Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/242 E. 2021/514 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/242 Esas
KARAR NO:2021/514

DAVA:Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılma
DAVA TARİHİ:09/03/2016
KARAR TARİHİ :23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 31/10/1989 tarih ve … sicil numarası ile … Ticaret Sicil Memurluğunda tescil edilerek tüzel kişilik kazandığını, şirketin 134 kurucu ortağı bulunduğunu, bunlardan birinin de davacı olduğunu, ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı kararı ile davalı şirketin 14/11/1993 tarihli genel kurulunda ödemelerini yapmayan ortaklar hakkında ana sözleşmenin 7.maddesinin uygulanarak bu ortakların hisselerinin iptal edilmesi ve yönetim kuruluna yetki verilmesine karar verildiğini, sonrasında Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 19/04/1994 tarih ve … sayılı ilan ile 29 ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi nedeniyle olağanüstü genel kurul kararı gereği ortaklık hisselerinin iptal edildiğinin ilan edildiğini, davacının da bu ortaklar içinde olduğunu, hisseleri iptal edilen ortakların bir kısmının dava açtığını ve açılan dava sonucu hisseleri iptal edilen ortakların şirketteki ortaklıklarının tespitine karar verildiğini, davacıya sermaye koyma borcunu yerine getirmesi için haklı bir ihtar gönderilmediği gibi kendisinin genel kurul toplantılarına da davet edilmediğini, anılan nedenlerle davacının ortaklıktan ihracına ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline, davacının davalı şirketteki ortaklığının tespitine, davacının hissesinin 3.kişilere satışının önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; açılan davanın “davacının ortaklıktan ihracına ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline” ilişkin olup, dava konusunun ilaveten “ortaklık payının tespitine ve şirket pay defterine kaydedilmesine” şeklinde davayı kısmen ıslah ettiklerini, anılan nedenle davalarının ve ıslah taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu talebinin zamanaşımına uğradığını, davanın bu nedenle öncelikle zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, yasal zamanaşımı süresi içerisinde hiçbir hukuki yola müracaat etmeyen davacının ıskat kararının yayınlandığı 19/04/1994 tarihinden 22 yıl sonra kötüniyetli olarak huzurdaki davayı ikame ettiğini, yine davacının ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında taraf olmadığını, 19/04/1994 tarihli, 3514 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan ıskat kararının davacı yönünden bağlayıcı olduğunu, davacının davalı şirkette tespit edilecek bir paydaşlığının söz konusu olmadığını, anılan nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar sayılı kararı ile davanın mahkememizin …esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, mahkememizin …esas sayılı dosyasından birleşen işbu dosyanın tefriki ile yeni esasa kaydına karar verilmiş ve dosya mahkememizin … esas sırasına kaydı yapılmış, yapılan yargılama sonucunda da mahkememizin … esas … karar sayılı 21/11/2018 tarihli kararı ile, davacı tarafından ortaklıktan ihracı ilişkin yönetim kurulu kararının iptali amacı ile açılmış bulunan davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşıldığından bu nedenle reddine, davacı adının pay defterine işlenmesi yönünde mahkememizin …Esas sayılı dava dosyası asli müdahalede bulunmak sureti ile davacı olduğu anlaşıldığından bu isteminde derdestlik nedeniyle reddine karar verilmiş, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuş olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin … esas … karar sayılı ilamı ile;
“Dava dosyası içinde, yukarıda sözü edilen mahkeme dosyaları bulunmadığı gibi, daha önce kooperatif olarak kurulan sonradan tür değişikliği ile anonim şirkete dönüşen davalı şirketin sicil dosyasının tamamı da bulunmamaktadır. Mahkemece, yönetim kurulu kararının iptali isteminin hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir. Ancak, gerekçede hak düşürücü sürenin hangi yasadan kaynaklandığı ve sürenin hangi tarihten başlatıldığına ilişkin bir gerekçe bulunmamaktadır. Dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, davalı şirket tür değişikliği ile anonim şirket olmuştur. Davacının mali yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmiştir. Bu durumda, öncelikle ortaklığa ilişkin tüm belgelerin getirtilerek davacının ortaklık tarihi, tür değişikliği tarihi ve ortaklıktan çıkarılma tarihleri belirlendikten sonra, davacının hangi tür ortaklıktan çıkarıldığının belirlenerek bu çıkarmaya ilişkin kanun hükümleri değerlendirilerek talebin zamanaşımı veya hak düşürücü süre geçtikten sonra ileri sürülüp sürülmediği belirlenmelidir. Mahkemece, belirtilen işlemler yapılmadan, hangi yasa hükmüne göre hak düşürücü süre geçtiği belirlenmeden ve buna ilişkin yasa hükümleri bağlamında bir gerekçe oluşturulmadan, soyut olarak istemin hak düşürücü süreden sonra ileri sürüldüğü belirtilmesi karşısında gerekçenin dosya kapsamıyla denetlenmesi mümkün görülmemektedir.
Diğer yandan, bir kısım istekler yönünden davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmiş ise de buna ilişkin dosya kapsamında bir bilgi bulunmadığı gibi, bu delillerin dosyanın tarafların katılımıyla yapılan duruşmalarda da değerlendirilmediği görülmektedir. İlk derece mahkemesince, bu taleplerin mahkemenin derdest olan …Esas sayı dosyasında asli müdahil olarak ileri sürüldüğü, davacının asaleten ve vekaleten sunduğu dilekçelerle ıskat kararının yerinde olmadığını ileri sürdüğü, bu nedenle ihraca ilişkin yönetim kurulu kararını bildiği kabul edilerek sonuca varılmıştır. Ancak, az yukarıda değinildiği gibi, anılan dosya veya mahkemenin gerekçesine esas dilekçeler dosya arasında bulunmadığı gibi mahkemenin ne şekilde bu sonuca vardığı denetlenememektedir.
Mahkeme gerekçesine göre aralarında sıkı bağlantı bulunan ve bu nedenle birleştirilen dava dosyalarının tefrik edilmesi de yerinde değildir. Davacı yanca ileri sürülen ve gerekçede belirtilen dosyalar ve şirketin tüm sicil dosyası dosyaya kazındırılarak incelenmeden denetime elverişli olmayan bir hüküm kurulmuştur.
Anayasa’nın 141/3.maddesi, ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c maddesinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Ne var ki ilk derece mahkemesi kararında uyuşmazlık konusu olgular tam olarak belirlenmeden ve tarafların her bir iddia ve savunması değerlendirilmeden, hak düşürücü sürenin hangi yasadan kaynaklandığı ve hangi tarihten başladığı dayanak dosya ve belgelerle belirlenmeden soyut olarak hak düşürücü sürenin dolduğu ve bir kısım taleplerin derdest olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde bulunmadığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, tarafların esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinafa konu kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılarak, dosya mahkememizin 2021/242 esas sırasına kaydı yapılmıştır
Dava, davacının davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ile davacının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının iptali ve ortaklığın tescili istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK.nun 166. maddesi uyarınca “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. (2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. (3)Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.” denilmektedir.
Mahkememizdeki iş bu davanın tarafları ve konusu itibariyle birbirini etkileyecek nitelikte olduğu, anılan yasanın 4. fıkrası uyarınca “Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır” denilmektedir. Mahkememizin iş bu dava dosyası ile yine mahkememizin …esas sayılı dosyası arasında şahsi, fiili ve hukuki bağlantısının mevcut olduğu, biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyeceği, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucu verilen bozma ilamında aralarında sıkı bağlantı bulunan ve bu nedenle birleştirilen dava dosyalarının tefrik edilmesinin yerinde olmadığına yönelik bozma ilamı da nazara alındığında, usul ve dava ekonomisi gözönüne alınarak her iki dosyanın birleştirilmesine ve mahkememizin işbu esasının birleştirilme nedeniyle kapatılmasına, yargılamaya önce açılan mahkememizin …Esas sayılı dava dosyası üzerinden devam olunmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Bozma kararı doğrultusunda bu dosyamız ile mahkememizin …Esas sayılı dava dosyası arasında fiili, hukuki irtibat bulunduğu anlaşıldığından her iki dava dosyasının birleştirilmesine,
2-Yargılamanın mahkememizin …Esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülmesine,
3-Mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına,
4-Harç, masraf ve vekalet ücretinin birleştirilen davada karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.. 23/06/2021

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI