ve usulsüz olarak genel kurul yaptığını, yönetim kuruluna kendilerin seçtikleri ve münferit yetki verdiklerini davalıların aslında işbirliği içinde olduklarının öğrenildiğini, davalıların gerek 23/05/2017 gerekse 07/07/2017 tarihinde yaptıkları genel kurulun çağrısız olduğunu, söz konusu genel kurulların kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olduğunu, bu nedenle yok hükmünde olduklarını, anılan nedenle yönetim kurulunun temsil ve ilzam yetkisinin kaldırılarak tedbiren şirkete kayyım atanmasına, 23/05/2017 ve 07/07/2017 tarihli genel kurulların yok hükmünde yada butlanla malul olduğunun tespitine ve tüm işlemlerin geçersiz sayılmasına, yine dava dilekçesindeki taleplerinin kabulü ile şimdilik 10.000,00 TL’nin kısa vadeli krediler için işleyen ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yine şirket tarafından ödenmeyen kar paylarının geçmişe dönük ödenmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’nin davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği gibi bir çağrısız ve usulüne uygun olmayan bir genel kurul yapılmadığını, davalının 08/05/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında henüz pay sahibi olmadığından söz konusu toplantıda bulunmadığını, davalının diğer davalılardan … Otel AŞ’nin %79 payına sahip ortağı ve yönetim kurulu başkan vekili olduğunu, yönetim kurulu karar defteri, ortaklar pay defteri ve genel kurul ile müzakere defterinin …’na teslim edilmek üzere 04/07/2017 tarihinde …’a verildiğini, davalı …’nun söz konusu şirketin işleyişi ile ilgili usulsüzlükler yaptığını, bu hususların ortaya çıkmaması için şirketin pay defterini ve yönetim kurulu defterlerini şirket merkezinden götürdüğünü, davalı müvekkili ile davalı … arasında bu nedenle anlaşmazlık yaşandığını, davalı …’nun şirket ile ilgili yaptığı usulsüzlerin ortaya çıkmaması için 6102 sayılı TTK 392 ve 437.maddesine aykırı davranarak defterleri gizlediğini ve yönetim kurulu ve genel kurulun toplanmasını engellediğini, bu husus ile ilgili….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 6102 sayılı TKK 410/2.maddesi uyarınca genel kurulu toplantıya çağırma izni verilmesi ve şirket defterlerinin iadesi talepli dava açıldığını, iptali talep edilen genel kurul toplantılarının usulüne uygun olarak yapıldığını, iptali durumunda şirketin büyük zararlara uğrayacağını, anılan nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının ve açıklamalarının maddi gerçeklikleri yansıtmadığını, afaki, keyfi ve duyuma dayalı bir kısım iddialarla gerçeklerin ve sorumluların gizlenmeye çalışıldığını, davalı otelin %50 hisseyle …, %40 hisseyle …ve %10 hisseyle … ortaklığında 30/07/2013 tarihinde tescil edildiğini, …’ın 08/09/2014 tarihinde %5’er hissesini … ve …’e. 26/10/2014 tarihinde %10’ar hissesini davalı … ile davacıya devrettiğini, …’ün 01/06/2017 tarihinde hisselerinin tamamını …’e devrettiğini, 02/07/2017 tarihinde …’ın %9 hissesini ve …’de tüm hissesini …’a devrederek ortaklıktan ayrıldıklarını, yine …’ün de hisselerinin tamamını 05/06/2017’de diğer davalı … …’ye devrederek ortaklıktan ayrıldığını, ortaya çıkan ortaklık yapısında davalılardan … …’nin %79, …’nun %10, davacının %10 ve …’ın %1 pay sahibi olduğunu, 07/07/2017 tarihli genel kurul kararıyla davalı …’nun yönetim kurulu başkanı ve diğer davalı … …’nin de yönetim kurulu başkan vekili olarak atandığını, şirket pay sahiplerinin işletme, karşılıklı kullanma ve yararlanma, gelir paylaşımı, yönetimi ve kira ilişkisini içeren bir hotel geliştirme projesine yönelik ticaret yapıldıını, bu çerçevede … … Sok. No:5,7,9,11,13 ve 15 kapı nolu binaların blok halinde işletme konusu yapılmaya çalışıldığını, hotel ve rezidans olarak tasarlanan binaların dönemsel, finansal ve mülkiyet sorunlarıyla tapu ve şirket ortaklıklarına ve anlaşmalarına göre kullanıldığını, buna göre taraflar arasında hisse devirleri ve ödemeler ile bir cari alacak-borç ilişkisi oluştuğunu, taraflar haricinde davalı otelin tapu ortağı ve taşınmazın asıl kiraya verenin … ve komşu parselde … San.Tic.AŞ başta olmak üzere tüm hukuki ilişkilere dahil olan komşu parsel ve bina maliki 3.kişiler de mevcut olduğunu, davacı ile işbirliği içinde olan …ve ailesinin diğer davalı Hasan Tahsil … ile usulsuz işlemleri neticesinde …, ailesi ve diğer davalı … … tapu malikleri nezdinde taahhüt ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sermaye, kira, yatırım ve benzeri sebeplerle tahsil edilen paraların şahsi amaçlarla kullanıldığını ve davalı otel ile diğer şirketlerin içlerinin boşaltılırak zararlarına sebep olunduğunu, yine davalının tapu ve hisselerini devrettiği ve yurt dışına malvarlığını kaçırmaya çalıştığı yönündeki iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, davalının yalzınca kensine teklif edilen hisse ve hisseli tapuları almak istediğini, kendisine verilen taahhütlere inanarak haraket ettiğini ve buna istinaden sayısız ve milyonlarca lira ödediğini, bu çerçevede …ve ailesi ile diğer davalı … …’nın maddi menfaat elde ettiğini, yine davacının 23/05/2017 ve 17/07/2017 tarihli genel kurulların yok hükmünde olduğundan bahisle bunlara istinaden gerçekleştirilen tüm işlemlerin geçersizliğinin tespitini talep etmiş ise de bahsi geçen kurulların sırasıyla %75 ve %90’lık hazır bulunanlar ve oybirliği ile gerçekleştirilerek tescil ve ilan edildiğini, bu nedenle yok hükmünde bulunmadığını, davacının keyfi açıklamalarla talepte bulunduğunu, anılan nedenlerle davacının davasının reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizin 2018/511 esas 2018/1142 karar sayılı 24/10/2018 tarihli kararı ile; yönetici sorumluluğuna dayalı tazmin davası ile kar payı alacağı davasının tefrikine, davalı şirket yönünüdün dava konusu genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitine, gerçek kişiler yönünden bu yöndeki davanın pasif husumet yokluğundan reddine, denetçi atanması talebinin reddine, şirketin 45 gün sürede çağrılı genel kurul yapılması için yetkilendirilecek şekilde kayyım atanmasına karar verilmiş; bu karara karşı, davalılardan … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuş, İstanbul BAM 14.Hukuk dairesinin 2019/971 esas 2021/548 karar sayılı 22/04/2021 tarihli ilamı ile;
“HMK’nın 320. maddesi uyarınca mahkeme, ön incelemede dava şartlarını, ilk itirazları ve sürelere dair itirazları karara bağlamalıdır. Davalı taraf davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmadığından teminat yatırması gerektiği itirazını ileri sürmüştür. Teminat konusu dava şartlarından olup ön incelemede karara bağlanması gerekirken, ilk derece mahkemesince bu konuda hiç bir karar vermeden ve açıkça tahkikata geçildiği de bildirilmeden, davanın sonuçlandırılması usule aykırı olmuştur.
HMK’nın basit yargılama usulünü düzenleyen 321/1. maddesinde, “Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder, taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez” hükmü düzenlenmiş olup, bu hüküm uyarınca basit yargılama usulünde tahkikat tamamlandıktan sonra, yazılı yargılama usulünde olduğu gibi, sözlü yargılama için ayrı bir duruşma günü tayinine gerek yok ise de hakim, tahkikatın tamamlandığı duruşmada, tahkikatın tamamlandığını bildirip tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek hükmünü tefhim eder. Somut olayda, ilk derece mahkemesince ön inceleme yapıldıktan sonra tahkikata geçildiği dahi bildirilmeden ve tarafların delil toplama talepleri ve usuli itirazlar karara bağlanmadan ve tahkikatın bittiği de taraflara bildirilmeden, duruşmada hazır olan taraf vekillerine, davanın esasına dair son diyecekleri sorulmadan davanın bitirilmiş olması, adil yargılanma hakkını düzenleyen Anayasanın 36. maddesine, hukuki dinlenilme hakkını düzenleyen 27. maddesine ve HMK’nın 321. maddesindeki açık düzenlemeye aykırı olmuştur.
Diğer taraftan, davacının ihtiyati tedbir talebinin kapsamı aşılarak ve talep edilmeyen yetkiler de verilmek suretiyle, azli talep edilen davalı şirket yöneticisi, şirkete kayyım atanmıştır. Davada, genel kurula çağrı izni verilmesi talebi bulunmadığı halde, atanan kayyıma genel kurul çağrısı yetkisi verilmiş ve taleple bağlılık ilkesi ihlal edilmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin… E sayılı davasını açarak genel kurula çağrı izni talep ettiklerini ve şirket defterlerinin iadesini talep ettiklerini beyan etmiştir. Görüldüğü üzere, genel kurul çağrı izni verilmesi ve defter teslimi eldeki davanın değil, başka bir davanın konusudur. Talep aşılmak suretiyle tedbir kararı ve akabinden ek karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, genel kurul kararlarının yokluğuna dair kararlar kesinleşmeden hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemenin verdiği karar kesinleşmedikçe şirketin organsız olduğundan da söz edilemez. Elbette mahkeme geçici hukuki koruma kapsamında genel kurul kararlarının icrasını dava sonuna kadar durdurup kayyım atayabilir. Ancak ilk derece mahkemesi böyle bir uygulama yapmadığı gibi davadaki taleplerden biri olan yöneticinin azli talebi hakkında da bir karar verilmemiş ve bu durumda şirket yönetimi devam ettiği halde kayyım atayarak genel kurul çağrı yetkisi vermiştir. Ayrıca, hakkında azil talep edilen şirket yöneticisinin kayyım atanmasının gerekçeleri de açıklanmamıştır. Davacının iddialarının haklılığı halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir; bu durumda da davalının kayyım atanması kendi içinde çelişki içermektedir.
Mahkeme, nihai karar vermek suretiyle davadan el çektikten sonra ticari defterle ilgili olarak kayyıma yetki verilmesine dair ek karar vermiştir. Oysa, yukarıda açıklandığı üzere, ticari defterlerin iadesiyle ilgili olarak açılmış ayrı bir dava mevcut olup, eldeki davada ticari defterlerin iadesiyle ilgili bir talep bulunmamaktadır. ” şeklinde mahkememiz kararı kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiş ve mahkememizin 2021/385 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Dava, davalı şirketin 23.05.2017 ve 07.07.2017 tarihli çağrısız ve davacı katılımı olmaksızın yapılan genel kurullarda alınan kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti, yöneticinin azli, davalı şirkete yönetim kayyımı ve denetçi atanması, davalı gerçek kişi yöneticilerin şirkete verdiği zararın tazmini, ayrıca geçmiş yıllara ilişkin kâr payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMKnun 84.maddesinde “Aşağıdaki hâllerde davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat gösterilir: a) Türkiye’de mutad meskeni olmayan Türk vatandaşının dava açması, davacı yanında davaya müdahil olarak katılması veya takip yapması. b) Davacının daha önceden iflasına karar verilmiş, hakkında konkordato veya uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırma işlemlerinin başlatılmış bulunması; borç ödemeden aciz belgesinin varlığı gibi sebeplerle, ödeme güçlüğü içinde bulunduğunun belgelenmesi. (2) Davanın görülmesi sırasında teminatı gerektiren durum ve koşulların ortaya çıkması hâlinde de mahkeme teminat gösterilmesine karar verir.” denilmektedir.
HMK’nun 114.maddesinde dava şartları belirtilmiş olup, HMK’nun 115.maddesinde “(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. .” denilmektedir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, İstinaf ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafça davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmadığı için teminat yatırması gerektiği itirazını ileri sürdüğü, İstinaf ilamı nazara alınarak, davacı tarafa yurt içinde adresini bildirmesi için süre verildiği, davacı vekilinin beyan dilekçesi ile davacının…’nde bulunduğunu belirttiği, mahkememizin 09/02/2022 tarihli duruşma ara kararı ile; davacı tarafın yurt içinde adresi bildirilmediğinden HMKnun 84.mad gereği 10.000TL teminatı yatırmak üzere davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verildiği ve teminat yatırılmadığı takdirde davanın dava şartı yokluğun nedeniyle reddine karar verileceğinin ihtar edildiği, verilen kesin süre içerisinde yabancılık teminatının yatırılmadığı, bu nedenle davada dava şartlarının sağlanamadığı anlaşılmakla, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90TLnin mahsubu ile bakiye 44,80TLnin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar … ve … … vekil ile temsil edildiğinden AAÜT gereğince takdir olunan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 27,63TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davalı … … tarafından yapılan 100,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/04/2022
Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI