Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/780 E. 2021/488 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/780 Esas
KARAR NO:2021/488

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/12/2020
KARAR TARİHİ:16/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının, davalı tüzel kişi ve müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan borçlulardan alacaklı olduğunu, bu nedenle davalı borçludan takibe konu alacakların tahsili amacıyla ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının özel sektör tahvili ihraç etmiş olup, ihraca konu “… …” kodlu ÖST’den bir kısmını davacı şirketin kendi portföyüne satın alarak yatırım yaptığını, davalının ÖST sebebiyle ana para ödemelerini yapmadığını, bu alacak kapsamında itfa tarihinde 4.711.929TL nominal değerli borçlanma aracının “ana para tahvili bedelini” davacıya ödemediğini, işbu ana para tahvili itfa ödemesinin süresinde yapılmaması sebebiyle davacı ile davalı arasında … … kodlu ana para tahvili hakkında yapılandırma sözleşmesinin akdedildiğini, ancak davalının pay sahipleri olan diğer davalıların da bu yapılandırma sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile taraf olunduğunu, borçluların hep birlikte 4.711.929TL ana para tahvil itfa borcu ve bu borcun yapılandırmadan olan faizlerini ödemeyi taahhütte bulunduğunu, ancak yapılandırma sözleşmesinin de vadesinde ödenmediğinden davacı şirket alacaklarını bugüne kadar tahsil edemediğini, borçlular vekilinin takiplere aynı sürede itiraz ettiğini, itiraz üzerine takiplerin durdurulduğunu, davacı ile davalı arasında 18/03/2016 tarihinde finansal danışmanlık ve aracılık sözleşmesinin akdedildiğini, bu anlaşma uyarınca nitelikli yatırımcılara özel sektör tahvili satışı ve aracılığının davacı tarafından gerçekleştirildiğini, davacının ana para alacaklarının muhasebe yevmiye kayıtlarına davalının borcu olarak işlendiğini, ayrıca bu paranın ödenmemesi üzerine tarafların 25/09/2018 tarihinde bir araya gelerek itfa yapılandırmasına dair aracılık hizmet sözleşmesi yapıldığını, daha sonra tarafların 15/10/2018 tarihinde yeniden bir araya gelerek özel sektör borçlanma aracı itfa sözleşmesi yapıldığını, işbu sözleşme ile davalı şirket … “…” tahvil ana parası global toplamı olan 20.000TL için 31/05/2019 tarihine kadar %25,50685 oranında faiz uygulayarak 5.101.370,00TL ilave faizi ile birlikte tahvil itfası gerçekleştireceğini taahhüt ederek ödeme yapacağını MKK’ya beyan ettiğini, bu taahhüde istinaden davacı payına düşen 4.711.929TL ana para tahvil alacağına 31/05/2019 tarihine kadar 1.201.864,66TL %25,50685 oranında faiz uygulayarak birlikte toplam 5.913.793,66TL takibe konu alacağın yazılı olarak taahhüt ettiğini, bu alacağı ödemediği için 06/03/2020 tarihinde ….İcra Müdürlüğü nezdinde … esas sayılı dosyasından takip tarihine kadar olan temerrüt faizi ile takibe konu edildiğini ve ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu beyanla, haksız itirazların iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davacının alacak iddiasının dayanağı olan tahvillerin ihraççısı … AŞ olup, eldeki olayda bir borçlu olacaksa bile bunun bahsi geçen ihraççı şirket olduğunu, davalılara husumet yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının, ihraççı şirketin ihraç ettiği … … kodlu, tahvil hükümlerine göre birinci tertip olan tahvillere yatırım yaptığını ifade ettiğini, davacının davalılara yönelik alacak talebinin (icra takibi ile davanın) dayanağını, davalıların kefil olarak imzasını havi özel sektör borçlanma aracı itfa sözleşmesi olup, söz konusu sözleşme tahvillerin dayanağı olan tahvil hükümleri ile sermaye piyasası mevzuatı nezdinde geçersiz olduğunu, tahvil alacakları için fazladan bir teminat alınması ve talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tahvil hükümleri uyarınca yükümlülük ihraççı şirket açısından teminatsız yükümlülük olduğunu, diğer yandan SPK kayıtları ile sabit olduğu ve tahvil hükümlerinden de görüldüğü üzere, davaya konu edilen tahvillerin yanında, aynı çerçevede … … kodlu ikinci tertip tahvil daha bulunduğunu, tümüm de aynı yasal çerçeve içinde nitelikli yatırımcılara açık tahviller olduğunu, her iki tertibin de aynı kapsamda değerlendirilmek zorunda olup, davacının davalılar ile ihraççı şirketin zor durumundan faydalanarak imzalattığı özel sektör borçlanma aracı itfa sözleşmesinin, tahvil hükümleri kapsamında her iki tertip de gözetildiğinde davacı lehine ayrıcalık yaratığını, bu sözleşme içerisinde kefalet teminatı da bulunduğu gözetildiğinde, hukuka aykırılığın ortaya çıktığını, tüm yatırımcıların eşit bir şekilde değerlendirilmesi gerekmekteyken, özellikle ikinci tertipteki yatırımcıların hemen hiçbirinin davaya konu olan olaydaki gibi bir teminat almadıklarını, davacının bu sözleşme ile kendisine ayrıcalık üretmiş olduğunu, bu nedenle özel sektör borçlanma aracı itfa sözleşmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca kefalete ilişkin eş rızasının da alınmadığını, kefalette eş rızası geçerlilik şartı olduğunu, bulunmaması halinde kefalet kendiliğinden geçersiz hale geldiğini, kefaletin davalılar açısından geçersiz olduğunu, ayrıca davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafça dava değerinin 6.710.090,02TL olarak gösterilmiş ise de, özel sektör borçlanma aracı itfa sözleşmesinin 4.maddesinde davalıların yükümlendikleri azami miktarların yazılı olduğunu, TBK madde 583 uyarınca söz konusu elle yazılan bedelin azami sorumluluk bedeli olup, hiçbir şekilde bundan daha yüksek bir bedelin kefilden talep edilemeyeceğini, davacının taleplerinin azami sorumluluk sınırını aştığından hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kefalete ilişkin azami yükümlülük bedeli konusunda kefil lehine yorum yapılarak düşük olan bedelin esas alınması gerektiğini, davanın haksız olduğunu, davalılar açısından takibe itiraz edilmesinin makul olduğunu beyanla, haksız davanın reddini, icra inkar tazminatı talebinin reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, muhasebe fişi, ihraç belgesi, finansal danışmanlık ve aracılık sözleşmesi, ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası celp olunmuştur.
….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … AŞ tarafından borçlular … Taah ve Tic AŞ, …, Ahmet Medih, …, …, …, … aleyhine 5.913.793,66TL tahvil ve kupon alacağı, 796.296,36TL işlemiş faiz, değişen oranlarda reeskont avans faizi olmak üzere toplam 6.710.090,02TL üzerinden takip başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin de 10/05/2021 tarihli dilekçesi ile, davalıların icra dosyasındaki itirazlarını geri çektiklerini, bu nedenle davanın konusuz kalmasına karar verilmesini, davalılardan yargılama gideri, vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı talepleri olmadığını beyan ettiği, davalılar vekillerince ayrı ayrı 10/05/2021 tarihli dilekçe ile, icra dosyasında davalı adına itirazlarından vazgeçtiklerine ilişkin icra dosyasına dilekçe sunduklarını, bu çerçevede davacının talep ettiği gibi davalı açısından davanın konusuz kalmasına karar verilmesini, davacı yandan yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri, herhangi bir tazminat talepleri bulunmadığını beyan ettikleri görülmüştür.
Dava, alacağın tahsili amacıyla davacı tarafından davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalıların vaki itirazının iptali talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların beyanları, icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının ÖST (özel sektör tahvili) ihraç ettiği, ihraca konu … … kodlu ÖST’den bir kısmını davacı şirketin kendi portföyüne satın alarak yatırım yaptığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalının ÖST yatırımları sebebiyle davacıya borçlu olduğu beyan edilerek, davalı şirket ve pay sahipleri olan diğer davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalıların itirazı noktasında toplandığı, mahkememizce yargılama aşamasında davalılar vekillerince ayrı ayrı sunulan 10/05/2021 tarihli beyan dilekçeleri ile ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyalarındaki itirazlarını geri çektikleri ve davacı tarafından vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını beyan ettikleri, davacı vekilince 10/05/2021 tarihli dilekçesi ile davanın konusuz kalmasına karar verilmesini ve davalılardan vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını beyan ettiği, bu aşamada mahkememizde görülmekte olan icra takibine vaki itirazının iptali davasında, takibe yapılan itiraz geri çekildiğinden, mahkememizdeki davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, ayrıca taraf vekillerince yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığından, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30TL karar harcının peşin olarak alınan 81.041,12TLden mahsubu ile fazla alınan 80.981,82TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13)- (14) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
4-Taraf vekillerinin beyanları nazara alınarak, davacı ve davalılar vekilleri lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/06/2021

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI