Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/27 E. 2022/364 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/27
KARAR NO :2022/364

DAVA:Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:13/01/2021
KARAR TARİHİ:23/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından davacıya karşı 23/12/2020 vade tarihli 612.000 TL bedelli senede dayalı olarak ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, takibe esas alınan senedin 17/01/2014 tarih ve 700.000 TL genel kredi sözleşmesine istinaden teminat olarak düzenlenmiş olup şekil şartları oluşmamasına karşın esasen teminat senedi niteliğinde olduğunu, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 17/01/2014 tarihinde imzalandığını, takibe dayanak senedin tanzim tarihi 20/01/2014 bedeli 612.000 TL olup vade tarihi ise 23/11/2020 olarak sonradan yazılarak icraya verildiğini, taraflar arasındaki tek hukuki ilişkinin genel kredi sözleşmesi olduğu dikkate alındığında senedin teminat senedi niteliğinde olduğunun aşikar olduğunu, davacı bono lehtarı ve 1.ciranta olarak kendisinden sonraki ciranta olan bankaya karşı aralarındaki bankacılık sözleşmesine dayanarak huzurdaki davayı açtığından taraflar arasındaki çekişmenin bu sözleşme çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğini, bu itibarla keşideci tarafından açılan davalarda hamillerin yararlandığı iyiniyet karinesinden işbu davada davalı bankayı yararlandırmanın mümkün olmadığını, davalı bankanın davacının bir kısım ödemelerini konkordato tasdik davasında ikrar ve kabul etmiş olup cari kayıtlarda bulunan ödemelere rağmen senet bedeli üzerinden takip başlattığını, davacıların 05/11/2018 tarihinde ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile konkordato talep ettikleri dosyada, davalı bankanın öncelikle 402.701,03 TL alacaklı olduğunu bildirdiğini, yapılan itiraz sonrasında komiserler kurulunun 27/03/2020 tarihli raporunda 338.849,24 TL, mahkemenin tayin ettiği 21/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda ise 325.769,95 TL olarak tespit edilmiş olması, bilirkişi raporuna itiraz edilmemiş olmasının davanın haklılığını ispatladığını, bir davada yapılan ikrarın başka bir davada da hükme esas alınabileceğini, davacının borcunun icraya konulan senet bedeli kadar olmadığını, bu nedenlerle davacıların borcunun davalı bankaya toplam takip değeri kadar olmadığının ve açıklanan hususlar nazara alınarak borçlu olmadığı miktarın hesaplanarak tespit edilmesine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına, icra takibi uygulaması sonrasında yapılabilecek tahsilatların alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların davalıya olan borçlarının ödenmesi için 20/01/2014 tanzim ve 23/11/2020 vade tarihli 612.000 TL bedelli bononun davalıya teslim edildiğini, bononun vadesinde ödenmemesi üzerine ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, davacaların takibe konu bononun teminat senedi olduğu iddiasının gerçeğe aykırı olup Yargıtay kararları ve doktrine göre teminat senetlerinin; bir anlaşma uyarınca işin, verilen sözün, mal veya hizmetin eksiksiz tamamlanacağını, taahhüdün sorunsuz yerine getirileceğini aksi taktirde şöyle bir sorumlulukla karşı karşıya kalacağını beyan eden tarafın imzaladığı şartlı-bedelli senetler olduğunu, teminat senetlerinin, ya senet metnine teminatın neden verildiğinin tam olarak yazılması ya da teminat senedine atıf yapan ve o senedin teminat senedi olduğunun belirleyicisi farklı bir belge hazırlayarak düzenlenmesi gerektiğini, aksi halde teminat senetlerinin kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe konu edilebileceklerini, kambiyo senetlerinin TTK.’da sınırlı sayıda olan sıkı şekil şartlarına bağlandığını ve davaya konu senet aslı incelendiğinde takip konusu senedin TTK.’da sınırlı olarak sayılmış olan tüm geçerlilik şartlarına haiz bono olduğunu, davacıların teminat senedi iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiğini, konkordato davasında bilirkişi raporuna itiraz edilmemesinin ikrar anlamına geldiği iddiasını kabul etmediklerini, bu nedenlerle davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava menfi tespit davasıdır.
….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası getirtilerek incelendiğinde; davalı tarafından davacılar aleyhine 612.000 TL asıl alacak, 461,10 TL faiz, 1.836 TL %0,30 komisyon olmak üzere toplam 614.297,10 TL üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası UYAP üzerinden getirtilmiştir. İncelendiğinde davacılar tarafından 05/11/2018 tarihinde konkordato davasının açıldığı, 20/11/2020 tarihinde davacıların davadan feragat beyanı karşısında konkordato taleplerinin feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine karar verildiği, hükmün 05/01/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalı bankadan genel kredi sözleşmesi örneği Cd ortamında gönderilmiştir.
Mahkememiz 12/04/2021 tarihli celse ara kararı ile maddi vakıaların bildirilmesi taraflara ait olup HMK 33. Maddesi uyarınca hukuki nitelendirme mahkeme ve hakime ait olduğundan davacı tarafça hem dava dilekçesi içeriğine hem de sonuç kısmında icra dosyası yönünden toplam takip değeri kadar borçlu olmadığı miktarın tespitinin talep edildiği, bu davanın menfi tespit davası niteliğinde bulunduğu, menfi tespit davasının nispi harca tabi olduğu hususu dikkate alınarak davacı vekiline öncelikle dava dilekçesini açıklaması, hangi tarih itibariyle ne miktarda borçlu olmadığı hususunu somutlaştırması ve borçlu olmadığını belirttiği miktar yönünden menfi tespit davasını miktarını tespit edip bunun üzerinden binde 68,31’in 1/4 oranında peşin nispi harcı yatırması için HK 30 ve 32. Maddeleri uyarınca 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde HK 32. Maddesinin yollaması ile HMK 150. Maddesi uyarınca sonraki aşamalara geçilmeyeceği ve dosyanın işlemden kaldırılacağı ihtar edilmiş, davacı vekili 04/05/2021 tarihli dilekçesi ile, davacıların 05/11/2018 tarihinde ….ATM.nin … esas sayılı dosyası ile konkordato talep ettiği dosyada, davalı bankanın öncelikle 402.701,03 TL alacaklı olduğunu bildirdiği, yapılan itiraz sonrasında komiserler kurulunun 27/03/2020 tarihli raporunda 338.849,24 TL, mahkemenin tayin ettiği 21/08/2020 tarihli çekişmeli alacaklar hakkında üç kişilik bilirkişi raporunda ise 325.769,95 TL olarak tespit edildiğini, alacağın miktarı konusunda tam net bir miktar tespit edilememiş olması nedeniyle davanın belirsiz olarak açıldığını, talep miktarının taraflarınca belirlenmesinin mümkün olmadığını beyanla duruşma ara kararından rücu edilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 12/07/2021 tarihli celse ara kararı ile davacının takipte kısmi olarak borçlu bulunmadığının tespitini istediği, davalı banka tarafından konkordato dosyasında bildirilen alacak tutarlarının, tespit edilen alacak kalemlerinin değişkenlik gösterdiği, dolayısı ile alacağın miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği anlaşılmakla mahkememiz ara kararından rücu edilmesine karar verilmiştir.
Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 06/10/2021 tarihli raporda; davalı asıl borçlu … Ltd Şti ve müşterek müteselsil kefil … aleyhine davalı/alacaklı Banka tarafından ….İcra Müdürlüğünün 26.10.2020 tarih … E.Sayılı
dosyasından başlatılan kambiyo takibinde: toplamda 614.267.10 TL’lık icra takip talebinde bulunulduğu, davalı asıl borçlu … Ltd Şti tarafından davalı/alacaklı bankadan … …nın kefaleti ile kullandığı nakdi Kredilerden dolayı 27.10.2020 Takip Tarihi itibariyle, Davalı/alacaklı banka Toplamda 485.981.15 TL borçlu olduğunun hesaplandığı, huzurdaki davanın Menfi tespit davası olarak ikame edildiğinden, davacı borçluların, 27.10.2020 Takip tarihi itibariyle … İcra Md. … E Sayılı Takip dosyasından 128.285.95 TL daha az borçlu olduğu (128.285.95 TL ‘lık kısmından borçlu olmadıkları) belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, davalı vekili rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.
Dosya kök raporda takip tarihi yönünden maddi hatanın düzeltilerek 27/11/2020 takip tarihi itibarı ile ve dava tarihi itibarı ile hesaplama yapılarak ayrıca maddi hataya ilişkin taraf itirazlarını irdeler şekilde ek rapor tanzimi için yeniden bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 09/12/2021 tarihli raporda; takip tarihinin 27/11/2020 olması gerekirken sehven 27/10/2020 olarak yazıldığı ve hesaplamaların da sehven belirtilen bu tarih üzerinden yapıldığı, takip tarihi 27/11/2020 üzerinden yeniden yapılan hesaplamalar neticesinde; davalı asıl borçlu … Ltd Şti tarafından Davalı/alacaklı bankadan … …nın kefaleti ile kullandığı nakdi Kredilerden dolayı 27.11.2020 Takip Tarihi itibariyle, 320.202.13 TL asıl alacak, 209.384.72 TL’lık kısmının da işlemiş faiz ve %5 BSMV olmak üzere davalı alacaklı bankaya toplamda 529.586.85 TL borçlu olduğunun hesaplandığı, huzurdaki davanın Menfi tespit davası olarak ikame edildiğinden, davacı borçluların, 27.11.2020 takip tarihi itibariyle … İcra Md. … E Sayılı Takip dosyasından 84.680.25 TL daha az borçlu olduğu (84.680.25 TL ‘lık kısmından borçlu olmadıkları) dava 13.01.2021 Tarihi İtibariyle yapılan Hesaplamada ise; Hesaplanan Toplam borç tutarı 535.334.92 TL olduğu ve işbu hesaplama ile de takipteki tutardan 78.962.18 TL daha düşük bir borç hesaplandığı belirtilmiştir.
Davacılar vekili 07/03/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, bilirkişi ek raporu doğrultusunda borçlu olmadıkları tespit edilen 84.680,25 TL tutar yönünden davayı ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi kök ve ek raporu ile birlikte tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalı banka ile davacılar arasında imzalanan 17/01/2014 tarihli 700.000 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi ile davacı asıl borçlu … Ltd.Şti.lehine KGF kaynaklı Eşit Taksitli Nakdi Kredi, Kredili Mevduat Hesabı, Ticari Kredi Kart, İskonto Kredisi ve çek kredisi tahsis edilerek kullandırıldığı, sözleşmeyi davacı …’nın sözleşme limitinde olmak üzere müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığı, taraflar arasında bankacılık ve kredi işlemleri çerçevesinde davacı kredi borçlusu … Ltd.Şti.yöneticisi ve yetkilisi …’nın borçlu olduğu, bono alacaklısı … Ltd.Şti.olan 20/01/2014 tanzim tarihli 23/11/2020 vadeli 612.000 TL bedelli bononun … tarafından ciro edilerek … A.Ş.’ye teslim edildiği, bononun son hamil olan … tarafından 25/11/2020 tarihinde protesto işlemine tabi tutulduğu, akabinde de işbu bono üzerinden kambiyo takibi başlatıldığı, davacı şirket tarafından ….ATM.nin … esas sayılı dosyasından konkordato talepli dava ikame ettiği, konkordato talebinin mahkemece 05/11/2018 tarihinde kabulü ile geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verildiği, kesin mühlet kararı içinde konkordato borçlularının feragati ile 20/11/2020 tarihinde konkordato taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verildiği, kararın 05/01/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı/asıl borçlu şirketin davacı bankadan kullandığı nakdi kredilerin imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi ve diğer sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülükler çerçevesinde yerine getirilmediği gerekçesiyle davalı bankanın tüm nakdi kredi hesaplarının 17/12/2018 tarihinde kat edilerek Üsküdar 6.Noterliğinin 17/12/2018 tarih 103757 yevmiye sayılı ihtarname keşide edilerek ihtarnamenin borçlulara 19/12/2018 tarihine tebliğ edildiği ve davacıların 21/12/2018 tarihinde temerrüde düştüğü görülmüştür.
Davalı taraf, davaya ve takibe konu senedin TTK.’da sınırlı olarak sayılmış olan tüm geçerlilik şartlarına haiz bono olduğu, teminat senetlerinin ya senet metnine teminatın neden verildiğinin tam olarak yazılması ya da teminat senedine atıf yapan ve o senedin teminat senedi olduğunun belirleyicisi farklı bir belge hazırlayarak düzenlenmesi gerektiği, aksi halde teminat senetlerinin kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe konu edilebildiğini beyanla davaya konu bononun teminat senedi olmadığını iddia etmiş olup, davaya konu bono üzerinde ve taraflar arasındaki sözleşmede bononun teminat senedi olduğuna ilişkin her hangi bir ibarenin bulunmadığı, ancak kredi sözleşmesinin iki gün sonrası tarihli 20/01/2014 tanzim tarihli senedin munzam teminat olarak düzenlenerek bankaya verildiği, yani davacı kredi borçlusunun davalı alacaklı bankadan kullandığı veya kullanacağı kredilerin geri ödemesi için düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/5139 esas, 2021/4981 karar ve 10/06/2021 tarihli ilamında da belirtildiği üzere; öncelikle davacı şirketin bankaya yapmış olduğu ödeme miktarının tespit edilmesi, daha sonra bu ödeme nedeniyle ilamsız takip yapılan icra dosyasındaki alacak miktarından ödeme miktarının düşülmesi, şayet bu miktar düşüldükten sonra davacının bakiye alacağı kalmış ise ancak bu miktar üzerinden teminata konu bono nedeniyle takip yapılabileceği gözetilerek davacının yapmış olduğu ödemeler ödeme tarihleri itibarı ile tespit edilerek davalının ödeme tarihine kadar ulaşmış faiz ve ferilerinden ödeme miktarının mahsubu neticesinde davacının alacağının olup olmadığının tespiti için dosya bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından bu doğrultuda yapılan hesaplamalara mahkememizce de itibar edilmiştir.
Davalı banka KGF kaynaklı krediye %57 temerrüt faizi uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunmuşsa da, bankacı bilirkişi tarafından Genel Kredi Sözleşmesinin temerrütle ilgili 4/6 maddesine uygun olarak, temerrüt tarihi itibarı ile alacaklı tarafından taksitli ticari kredi hesabına uygulanan akdi cari faiz oranının %16,92 olduğu, bu oranın %50 fazlası olan %25.38 temerrüt faiz talep edilebileceği, İskonto Kredisi için ise cari faizin %38 olduğu ve %50 fazlası olan %57 temerrüt faizi talep edilebileceği hususunun sözleşme hükümlerine, yasaya ve bankacılık uygulama ve teamüllerine uygun olduğu belirtilmiş olup Yargıtay 19.HD’nin 2016/6902 E 2017/7727 K sayılı kararında “…diğer yandan kredi alacağına uygulanacak olan temerrüt faizinin kredi hesabının kat edildiği tarihte aynı tür kredilere uygulanan akdi faiz tespit edilerek sözleşme hükümleri uyarınca bunun % 50 fazlasının temerrüt faizi olarak uygulanması gerekirken Merkez Bankası’na bildirilen ve krediye fiilen uygulanmayan temerrüt faizinin alacağın tespitinde esas alınmasında kabul şeklinde doğru görülmemiştir….” ve Yargıtay 19.HD’nin 2015/7884 E 2016/2362 K sayılı kararında “….bankanın temerrüt tarihinde fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranı belirlenip, bu orana % 50 fazlası ilave edilmek suretiyle borçlunun sorumlu olduğu temerrüt faizi miktarı tespit edilerek…” şeklinde emsal nitelikteki kararları dikkate alındığında denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilen bilirkişi raporu doğrultusunda davacıların davalı bankaya kullanılan nakdi kredilerden dolayı takip tarihi itibarı ile 529.586,85 TL asıl alacak, mahkememizce resen yapılan hesaplama neticesinde hesaplanan 580,30 TL işlemiş faiz talepten (461,10 TL) daha fazla olduğundan taleple bağlı kalınarak yine resen hesaplanan 158,87 TL (0,0003) komisyon ücreti olmak üzere toplam 530.206,82-TL borçlu oldukları tespit edilmiş olup, neticeten davanın kısmen kabulü ile ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip tarihi itibarı ile davacının davalıya (614.297,10-TL – 530.206,82) 84.090,28 TL borçlu olmadığının tespitine, davalının takipte kötü niyetli olduğu sabit olmadığından şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle davacının davalıya 84.090,28-TL borçlu olmadığının TESPİTİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davalının takipte kötü niyetli olduğu sabit olmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 5.744,20 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 +ıslahla yatan 1.276,00 TL olmak üzere toplam 1.446,78 harcın mahsubu ile 4.297,42 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Ayrıca davacı tarafından dava açılırken+ıslahla yatırılan 1.446,78 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 11.731,74 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 900 TL bilirkişi, 116,70TL müzekkere, posta, tebligat masraflarından oluşan toplam 1.016,70 TL yargılama masrafının kısmen kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.009,61 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden red edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 589,97 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
8-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 1.310,80 TL’sinin davalıdan, 9,20 TL’sinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
9-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, HMK 342.maddesine uygun olarak düzenlenmiş dilekçenin, HMK 343.maddesi gereğince Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilmesi ve HMK 344.maddesinde belirtilen harç ve giderlerin yatırılması sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar tefhim edildi, usulen anlatıldı. 23/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır