Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/306 E. 2022/654 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/306 Esas
KARAR NO:2022/654

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/06/2016

BİRLEŞEN DAVA (Mahkememizin 2021/538 Esas sayılı dosyası)

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/08/2021
KARAR TARİHİ :26/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … İli, … İlçesi, … Beldesi, … Mevkii’nde kani ve tapunun 4.pafta, bila ada, 443 parselde kayıtlı 2.740 m2 yüzölçümlü akaryakıt istasyonu nitelikli taşınmazın maliki olduğunu, davalı şirketin davacı şirketin maliki olduğu akaryakıt istasyonunda bayilik faaliyeti yapmak amacıyla davacı şirket ile 31/12/2012 tarihli protokol imzaladığını, protokol gereğince mülkiyeti davacı şirkete ait istasyonun protokolde yazılı hükümler ve imzalanacak bayilik sözleşmesi uyarınca onarım ve tadilatının davalı tarafça yapılacağı ve ardında da 15 yıl süre ile davalı tarafça işletileceğinin belirlendiğini, yine protokol gereği 320.000 ABD Doları+KDV tutarında inkişaf bedelinin, fatura mukabilinde davalıya ödeneceğinin kararlaştırıldığını, söz konusu hüküm gereğince davacı tarafından davalının keşide ettiği 24/12/2012 tarihli fatura karşılığında 10/01/2013’te 339.443,52 TL, 25/01/2013’te 331.861,52 TL’yi banka kanalıyla nakden davalıya gönderdiğini, bakiye 7.582,00 TL’yi 5.168 TL ve 2.414 TL şeklinde 28/01/2013 tarihinde cari hesaptan mahsup yolu ile ödenerek toplamda 678.887,04 TL ödeme yapıldığını, davacı şirketin davalı ile imzaladığı protokol hükümleri çerçevesinde davalının 15 yıl süre ile davacı şirketin bayiliğini yapacağı taahhüdüne güvenerek inkişaf ödemesinin yapıldığını, fakat davalı şirketin bahse konu istasyonda bayilik yapabilmesi için 5015 sayılı yasa ile ilgili yönetmelik gereği zorunlu olan bayilik lisansını almadığını, sözleşme ve protokol gereği üstlendiği edimlerini yerine getirmediğini, bu nedenle davacı tarafından 31/05/2016 tarihli telgraf ile taraflar arasındaki tüm ilişkiyi feshettiğini davalıya bildirdiğini, davalının sözleşmeye aykırı davrandığını, bu nedenle davacının protokolün 13.1 maddesi gereği haklı fesih yaptığını, sözleşmenin 14/a.maddesi gereğince davalının 100.000 ABD Doları tutarında ceza şartı ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, yine sözleşmenin feshi nedeniyle davalının ödenen inkişaf ödemesini iade etmesi gerektiğini, anılan nedenlerle davanın kabulü ile 100.000 ABD Doları tutarındaki ceza şartının davalıdan tahsiline, yine 678.887,04 TL tutarındaki inkişaf bedelinin davalıdan tahsiline, 197.437,37 TL tutarındaki inkişaf bedeli alacağının şimdilik 1.000,00 TL’sinin HMK 109/1.maddesi uyarınca kısmi olarak davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili sunmuş olduğu ıslah dilekçesi ile; bilirkişi raporu ile inkişaf bedeli ve ek inkişaf bedeli alacağının sabit olduğunu, bu nedenle 1.000,00 TL ek inkişaf bedeli taleplerini 111.787,37TL arttırmak suretiyle 112.787,37 TL’ye yükselttiklerini beyanla ıslaha ilişkin harç ikmali mahkememiz veznesine depo edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin taraflar arasında imzalanan 13/12/2012 tarihli protokol ile davacıdan kiralamış olduğu petrol istasyonu satış yerinde yatırım, onarım ve tadilat yaptığını, halen davalı şirketin zilyetliğinde bulunan dava konusu istasyonda her ne kadar akaryakıt satışı yapılmıyor olsa da davalı şirket çalışanı tarafından korunduğunu ve istasyonun açılışı için ilgili kamu kurumlarından ve mahkemelerden olumlu sonuç beklendiğini, davacı tarafından yapılan her ödemenin fatura karşılığı yapıldığını, davalı şirketin şahsi hesabına olacak şekilde herhangi bir ödeme olmadığını, davacının kendi sahibi olduğu istasyona yatırım yaptığını, daıvacının dava dilekçesindeki anlatımlarının yanlış ve yanıltıcı oldğuunu, davalı tarafın elinde olmayan sebeplerle dava konusu benzin satış istasyonunun satışa hazır hale getirilemediğini, davalı tarafından istasyonunun çalışır hale gelmesi için gerekli tüm iş ve işlemlerin yapıldığını ve gerekli kurumlara başvurularda bulunulduğunu, davalının sözleşmenin hiçbir maddesini ihlal etmediğini, davacı şirket tarafından inkişaf bedeli olarak yapılan ödemelerle alınan malzemeler ve diğer tüm yatırım malzemelerinin davacı tarafından sökülüp alındığını ve … İlindeki başka bir akaryakıt istasyonuna taşındığını, davalı şirketin akaryakıt satışı yapabilmek ve sözleşmenin devam edebilmesi için gerekli tüm girişimlerde bulunduğunu, bu sürecin halen devam ettiğini, anılan nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA (Mahkememizin 2021/… Esas 2021/… Karar sayılı Dosyası)
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin akaryakıt istasyonu çalıştırmak üzere 2006 yılında kurulmuş olan bir şirket olduğunu, şirketin bundan başka amacı ve çalışma konusunun olmadığını, … İlçesi, … mevkii, … pafta, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde kurulu olan istasyonun mülk sahibinin … olduğunu, davacının istasyonun hali hazırda ruhsat sahibi olan …ile ruhsat devir şartlarını görüşerek “Ruhsat Devir Sözleşmesi” başlıklı sözleşmeyi imzalayarak istasyonun devrini satın aldığını, davacı şirketin ruhsat hakkını devraldığı petrol istasyonunun mülk sahibi olan davalı …’ne yeniden başvurarak istasyona ait işletme ruhsatını devraldığını, atıl vaziyette bulunan bu istasyonu çalıştırmak istediğini, buna göre gerekli olan kira sözleşmesi, bayilik sözleşmesi ve diğer sözleşmeleri yapmak istediğini bildirdiğini, davalı şirketin davacı şirketin bu talebini olumlu karşıladığını ve petrol istasyonunun çalıştırılması ile ilgili hazırlıklara başlandığını, davacı şirketin İBB’ye başvurarak İş Yeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatı aldığını, alınan ruhsat sonrasında tarafların bir araya gelerek “protokol” başlıklı sözleşmeyi düzenlediklerini, bu sözleşmede davacının Bayi Adayı olarak vasıflandırıldığını, bu protokolden sonra aynı tarihte “İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi” başlıklı sözleşmeyi de tanzim ve imza ettiklerini ancak ruhsat alınmasının gecikmeye uğradığından daha sonra bu sözleşmenin yerine aynı konuda “İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi” başlıklı sözleşmelerin düzenlendiğini, bu sözleşmelerin hepsinde benzer hükümlerin yer aldığını, davacı şirket tarafından …’den istasyonda yenileme ve onarım işleri yapılmasına izin verilmesinin talep edildiğini ve gerekli iznin alındığını, sonrasında Büyükçekmece Belediye Başkanlığına ayrı ayrı istasyonda yenileme ve onarım işleri yapılacağını bildirerek gerekli iznin verilmesi talep edilmiş ve buradan da gerekli iznin alındığını, sözleşme ile davalı şirket tarafından inkişaf bedeli adı altında davacı şirkete ödeneceği öngörülen edimlerin yerine getirildiğindi, bu ad altında paralarla davacı şirket tarafından sözleşme konusu istasyonda yapılması gereken iş ve hizmetler ilgili kurumlardan onarım ve tadilat izinleri alınarak ifa edilmiş bu işler için yapılan harcamalara ve kullanılan malzeme ve işçiliğe dair faturaların sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından … adına kesilerek kendilerine teslim edildiğini, davacı şirket tarafından istasyonun ruhsat ve lisans alınması için EPDK’ya çok sayıda başvuru yapıldığını ancak yıllarca sonuç alınamadığını, davacı şirket tarafından bayilik lisansı verilmesi hakkındaki taleplerinin tümünün EPDK Petrol Piyasası Daire Başkanlığı tarafından doğrudan reddedildiğini, davacı şirket tarafından yetkili kurum EPDK’ya iletilmeden daire başkanlığınca reddedilmesinin yetki tecavüzü oluşturduğu vurgulanarak mevzuata aykırı ve haksız yere red kararı verilmesi sebebine dayalı olarak … 18. İdare Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile son olarak 10/06/2015 tarih, 30863 sayılı red kararının iptali hakkında dava açıldığını, dosya üzerinde yapılan yargılama sonucunda … 18. İdare Mahkemesince 29/12/2016 tarih, 2016/5099 sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiğini, verilen kararın kesinleşmesine takiben davacı tarafça yapılan başvuru üzerine İBB tarafından iş yerinin bulunduğu istasyon için İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatı’nın verilmiş bulunduğunu, EPDK’ya üst üste verilen dilekçelerden bir sonuç alınmaması ve idari yargıda alınan iptal kararına rağmen istenilen lisansın düzenlenmemiş olması karşısında davacı şirket tarafından … verilen dilekçe ile Asgari Mesafe Tespit Tutanağı’nın düzenlenmesinin talep edildiğini, … Zabıta Daire Başkanlığı Ruhsat ve Denetim Müdürlüğünün düzenlediği Asgari Mesafe Tespit Tutanağı’nın EPDK Petrol Piyasası Daire Başkanlığına sunulduğunu, daire başkanlığınca 12 yıl süre ile ” Akaryakıt İstasyonlu Bayilik Lisansı verildiğini ve davacı şirkete gönderildiğini, bu suretle davacı şirketin yedi yıllık uğraştan sonra yasal hakkı olan lisansını ancak yargı yolu ile 20/05/2019 tarihinde alabildiğini, EPDK’dan lisans alındığında yerine yenisi getirilmek kaydıyla davalı şirketin geçici olarak istasyondaki bir kısım alet, edevat ve malzemeleri marketteki raflarına varıncaya kadar 03/02/2016 tarihide sökerek başka bir istasyonuna naklettirdiğini, davalının yapması gereken yatırımları yapmadığını, istasyonun faaliyete geçmesinin davalı şirket yetkilileri tarafından engellendiğini, davacı şirkete haber vermeden idari yargıda dava açılarak taşınmazın istasyon vasfını kaybetmesi için davalı şirket tarafından uğraş verildiğini, davacı şirketin 7 yıllık emeğine rağmen taşınmazın … Petrol İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’ye devredildiğini, yeni malikin davacı şirkete zor kullanarak istasyondan tahliye ettiğini belirterek davanın kabulü ile davalı tarafın sözleşmeye aykırı tavır ve hareketlerinden dolayı, davacı taraf için çekilmez hal alan, taraflar arasında düzenlenmiş protokoller, bayilik sözleşmeleri, Yatırım Çerçeve Sözleşmesi, Ödünç Sözleşmesi gibi, sözleşme konusu istasyonun taraflarınca işletilmesi ile ilgili tüm sözleşmelerin feshine, davalı tarafın, kendi kusuru ile ve sözleşmelere aykırı davranışları sonucu, tarafları yönünden, haklı nedenlerle sözleşmenin feshine sebebiyet verdiğinden ve sözleşmeye aykırı bu davranışlar sebebiyle, davacı şirketin, EPDK’dan alınan ruhsat tarihi olan 20.05.2019 tarihinden, sözleşmelere göre, sözleşmelerin bitim tarihi olan 01.08.2029 tarihine kadar geçecek süre içinde sözleşme konusu işyerini çalıştıramamaktan doğan zararlarına karşılık, fazlaya ilişkin tüm haklar saklı kalmak kaydı ile, şimdilik, 10.000 TL tutarındaki kar mahrumiyetinin, dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile taraflarına ödenmesine, 13.07.2007 tarihinde yapılan ilk protokolden itibaren, dava tarihine kadar geçen süre içinde, sözleşme konusu işyerinin tamir, bakım ve onarımı, korunması, ilgili makamlardan izin ve ruhsat alınması, EPDK’dan lisans alınması için yapılan tüm masraflarla, Asliye Ticaret Mahkemesi ve İdare Mahkemesi nezdinde, davacı şirket tarafından takip edilen davalardan dolayı yapılan yargılama giderinden (dava harç ve masrafları, avukatlık ücreti vs. gibi) vesaireden doğan hak ve alacaklardan, (yukarıda sf.21, madde 9 son paragrafta açıklaması yapılan kalemler) bu kalemlerden oluşan alacağın miktarı belirsiz olduğundan, HMK madde 107 kapsamında, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, şimdilik, 1.000 TL’nin, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine, bu kalemlerden oluşan alacağın gerçek miktarı tespit edildiğinde, bakiye kısım için gerekli harçlar yatırılacağından, bakiye alacak hakkında da, dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına ve bu kısma isabet eden alacağın da, dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile, taraflarına ödenmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, belirsiz alacak davası açma şartlarının oluşmadığını, davalı şirket ile davacı arasında mülkiyeti davalı şirkete ait olan İstanbul ili, Büyükçekmece İlçesi, Kumburgaz mevkii, … pafta,… parsel sayılı taşınmaz üzeride yer alan akaryakıt ve otogaz istasyonunun kiralanması için 08/07/2019 tarihli Kira Sözleşmesi, istasyonun davalı şirket markası altında işletilmesi ve bu hususta bayilik faaliyetinin gerçekleştirilmesi adına ise ilk olarak 13/07/2007, sonrasında 13/03/2015 ve en son da 01/04/2019 tarihli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi, 01/08/2019 başlangıç tarihli Yatırım Çerçeve Sözleşmesi akdedildiğini, davacı ile akaryakıt istasyonunun işletilebilmesi için protokol imzalandığını, bu protokol ile mülkiyeti davalıda olan istasyonun protokolde yazılı hükümler ve imzalanacak Bayilik Sözleşmesi çerçevesinde onarım ve tadilatının davacı şirket tarafından yapılacağı ve ardında da 15 yıl süre ile davacı şirket ile işletilmesinin belirlendiğini, davalı şirketin protokol kapsamında üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirir iken davacı şirketin en temel sorumluğu olan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı ile Bayilik Lisansı alma yükümlülüğünü yıllarca yerine getirmediğini, davacı tarafın taahhüt etmiş olduğu teminat tutarının davalı şirkete vermemesi ve hiçbir teminat ödemeden davalı şirketten istasyona yatırım yapmasını beklemesi nedeniyle istasyonda satışa başlanamadığını, davacının salt bu halden dahi sözleşmenin feshine sebebiyet verdiğini ve basiretli bir tacir olarak davranmayarak sözleşme ile yükümlendiği edimleri yerine getirmediğini, davacı şirketin taahhüdüne ve yükümlülüğüne aykırı olarak izin, lisans ve ruhsatları almaması ve hatta almak için ilgili kurumlar nezdinde başvuru bile yapmamış olması, basiretli bir tacirden beklenemeyecek ölçüde büyük bir ihmalkarlık olduğunu ve sözleşmeye de açıkça aykırı olduğunu, davalı şirket tarafından …. İdare Mahkemesinin 2017/… Esas sayılı dosyası ile ikame edilen Nazım imar Planı İptali davasının söz konusu taşınmazın akaryakıt istasyonu vasfını korumak amacı ile açıldığını, davalı şirketin mülkiyeti bizzat kendisine ait olan ariyet malzemelerinin başka bir istasyona taşımaya yetkili olduğunu, davacı şirket tarafından taraflar arasında akdedilen 01/08/2019 tarihli Yatırım Çerçeve Sözleşmesi gereğince davalı şirkete sunmakla yükümlü olduğu teminatı sunmayarak sözleşmeye aykırı davrandığını, davalı şirket tarafından taraflar arasında akdedilen 01/04/2019 tarihli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesini ve işbu sözleşmeye bağlı olarak akdedilen Yatırım Çerçeve Sözleşmesini davacı şirketin sözleşmeye aykırı davranması sebebiyle davalı şirketin haklı nedenle tek taraflı olarak feshettiğini, davalı şirketin mutlak haklardan sayılan mülkiyet hakkına dayanarak mülk sahibi olduğu taşınmazı satış yoluyla … … İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’ye devrettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kar mahrumiyetinin Yargıtay kararları uyarınca 3 ay ile sınırlı olduğunu, davacı şirketin taraflar arasında akdedilen hem Yatırım Çerçeve Sözleşmesi hem de Kira Sözleşmesi kapsamında ödemesi gereken bedellerinin hiçbirinin ödenmediğini belirterek davacının kısmi alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmaması sebebi ile davanın usulden reddine, haksız ve kötü niyetli ikame edilen işbu davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizin 06/02/2019 tarihli 2016/… esas 2019/… karar sayılı kararı ile davacının davasının subut bulmadığından reddine karar verilmiş, karar karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul BAM 13.Hukuk Dairesinin 2019/1236 esas 2021/457 karar sayılı 01/04/2021 tarihli ilamı ile;
“Davacı vekilinin davalıya ödenen toplam 877.324,41.TL inkişaf bedelinden, istasyona yatırım için kullanılan tutarın ancak 85.650,00.TL olduğunu, fakat yerel mahkemenin 877.324,41.TL’lik inkişaf bedelinin tümünün istasyona harcandığına dair hiçbir somut belge olmadan kararını yalnızca varsayımla gerekçelendirip davanın reddine karar vermesinin fahiş bir hata olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,
Mahkemece bilirkişi heyetinden alınan raporda; market ve idari bina olarak kullanılan kısmında yapılan tadilat masrafının 44.050,00.TL, kanopi bedelinin ise 41.600,00.TL olduğunun belirlendiğini, tespit edilen toplam tadilat bedelinin 85.650,00.TL olduğu , bu tutarının ödenen ek inkişaf bedelinden düşüldüğü ve ek inkişaf bedeli alacağının 198.437,37.TL-85.650,00.TL=112.787,37.TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
Davalı vekili bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapora karşı itirazlarını içerir verdiği beyan dilekçesinde;”….6. Taraflar arasında imzalanmış olan Bayilik sözleşmesine ek protokolün 3.maddesinde açıkça “İşbu sözleşme EK-1’de BEDELİ PO TARAFINDAN KARŞILANACAK İŞLER başlığı altında belirtilen işler PO tarafından PO’nun takdirine göre, PO’nun tayin edeceği taşeron eliyle ve bedeli Bayi’ye ödenmek suretiyle Bayi tarafından yapılacaktır. Bu kısım işlerin bedeli PO tarafından Bayi’ye fatura edilecektir. Bedeli PO tarafındna karşılanacak işler, Bayiye verilen inkişaf bedeli olup, Bayi teslim aldığı bu işler nedeniyle PO’ya inkişaf bedeli faturası düzenleyecektir.” Denmektedir.
7. Sözleşme metninden de açıkça anlaşılacağı üzere dava konusu taşınmazda yapılacak işler davacı … tarafından belirlenmekte, işler Davacı tarafından belirlenen taşeron firma tarafından yapılmakta, ancak … kendisini garantiye almak amacı ile ödemeleri doğrudan kendisi yapmamakta, müvekkil şirkete inkişaf bedeli olarak göndermekte ve müvekkil firma tarafından da işi yapan taşeron firmalara ödemeler yapılmaktadır. Sözleşme uyarınca davacı … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. firması ile anlaşma yapmış ve dava konusu taşınmazın tüm işleri taşeron olarak bu firma tarafından yapılmıştır. İşlerin yapıldığı firmalar tarafından müvekkil şirkete fatura edilmiş, bu faturalar doğrultusunda müvekkil şirkette davacıya fatura ederek ödeme almıştır.
8. Bilirkişi raporunda ısrarla müvekkil şirket tarafından ticari defterlerin ibraz edilmediği belirtilmekte ise de söz konusu ticari defterler mahkemeniz dosyasında bulunmaktadır. Müvekkil şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi durumunda dava konusu taşınmazda yapılan tüm tadilat ve inşaat işlemlerinin neler olduğu ve hangi bedele yaptırılmış olduğu açıkça ortaya çıkacaktır. Bu sebeple öncelikle ticari defter ve kayıtlarımızın incelenmesini talep etmekteyiz. Müvekkil şirket tarafından tüm iş ve işlemler yasal ve hukuka uygun olarak yapılmış, Vergi Dairesine gerekli bildirimler yapılmış, Beyannameler verilmiş, BA, BS formları iletilmiş, vergileri ödenmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından ticari defter ve kayıtlarımızın incelenmemiş olması nedeni ile müvekkil şirketin mali müşaviri tarafından mali tespit tutanakları düzenlenmiştir. İşbu tutanaklar mahkemeniz dosyasına sunmuş olduğumuz ticari defter ve kayıtlarımızın özeti konumundadırlar. Bu sebeple işbu tutanak ve eklerini dilekçemiz ekinde mahkemenize sunmaktayız,” şeklinde beyanda bulunup dosyanın yeniden bilirkişi kuruluna tevdi edilerek mahkeye sunmuş oldukları ticari defter ve kayıtlarının incelenmek suretiyle ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Mahkemece, bu iddialar yönünden herhangi bir araştırma yapılmadığı gibi bu iddiaların değerlendirilmesi ancak davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınması suretiyle değerlendirilebilecek olmasına rağmen yargılama sırasında davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarıda incelenmek suretiyle bilirkişilerden ek rapor alınması talebinin red edilmesi usul ve yasaya uygun değildir.
Bu durumda, mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, HMK’nın 266. maddesi uyarınca davalı tarafın ticari defter ve kayıtları bilirkişilere inceletilmek suretiyle taşeron ile davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında taşeron tarafından davalıya kesilen faturaların ve davalı tarafından taşerona yapılan ödemelerin davalının ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olup olmadığı yönünde denetime elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Kanun No’lu 22/07/2020 kabul tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 35. mad. uyarınca; “6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. ” denilmek suretiyle mahkememiz kararı kaldırılarak dosya mahkememizin 2021/306 esas sırasına kaydedilmiştir.
Yargılama aşamasında mahkememizin 2021/538 esas sayılı dosyasının yine mahkememizin işbu dosyası olan 2021/306 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiş ve davaya önce açılan mahkememizin 2021/306 esas sayılı dosyası ile devam olunmuştur.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, istinaf ilamı doğrultusunda dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler Mali Müşavir …, Hukuk Öğr Üyesi … ve Akaryakıt ve LPG Uzmanı … tarafından tanzim olunan 28/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davalı … tarafından davacı adına düzenlenen inkişaf ve yatırım bedeli tutarlarının davacının ıslah dilekçesi ile talep edilen inkişaf bedelleri ile toplam 877.324,41TL faturalarının tamamının davacının yasal defter kayıtlarında yer aldığını ve söz konusu fatura bedellerinin davacı tarafça davalıya ödendiğinin tespit edildiğini, yine davalı tarafın kayıtlarının incelenmesinde, davalı tarafça davalı adına düzenlenen inkişaf ve yatırım bedeli tutarlarının 877.324,41TL söz konusu tüm faturaların tamamının davalının yasal defter kayıtlarında yer aldığını, davacı tarafça davalıya tüm fatura bedellerinin ödendiğini ve ödemelerin davalının yasal kayıtlarında yer aldığını, davalı tarafça incelemeye sunulan bilgi ve belgeler incelendiğinde davalı …’in davacıya faturası düzenlenen inkişaf bedellerine istinaden toplamda KDV dahil 731.854,61TL harcama yaptığının tespit edildiğini, davalı …’in davacıya 2012-2015 yıllarında toplam KDV dahil 877.324,41TL tutarında inkişaf/yatırım bedeli faturası düzenlenmesine karşın davacının yasal defter kayıtları incelendiğinde davalının toplam yatırım giderlerinin KDV dahil 734.681,74TL olduğunu, davalı tarafça davacıya fazladan (877.324,74TL – 734.681,74TL= ) 142.643,00TL inkişaf bedeli faturasının düzenlendiğini, birleşen dava yönünden yapılan mali incelemelerde, birleşen davanın davacısı …’in yasal defter kayıtları incelendiğinde … şirketinin dava konusu istasyonda herhangi bir faaliyetinin bulunmadığının görüldüğünü, davalının yasal defterlerine göre mali yönden herhangi bir kar mahrumiyeti hesabı yapılamadığını, davalı vekilinin birleşen davayı ikame ederek 13/07/2007 tarihinde yapılan ilk protokolden itibaren dava tarihine kadar geçen süre içinde, sözleşme konusu işyerinin tamir, bakım ve onarımı, korunması, ilgili makamlardan izin ve ruhsat alınması, EPDK’dan lisans alınması için yapılan tüm masraflarla, Asliye Ticaret Mahkemesi ve İdare Mahkemesi nezdinde, davalı şirket tarafından takip edilen davalardan dolayı yapılan yarılama giderinden (dava harç ve masrafları, avukatlık ücreti vs.gibi) vesaireden doğan hak ve alacaklardan oluşan alacağını talep etmekte olduğunu, davacı tarafça incelemeye sunulan bilgi ve belgeler ve incelemeye sunulan yasal kayıtlar incelendiğinde; davalının sözleşme konusu işyerinin tamir, bakım ve onarımı, korunması, ilgili makamlardan izin ve ruhsat alınması, EPDK’dan lisans alınması için toplam 199.187,51TL tutarındaki masraflara katlandığının tespit edildiğini, diğer yandan davalı … tarafından taraflar arasında ikame edilen davalarla ilgili mahkeme masraflarının talep edildiğini, ancak davalı tarafça söz konusu taleplerle ilgili dosyaya dayanak belge sunulmadığından herhangi bir tespit yapılamadığını, sonuç olarak davacının maliki olduğu akaryakıt istasyonunun konumu nedeniyle EPDK tarafından mevzuat gereği olduğu iddiası doğrultusunda talep edilen Asgari Mesafe Tespit Tutanağı evrakının olmayışı nedeniyle EPDK tarafından lisansın verilmediğini ve davalı …’in bu aşamada EPDK’dan lisans alınmasına yönelik üzerine düşen tüm edimleri dosya kapsamında yapılan inceleme ile yerine getirdiğini, asıl dava davacısının iddiasında belirttiği üzere taraflar arasındaki sözleşmenin 13/a bendi uyarınca belirtilen feshin gerekçesi oluşmadığından aynı sözleşmenin 14.maddesi uyarınca davacı tarafın cezai şart ödenmesi talebinde bulunamayacağını, asıl dava davacısı … Petrol Ofisinin mülkiyetindeki akaryakıt istasyonundaki inşaat ve tadilat için kullanıldığının asıl davanın davalısı tarafından harcanan bu bedelin iadesinin talep edilebileceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Asıl Dava, taraflar arasında akdedilen 13/12/2012 tarihli Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi ve Protokolleri uyarınca davalıya ödenen inkişaf bedeli ile sözleşmede öngörülen cezai şart bedelinin davalıdan tahsiline yönelik tazminat davasıdır. Birleşen dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve buna bağlı tüm sözleşmelerin feshi ile sözleşmeye aykıılıktan kaynaklanan tazminat davasıdır.
Yapılan yargılama, asıl ve birleşen davada davacının iddiaları, davalının beyanları, istinaf ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; asıl davada Davacı …, … İli, … İlçesi, … Beldesi, İki asfalt arası mevkiinde kain ve tapunun … Pafta, bila Ada, … Parselinde kayıtlı 2.740 m2 yüzölçümlü akaryakıt istasyonu nitelikli taşınmazın malikidir.Asıl davada davacı-birleşen davada davalı … ile davalı-birleşen davada davacı … Petrol arasında davacı …’nin maliki olduğu akaryakıt istasyonunda bayilik faaliyeti yapmak amacıyla 13/12/2012 tarihli Protokol, 13/03/2015 tarihli … … AŞ İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi imzalandığı ve taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin davacı-birleşen dava davalısı tarafından 31/05/2016 tarihli telgraf ile sözleme ve protokolün feshedildiği görülmüştür.
Asıl dava, protokol ve sözleşmenin feshi sebebi ile davalı-birleşen dava davacısının sözleşmeye konu edimleri yerine getirmemesi sebebiyle davalı-birleşen dava davacısından olan inkişaf bedeli alacakları ile cezai şart bedelinin tahsiline yönelik tazminat davası olup, birleşen dava ise, sözleşmelerin feshi ile sözleşmeye aykırılıktan doğan davalı-birleşen dava davacısının tazminat talebine ilişkindir.
Davacı-birleşen davada davalının sözleşme uyarınca tazminat isteminde bulunabilmesi için sözleşmeyi haklı nedenle feshetmesi yada sözleşme feshinde davalının sözleşmeye aykırı davranışının bulunması ve bunun da davacı-birleşen dava davalısı taraf için çekilmez bir hal alması gerekmektedir.
Uyuşmazlık, feshin haklı olup olmadığı ve davacı … tarafından davalı …’e ödenen inkişaf bedeli ile sözleşmede öngörülen cezai şart bedelinden kaynaklı tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Davacı-birleşen dava davalısı …, davalı-birleşen dava davacısı …’in sözleşmede üzerine düşen yükümlüğü yerine getirmediği ve akaryakıt istasyonu satışı için gerekli lisansı almadığı ve almak için başvuruda dahi bulunmadığını bu sebeple, taraflar arasında bulunan 13.12.2012 tarihli Protokol’ün 13.a maddesi uyarınca sözleşmeyi feshettiği iddia etmektedir.
Davalı-birleşen dava davacısı … ise, sözleşmenin imzalandığı günden bu yana, akaryakıt istasyonunun çalışır hale getirilmesi için ilgili belediyelere, Bakanlığa, EPDK’ya başvuruda bulunduğu fakat, EPDK’nın olumsuz yöndeki idari işleminin iptali için … 18. İdare Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile iptal davası açtığı ve davanın kabulüne karar verildiği, bu şekilde taraflar arasındaki sözleşmenin hiçbir maddesini ihlâl etmediğini savunmuştur.
Asıl davada cezai şart istemi yönünden yapılan incelemede: Taraflar arasındaki sözleşme bizzat davacı tarafça feshedilmiştir. Dolayısıyla davacının sözleşme uyarınca tazminat isteminde bulunabilmesi için sözleşmeyi haklı nedenle feshetmesi yada sözleşme feshinde davalının sözleşmeye aykırı davranışının bulunması ve bunun da davacı taraf için çekilmez bir hal alması gerekmektedir. Yine sözleşmeye aykırılığın davacı tarafça çekilecek ihtarname ile giderilemeyecek boyutta olması gerekmektedir. Davacı tarafça davalıya gönderilen ve ek4 olarak dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan telgrafta “müvekkil … … AŞ ile imzaladığınız bayilik sözleşmeleri, protokoller ve bunlarla sınırlı olmamak üzere bayilik ilişkisi kapsamındaki her türlü sözleşme hükümlerine aykırı davranışlarınız ve edimlerinizi ifa etmemeniz nedeniyle sözleşme, protokol ve bayilik ilişkisi kapsamındaki tüm sözleşmeler 31/05/2016 saat 13:00 itibari ile sonuç doğurmak üzere feshedilmiştir.” ibaresi mevcuttur. Gerek fesih ihbarnamesinde, gerek dava dilekçesinde davacı tarafça fesih sebebi olarak herhangi bir somut neden öngörmemiş, sadece davalının sözleşmeye aykırı davranışları sebebiyle sözleşmeyi feshettiğini ileri sürmüştür. Yargılama aşamasında sunulan dilekçelerde davacı tarafça taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4.3.maddesinde “bayi işbu sözleşmenin yürürlük tarihinden itibaren 90 gün içerisinde akaryakıt satın alacak ve ticari faaliyetine başlayacaktır.”hükmünün bulunduğu, davalının bu yükümlülüğe aykırı davrandığını ileri sürmüştür. Bu kapsamda öncelikle davacı tarafından yapılan feshin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı ise savunmalarında idari makamlardan gerekli izni alamadığı için işletmeyi açamadığını, resmi mercilerden kaynaklanan mücbir sebep sebebiyle işletmeyi çalıştıramadığını ileri sürmüştür. Davalı tarafından dosyaya sunulan belgelere göre EPDK tarafından istasyon açılışına izin verilmemesi ve ruhsat alınamaması sebebiyle davalının davaya konu istasyonu çalıştıramadığı anlaşılmaktadır. Gerek protokolün 13.b.maddesi, gerekse sözleşmenin 23.5.maddesi uyarınca resmi mercilerin kararları sebebiyle sözleşmenin yerine getirilememesi halinde davacı…Ofisinin sözleşmeyi fesih hakkı düzenlenmiş ise de bu gibi hallerde davacının sözleşmeye dayanarak davalıdan kar kaybı, cezai şart, eksik alım taahhüdü sebebi ile cezai şart vs.gibi taleplerde bulunamayacağı görülmektedir. Sözleşme haklı sebeple değil, mücbir sebeple feshedilmiş bulunmaktadır. Bu kapsamda davacının cezai şart istemi yerinde değildir. Çünkü protokolün 14.maddesine göre ancak 13.maddenin a.bendine göre davacı tarafından sözleşmenin haklı feshi yada bayi tarafından haksız feshi halinde cezai şartın ödeneceği, oysa feshin protokolün 13.b.maddesine göre yapıldığı, dolasıyla protokolün 13.a.maddesine uygun bir fesih bulunmaması sebebiyle davacının davalıdan cezai şart isteminde bulunamayacağı anlaşıldığından cezai şart istemi yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl Davada yatırım inkişaf bedeli talebi yönünden yapılan incelemede; Taraflar arasında akdedilen protokolün 3/2.maddesine göre bedeli … AŞ tarafından karşılanacak başlığı altında belirtilen işlerin … tarafından ve … Ofisinin takdirine göre …Ofisinin tayin edeceği taşeron eliyle veya bedeli bayiye ödenmek suretiyle bayi tarafından yapılacağı düzenlenmiştir. Yine sözleşmenin inkişaf ve yatırım bedeli başlıklı 4.maddesine göre … tarafından tesisi inşa ve tadilatı kapsamında … tarafından yapılacak işler için satış yerinin inşasında kullanılmak üzere 320.000 USD + KDV tutarındaki inkişaf yatırım bedelinin bayiye ödenmesi ve bayi tarafından söz konusu ödenen bedelin TCMB Döviz satış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek düzenlenecek faturayla bayiye ödeneceği kabul edilmiştir. Bu kapsamda davacı tarafından yapılan ödemeler karşılığı davalıdan, davacıya 678.887,00 TL’lik inkişaf ve yatırım bedeli ile ilgili fatura kesilmiştir. Yine davacı tarafından sonradan ödendiği belirtilen (198.437,37TL) ek inkişaf bedelinden ıslahla 112.787,37TLlik dava konusu edildiği, dolayısıyla davacı tarafından 678.887,04TL yatırım ve inkişaf bedeli, 112.787,37TL ek inkişaf bedelinin talep edildiği, toplam talebin 791.674,41TL olduğu (inkişaf bedeli- tek inkişaf bedeli), davalı tarafın istasyonun inşası için üçüncü şahıslara yaptırdığı tadilat giderleri için yaptığı masrafın 734.681,74TL olduğu, yapılan tadilat ve inşanın bilirkişi heyeti tarafından hali hazırda davacı şirkete ait istasyonda yer aldığı ve kullanıldığı, davacı tarafından davalıya 791.674,41TL ödenmiş iken (dava açılan miktar) davalı tarafından yapılan masraf toplamının 734.681,74TL olduğu, dolayısıyla davacı tarafından davalıya 56.992,67TL fazladan yatırım ve inkişaf bedeli ödendiği, bunun davalıdan tahsili gerektiği değerlendirilmiştir. Söz konusu 4.maddenin 2.fıkrasında davalı tarafın kendisine ödenen inkişaf ve yatırım bedelinin tamamını tesisin yapımı için kullanacağı düzenlenmiştir. Nitekim davalı tarafından söz konusu inkişaf ve yatırım bedeli uyarınca davaya konu taşınmaz üzerindeki istasyon tadilatı yapılmıştır. Bu husus istinaf kaldırma kararından sonra mahalinde yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporu ile de sabittir.
Birleşen dava yönünden yapılan incelemede; mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi ile tespit olunduğu üzere birleşen davanın davacısı …’in yasal defter kayıtları incelendiğinde … şirketinin dava konusu istasyonda herhangi bir faaliyetinin bulunmadığının tespit edildiği, davalının yasal defterlerine göre mali yönden herhangi bir kar mahrumiyeti hesabı yapılamadığı, davalı vekilinin birleşen davayı ikame ederek 13/07/2007 tarihinde yapılan ilk protokolden itibaren dava tarihine kadar geçen süre içinde, sözleşme konusu işyerinin tamir, bakım ve onarımı, korunması, ilgili makamlardan izin ve ruhsat alınması, EPDK’dan lisans alınması için yapılan tüm masraflarla, Asliye Ticaret Mahkemesi ve İdare Mahkemesi nezdinde, davalı şirket tarafından takip edilen davalardan dolayı yapılan yarılama giderinden (dava harç ve masrafları, avukatlık ücreti vs.gibi) vesaireden doğan hak ve alacaklardan oluşan alacağını talep etmekte olduğu, davacı tarafça incelemeye sunulan bilgi ve belgeler ve incelemeye sunulan yasal kayıtlar incelendiğinde; davalının sözleşme konusu işyerinin tamir, bakım ve onarımı, korunması, ilgili makamlardan izin ve ruhsat alınması, EPDK’dan lisans alınması için toplam 199.187,51TL tutarındaki masraflara katlandığının tespit edildiği, diğer yandan davalı … tarafından taraflar arasında ikame edilen davalarla ilgili mahkeme masraflarının talep edildiği, ancak davalı tarafça söz konusu taleplerle ilgili dosyaya dayanak belge sunulmadığından herhangi bir tespit yapılamadığı görülmüştür. Birleşen davada davacı … tarafından sözleşmelerin … … tarafından haksız feshedildiği (ve daha sonra davacı … tarafından haklı feshedildiği) iddiasıyla sözleşmelerin bitim tarihi olan 01/08/2029 tarihine kadar geçecek süre için kar kaybı ve aynı zamanda 13/07/2007 tarihinde yapılan ilk protokolden sonra dava tarihine kadar geçen süre içinde işyerinin tamir bakım ve onarımı, korunması, ilgili makamlardan izin ve ruhsat alınması için yapılan masraflar ve görülen davalarda yapılan masrafların tahsilini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme ve protokoller … AŞ tarafından 31/05/2016 tarihide feshedilmiştir. Asıl dava dosyamızdaki feshin niteliğine ilişkin mahkememiz değerlendirmesi birleşen davada da aynen geçerlidir. Sözleşme, resmi makamların ruhsat izni vermemesi nedeniyle mücbir sebepten dolayı feshedilmiştir. Sözleşmede, sözleşmelerin mücbir sebeple feshi halinde … lehine kar kar kaybı ödeneceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca bayilik sözleşmesinin 2.maddesi (lisans, izin ve ruhsatların, masrafları da kendisine ait olmak üzere bayiye aittir), 101.maddesi (istasyonun donatılması için gerekli olan her türlü malzemenin tarihi bayiye aittir) ve Protokolün 9.maddesinde ruhsatların ve masrafların bayiye ait olduğu yönündeki düzenlemeler uyarınca birleşen dosya davacısının masraflar için açtığı davanın da reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Asıl davanın cezai şart istemi yönünden REDDİNE,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 44.286,00TL vekalet ücretinin davacı …’nden alınarak davalı …’e verilmesine,
2-Asıl davada yatırım inkişaf bedeli yönünden açılan davanın KISMEN KABUL / KISMEN REDDİ ile, 56.992,67 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
a- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacı …’ne verilmesine,
b-Red olunan dava yönünden, Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 86.518,38 TL vekalet ücretinin davacı …’nden alınarak davalı …’e verilmesine,
c-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 3.983,16TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 16.643,93TLden mahsubu ile fazla alınan 12.660,77TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı …’ne iadesine,
d-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve posta masrafı olmak üzere toplam 15.002,98TLnin davanın kısmen kabul kısmen red oranı dikkate alınarak (0,08) hesaplanan 1.200,23TLsinin davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın kendi üzerinde bırakılmasına,
Ayrıca davacı tarafından yatırılan 3.983,16TL peşin harcın davalı …’den alınarak davacı …’ne verilmesine,
e-Davalı … tarafından yapılan 10.039,10TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen red oranı dikkate alınarak (0,92) hesaplanan 9.235,97TLsinin davacı …’nden alınarak davalı …’e verilmesine,
3-Birleşen davanın REDDİNE,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin birleşen dosya davacısı …’den alınarak birleşen dosya davalısı …’ne verilmesine,
b-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 187,86TL nin mahsubu ile fazla alınan 107,16TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran birleşen dosya davacısı …’e iadesine,
c-Birleşen dosya davacısı … tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
d-Birleşen dosya davalısı tarafından yapılan gider bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/10/2022

Başkan
E-İMZALI
Üye
E-İMZALI
Üye
E-İMZALI
Katip
E-İMZALI