Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/281 E. 2022/707 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/281 Esas
KARAR NO:2022/707

DAVA:Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ:16/04/2021
KARAR TARİHİ:16/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, 2019 yılında davalılardan …’nın davacıya ulaştığını, önemli projeleri olduğunu belirterek davacıyı birlikte şirket kurmak konusunda ikna ettiğini, ancak kendisinin başka işleri olduğundan şimdilik ortak görünemeyeceğini belirterek kardeşi …’nın ortak olacağını, ayrıca sermaye koymada da gücü olmadığını, buna karşılık şirketin iş yapması için uğraşacağını beyan ettiğini, davacının kendisinin kurucusu ve %50 pay sahibi olduğu … … … AŞ ‘yi diğer ortak … ile birlikte kurduğunu, ancak tüm kuruluş masrafları ve sermayenin davacı tarafından tamamlandığını, hatta onlar adına sermaye konulabilmesi için … ve …’nın hesabına para gönderdiğini, davacı ile birlikte …’nın 05/04/2019 tarihinde yönetim kurulu üyeleri olarak belirlendiğini ve müşterek imzaya yetkili kılındıklarını, ancak daha şirketin kurulmasından itibaren ne ortak görünen …’nın ne de işleri yürüteceğini belirten …’nın şirketle ilgili hiçbir şeyle ilgilenmediğini, tümüyle şirket işlerini davacının üzerinde bıraktığını, şirketin mali müşavirliğinin …’nın istemi üzerine onun belirlediği …’a verildiği için davacının mali müşavirden de ne belge ne bilgi alamadığını, geçen zaman sonra hem imza sirkülerinin süresinin dolduğu için artık işlem yapılamaz hale geldiğini hem de davacının artık şirket için boşa masraf yapmakta yorulduğu için kişilere ulaşmaya çalıştığını, …’nın, ağabeyi …’nın vefat ettiğini bildirdiğini, oysa davacının yaptığı araştırmalarda …’nın hayatta olduğunu öğrendiğini, şirketi kapatabilmek için yönetim kurulu görevini yerine getirmek üzere …’ya ihtarname gönderildiğini, … tarafından ihtarnameye verilen cevapta hisselerini 04/05/2019 tarihinde kardeşi …’ya devrettiğini, pay defterine işlendiğini, yönetim kurul üyeliğinin de sona erdiği cevabını aldığını, bu hususların davacı tarafından bilinmediğini, zaman zaman mali müşavirce davacıdan vergisel gereklilik bahane edilerek imzalar alındığını, davacının bunlardan şüphelenmediği için kontrol etme gereği de duymadığını, bunun üzerine ihtarname ile …’ya şirketin tasfiye edilmesi gerektiği hususunun bildirildiğini, ihtarnameye mail yolu ile verilen cevapta …’nın hisselerini devredeceğini bildirdiğini, ancak herhangi bir işlem yapmaya yanaşmadığını, şirketin amacını gerçekleştirebilecek bir ortam bulunmadığını, ortaklar arasında uzlaşmanın ve birlikte iş yapabilme imkanının mevcut olmadığını, davacının çağrılarına rağmen genel kurulun yapılmamış olması ve imza yetkilerinin bulunmaması nedeniyle, şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesine, bu olmadığı takdirde ortaklıktan çıkma ve davacının sahip olduğu payın, karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının haksız olduğunu, davacının hür iradesi ile uluslararası düzeyde basiretli tüccar gibi hareket edebilen ve karar alarak menfaatlerince faaliyet gerçekleştiren ise, ikna edilerek ortaklığın tesis edilmiş olmasının doğru olmadığını, şirketteki davalı hissesini şahsen değil Mustafa Kaya’nın tan ve hesabı ile edinildiğine/şirket kurucu ortağı olarak kuruluşta yer almadığı ve başlangıçta görev almadığına yönelik iddiaların kötü niyetli olduğunu, davalının şirkette kurucu hissedar olarak yer almamasının nedeninin sigorta sektörü ile ilişkili yönetiminde olduğu harici sigorta şirketindeki sorumluluklarından kaynaklı oluğunu, davacının malumu olduğu üzere şirketin kuruluşundan bir ay sonra şirketteki hisselerini prosedürünce devraldığını, davacının projelerin akibetini tanımlaması gerektiğini, ancak davacının tüm proje kapsamlarını devşirerek ortaklık ilişkisinin ihlal edildiğini, ihlal edilen ve ekonomik olarak zarara uğrayanın davalı olduğunu, prosedürlerin yerine getirilmesi için yapılması gereken işlemlerden imtina edenin, maliye ve muhasebe açısından ibralaşma ve işlemleri tamamlamayanın davacı olduğunu, davacının, şirketin kuruluşundan hemen sonra bankada bulunan sermayeyi yine kendi hissedarı olduğu yada bağlantılı bulunduğu şirkete borç kaydı ile gönderdiğini, öncelikle bu alacakların tahsili gerektiğini beyanla, davalının ortaklıktan çıkmasına ve sahip olduğu payın, karar tarihindeki gerçek değerinin tediye olunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, ihtarnameler, vergi levhası, imza sirküleri, ticaret sicil gazetesi, ticaret sicil kayıtları, SGK dönem borç bilgileri, tescil bilgisi, kurumlar vergi beyannameleri, vergi dairesi ödeme makbuzları celp olunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi SMMM …, Sektör Uzmanı …, Nitelikli Hesaplama Uzmanı … tarafından tanzim olunan 20/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin 01/04/2019 tarihinde … Ticaret Sicilinde …-5 sicil numarasında aynı ünvanla tescil edildiğini, şirket merkez adresinin … Mah … Cad … … No:5/8 …/… olduğunu, davalı şirketin en son 01/04/2019 tescil yaptırmış olduğunu, ortaklık yapısına göre …’nın hissesinin %50 nispetinde ödenmiş sermaye payının 150.000TL, …’ın hissesinin %50 nispetinde ödenmiş sermaye payının 150.000TL olduğunu, davalı şirketin 31/12/2020 tarihi itibariyle hazır değerlerinde (kasa+banka) 57.644,71TL bakiye bulunduğunu, diğer çeşitli alacaklar kalemi altında … Turizm AŞ’den 226.431TL alacak bakiyesinin bulunduğunu, verilen Sipariş Avansları kalemi altında, … Sınai Mülkiyet’e 3.839,00TL ve … … AŞ’ne 258,42TL olmak üzere toplam 4.097,42TL avans alacak bakiyesinin bulunduğunu, Ödenecek Vergi ve Fonlar Hesabı altında 1.224,50TL vergi borç bakiyesinin bulunduğunu, 2019-2021 yılı gelir tablosunda yer alan kayıtların incelenmesinde; davalı şirketin her iki yılda herhangi bir gelirinin bulunmadığını, genel yönetim giderlerinden kaynaklı 2019 yılında 17.323,35TL, 2020 yılında 462,28TL olmak üzere toplam 17.785,63TL zarar etmiş olduğunu, 31/12/2020 tarihi itibari ile kaydi değerler üzerinden hesaplanan öz kaynaklarının toplamının + 282.214,37TL olduğunu, davacı pay sahibi ile diğer pay sahibi arasında ciddi anlaşmazlıkların yaşandığı ve ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiğinin dosya kapsamından anlaşıldığını, davalı şirketin mevcut, süresin ticari faaliyetinin olmadığı ve davacı pay sahibinin şirkette %50 paya sahip olduğu dikkate alındığında TT 531 mad uyarınca davalı şirketin feshi yönünde karar verilebilmesini ekonomik gerçeklere daha uygun hale getirmekte olduğunu, diğer yandan davacı pay sahibinin %50 paya sahip olduğu ve bu pay bedeline ilişkin çıkacak ayrılma akçesinin ödenmesinin oluşturacağı ekonomik yük, fesih kararının ekonomik bakımdan şartlara uygun bir karar olabileceğini, bu sebeple TTK 531 mad uyarınca somut olayda haklı sebebin oluştuğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Dava, davacı ile davalı şahsın ortağı olduğu diğer davalı şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesine talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının savunması, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin 01/04/2019 tarihinde İstanbul Ticaret Sicilinde …-5 sicil numarasında aynı ünvanla tescil edildiği, şirket merkez adresinin … Mah … Cad … … No:5/8 …/… olduğu, davalı şirketin en son 01/04/2019 tarihinde tescil yaptırmış olduğu, ortaklık yapısına göre …’nın hissesinin %50 nispetinde ödenmiş sermaye payının 150.000TL, …’ın hissesinin %50 nispetinde ödenmiş sermaye payının 150.000TL olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalılardan …’nın davalı şirketin ortağı olduğu ve davalı şirketin amacını gerçekleştirecek ortamın bulunmadığı ve ortaklar arasında uzlaşma ve iş yapabilme imkanının mevcut olmadığı belirtilerek, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
6102 Sayılı TTK 531.maddesinde: “(1) Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir” denilmektedir.
TBKnun 629/3 maddesi uyarınca, haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumlarında vardır. TTKnun 219.mad uyarınca yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş ise, onun yönetim hak ve görevi diğer ortaklar tarafından sınırlandırılamayacağı gibi kendisi görevden de alınamaz. Ancak haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan birinin istemi üzerine, mahkeme kararı ile yönetim hak ve görevi sınırlandırılabilir veya geri alınabilir. Görevin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya yönetimde iktidarsızlık gibi haller, haklı sebep sayılır. TTK 245/1.maddesi uyarınca haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır. Yargıtay kararlarında da, anonim şirketin haklı nedenle feshi için ileri sürülen sebeplerden, anonim şirketin kötü yönetilmesi, genel kurul toplantılarının yapılmaması, şirketin bireysel çıkarlara yönelmesi suretiyle ortaklık amacından uzaklaşması, şirket yönetim kurulu üyelerinin şirketin amacını gerçekleştirme doğrultusunda faaliyetlerde bulunmaması, şirketin amacını gerçekleştirilmesinin mümkün olmaması, ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmaması, ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıkların olması ve bunların yargıya intikal etmesi vs.gibi hususlar yer almıştır.
Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlıkta; davacı pay sahibi ile diğer pay sahibi arasında ciddi anlaşmazlıklar yaşandığı ve ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiği, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan ve mahkememizce de kabul gören bilirkişi raporuna göre, davalı şirketin mevcut, süren ticari faaliyetinin olmadığı ve davacı pay sahibinin şirkette %50 paya sahip olduğu, şirketin işleyen çarklarının olmadığı, şirketin feshi sebebiyle bir mağduriyetin de oluşmayacağı, diğer yandan davacı pay sahibinin %50 paya sahip olduğu ve bu pay bedeline ilişkin çıkacak ayrılma akçesinin ödenmesinin oluşturacağı ekonomik yük de dikkate alındığında, TTK madde 531 uyarınca somut olayda haklı sebebin oluştuğu ve davalı şirketin feshi yönünde karar verilebileceği kanaatine varılmakla, davacı tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sırasında sicile kayıtlı … … … A.Ş’nin TTK 531 Maddesi uyarınca fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak Mali Müşavir …’ın atanmasına, tasfiye memurunun görevinin karar kesinleştikten sonra başlamasına karar vermek gerekmiş, davacı tarafından davalı şirketin ortağı olduğu belirtilerek … aleyhine de dava açılmış ise de, şirketin feshi istemli davalarda husumetin fesih ve tasfiyesi istenilen şirkete yöneltilmesi gerektiği, dolayısıyla davalı …’ya husumet yöneltilemeyeceği, husumetin HMK 114/1-f maddesi uyarınca dava şartı olduğu ve HMKnun 115/1.maddesi uyarınca mahkemece davanın her aşamasında resen değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, bu davalı yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davalı … aleyhine açılan davanın PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
2-Davacı tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın KABULÜ ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sırasında sicile kayıtlı … … … A.Ş’nin TTK 531 Maddesi uyarınca FESİH VE TASFİYESİNE,
3-Tasfiye memuru olarak Mali Müşavir …’ın ATANMASINA,
4-Tasfiye memuruna aylık 6.000,00 TL ücret takdirine, 6 aylık ücret olan 36.000,00TL’nin davacı tarafça mahkeme veznesine depo edilmesine,
5-Tasfiye memurunun görevinin karar kesinleştikten sonra başlamasına,
6-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40TLnin davalı … … AŞ’den alınarak Hazine ‘ye irat kaydına,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT gereğince takdir oluan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalı davalı … … AŞ’den alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve posta giderleri olmak üzere toplam 6.168,10TL yargılama giderinin davalı davalı … … AŞ’den alınarak davacıya verilmesine,
Ayrıca davacı tarafından bu dava nedeniyle yatırılan 59,30TL harcın davalı … … AŞ’den alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/11/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI