Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/158 E. 2022/662 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/158 Esas
KARAR NO:2022/662

DAVA:Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/04/2014
KARAR TARİHİ:02/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin 01/10/2004 tarihinde Muhasebe kadrosunda çalıştırılmak üzere işe alındığını, bir süre bu departmanda çalıştıktan sonra Kimya bölümü satış temsilcisi olarak 08/11/2013 tarihine kadar çalıştığını, iş akdinin … tarafından … 6.Noterliği’nin
01/11/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile 3600 gün prim sayısını doldurmuş olması nedeni ile kendisi tarafından sonlandırıldığını, davalının davacı şirketteki çalışma yılı ve yaptığı iş gereği davacı şirketin müşteri bilgilerine, maliyet bilgilerine, tedarikçi bilgilerine vs.bilgilerine sahip olduğunu, davacı şirketin yasalara uygun olarak davalının talebi doğrultusunda 31.023,43 TL’lik tazminatının banka yolu ile kendisine ödendiğini, davalının Hizmet Sözleşmesi ve Taahhütnamesi’ne göre rekabet etmeme ve sır yükümlülükleri ile taahhüdü bulunduğunu, davalının bu taahhüdünü ve yasal rekabet etme yasağına aykırılığı nedeni ile 241,350 TL tazminatı davacı şirkete ödemesi gerektiğini, davalının iş akdi feshi gerekçesine aykırı olarak rakip firmaya girip çalıştığını, davalının 1475 sayılı kanunun 14/5 maddesine göre farklı bir iş de çalışmasının mümkün olmadığını, yasa gereği bu fesih de kişinin prim gün sayısı açısından şartları yerine getirdiğini, ancak yaş şartı için çalışmayacağı olgusu ile iş akdini sonlandırdığını, davalının ise kendi taahhüdünü ve yasal yükümlülüklerini kötü niyetli olarak davacı şirketin zararına kullandığını, davalı şirketin ise davalı …’yi işe aldığını ve işe alırken davacı ile aralarında rekabet etme yasağı akdi olduğunu bildiğini, bu durumun TTK 55.maddesi kapsamında haksız rekabet olduğunu, davalı …’nin davalı şirkette resmi kayıtlara göre 20/01/2014 tarihinde işe başladığı görülse de aslında daha önce çalışmaya başladığını, davalı şirketin davalı …’yi davacı şirketin işletme ve ticari sırlarını elde etmek amacı ile işe aldığını, davalıların davacı şirketin zararına sebep olacak eylem ve işlemlerde bulunduklarını, anılan nedenlerle 241.350 TL cezai şartın davalı …’den tahsiline, haksız rekabetin tespiti ve ortadan kaldırılmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 140.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı şirketin haksız rekabeti kasten ve birden fazla kez davacı şirkete uygulamış olması nedeniyle ticari itibarını zedelemesi nedeni ile 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsiline, kararın Türkiye’de traji en yüksek 5 gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … …AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının diğer davalı …’nin resmi kayıtlarına göre 20/01/2014 tarihinde davalı şirkete işe başladığı görülse de aslında daha önce çalışmaya başladığı yönündeki iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacının iddialarının aksine davalı …’nin işe giriş bildirgesinin fiili olarak işe başladığı 20/01/2014 tarihinde SGK’ya verildiğini, davalı şirketin davalı … ile davacı şirket arasındaki sır saklama ve rekabet etme yasağı sözleşmesinden haberdar olmadığını, yine işbu sözleşmenin zaten geçersiz olduğunu, rekabet etmeme durumunun geçerli olabilmesinin kanunla belli şartlara bağlandığını, öncelikle sözleşmenin yazılı olarak iş ve işveren tarafından imzalanmış ve işçinin işyerinde çalıştığı dönemde yapılmış olması gerektiğini, iş sözleşmesi feshedildikten sonra imzalanan bu yöndeki sözleşmelerin geçersiz olduğunu, davalı …’nin davacı şirketin işletme ve ticari sırlarını elde etmek amacıyla istihdam edilmediğinden TTK 55.maddesi uyarınca haksız rekabetin gerçekleşmediğini, davalı … …’nin bilgileri doğrultusunda değil yönetim olarak ticari bir tercihle fiyat rekabetine girme kararı aldığını, anılan nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, haksız rekabet bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesi Eki ve Taahhütnamesi” isimli belgenin davacı ile davalı arasında sonuç doğurması mümkün olmayan bir belge olduğunu, söz konusu belgenin davacı tarafından imzalanmadığını, dolayısıyla taraflar arasında işbu belgede bahsedilen hususlar açısından kurulmuş bir sözleşme bulunmadığını, davaya konu sözleşme ve taahhütnamenin fahiş hükümler içerdiğini, bu hususun Anayasa’nın 48 ve devamı maddelerine aykırılık teşkil ettiğini, davaya konu sözleşmenin süre yönünden de fahiş olduğunu, uzun bir süreyi kapsar şekilde sözleşme yapılmasının çalışma hürriyetini kısıtlayıcı nitelikte olduğunu, davalının yaptığı iş bakımından davacıyı dava konusu miktar kadar zarara uğratmasının mümkün olmadığını, davalının davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren diğer şirketleri biliyor olmasının tek başına aykırılık teşkil etmeyeceğini, davalının bu tür davacı sırlarına vakıf olmayıp standart bir pazarlama çalışanı olduğunu, anılan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Mahkememizin 2014/… esas 2019/… karar sayılı 16/01/2019 tarihli kararı ile, davacının davasının subut bulmadığından reddine karar verilmiş, mahkememiz kararına karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, İstanbul BAM 13.Hukuk Dairesinin 2019/1080 esas 2021/106 karar sayılı 04/02/2021 tarihli ilamı ile;
“Davalı … vekili 24/05/2017 tarihli duruşmada “müvekkilinin 12/04/2017 tarihinde … köprüsünden atlayarak hayatına son vermek istediğini öğrendiklerini, ancak cesedinin henüz bulunmadığını, üzerinden henüz süre geçmediği için gaiplik kararı alınmadığını” belirtmiştir. Uyaptan yapılan kontrolde davalı hakkında … 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Sayılı 18.07.2019 kesinleşme tarihli kararı ile gaiplik kararı verildiği, kararın davalının nüfus kayıtlarına işlendiği anlaşılmıştır.
TMK’nun 35. maddesinde mahkemenin gaipliğe karar vermesi durumunda ölüme bağlı hakların aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılacağı, gaiplik kararının ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğuracağı belirtilmiştir.
Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır (HMK mad. 114). Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. (4721 sayılı TMK m.28/1) Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur.
Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu davalara, ölen tarafın mirasçılarına karşı (veya mirasçıları tarafından) devam edilir.
Buna göre yargılama sırasında davalı …’nin gaipliğine karar verildiğinden, HMK 55, 124. Maddeleri dikkate alınarak, davacıya, davaya ölenin mirasçılarına karşı devam etmeyi isteyip istemediği sorularak, devam etmeyi istemesi halinde ölenin veraset ilamı usulüne uygun şekilde temin edilerek, mirasçılarının davaya dahil edilmesi için davacıya süre verilerek, taraf teşkilinin sağlanarak davaya devamla işin esasına yönelik karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi hatalı olmuştur.
Kabule göre de mahkemece taraf firmaların aynı sektörde bulunmadıkları, haksız rekabete sebep olacak bir durumun tespit edilemediği, firmaların rekabet halinde olduklarına ilişkin bir tespitin yapılmadığı gerekçeleri ile haksız rekabet talebine ilişkin davanın reddine karar verilmiş ise de, dava dosyası içinde davalı şirketin ticaret odasından kaydı ile davalı gerçek kişinin SGK kayıtları gelmiş, davacı şirkete ilişkin kayıtlar getirtilmemiştir. Bilirkişi raporunda da SGK kayıtlarına göre taraf şirketlerin aynı sektörde olmadıkları belirtilmiş ancak tam olarak bir değerlendirme (taraf şirketlerin kayıtlara göre faaliyet gösterdikleri sektörlerin değerlendirilmesi, birbirleri ile rekabet ortamında neden bulunmadıklarına ilişkin) yapılmadan sonuç belirtilmiştir. Buna göre taraf şirket kayıtları getirtilerek faaliyet gösterdikleri sektör açısından denetime elverişli gerekçeli değerlendirme yapılarak birbirleri ile rekabet halinde olup olmayacakları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz belge ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur.” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılmış ve dosya mahkememizin 2021/158 esas sırasına kaydedilmiştir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, taraf vekilleri dosya içindeki beyanlarını tekrar etmişler, tarafların iddia ve savunmaları, İstinaf ilamı birlikte değerlendirilerek dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, bilirkişiler Haksız Rekabet Uzmanı Dr …, Muhasebe Finans Uzmanı Prof Dr…ve SMMM … tarafından tanzim olunan 06/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda; dosya içeriği incelendiğinde iş sözleşmesi sebebiyle haksız rekabet hükümlerine aykırılık incelemesinin hakkında gaiplik kararı verilen ve mirasçıları yönünden davaya devam edilmeyen diğer davalı yönünden incelenmeyerek sadece şirketler arası haksız rekabet hükümlerine aykırılık incelemesi yapıldığını, dava dışı kalan diğer davalı yönünden sadece Y11 Hukuk dairesinin 01/07/2014 tarih ve 2014/6520 esas ve 2014/12577 karar sayılı kararında “…davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra 3 yıl süre ile aynı alanda faaliyet gösteren bir başka şirkette hiçbir görevle çalışmaması bir rekabet etmeme koşulu değil, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olup, davalının ekonomik özgürlüğünü kısıtlayan bir hüküm olduğunu, dolayısıyla buna dayalı cezai şart koşulunun geçersiz olduğunu, yine davlının davacı firmada çalışırken edindiği ticari bilgileri ne şekilde kullandığı ve davacı şirketin bu yolla ne tür bir zarara uğradığı iddia ve ispat edilmeksizin, sadece davalının vakıf olduğu ticari sır niteliğindeki bilgilerden dolayı davacının zarar göreceği varsayımına dayalı mahkemenin gerekçesi de isabetli olmamıştır” şeklinde karar verildiğini, Yargıtay kararından anlaşılacağı üzere zararın varlığının iddia ve ispatı gerektiği ve dosyanın mali incelemesinde zarar belirlenmediğini, dava konusu sektörde gizli bilgi, üretim sırrının ifşası yoluyla zarara uğratmaya ilişkin koşullar yada BK vd mevzuat kapsamında haksız rekabet koşullarını sağlayıcı durumlar belirlenemediğini, işbu sebeplerle dosya içeriğinde haksız rekabet hükümlerine aykırılığa sebebiyet verecek durum belirlenemediğini, ancak dosyada mevcut 24/06/2021 tarihli İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü evrakı ve İstanbul Ticaret Odası kayıtları incelendiğinde davalı (Meslek Grubu 69-Kimyevi Madde) ve davacı (Meslek Grubu 6-Kağıt, Kırtasiye ve Ambalaj) şirketlerin meslek grupları farklı olmakla birlikte, … kodunun “Nace Kodu 20.30.11-Boya ve vernikler, akrilik ve vinil polimer esaslı olanların (sulu ortamda dağılanlar, çözülenler ve çözeltiler) imalatı” aynı olduğunun belirlendiğini, dosya içeriğinde davacının iddia ettiği hakkında gaiplik kararı verilen davalının kendisi ile çalışırken haksız rekabet hükümlerine aykırı davrandığına ilişkin yeterli delile rastlanmadığını ve uğranılan zarar konusunda piyasa koşullarında değişiklik belirlenemediğini, somut olayın haksız rekabet ve sözleşme hükümlerine aykırılık olarak değerlendirilemeyeceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Dava, rekabet yasağına aykırılık iddiası kapsamında açılan cezai şart alacağı ve maddi manevi tazminat davasıdır.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının savunması, İstinaf ilamı, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı firma ile davalı … arasında imza edilen belirsiz süreli iş sözleşmesi kapsamında davalı … tarafından rekabet yasağı sözleşmesi ve gizlilik taahhütnamesi imzalandığı, adı geçen davalının aynı iş kolunda faaliyet gösteren diğer davalı firmada çalışmaya başladığı, davalı şirketin diğer davalının rekabet etmemeden kaynaklı yükümlülüğünü bildiği halde kendisini istihdam ettiği, davacı firmanın bu surette kasıtlı olarak zarara uğratıldığın belirtilerek cezai şart ve maddi manevi tazminat istemiyle huzurdaki davanın açıldığı görülmektedir.
Davalı … yönünden açılan davada; Davalı … vekili 24/05/2017 tarihli duruşmada “müvekkilinin 12/04/2017 tarihinde … köprüsünden atlayarak hayatına son vermek istediğini öğrendiklerini, ancak cesedinin henüz bulunmadığını, üzerinden henüz süre geçmediği için gaiplik kararı alınmadığını” belirtmiştir. Uyaptan yapılan kontrolde davalı hakkında … 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Sayılı 18.07.2019 kesinleşme tarihli kararı ile gaiplik kararı verildiği, kararın davalının nüfus kayıtlarına işlendiği anlaşılmıştır.
TMK’nun 35. maddesinde mahkemenin gaipliğe karar vermesi durumunda ölüme bağlı hakların aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılacağı, gaiplik kararının ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğuracağı belirtilmiştir. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır (HMK mad. 114). Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. (4721 sayılı TMK m.28/1) Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu davalara, ölen tarafın mirasçılarına karşı (veya mirasçıları tarafından) devam edilir. Buna göre yargılama sırasında davalı …’nin gaipliğine karar verildiğinden, HMK 55, 124. Maddeleri dikkate alınarak, davacıya, davalı …’nin mirasçılarına karşı davaya devam edip etmeyecekleri hususunda beyanda bulunmak üzere süre verilmiş, davacı vekili 03/11/2021 tarihli celsede davalı … mirasçıları yönünden davaya devam etmediklerini beyan etmiş ve beyanını imzası ile tasdik etmiştir. Davalı … hakkında açılan davadan, davalının yargılama aşlamasında gaipliğine verilmesi, gaiplik kararının ölümü hukuki sonuçlarını doğrulması nedeniyle davacı tarafça …’nin mirasçılarına davayı takip etmeyeceklerini bildirmesi nedeniyle bu davalı hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı … AŞ yönünden açılan davada; davalı şirketin diğer davalı …’nin rekabet etmemeden kaynaklı yükümlülüğünü bildiği halde kendisini istihdam ettiği, davacı firmanın bu surette kasıtlı olarak zarara uğratıldığı belirtilerek cezai şart ve maddi manevi tazminat isteminde bulunulmuştur.
6102 sayılı TTK’da düzenleme altına alınan haksız rekabet hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Haksız rekabet rakipler arasında yada tedarik eden ve müşteri arasında dürüstlük kuralına uygun olmayan ticari uygulamalardır. Ticaret hayatında dürüstlük kuralına uygun olmayan tüm eylem ve işlemler bu kapsamda değerlendirilir. Haksız rekabetin düzenlenmesindeki amaç piyasada hem rakipleri korumak hem de rakip olmayan kişileri (tüketicileri yada alıcı firmaları) korumaktır. Bu kapsamda, dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ve diğer hukuka aykırı davranışlar, başkalarının iş ürünlerinden yararlanma, üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı ifşa etmek, iş şartlarına uymamak, sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yönelik vb.durumlar haksız rekabet hükümlerine aykırılık sağlamaktadır.
Davalı …’nin davacı firmada kimya bölümünde satış temsilcisi olarak görev yaptığı sabit olmakla iş akdinin sona erdiği tarih itibariyle 6098 Sayılı TBK 444 – 445 madde hükümlerinin olaya tatbiki gereklidir. Bu minvalde dilekçe ekindeki taahhütname içeriği incelendiğinde rekabet yasağına yönelik sınırlamanın kapsadığı alan itibariyle (…) rekabet yasağına dair sözleşme maddesinin çalışma hürriyeti ve hakkaniyetle bağdaşmayacağı takdir edilmiştir. Faaliyet alanı itibariyle ülkenin iş potansiyeli açısından en yoğun beş bölgesinin kapsam altına alınmış olmasından dolayı çalışanın ekonomik hayatını tehlikeye düşürecek düzeyde bir sınırlama öngörüldüğü ve bu durumun hakkaniyete aykırılık oluşturacağı kanaatine varılmıştır. (emsal için bknz. Yargıtay 11. H.D. 2016/2751 Esas 2017/1589 Karar sayılı ilamı)
Velevki sözleşme hükümlerinin 6098 Sayılı TBK 444 (vd) maddeleri uyarınca geçerli olduğu düşünülse dahi bilirkişi heyeti nezdinde yapılan tespit nazarında davacı ve davalı firmaların SGK kayıtları karşılaştırıldığında aynı sektörde bulunmadıklarının ve gizli bilgi, üretim sırrının ifşası yoluyla davacı firmayı zarara uğratmaya ilişkin koşullar ile TBK mevzuatı nazarında haksız rekabete sebep olacak bir durumun tespit edilemediğinin bildirildiği, firmaların rekabet hali içinde olduklarına yönelik bir tespitin yapılmadığı, davacının kasıtlı şekilde zarara uğratılmak istendiğine yönelik yine toplanan deliller nazarında somut bir bulguya rastlanmadığı, mali açıdan yapılan değerlendirmede de ticari defter ve belgeler incelenmiş olmakla, davacının iddia ettiği hakkında gaiplik kararı verilen davalının kendisi ile çalışırken haksız rekabet hükümlerine aykırı davrandığına ilişkin yeterli delile rastlanılmadığı ve uğranılan zarar konusunda piyasa koşullarında değişiklik belirlenemediği, davalı asilin, davacı firmada çalışırken yaptığı işe bağlı olarak öğrendiği bilgileri rakip bir işletmede kullanarak eski işverenine önemli ölçüde bir zarar verme ihtimalinin bulunduğuna ilişkin bir kanaate erişilmediği, istinaf kaldırma kararı sonrası celp olunan sicil kayıtlarına göre davacı ve davalı şirketlerin meslek gruplarının farklı olduğu, her ne kadar Nace kodları aynı olsa da Nace kodunda pek çok farklı meslek gruplarının bulunduğu, aynı Nace kodunda bulunmasının başlı başına haksız rekabetin varlığı için yeterli olmadığı takdir edilerek sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş, davalı şirket vekilinin 6100 Sayılı HMK 329. maddesi kapsamındaki talebi davacı tarafça davanın açılmasında kötüniyetle hareket edildiğine dair herhangi şekilde mahkememiz nezdinde kanaat oluşmadığından kabule şayan görülmeyerek neticeden aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davalı … hakkında açılan davanın, davalının yargılama aşlamasında gaipliğine karar verilmesi, gaiplik kararının ölümü hukuki sonuçlarını doğrulması nedeniyle davacı tarafça …’nin mirasçılarına davayı takip etmeyeceklerini bildirmesi nedeniyle bu davalı hakkında açılan davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Davalı şirket hakkında açılan davanın sübut bulmadığından reddine,
3-Davalının HMK 329. Maddesi uygulanması taleplerinin şartları oluşmadığından reddine,
4- Maddi tazminat davası yönünden, karar tarihinde AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalı … AŞ’ye verilmesine,
5-Manevi tazminat davası yönünden, karar tarihinde AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalı … AŞ’ye verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … AŞ tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 4.719,40TL’den mahsubu ile fazla alınan 4.638,70TLnin kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI