Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/259 E. 2021/496 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/259
KARAR NO :2021/496

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:11/11/2010
KARAR TARİHİ:21/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: davalı tarafından aleyhine…. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığını, yetkili ve görevli icra dairesinin … İcra Daireleri olduğunu, davalılara şahsen borcunun bulunmadığını, daha önce … ilçesinde davalı şirketin acentesi olduğunu, acentelik kurulurken açığa imzalı boş bono aldıklarını, acentelik ilişkisi sona erince bononun tarafına iadesini istediğini, ancak geri verilmediğini, acenteyi devir alanlarla davalı arasındaki ihtilaflar sürerken acenteliği sona erdiği halde iade etmedikleri bononun üzerini doldurarak tahsil etmeye çalıştıklarını, bu sebeple davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalı tarafın %40 dan az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket ile davacı arasında imzalanmış olan 10.09.2005 tarihli acentelik sözleşmesi, acentelik sözleşmesi ek protokolü, cari hesap sözleşmesi niteliğindeki ek protokol ve alt kira sözleşmeleri ile davacıya davalı şirket … irtibat şubesinin acente olarak devir edildiğini ve işletmesine bırakıldığını, daha sonra 15.06.2009 tarihli devir protokolü ile işletmenin davacının oğlunun sahibi olduğu…San. A.Ş ye devir edildiğini, iş bu davaya konu senedi öncelikle … acentesinin davacının işletmesine bırakılması ile davacıdan teminat olarak alınmış ise de, 15.06.2009 tarihli devir protokolü ile işletmenin devir edilmesi sırasında davacı şirketin uygulaması gereği teminat alınması ya da kefil gösterilmesi gerekli olduğundan tarafların karşılıklı mutabakatı ile söz konusu senedin teminat senedi olarak muhafaza edildiğini, 15.09.2009 tarihinde yapılan denetimde fatura karşılığı 30.139,03 TL nin davalı şirket adına tahsil edilmiş olmasına rağmen tahsil edilmemiş gibi gösterilmesi suretiyle acente bünyesinde kaldığının görüldüğünü, bu hususların tutanakla tespit edildiğini ve acenteye ihtarname gönderilmek ve fesih gerekçeleri açıkça belirtilmek suretiyle 30.09.2009 tarihinde acentelik ilişkisine son verilerek tek taraflı fesih yapıldığını, bu sebeple fiili kasa açığı doğduğundan davalı şirket zararına tahsil amacıyla dava konusu senedin takibe konulduğunu belirterek haksız ve kötü niyetli davanın reddi ile davacının %40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında vaki olup son bulan acentelik sözleşmesi kapsamında düzenlenen ve davalı tarafından icra takibine konu edilen senetten ötürü borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
….Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama sonunda … esas, … karar, 10/10/2013 tarihli karar ile, davacının davalı ile olan acentelik ilişkisinin 3.bir şirkete devir ederek sona erdirdiği, bu devir protokolü, davacı ile davalı arasında önceden geçerli olan acente sözleşmesi hükümleri kapsamında devirden sonra da 2 yıl süre ile acentenin borçlarından dolayı sorumluluğunun devam ettiği, davalı tarafça yapılan incelemede devir alan şirketin davalı adına kestiği bir kısım fatura bedellerini davalıya göndermeyip acente bünyesinde tuttuğu, yine bir kısım demirbaşları fesih sonrası iade etmediği, borca mahsuben verilen bir kısım çeklerin de karşılığının bulunmadığı, bu nedenle takip tarihi itibariyle davalı şirketin devir alan dava dışı şirketten 61.279,58 TL alacaklı bulunduğu, teminat senedi niteliğindeki dava konusu 16.000 USD bedelli senedin ise bu alacak miktarının altında kalmakla davalının söz konusu senedi takip konusu yapmakta haklı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı asil tarafından temyizi üzerine Yargıtay ….Hukuk Dairesinin 2014/… esas, 2014/… karar, 29/04/2019 tarihli ilamı ile, mahkemece davacının rapora yönelik itirazlarının ve dayanılan belgelerin iddia edildiği üzere borcu söndürücü nitelikte bulunup bulunmadığının değerlendirilip, gerekirse bu itirazları karşılayacak şekilde ek rapor ya da farklı bir bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınmak ve sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediğinden hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama ve alınan ek rapor kapsamında … esas, … karar, 26/04/2016 tarihli karar ile, davalı kayıtlarında acenteyi davacıdan devralan dava dışı … Ltd. Şti.nin 31/12/2009 tarihi itibariyle 56.465,61 TL, takip ve dava tarihi itibariyle 61.279,58 TL borçlu bulunduğunun anlaşıldığı, davacının Eylül ve Ekim 2009 dönem hakedişleri nedeniyle toplam 10.072,17 TL davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmesine rağmen, dava dışı devralan şirketin davalıya mezkur alacaklar için Aralık 2011 tarihli 2 adet fatura düzenlediği ve bunların kanuni süresi içinde düzenlenmemiş olması yanında davalı şirket ticari defterlerinde de kayıtlı olmaması nedeniyle borcu söndürücü nitelikte olmadığı, 15.10.2009 tarihli demirbaş teslim tutanağında daha sonra düzenlenmesi yönünden şerh düşülen demirbaş bedellerine dair faturanın 5.965,13 TL bedelle teslim tutanağından kanuni süresinden çok sonra düzenlendiği ve ayrıca mezkur faturanın da davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, bunun yanında demirbaş sayısı bakımından da teslim tutanağı ve kesilen faturanın birbiriyle örtüşmediğinden davacının bu kalem alacak iddiasının da borcu söndürücü etkisinin olmadığı, dava dışı acentenin acentelik sözleşmesinin 10. maddesi gereği davalı adına taşıma bedelini tahsil ile yükümlü olduğu ve taşıtandan tahsili gereken 36.690,42 TL’yi tahsil etmediği, bu bedel karşılığı taşıtan tarafından davalıya verilen 4 adet çekin de gününde ödenmemiş olmasından davacının sorumlu olacağı ve buna istinaden davalının ticari defterlerine mezkur bedelin dava dışı acente borcu olarak kaydedilmesinin yanlış olmadığı, tüm bunlardan hareketle davalı şirketin acente sözleşmesinden doğan cari alacağına istinaden dava konusu teminat senedini takibe koymasında hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının davasını taraflar arasındaki acente sözleşmesinin davalının ticari defterlerinin doğacak uyuşmazlıkta kesin delil olacağı yönündeki hükmü karşısında davalı delillerine eş değer delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2019/31 esas, 2019/811 karar sayılı 04/02/2019 tarihli ilamı ile, davalının, taraflar arasındaki sözleşmenin hitam tarihi itibariyle davacıdan acentelik sözleşmesinden kaynaklanan bir alacağı bulunmadığından, elinde bulundurduğu teminat senedini, tek taraflı bir tasarruf ile, devir tarihinden sonra doğan alacaklarının ödenmediğinden bahisle davacı aleyhine icra takibine koymasında hukuka uyarlılık bulunmadığı, açıklanan hususlar çerçevesinde, davacının takip konusu senetten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmekle, davacı vekili davanın kabulüne, davalı vekili ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi kök ve ek raporu, Yargıtay bozma ile ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere, davaya konu senedin davacı ile davalı arasında düzenlenen 10/09/2005 tarihli acentelik sözleşmesinden kaynaklanan ve bu sözleşme sona erene kadar oluşan borçlarına karşılık teminat senedi olarak düzenlendiği, davacı ile ….San.ve Tic.Ltd.Şti.arasında davalının da katılımı ile düzenlenen 15/06/2009 tarihli sözleşme devir protokolü ile 10/09/2005 tarihli acentelik sözleşmesi, acentelik sözleşmesi ek protokolü, ek protokol niteliğindeki cari hesap sözleşmesi, alt kira sözleşmesinde devreden (davacı) leh ve aleyhine doğan tüm hak ve borçların, yükümlülüklerin devralana devredildiğinin hüküm altına alındığı, ancak devir protokolünde dava konusu senedin 818 Sayılı Borçlar Kanununun 179.maddesi çerçevesinde iki yıl süre ile, davacının devirden sonra devralan ile birlikte müteselsil olarak sorumlu bulunduğu borçları da temin ettiğine yahut edeceğine dair bir hüküm bulunmadığı, 03/12/2016 tarihli ek rapor ile incelenen ticari defter ve kayıtlara göre 15/06/2009 devir tarihi itibarı ile davacının davalıdan 9.654,19 TL alacaklı bulunduğunun tespit edildiği, davalının sözleşmenin devir tarihi itibarı ile davacıdan bir alacağı bulunmadığından teminat senedini devir tarihinden sonra doğan alacaklarının ödenmediğinden bahisle davacı aleyhine icra takibine koyması hukuka aykırı olup davanın kabulü ile, ….İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasında takip ve dayanak 15/09/2005 tanzim, 22/10/2009 ödeme tarihli 16.000 USD bedelli bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının takipte kötü niyetli olduğu sabit olmadığından şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile ….İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasında takip ve dayanak (15.09.2005 tanzim tarihli, 22.10.2009 ödeme tarihli 16.000,-USD’lik bono) nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Davalının takipte kötü niyetli olduğu sabit olmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.794,89 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 395,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.399,89 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen değer üzerinden AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 412,15 TL harç, 1.492,45 bilirişi, müzekkere, posta, tebligat masraflarından oluşan toplam 1.904,60 TL yargılama masrafının davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Yargıtay TEMYİZ yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır