Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/182 E. 2022/444 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/182 Esas
KARAR NO :2022/444

DAVA:Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ:25/08/2017
KARAR TARİHİ:07/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının diğer takip borçlusu …. ŞTD.’ nin ortağı olduğunu, davalının ise müvekkilinin ortağı bulunduğu şirkete elektrik dağıtım hizmeti sağlayan firma oludğunu, davalı tarafından müvekkilinin ve ortağı bulunduğu şirketin aleyhine …. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası ile “…. Şti.’ nin Ödenmeyen Gecikmiş Enerji Bedeli” adı altında usul ve yasaya aykırı olarak takip başlatıldığını, işbu takibin müvekkilinin bilgisi dışında kesinleştiğini, ancak davalı tarafından başlatılan taipte borçlu olarak hem müvekkilinin hem de müvekkilinin ortağı olduğu ……’ in gösterilmeinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira icra dosyasına konu edilen enerji bedeli borcunun müvekkilinin ortağı bulunduğu şirketin borcu olduğunu mvekkilinin ortağı olduğu şirketin borçlarından sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin … tarafından yönetilen 5 şirketin genel müdürlüğüne atanmış saygın bir kişi olduğunu, davalı tarafça müvekkilinin ücreti üzerine haciz konularak ayrıca müvekkilinin itibari ile oynandığını, bu nedenle de öncelikle müvekkili hakkında başlatılan takibin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasını, mahkeme aksi kanaatte ise %15 oranında veya tüm dosya borcunu yatırmak sureti ile tedbir kararı verilmesini, açıklanan nedenler ile öncelikle tedbir taleplerinin kabulünü, müvekkili aleyhine başlatılan usul ve yasaya aykırı icra takibinin tedbiren durdurulmasını, neticeten müvekkilinin davalıya borcu olmadığının kabulü ile usul ve yasaya aykırı olarak başlatılan takibin müvekkili açısından iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili bila tarihli dilekçesi ile davaya konu …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının müvekkili tarafından haciz tehditi ve baskısı altında ödendiğini, ancak bu hususun müvekkilinin obrcu kabul ettiği anlamına gelmediğini, bu nedenle huzurda görülmekte olan davanın icra dosyasının haciz baskısı altında haricen tahsil edilerek kapanması nedeni ile istirdat davasına dönüştürülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 23/10/2018 tarihli dilekçesi ile …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının 6.530,81 TL üzerinden açıldığını, dava dilekçelerinde işbu takip çıkışı ve tüm ferileri yönünden borçlu olmadıklarının tespiti talep ettikleri, ancak dava esnasında haciz baskısı ile dosya borcunun 08/09/2017 günü 8.494,81 TL olarak ödendiğini, bu nedenle davalarına istirdat davası olarak devam ettiklerini eksik harcın taraflarınca ikmal edildiğini, 8.494,81 TL nin ödeme tarihi olan 08/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, kötü niyetli davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP : Davalı vekili Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı ile …. Şti. Arasında 14/05/2013 tarihinde … numaralı abonelik sözleşmesi yapıldığını ve abonellik sözleşmesinde şirket yetkilisi ve başvuru sahibi olarak muhatap kendisi olduğundan sorumlu hanesine davacının isminin yazıldığını, ilgili tesisatın borcundan dolayı 19/02/2015 tarihinde ilgili sözleşmenin sonlandırıldığını ve davalı kurumun yetkilileri tarafından ……’ in borca konu … numaralı tesisatın buluduğu adresine kaçak kullanım tespiti için gidildiğini ve yapılan inceleme neticesinde de kaçak kullanım yapıldığının tespit edilerek kaçak tutanaklarının düzenlendiğini, davacının kaçak kullanım yaptığının tespiti üzerine …… İle davalının abonelik sözleşmesini yetkili sıfatı ile imzalayan ortak davacı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile tahakkuk ettirilen 7 adet fatura için icra takibi başlatıldığını ve ilgili icra takibinin kesinlemesinin ardından davacı tarafından dosya borcu ödenerek icra dosyasının kapatıldığını, davacı her ne kadar dava dilekçesinde ilgili tesisatın bulunduğu taşınmaza ait abonelikle ilgili kendisi ile müvekkili kurum arasında hiçbir hukuki ilişkinin mevcut olmadığını ve borcun doğmadığını iddia etmiş olsa da bir şirketin abonelik sözleşmesini yetkili sıfatı ile imzalayan ortak elektiriği fiilen kullanan olması nedeni ie borçtan sorumlu olduğunu, açıklanan nedenler ile davanın reddini, söz konusu borcun davacıya ait olduğunun tespitini, muhakeme giderleri ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Mahkememizin 2017/755 esas 2018/1312 karar sayılı 11/12/2018 tarihli kararı ile; davanın kısmen kabulüne, davacı tarafından ödenmiş olan 8.494,81TLnin ödeme tarihi olan 26/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte istirdadına, icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş, mahkememiz kararına karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuş, İstanbul BAM 3.Hukuk Dairesinin 2019/1006 esas 2021/357 karar sayılı 11/01/2021 tarihli ilamı ile;
” ….tüzel kişinin ve organlarının sorumluluğun türünün Borçlar Kanununun 51.maddesi hükmünde düzenlenen zincirleme (müteselsil) sorumluluk olacağı kuşkusuzdur.
Dosya içeriğinden, davacının şirketin yönetici ortağı olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, kaçak elektrik kullandığı belirlenen dava dışı şirkette kaçak elektrik kullanımı nedeniyle yöneticinin de şirketle birlikte ve şirket gibi haksız fiilden, bir başka deyişle kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan zarardan müteselsil sorumluluğunun bulunduğu kabul edilerek, bilirkişi incelemesi yaptırılarak takibe konu borcun normal tüketim ve kaçak tüketim mi olduğu belirlenerek, kaçak tüketim hakkında yukarıda belirtilen doğrultuda inceleme yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kabulüyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak…. ” şeklinde mahkememiz kararı kaldırılmış, taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, taraf vekilleri dosya içindeki beyanlarını tekrar etmişlerdir.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller ve istinaf ilamı nazara alınarak dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi Elektrik Mühendisi … tarafından tanzim olunan 12/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; kaçak elektrik tespit ve tahakkuk dökümanlarının eksik olduğu belirtilmiş, davalı vekilince 27/10/2021 tarihli dilekçesi ekinde eksik hususlar sunulmakla dosya yeniden bilirkişiye gönderilmiş, bilirkişi tarafından hazırlanan 29/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda; TL bazımda tüketim ekstresinde yapılan incelemede 17/12/2014 tarihinden sonra herhangi bir tüketim kaydının bulunmadığını, 19/02/2015 tarihinde aboneliğin sonlandırıldığını, aboneliğin sonlandırılmasına müteakip, … seri numaralı sayaçla sözleşmesiz elektrik kullanımına devam edildiğini, davacının sorumlusu olduğu … ve İş Ltd ŞTi ile … arasında 14/05/2013 tarihinde 85 376 nolu abonelik sözleşmesi yapıldığını, 19/02/2015 tarihinde iptal edildiğini, fatura bedelinin tamamının sözleşme fesh edildikten sonraki davacının fiilen kullandığı elektrik tüketimi ve de sözleşmesiz kullanılan elektrik kaçak ve usulsüz kullanım olduğunu, çizelgedeki tahakkukların tamamının kaçak ve usulsüz elektrik kullanımına girdiğini, zaten çizelgedeki kayıtsız sayacın da abonelik fesh edildikten sonra davacılar tarafından takıldığı kanaatine varıldığını, kurum tarafından düzenlenen tutanakların, yapılan hesaplamalar doğru olup Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili maddeleri ve EPDK kararlarına ve Enerji Piyasası Kurulu tasdikli Satış Tarifesine Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğine uygun olarak hesaplama yapıldığını, herhangi bir hesaplama hatası da olmadığını, ve de menfi tespitini gerektiren bir husus olmadığını belirtmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Dava, davacının ortağı olduğu dava dışı şirket kaçak elektrik kullanıldığı iddiasıyla başlatılan icra takibinde, borçlu olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit ve yargılama sırasındaki ödeme nedeniyle istirdat talebine ilişkindir.
Dosya kapsamından, takip dosyası içeriğine göre takibin ödenmeyen enerji bedeli açıklaması olmasına rağmen tahakkuk eden borcun bir kısmının kaçak elektrik kullanımına ilişkin olduğunun cevap dilekçesi içeriğinde ileri sürüldüğü görülmektedir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının savunması, istinaf ilamı, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 49.maddesi hükmüne göre tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Aynı kanunun 50.maddesi hükmüne göre de organları, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar ve organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar. Bu hukuksal olguların sonucu olarak tüzel kişinin organı niteliğindeki yöneticilerin, tüzel kişi adına ve yararına işledikleri haksız fiillerden dolayı zarar gören üçüncü kişilere karşı tüzel kişi ile birlikte Borçlar Kanununun 41 ve Türk Medeni Kanunu’nun 50/3.maddesi hükmüne göre haksız fiil faili olarak sorumlu tutulmaları gerekir.
Bu halde tüzel kişinin ve organlarının sorumluluğun türünün Borçlar Kanununun 51.maddesi hükmünde düzenlenen zincirleme (müteselsil) sorumluluk olacağı kuşkusuzdur.
Dosya içeriğinden, davacının şirketin yönetici ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre davacı şirket ortağı Mustafa Selçuk tarafından mühür bozulmak sureti ile kaçak kullanıma sebep olunsa da davacının da şirketin yönetici ortağı, yönetici ortağın denetim sorumluluğu da dikkate alındığında kaçak elektrik kullanımı nedeniyle yöneticinin de şirketle birlikte ve şirket gibi haksız fiilden, bir başka deyişle kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan zarardan müteselsil sorumluluğunun bulunduğu, davacının iç ilişki de dava dışı diğer ortaktan talep hakkı baki olsa da bu hususun davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, ayrıca mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan ve mahkememizce de kabul gören bilirkişi raporuna göre, davacının sorumlusu olduğu … ve İş Ltd Şti ile … arasında 14/05/2013 tarihinde 85 376 nolu abonelik sözleşmesi yapıldığı, 19/02/2015 tarihinde iptal edildiği, fatura bedelinin tamamının sözleşme fesh edildikten sonraki davacının fiilen kullandığı elektrik tüketimi ve de sözleşmesiz kullanılan elektrik kaçak ve usulsüz kullanım olduğu, çizelgedeki tahakkukların tamamının kaçak ve usulsüz elektrik kullanımına girdiği, zaten çizelgedeki kayıtsız sayacın da abonelik fesh edildikten sonra davacılar tarafından takıldığı, kurum tarafından düzenlenen tutanakların, yapılan hesaplamaların doğru olup Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili maddeleri ve EPDK kararlarına ve Enerji Piyasası Kurulu tasdikli Satış Tarifesine Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğine uygun olarak hesaplama yapıldığı tespit edilmekle, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
DAVANIN REDDİNE;
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından hpeşin olarak alınan (dava açılırken 31,40TL + 35,90 tamamlama ile) 67,30TLnin mahsubu ile fazla alınan 13,40TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Mahkememizin önceki kararı gereği yazılan 2017/755 esas 2019/199 harç numaralı 15/05/2019 tarihli harç tahsil müzekkeresi ile 512,98TL harç tahsil edilmişse, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/06/2022

Katip …
E-İMZALI

Hakim …
E-İMZALI