Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/237 E. 2021/592 K. 12.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/237
KARAR NO:2021/592

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/09/2020
KARAR TARİHİ:12/07/2021

….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı 17/12/2020 tarihli yetkisizlik kararı üzerine Mahkememize tevdi edilen ve Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirket ile 12/04/2011 tarihinde alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi akdettiğini, bu sözleşme gereği davacının … … A.Ş.nezdinde bulunan 4.308 dolar alacağını davalı şirketten almak üzere temlikname imzaladığını, davalı şirketin 28/10/2011 tarihinde 350 dolar, 28/11/2011 tarihinde 350 dolar ve 28/12/2011 tarihinde 350 dolar olmak üzere 3 adet taksit ödemesi yaptığını, ancak kalan 28/01/2012 tarihli 350 dolar, 28/02/2012 tarihli 350 dolar, 28/03/2012 tarihli 350 dolar, 28/04/2012 tarihli 350 dolar, 28/05/2012 tarihli 350 dolar, 28/06/2012 tarihli 350 dolar, 28/07/2012 tarihli 350 dolar, 28/08/2012 tarihli 350 dolar ve 28/09/2012 tarihli 458 dolarlık ödemeleri yapmadığını, tanzim edilen temlik sözleşmesinde açıkça borç ikrarı mevcut olduğundan, yapılan ihtarlar arabuluculuk görüşmeleri ve icra takibi neticesinde de borç ödenmediğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 3.258 dolarlık alacağın ödeme günündeki kur üzerinden avans faizi ile şimdilik 10 dolarlık kısmının daha sonra artırılmak üzere davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar dava konusu sözleşme başlığında “Alacağın Temliki” dense de alacaklının değişmemesi, tam aksine borçlunun değişmesi nedeniyle alacağın temliki değil borcun naklinin söz konusu olduğunu, dayanak sözleşmenin niteliği gereği borcu devralan yeni borçlunun eski borçlunun alacaklıya karşı haiz olduğu itiraz ve defileri alacaklıya karşı ileri sürebileceğini, dava dışı Tas.Hal…. … A.Ş.’nin tasfiye sürecinin devam ettiğini ve kar ve zarar hesabı sahiplerine tasfiye sürecinde alacak isabet edip etmeyeceği ve edecekse bu alacağın miktarının tasfiye sonucunda belli olacağını, alacağın gerek sözleşme tarihi, gerekse takip ve dava tarihi itibarı ile muaccel hale gelmediğini, davanın kabulüne karar verilmesinin ve davacıya ödeme yapılmasının tasfiye sonucunu bekleyen diğer hesap sahiplerinin menfaatlerini zedeleyeceğini, işbu davanın zamansız açılmış bir dava olduğunu, tasfiye sonuçlanıp kar ve zarar durumu belirginleşmeden davacının hak talep edebilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen alacağın temliki sözleşmesi uyarınca davalı tarafından temlik alınan davacı alacağının temlik sözleşmesinde belirtilen bedellerin davalıdan tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Davacı ile davalı şirket arasında düzenlemiş olan alacağın temliki sulh ibra ve feragat sözleşmesi ile davacının tasfiye halindeki … … A.Ş. den olan alacağını davalı şirkete temlik ettiği, davalının da bu temlik karşılığında belirli vadelerde ödemede bulunmayı taahhüt ettiği, ancak davalının tasfiye halinde olan şirketten olan alacakları temlik alarak ödeme taahhüt etse de … AŞ’nin tasfiye sürecinin halen devam ettiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından açılan davada her ne kadar tasfiye sürecinde olan … AŞ davalı olarak gösterilmemiş, husumet yöneltilmemiş olsa da dosyanın tarafları arasında yapılan sözleşmede açıkça temlik eden davacı …, tasfiye halindeki … AŞ nezdindeki alacağını davalıya devir ve temlik etmiş olduğu, finans … hakkında BDDK’nın 10.02.2001 tarih ve 171 sayılı kararı ile faaliyetin sona erdirilmesine karar verilmiş olduğu, faaliyet izni kaldırılan şirketin tasfiye haline girmesine ve tasfiye işlemlerinin 6762 sayılı Kanun gereği yapılmasına fon kurulunca karar verilmiş olup, tasfiye işlemleri anonim şirketin tasfiyesi hükümlerine göre devam ettiği, bu nedenle finans kurumunun kar ve zarar durumunun belirginleşmediği anlaşılmıştır. Davacı ancak finans şirketin tasfiyesinin tamamlanmasından sonra ortaya çıkacak sonuca göre davalının alacaklı ve hangi sırada alacaklı yada borçlu olup olmadığının tespitinden sonra dosya kapsamında talep edilen alacağı davalıdan talep edebilecektir. … AŞ’nin tasfiyesi tamamlanmadığından davacının davalıdan muaccel bir alacaktan bahsedilemeyeceği, kaldı ki henüz davalının da alacaklı olup olmadığı bilinememekte olup, bu hususunun tasfiyenin tamamlanmasından sonra belirginleşeceği, davanın davacı tarafından erken açılmış olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 76,50 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13)- (14) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır