Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/311
KARAR NO:2023/785
DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:15/09/2009
KARAR TARİHİ:29/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında “toptan dağıtım ve lojistik sözleşmesi” imzalandığını, buna göre sözleşme kapsamındaki malların davalı şirket tarafından belirlenen üreticilerden müvekkili şirket tarafından temin edilerek, … ürün ve hizmetlerini “…” ismiyle abone ve tüketicilere satış, pazarlama ve dağıtımını yapan satış noktalarına ve tüketicilere satış ve pazarlamasının yapılacağını, müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşmenin kendisine yüklediği şartları yerine getirmek için büyük emek ve para harcadığını, ancak davalının sözleşmenin imzalanmasından sonra üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, davalının sözleşmeyi hiçbir haklı gerekçe göstermeksizin 10.03.2009 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 18.5. maddesi uyarınca 7 gün içerisinde tek taraflı olarak feshedeceği ihtarından sonra feshettiğini, davalının haksız olarak sözleşmeyi feshetmesi sebebiyle müvekkilinin büyük bir prestij kaybına ve maddi zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik 50.000.-TL zarar bedelinin ve 50.000.-TL kâr kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 12.10.2010 havale tarihli dilekçesiyle 21.617.296,32 TL kâr mahrumiyeti zararının tazmini ile birlikte davalı şirketin sözleşme süresince sözleşmeye aykırı davranmak suretiyle vermiş bulunduğu 18.108.520,60 TL zararın tazminini istemiş, ancak buna ilişkin ıslah harcını yatırmamış, bilahare 10.12.2013 tarihli dilekçesiyle talebini sözleşmenin icrası esnasında sözleşmeye aykırılık nedeniyle meydana gelen zarar talebini 5.050.000.-TL, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle mahrum kalınan kâr talebini 10.050.000.-TL olarak artırmış, ayrıca 2.250.000.-TL portföy tazminatı talebinde bulunmuş, buna ilişkin aynı tarihte harç eksikliğini ikmal etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı aleyhine açılan davayı kabul etmediğini, davacı şirketin davalı yanca sözleşmeyi aykırı davranıldığına dair iddialarının doğru olmadığını, özel hukukta sözleşme serbestliği ilkesinin geçerli olduğunu, davalı şirket ile davacı şirket arasında da bu ilkesi doğrusunda ve sözleşme serbestliği çerçevesinde 18/10/2006 tarihinde toptan dağıtım ve lojistik sözleşmesinin imzalandığını, tacir olan tarafların özgür iradeleriyle imzaladığı sözleşme hükümlerinin kendilerini bağladığını, bu temel ilke çerçevesinde değerlendirildiğinde davacının tazminat talebinin gerekçesi olarak ileri sürdüğü hususların tamamının sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede davacının temin edeceği ürünlerin sadece müvekkili şirket shoplarına satışının yapılacağının kabul edildiğini, ve sözleşmenin ikinci maddesiyle davacı şirketin “müvekkili şirketin yazılı onayı olmaksızın müvekkili şirketin iş ve iştigal konusunda faaliyet gösteren üçüncü gerçek veya tüzel kişilerle sözleşmenin konusu ile aynı ya da benzer konuda hiçbir anlaşma veya sözleşme ve protokol vb.gibi yapmamaya ve sözleşme konusu ile aynı yada benzer konuda bir hizmet vermemeyi gayri kabili rücu olarak kabul, beyan ve taahhüt etmiştir” yükümü altına girdiğini, yine sözleşmenin 3.maddesine göre de davacı şirketin “sözleşme kapsamındaki davalı şirket tarafından kendisine temin edilen sim kartlara, yine işbu sözleşme konusu ürün paketini oluşturmak için temin etmiş ve müvekkili şirkete e-maillerini bildirmiş olduğu terminal cihazlarından ayrı olarak satamaz ve davalı şirket tarafından belirlenen ve kendisine bildirilen cep shoplar dışında başka hiçbir üçüncü gerçek ya da tüzel kişiye satamaz “yükümünün kararlaştırıldığını, davalı şirketin faaliyet gösterdiği GSM sektöründe yaşanan rekabet içerisinde ürün satışını artırmak için yapacağı kampanyalarda kullanılan materyallerin rakip şirketlere de satışının yapılmasına izin verilmesinin eşyanın tabiyatına aykırı bir durum olduğu, bu şekilde bir iznin davalı şirketin yürüteceği kampanyaların başarısını azaltacağını, bu nedenle sözleşmeye yukarıda belirtilen hükümlerin konulduğunu, ve davacının da bu yükümlülükleri kabul ettiğini, davacı şirketin satışını yaptığı cep telefonlarının e-mail numaralarının davalı şirketin sim kartlarıyla eşleştirildiğinden ve bu şekilde yasal kaydı yapıldığından bu telefonların başka bir GSM şirketine satılmasının zaten mümkün olmadığını, sözleşmenin rekabet yasağını düzenleyen 8/son fıkrası gereğince davacı şirketçe sözleşme devam ettiği sürece ve sözleşmenin sona ermesinden itibaren 12 ay süre ile müvekkili şirket ile rakip olan şirketlerle sözleşme konusu ile aynı veya benzer konularda sözleşme ve anlaşmaların yapılamayacağını, söz konusu mallarla rakip olan malları satamayacağının kararlaştırıldığını, sözleşmenin yasal şekil şartlarına uygun olarak feshedildiğini, taraflar arasında mevcut sözleşmenin 18/5.maddesine göre “davalı şirketin 7 gün önceden firmaya yazılı olarak bildirmek kaydıyla taraflar arasındaki işbu sözleşmeyi herhangi bir gerekçe göstermeksizin her zaman ve tek taraflı olarak feshetme hakkına sahip olduğunu, bu durumda firmanın fesih tarihine kadar olan bedelleri tam ve eksiksiz olarak tahsil edilmiş siparişleri dışında sözleşmenin ifa edilmemiş kısmı ile ilgili olarak … dan hiçbir talepte bulunamayacağı gibi sözleşmenin işbu madde kapsamında … tarafından feshedilmesi sebebiyle … dan hiçbir hak, alacak, kar kaybı, tazminat vb talebinde de bulunmayacaktır” hükmünün mevcut olduğunu, bu konuda da tarafların sözleşmede mutabık kaldıklarını, sözleşmenin bu hükmüne uygun olarak davalı şirket tarafından Beyoğlu 6. Noterliğinden gönderilen 10/03/2009 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün sonra sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, tüm bu nedenlerle ve feshin sözleşme hükümlerine uygun olarak yapılmış olması nedeniyle davacının tazminat isteme hakkının olmadığını, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememiz … sayılı 30/12/2013 tarihli kararı ile, davacının davalının sözleşme suresince sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkin isteminin ispat edilemediğinden reddine, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan kâr mahrumiyetine yönelik istemin ıslah talebi doğrultusunda ve kısmen kabulü ile, 18.255.411,79 TL ‘nin davalıdan tahsiline, Portföy tazminatına ilişkin ıslah dilekçesiyle sözü edilen istemin dava dilekçesinde bu yöne ilişkin bir istemin söz konusu olmadığı, ıslah dilekçesinin dava talep değerlerinin arttırılmasına ilişkin dilekçe mahiyetinde bulunduğu, netice-i talebi değiştiren 6100 sayılı HMK’nun 176. Ve devamı maddelerinde düzenlenmiş unsurları içermediği anlaşıldığından bu konuya ilişkin ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, kararın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2014/7689 esas, 2015/5058 karar sayılı, 09/04/2015 tarihli ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuş 2017/… esas, 2018/… karar sayılı 05/12/2018 tarihli karar ile, davacının kâr mahrumiyeti sebebiyle açtığı davannı kısmen kabulü ile, 2.573.803,85 TL’nin (50.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 15/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek, kalan 2.523.803,85 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 10/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalıdan tahsiline, davacının sözleşme döneminde uğradığı zarara yönelik açmış olduğu davanın reddine, Portföy tazminatı yönünden usulüne uygun açılmış bir dava ve dava dilekçesinin tam ıslahı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, kararın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2019/… esas, 2021/… karar sayılı, 03/02/2021 tarihli ilamı ile, “… Bilirkişi raporunda, davacının sözleşme devam ettiği dönemde ticari mal alım satımları ile teknik servis gelirleri yönünden kâr elde ettiği, ancak yatırım harcamaları ve yüksek kur farkları nedeniyle ticari yönden zarar ettiği, sözleşme süresi sonuna kadar da ticari kâr elde edemeyeceği, fesih sonrası davacının emsal nitelikte bir iş bulamadığı, ticari faaliyetine devam etmediği ve özel ticari faaliyet geliri olmadığı tespit edilmiş, bu nedenle sektördeki veriler esas alınarak ortalama %12 kâr marjı çerçevesinde zarar hesabı yapılmıştır. Ancak her iki tarafın da söz konusu bilirkişi raporuna, yapılan tespitlere ve esas alınan verilere ciddi itirazları bulunmaktadır. Özellikle, davacı tarafından sözleşmeye aykırı olarak davadışı firmalara da satış yapıldığı ve gelir elde edildiği, davacının diğer ticari ilişkileri nedeniyle oluşan cirosunun da kâr hesabı yapılırken dikkate alındığı, oysa ki hesaplamanın sadece davalı ile olan ticari ilişkisi kapsamındaki cirosu belirlenerek yapılması ve her türlü giderin de düşülmesi gerektiği yönündeki itirazlar değerlendirilmemiş, ek rapor dahi alınmadan mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, Dairemizin önceki tarihli bozma ilamlarındaki tespitler de gözetilerek, bilirkişi raporuna itirazları karşılar ve denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış…” denilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dosya son bilirkişi heyetine tevdi edilerek hem ilk Yargıtay bozma ilamları doğrultusunda ve ayrıca bilirkişi raporlarına yapılan itirazlar tek tek değerlendirilmek suretiyle yeniden rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 17/10/2022 tarihli raporda; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı tarafça feshedildiği ve feshin 30,03.2009 tarihi itibariyle gerçekleşmiş olduğunun anlaşıldığı, Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde sözleşmenin kalan süresinin 31.03.2009-18.10.2009 tarihleri arası olduğu ve kar mahrumiyetinin de bu tarihler arasında geçen süre İçin talep edilebileceği, sözleşme feshedildikten sonra davacının sözleşme konusu emsal bir iş bulamadığı ancak kendi özel ticari faaliyetinin de olmadığı ve ticari faaliyetinin durduğu, davacının sözleşme konusu emsal işi bulabilmesi için ortalama 2 yıllık bir sürenin gerektiği, taraflar arasında akdedilen sözleşme çerçevesinde davacı tarafça yapılan yatırım harcamalarının ortalama 5 yılda kendini amorti edebileceği, davacının bu yatırımları finanse edebilmek için borçlandığı ve bu şekilde de özellikle 2008 yılında gerçekleşen global kriz nedeniyle kurların aşırı yükselmesinin bir sonucu olarak davacı şirketin yüksek tutarda aleyhte kur farkı giderine katlandığı, bu çerçevede sözleşmenin devam ettiği süre boyunca davacı şirketin hem sözleşme kapsamında yapılan hem de özel olarak yapmış olduğu satışları nedeniyle ticari kar elde edemediği, bu nedenle davacının sözleşmenin kalan süresi yönünden sözleşme feshedilmemiş olsaydı aynı maliyet ve gider yapısı çerçevesinde ticari yönden kar elde edemeyeceği kanaatine varıldığı, ancak sektör verilerine göre ortalama karlılık oranının %12 olarak esas alınması durumunda davalı tarafça sözleşmenin haksız feshedilmesi nedeniyle davacının mahrum kaldığı kar tutarının 1.696.032,60.- TL olarak hesaplandığı, yine sektör verilerine göre ortalama karlılık oranının % 12 olarak esas alınması durumunda davacının Özel Olarak Çalışması Durumunda GFK Raporları çerçevesinde elde edeceği kazanç tutarının 1.041.423,52 TL olarak hesaplandığı, bu çerçevede davalının tedarikçisi olarak çalışması sonucunda elde edebileceği kazanç miktarından, davacının özel olarak çalışması sonucu elde edebileceği kazanç miktarının mahsubu ile davacının uğradığı kar kaybının (1.696.032,60 -1.041.423,52-) 654.609,08 TL olarak tespit edildiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilerek taraf itirazları doğrultusunda ek rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 27/02/2023 tarihli raporda; kök rapordaki tespitler tekrar edilerek sektör verilerine göre ortalama karlılık oranının % 12 olarak esas alınması durumunda ve davacı tarafın alınan ortalama hesaplara yapmış olduğu itirazların rapor içerisinde detaylı olarak değerlendirilmesi neticesinde kazanç kaybının alternatifli olarak; 1.Alternatif: mahkeme bilirkişi kök raporundaki ortalama hesaplamaların kabul edilmesi gerektiği kanaatindeyse: ve davacının özel olarak yaptığı işlerin hesaplanan kazanç kaybından ayrıca mahsup edilmesi kanaatindeyse kazanç kaybı kaybının (1.696.032,60 -1.041.423,52-) 654.609,08 TL, davacının özel olarak yaptığı işlerin ayrıca mahsup edilmemesi kanaatindeyse kazanç kaybı kaybının 1.696.032,60 TL olarak hesaplandığı, 2.Alternatif: mahkeme davacının belirttiği gibi 22 aylık(2007/12 ay ve 2008/10 ay) toplam ciro oranının 22 aya bölünmesi suretiyle bulunacak ortalamanın alınması gerektiği kanaatindeyse: ve davacının özel olarak yanptığı işlerin hesaplanan kazanç kaybından ayrıca mahsup edilmesi kanaatindeyse kazanç kaybı kaybının (1.706.983,16 TL-983.550,13) 723.433,03 TL, davacının özel olarak yaptığı işlerin ayrıca mahsup edilmemesi kanaatindeyse kazanç kaybı kaybının 1.706.983,16 TL olarak hesaplandığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilerek bozma ilamına göre taraf itirazlarını karşılar şekilde ek rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 03/10/2023 tarihli raporda; Yargıtay kararları ve davalı tarafça dosyaya sunulan bayi listesi çerçevesinde yapılan hesaplamalar neticesinde 27/02/2023 tarihli ek raporda herhangi bir değişiklik meydana gelmediği belirtilerek 27/02/2023 tarihli rapordaki sonuç ve kanaat tekrar edilmiştir.
Dava, tedarik sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları, Yargıtay bozma ilamı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 15/10/2006 tarihli toptan dağıtım ve lojistik sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmenin davalı şirket tarafından 10/03/2009 tarih ve Beyoğlu ….Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiği, davalı tarafından yapılan tek taraflı fesih işleminin herhangi bir haklı sebebe dayanmadığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 12 ay süreli olduğu, sürenin bitiminden 30 gün öncesinde fesih ihbarında bulunulmaması halinde sözleşmenin 12 aylık süreler halinde 5 yıl süre ile uzayacağı, 5 yılın sonunda tarafların aralarındaki ticari ilişkiye devam etme niyetinde ise yeni bir sözleşme imzalamaları gerektiği, bu husus dikkate alındığında davalı tarafça çekilen 10/03/2009 tarihli fesih ihtarnamesi ile sözleşmenin davalı tarafça haksız feshedildiği, feshin 30/03/2009 tarihinden itibaren sonuç doğurduğu, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda kar mahrumiyetinin sözleşmenin kalan süresi olan 31/03/2009-18/10/2009 tarihleri arasında geçen süre için talep edilebileceği, davacının taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında önemli sayılabilecek yatırımlar yaptığı ve bu yatırımlar karşılığında yüksek miktarda borçlandığı, davacı tarafça yapılan yatırımların geri dönüşü ve davacı şirketin kara geçmesinin ortalama 5 yıllık bir süre gerektirdiği, ancak sözleşmenin yaklaşık 2,5 yıllık bir süre zarfında fesh edilmesi nedeni ile davacının beklenen karı bu dönemde elde edemediği ve yatırım giderleri nedeniyle zarar ettiği, sözleşme dönemlerinde cep telefonu dağıtım firmalarının satışlarında kar marjlarının yaklaşık %12 mertebesinde olduğu, sözleşme feshedildikten sonra davacının sözleşme konusu emsal bir iş bulamadığı. kendi özel ticari faaliyetinin de durduğu, BK 126.maddesi uyarınca davacının sözleşme feshinden sonra benzer nitelikte bir işi bulabilmesi için en az 2 yıllık süre gerektiği, sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemlerde davacı şirket yasal defter kayıtları çerçevesinde davacının ticari kar elde edemediğinin anlaşıldığı davacının sözleşmenin kalan süresinde yapılan yatırımlar nedeniyle ödemiş olduğu faiz giderleri, yatırım harcamalarının amortismanı ve yatırımların finansmanı (Stok yatırımları, Yazılım yatırımları, mağaza/dükkan dekorasyon yatırımları vs..) için yabancı para cinsinden borçlanmalarla ilgili aleyhte oluşan yüksek kur farkı zararları farklarından kaynaklı oluşan giderler nedeniyle ticari kar elde edebileceği hususunun ispata muhtaç göründüğü ancak sektör karlılığı çerçevesinde hesap yapıldığında ise davacının sözleşmenin kalan süresi için ortalama %12 kar marjı esasına göre davacının davalı tarafça dosyaya sunulan Bayi Listesi dışında özel olarak yapmış olduğu satışları çerçevesinde gelecekte elde edebileceği kazanç toplamının 1.041.423,52 TL, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğradığı toplam kazanç kaybının ise 1.696.032,60 TL olarak hesaplandığı, buna göre davalının tedarikçisi olarak çalışması sonucunda elde edebileceği kazanç miktarından, davacının özel olarak çalışması sonucu elde edebileceği kazanç miktarının mahsubu neticesinde davacının uğradığı kar kaybı 654.609,08 TL olarak tespit edilmekle, bozma sonrası sunulan işbu raporların Bozma ilamında işaret eden hesaplama yöntemine uygun olduğu ve önceki bilirkişi raporlarına itirazları da karşılar mahiyette olduğu anlaşıldığından, belirtilen bu kar kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça sözleşmenin icrası sırasında davalının sözleşmeye aykırı davranışları sebebi ile meydana gelen zarar için tazminat isteminde bulunmuş ise de, davacı sözleşmenin devamı süresi içinde davalının sözleşmeye aykırı davranışlarını ispatlayamadığından buna yönelik açmış olduğu davanın reddine karar vermek gerekmiş, yine her ne kadar davacı taraf yargılama aşamasında davalı aleyhine portföy tazminatı talep etmiş ise de, portföy tazminatı yönünden usulüne uygun açılmış bir dava ve dava dilekçesinin tam ıslahı bulunmadığından bu talebe ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının sözleşme süresinde, sözleşmeye aykırılık iddiasına dayalı tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-Portföy tazminatı hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Haksız fesih nedeniyle maddi tazminat talebinin KISMEN KABUL / KISMEN REDDİ ile, 654.609,08 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 44.716,34 TL nispi karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.350,00 TL harç ile ıslah harcı 294.586,90 TL toplamı 295.936,90 TL’den düşümü ile bakiye 251.220,56 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 97.645,27 TL TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 470.953,91 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 70.475,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 2.659,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 275,20 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 264,81 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde YARGITAY’a YASA YOLU açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/11/2023
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır