Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/142 E. 2022/463 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/142 Esas
KARAR NO:2022/463

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:25/02/2021
KARAR TARİHİ:09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.10.2017 günü meydana gelen trafik kazasında, … plakalı aracın sürücüsü ve işleteni …’ın, …/… yaya olan davacı müvekkilin annesi müteveffa 01/03/1963 doğumlu … …’ya çarptığını, müteveffa … …’nın hastaneye yaralı olarak kaldırıldığını, kazanın etkisi ile müvekkilinin annesinde kemik kırılmaları meydan geldiğini, bu kazadan sonra yatalak duruma düşen ve kendisini toparlayamayan müvekkilinin annesinin 19/02/2018 tarihinde vefat ettiğini, kaza nedeniyle müteveffa yaya … …’ya arkadan çarpmak suretiyle aracının altına alan ve yatalak kalmasına sebep olan davalı sürücünün olayda %100 kusurlu olduğunu, davacının annesi ve desteği 01/03/1963 doğumlu … …’nın, SGK kapsamında emekli olduğunu ve emekli maaşı aldığını, müteveffanın almış olduğu bu emekli maaşı ile tek mirasçısı olan oğlu müvekkili davacıya da destek verdiğini, davacı müvekkilinin özürlü olduğunu ve annesinden de destek aldığını, müteveffa … …’nın ölümüyle davacı müvekkilinin hem manevi varlığından ve hem de sağladığı maddi olanaklardan yoksun kaldığını, kaza yapan … plakalı aracın 29/10/2017 kaza tarihi itibariyle geçerli … nolu Trafik poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketine, müvekkili davacı tarafından yöntemince ve gerekli belgelerle başvurulduğunu, ancak davalı şirketin …/1 nolu dosyası üzerinden gönderdiği 08/06/2018 günlü yazıda: müteveffanın çocuğunun destek süresi dışında kaldığını ileri sürerek tazminat ödemeyi reddettiğini, sigorta şirketinin tazminat ödemeyi reddetmesinin 2918 sayılı KTK’nun 99. maddesine aykırı olduğunu ve özürlü olan davacı müvekkilinin ölen annesinin desteğinden yararlandığı ve tek mirasçı olan davacının annesine bakıp gözettiği açık olduğunu beyanla müvekkilinin özürlü olması ve maddi durumunun iyi olmaması, adına kayıtlı araç ve taşınmaz olmadığı hususları dikkate alınarak yargılama harç ve giderlerinden davacı müvekkilinin muaf tutulmasını ve adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesini, yaralamalı olarak başlayan ve müteveffayı yatalak hale getiren, neticeten ölümle sona eren trafik kazası nedeniyle fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 6100 sayılı Yasa’nın 107. maddesi uyarınca belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatının, şimdilik 5.000,00-TL maddi tazminatın işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden temerrüt tarihinden işletilecek ticari faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme tüm davalılardan alınarak davacıya verilmesini, davacı için toplam 100.000,00-TL manevi tazminatın, olay tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte sürücü olan davalıdan alınarak davacıya verilmesini, işleten ve sürücünün taşınır taşınmaz malları ile bankalardaki ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili … Sigorta A.Ş. nezdinde … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile 16/11/2016-2017 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olmasıyla beraber; masraf, vekâlet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, zorunlu trafik sigortasının sorumluluk sigortası olduğunu, bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanmasının amaçlandığını, sigortacının ise, KTK ve Genel Şartlar mucibince poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralamasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitine kadar temin edeceğini, böyle bir halde zorunlu trafik sigortasında, sigortacının karşılamakla yükümlü olduğu zararların, işletme halinde motorlu aracın neden olduğu kazalarda üçüncü kişilerin zararına neden olacak bir kazanın meydana gelmesi ve bu kazada araç işleteninin sorumlu bulunmasının gerektiğini, araç işleteninin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle beraber kazaya sebep olan olayda öncelikle kusur durumunun tespitinin yapılmasının gerektiğini, müvekkili şirket nezdindeki trafik sigorta poliçesinin 16.11.2016 tarihinde tanzim edildiğini, bu poliçenin 01.06.2015 tarihli Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlarına tabii olduğunu, bu durumda davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece bilirkişi incelemesine başvurulması halinde hazırlanacak raporda 01.06.2015 tarihli Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartları ve ilgili mevzuat gereği, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin hesaplamanın, güncel TRH-2010 tabloları esas alınarak yapılması ve %1,8 teknik faiz oranı esas alınarak yapılması gerektiğini, davacı tarafın haksız destekten yoksun kalma talebinin reddinin gerektiğini, çocukların destekten yararlanma sürelerinin sınırlı olduğunu, yerleşik yargıtay içtihatları uyarınca hak sahibi kız çocukların 22, hak sahibi erkek çocukların ise 18 yaşına kadar destekten yararlanacağı kabul edildiğini, somut olayda davacının yaş sınırını aştığı ve müteveffanın desteğinden çıktığını, müteveffa açısından destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacının müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın ve müteveffanın herhangi bir sosyal sigorta kurumuna bağlı olup olmadığının da araştırılması gerektiğini, davacının ve müteveffanın, bir sosyal sigorta kurumuna bağlı olması halinde, bu kurum tarafından yapılan ödemelerin şirketlerinden talep edilemeyeceğinden dolayı mükerrer ödemeden imtina amacıyla bu hususun tespitinin gerektiğini, yine davayı kabul anlamına gelmemesi kaydıyla, müvekkili şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün dava tarihinde muaccel hale geldiğini, mahkemece faize hükmedilmesi halinde hükmedilecek faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olabileceğini beyanla aleyhlerine açılan davanın reddini, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Usulüne uygun tebliğe rağmen davalı … tarafından dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; … 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, kaza tutanakları, trafik kayıtları, kusur raporları, nüfus aile tablosu, mirasçılık belgesi, ücret bordroları, SGK kayıtları, hasar dosyası ve sigorta poliçesi mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu’na gönderilerek müteveffa … …’nın 20.10.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazası ile ölümü arasında illiyet bağının olup olmadığının araştırılarak rapor düzenlenmesi talep edilmiş, düzenlenen 27/10/2021 tarih ve 5706 karar sayılı raporu ile; müteveffanın 20.10.2017 tarihinde araç dışı trafik kazası geçirdiği, tedavi gördüğü hastaneden 13.11.2017 tarihinde taburcu olduğu, 04.02.2018 tarihinde karın ağrısı şikayetiyle götürüldüğü hastanede akut batın-duodenum perforasyonu tanısıyla ameliyat edildiği ve 08.02.2018 tarihinde taburcu edildiği, düzenlenmiş TÜİK ölüm belgesinde 19.02.2018 tarihinde öldüğü bildirilen 01.03.1963 doğumlu … … hakkında düzenlenmiş adli belgelerde bulunan veriler değerlendirildiğinde, kişinin 29.10.2017 tarihinde araç dışı trafik kazası sonucu yaralanma ifadesiyle götürüldüğü hastanede yapılan muayene ve tetkiklerine göre; torakal 7.vertebra, sağ ayak kemiği, sağ 1. parmak uç, sol ayak 1. ve 2. parmak kemik, sol ayak kemiği ayrıksız kırık tespit edildiği, 07.11.2017 tarihinde aynı seansta 7. torakal omur kırığı için posterior enstrumentasyon, sağ ayak (kalkaneus) kırığı için osteosentez ameliyatları yapıldığı, 13.11.2017 tarihinde taburcu edildiği, 04.02.2018 tarihinde karın ağrısı şikayetiyle tekrar hastaneye getirildiği, yapılan muayene ve tetkikler sonrası, uzun süreli alkol kullanımına bağlı son dönem karaciğer hastalığı (siroz) ve ince bağırsak (duodenum) yırtılma tanısıyla ameliyat edildiği ve tedaviye rağmen klinik durumu kötüleşerek 08.02.2018 tarihinde hastanede öldüğü dikkate alındığında; kişinin ölümünün uzun süreli alkol kullanımına bağlı karaciğer hastalığı (siroz) ve patolojik kökenli (travmatik olmayan) bağırsak yırtılmasına bağlı komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinin 20.10.2017 tarihinde maruz kaldığı araç dışı trafik kazasına bağlı yaralanmasıyla ölümü arasında illiyet bağı olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma alacağına ilişkin maddi ve manevi tazminat davasıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
TBK 53. Vd. Maddelerinde destekten yoksun kalma tazminatı düzenlenmişir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebilir.
6098 Sayılı TBK 56. Maddesinde manevi tazminat düzenlenmiştir: ”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”
Yapılan yargılama, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, ATK’dan alınan rapor ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı, 29/10/2017 günü meydana gelen trafik kazasında … plakalı aracın sürücüsü ve işleteni olan davalı …’ın yaya olan annesi … …’ya çarptığını, anne …’nın hastaneye yaralı olarak kaldırıldığını, 19/02/2018 tarihinde … …’nın vefat ettiğinden bahisle davalılara destekten yoksun kalma tazminatı ve davalı sürücü …’a manevi tazminat davası açmıştır. Mahkememizce müteveffaya ilişkin hastaneden tedavi evrakları celp edilerek kazanın gerçekleştiği tarihten yaklaşık 5 ay sonra ölüm olayı gerçekleştiğinden dosya ATK’ya kaza ile ölüm arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı tespit edilmesi için tevdii edilmiştir. ATK’dan alınan raporla; davacının annesi müteveffa … …’nın kaza sonrası tedavi kayıtları, taburcu edilme raporu, taburcu edildikten sonra karın ağrısı nedeniyle 04/02/2018 yatışlı epikriz raporunda acil servise başvurduğu, uzun süredir alkol kullanan hasta öyküsü siroz olarak belirtilmiş, sonuç olarak müteveffanın geçirdiği trafik kazası nedeniyle tedavi gördüğü hastaneden 13/11/2017 tarihinde taburcu olduğu, 04/02/2018 tarihinde karın ağrısı şikayetiyle başvurduğu hastaneden akut batın- duodenum perforasyonu tanısıyla ameliyat edilerek 08/02/2018 de taburcu edildiği, yapılan muayene ve tetkikler sonrası uzun süreli alkol kullanımına bağlı son dönem karaciğer hastalığı (siroz) ve ince bağırsak (duodenum) yırtılma tanısıyla ameliyat edildiği ve tedaviye rağmen klinik durumu kötüleşerek hastanede öldüğü dikkate alındığında; kişinin ölümünün uzun süreli alkol kullanımına bağlı karaciğer hastalığı (siroz) ve patolojik kökenli (travmatik olmayan) bağırsak yırtılmasına bağlı komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinine maruz kaldığı araç dışı trafik kazasına bağlı yaralanmasıyla ölümü arasında illiyet bağı olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Haksız fiil, hukuk kurallarına aykırı şekilde diğer bir kişinin mal varlığı veya şahıs varlığında zarar meydana gelmesine neden olan eylemdir. Bu durumda, haksız fiil sorumluluğunun doğması için dört unsur bulunmalıdır. Bunlar da hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağıdır. Haksız fiil nedeniyle tazminat borcunun doğması için hukuka aykırı fiil ile zarar arasında bir illiyet (nedensellik) bağının bulunması gerekir. Fiil olmasaydı meydana gelen zararın doğması mümkün olmayacak idiyse fiil ile zarar arasında bir illiyet bağı var demektir. Bir ilişkinin var olup olmadığı ise her olayın akışına göre değişir.
Bu bilgiler ışığında; somut olayda davacı, murisi olan … …’nın trafik kazasına bağlı olarak vefat ettiğini belirterek destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep etmektedir. Ancak müteveffanın trafik kazasından yaklaşık 5 ay sonra vefat ettiği görüldüğünden mahkememizce illiyet bağı olup olmadığı araştırılmış, müteveffaya ilişkin tüm hastane kayıtları celp edilerek mahkememizce hükme esas alınan ATK’dan alınan raporda, davacının annesinin ölümünün uzun süreli alkol kullanımına bağlı karaciğer hastalığı (siroz) ve patolojik kökenli (travmatik olmayan) bağırsak yırtılmasına bağlı komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu maruz kaldığı araç dışı trafik kazasına bağlı yaralanmasıyla ölümü arasında illiyet bağı olmadığı tespit edildiğinden davalıların haksız fiilden kaynaklı tazminat borcunun kanaatine varılmıştır. Davacı tarafça her ne kadar tanık dinletilmesi talep edilmiş ise de desteğin olup olmadığı hususu illiyet bağının bulunması halinde araştırılması gereken hususlardan olduğundan davacının tanık dinletme talebi reddedilmiş, müteveffa … …’nın geçirmiş olduğu kaza ile ölümü arasında illiyet bağının bulunmaması sebebiyle TBK ve KTK gereği şartları oluşmayan davacının tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davanın REDDİNE,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70-TL karar harcının peşin olarak alınan 358,63-TL’den mahsubu ile fazla alınan 277,93-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
(3)Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
(4)Davalılar tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(5)Davalılar duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, davacının maddi tazminat davası yönünden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
(6)Davalı … duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, davacının manevi tazminat davası yönünden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
(7)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/06/2022

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.