Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/92 E. 2020/368 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2020/92 Esas
KARAR NO: 2020/368

DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/11/2015
KARAR TARİHİ: 01/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkememizin (İstanbul BAM 3.H.D) Kaldırma Kararı Öncesi
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketlerin aboneli kullanıcısı iken davacı şirket tarafından tüketimi yapılan elektrik enerjisi için davalıların düzenlemiş olduğu elektrik faturalarında kullanım bedeli ve kullanım bedeli üzerinden alınması gereken vergi ve diğer ödemelerin dışında haksız ve hukuka aykırı olarak kayıp kaçak bedeli, … payı ve benzeri bir kısım ödemeler ve bu ödemeler üzerinden hesaplandığı bildirilerek talep ve tahsil edilen vergiler ve sair ödemelerin eklendiğini, davacı şirket ve diğer kullanıcıların elektrik faturaların tümüyle ödenmemesi halinde elektrik enerjisi kullanımlarının engellenmesi tehditi ile haksız ve hukuka aykırı olarak talep edilen söz konusu tutarları ödemek zorunda kaldıklarını, bu faturaların bir tüketim bedeli karşılığı olmadığı açıkça belli olan, kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi elektrik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusurları ile alt yapısının eksikliklerinden kaynaklanan kayıp ve kaçak tüketimlerinin bedeli karşılığı olarak davacı şirket gibi dürüst aboneye yansıtılmasının kabul edilemeyeceğini, konuya ilişkin Yargıtay HGK.nun 21/05/2015 tarihli 2013/7-2454 esas 2014/679 karar sayılı kararında kullanıcıyı haklı bulduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile davalılar tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, … payı vs.tutarlar ile bu
tutarlar üzerinden tahhakkuk ettirildiği gerekçesi ile talep ve tahsil edilen vergi ve diğer ek ödeme tutarları ile enerji faturasına yansıtmak suretiyle haksız ve hukuka aykırı şekilde tahsil edilmiş olan 17/11/2005 tarihinden bugüne kadarki tüm tutarların, belirsiz alacak davası olarak davalı … yönünden 5.000 TL, davalı İçdaş yönünden 35.000 TL, davalı Mega Toptan yönünden 12.000 TL, davalı … yönünden 90.000 TL ve davalı … yönünden 32.000 TL olmak üzere harca esas toplam değer tutarı 174.000 TL olarak esas alınması suretiyle yargılama esnasında bilirkişi raporuyla hesaplanacak bedellerin tümü üzerinden karara bağlanmasına ve davalıların sorumlu oldukları tutarlar üzerinden her bir davalıdan elektrik temin etmiş olduğu dönemler ve tutarların esas alınması ve her bir davalının bu kısımlarla ilgili ayrı ayrı sorumlu tutularak ayrı ayrı tahsiline karar verilmesini, alacak tutarlarının tümü için haksız ödemelerin tahsil edilmiş olduğu tarihlerden itibaren TC Merkez bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faiz oranına göre faizi ile birlikte davalılardan ayrı ayrı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; kayıp kaçak bedelinin EPDK tarafından belirlenerek dağıtım şirketleri tarafından tahsil edildiğini, davacıya tahakkuk ettirilen faturalarda bulunan kalemlerin Kurul Kararları tarafından belirlenmekte olup Kurul Kararlarının bir idari işlem olduğunu, davalı şirketin kurul kararlarıyla belirlenmiş olan dava konusu kalemleri faturaya yansıtmak, müşteriden tahsil etmek ve tahsil ettiği bu kalemleri ilgili kuruma aktarmak zorunda olduğunu, EPDK tarafından kanundan alınan bu yetkiler çerçevesinde yapılan idari tasarrufların Danıştay tarafından iptal edilmedikçe tüm dağıtım şirketlerinin bu kalemleri faturalarına yansıtmak zorunda olacaklarını, dolayısı ile idari yargı alanına giren bu konuya ilişkin olarak davacı tarafından ticaret mahkemesine başvurulmasının hatalı olduğunu, taraflar arasında yetki sözleşmesi yapılmış olup yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu, davalının uygulamasının tamamıyla mevzuata uygun olup bu konuda herhangi bir insiyatifi bulunmadığını, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyecekleri, düzenlenen tarife kapsamında yer alan bir bedeli tahsil etmeme gibi davranışta bulunamayacakları gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyeceklerini, tarifede yer alan bir kalemin uygulanmamasının ciddi cezai yaptırımlar doğurduğunu, davacının taraflar arasında imzalanan sözleşme ile EPDK.nun düzenleyici işlem ve direktiflerine uymayı kabul ettiğini, düzenlenmiş bulunan sözleşmede faturaların hesaplama şeklinin son derecede net bir şekilde ifade edildiğini, müvekkil şirketin sadece aracı olup dava konusu bedelleri davacının bulunduğu bölgenin dağıtım şirketine verdiğini, davacı tarafın sözleşme kapsamında kesilen faturalara süresi içinde itirazda bulunmadığı için fatura içeriklerini kabul etmiş sayılacağını, bununla birlikte dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iadesini talep ettiği bedellerin ancak bu husustaki EPDK kararının iptalinden sonra gündeme gelebileceğini, EPDK kararları yürürlükteyken bu kararlara binaen ilgilisi tarafından tahsil edilen bedellerin alınmasından vazgeçilmesinin mümkün olmadığı gibi, tahsil edilen bedellerin istirdatının da mevzuat gereği mümkün olmadığını, EPDK kararlarının iptali hususunda idare idare mahkemelerinin görevli olduğunu, elektriğin toptan perakende satışının davalı şirket faaliyetleri arasında yer almadığın, ayrıştırmaya ilişkin esaslar çerçevesinde kurulan perakende satış şirketleri tarafından yürütüldüğünü, dağıtım şirketlerindeki perakende faaliyetine ilişkin her türlü alacak, borç hak ve yükümlülüğün …’a geçtiğini, davanın konusunu oluşturan genel olarak davacı şirkete düzenlenen ve tahsil edilen fatura kalemlerinin iade işleminin davalı şirketçe yapılmasının, bu bedellerin davalı şirketten tahsil edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, 6446 Sayılı Kanun ve EPDK kararları kapsamında davaya konu bedelleri tahsil eden perakende satış şirketinin, faturalarda belirtilen kayıp kaçak bedeli dahil tüm bedelleri, … A.Ş.ve …A.Ş.gibi ilgili üretim şirketlerine, iletim bedelinin tamamını … A.Ş.’ye, vergi fon gibi diğer bedelleri de ilgili ve kanun ve yönetmeliklerde tanımlanmış olan kurum kuruluşlara aktardığını, Elektrik Piyasası Kanunu gereği bütün ülkede genel bir tarife uygulandığını, bu tarife ve fatura ile tahsil edilen tüm kalemlerin EPDK tarafından belirlendiğini, iptal edilmeyen ve halen yürürlükte olan EPDK kararlarına uyulmasının yasal zorunluluk olduğunu, lisans sahibi şirketlerin EPDK tarafından belirlenen tarifeyi değiştiremeyecekleri gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyeceklerinive düzenlenen tarifeler kapsamında belirlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir eylem içerisinde bulunamayacaklarını, davacının ödediği faturalarda iş bu dava ile iadesini talep ettiği bedellerin belirli olmasına rağmen davasının belirsiz alacak davası olarak açtığını, davacı ile elektrik sözleşmesinin tarafı olan dava dışı şirket arasında imza edilen sözleşmede EPDK kararları ile birlikte dava ile iadesi talep olunan bedellerinde tahsil edileceğinin belirtildiğini, bu hususların davacı şirketçe kabul edildiğini, davacının içeriğini kabul ettiği sözleşmeden kaynaklanan, itiraz etmeyerek ve ihtirazi kayıt sunmaksızın ödediği mevzuata uygun tahakkukların iadesini talep edebilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı …Ş.(eski ünvan: …A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın dava konusu yaptığı bedelleri basiretli bir tacir olarak ve serbest iradesi ile imzaladığı sözleşme ve protokol çerçevesinde ve ilgili mevzuat uyarınca düzenlenen faturalar makabili ödediğini, uygulandığı dönemde işbu bedellere ve bedellerin yer aldığı faturalara herhangi bir itirazı olmadığını, davacının itiraz etmediği faturalar karşılığı ödediği meblağlara şimdi itiraz ve iadesini talep ediyor olmasının kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, süresinde ve usulünce yapılmayan itirazın ve iade talebinin kabul edilemeyeceğini, söz konusu itirazın ve talebin muhatabının davalı şirket olmadığını, söz konusu bedellerin davalı şirketin uhdesinde kalmadığını, ilgili mevzuat ve sözleşme uyarınca, dağıtım şirketi ile ilgili diğer kurumlar adına davacıdan tahsil etmek zorunda olan ve aldığı tahsilatı her ay aynen ve doğrudan dağıtım şirketine, … kurumuna ve ilgili diğer kurumlara ödeyen davalı şirkete husumet yönetilmesinin ve alacağın talep edilmesinin haksız ve yersiz olduğunu, lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulamama ve kayıp kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir insiyatifi bulunmadığını, EPDK tarafından düzenlenen tarifelerin kurul tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girerek uygulandığını, buna bağlı olarakta söz konusu EPDK kararları iptal edilmediği sürece tarifelere uyma yükümlülüğünün gereği olarak kayıp kaçak bedelinin faturalarda yer almasının zorunlu olduğunu, bu bedeli belirlemek üzere alınan kurul kararlarının kurumun düzenlemesi olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı olduğunu, davalı tarafların söz konusu düzenlemelere aykırılık teşkil edecek bir tasarrufta bulunması ve tüketicilerden bu bedeli tahsil etmemesi gibi uygulamanın mümkün olmadığını, EPDK kararları hakkında açılacak davaların yargı organının idari yargı olduğunu, fatura münderacatına itiraz etmeyen ve ödeme tarihinden yıllar sonra dava konusu edilen alacak için faiz talebinde bulunulmasının ve avans faizi oranında faiz uygulanması talebinin yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca dava konusu alcak için hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresinin aşıldığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı …A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; EPDK tarafından kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlenen ve kayıp kaçak bedelinin belirlenmesi için alınan kurul kararının EPDK.nun düzenleyici işlemi olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı olup, dağıtım şirketleri ve enerji satış şirketlerinin kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacaklarını, söz konusu kurul kararının iptali söz konusu olmadıkça davalı şirketin belirlenen bedelleri tahsil etmeme gibi bir yetki ve idaresinin söz konusu olmadığını, hatta söz konusu kurul kararlarının aksine bir davranışın davalı … Enerji Piyasası Kanunu kapsamında sorumluluğa sokacağını, kurul kararlarının iptali için Danıştay’da dava açılabileceğini, bu nedenle görev itirazlarının bulunduğunu, davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, söz konusu bedellerin davalı şirketin uhdesinde kalmadığını, kayıp kaçak bedellerinin yasal mevzuat gereği dağıtım şirketi olan …’a ve … fonu bedellerinin de … genel müdürlüğüne ödendiğini, bu nedenle husumet itirazlarının bulunduğunu, davalının toptan satış lisansına sahip bir şirket olup davacı ile müvekkil şirket arasındaki sözleşmede tedarikçi sıfatına sahip olduğunu, davalı şirketin ilgili mevzuat uyarınca sözleşme yaptığı firmalardan tahsil etmek ve daha sonrasında da ilgili dağıtım şirketlerine aktarmak zorunda olduğu bu bedeller nedeniyle kendisine dava yöneltilmesinin hukuka uyarlı olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmede açıkça hangi tarifenin uygulanacağı ve kayıp kaçak bedellerinin dağıtım şirketine ve … fonunun da … Genel Müdürlüğüne ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacının fatura içeriklerine …21.madde kapsamında itiraz etmediğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 2015/1140 Esas 2018/142 Karar ve 06/02/2018 tarihli karar ile konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmiş olup, mahkememizce verilen işbu karar taraflarca istinaf edilmiştir.
İSTİNAF İLAMI:
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesi’nin 2018/1208 Esas 2019/1988 Karar ve 13/12/2019 tarihli karar ile; dosyanın incelenmesinde harca esas dava değerinin talep arttırılması sonrası 312.048,54 TL’ye yükseltilerek eksik harcın tamamlanmasına rağmen, mahkememizce tek hakimli olarak yargılamanın yapılıp sonuçlandırıldığının görüldüğü, bu nedenle, 5235 sayılı Kanunun 5. maddesi ile, 6545 sayılı Kanunun 45. maddesinde yapılan değişiklik sonucu, 6545 sayılı Ticaret Mahkemelerinin Kuruluş ve İşleyişine Dair Kanun uyarınca, dava değeri 300,000,00 TL ve üzerindeki ticari davalara Asliye Ticaret mahkemelerinde heyet olarak bakılacağından, davanın parasal değerine göre nihai kararın heyet yerine tek hakimli olarak verilmesi HMK 355. maddesine göre kamu düzenine aykırılık teşkil ettiği için, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin HMK 355. ve 353/1-a-4. maddeleri uyarınca kararın kaldırılmasına, buna riayet edilerek yeniden esas hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmiştir.
Dosya mahkememize gönderilerek yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapılmış, yargılamaya İstinaf kararı uyarınca heyet olarak devam edilmiştir.
GEREKÇE:
Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalıların beyanları, ibraz edilen deliller, İstinaf kararı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Yine davacının Anayasa mahkemesinin kararının beklenmesine yönelik talebi bekleme süresinin geçtiği dikkate alınarak reddolunmuştur.
Dosya kapsamı ve HGK kararı uyarınca dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 Sayılı yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Dava tarihi itibarı ile HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. Aynı şekilde vekalet ücreti yönünden haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısı ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 2016/12 esas, 2016/12 karar, 07/12/2016 tarihli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesinin 2016/16 esas, 2016/16 karar, 06/12/2016 tarihli kararları da bu doğrultudadır. Bu nedenlerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verirmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davası konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereği alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan toplam 8.301,49 TL (2.971,49 TL peşin harç+5.330,00 TL ıslah harcı)’den mahsubu ile bakiye 8.247,09 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereği hesap ve takdir olunan 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.178,80 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/07/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır