Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/712 E. 2021/389 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/712 Esas
KARAR NO : 2021/389

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Seb. Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/05/2016
KARAR TARİHİ : 20/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 08/09/2013 tarihinde … sevk ve idaresindeki davalı şirkete sigortalı … plakalı araç ile kaza yapması sonucu yaralandığını ve sakat kaldığını, kazada davacının bir kusurunun bulunmadığını, davacının kaza sonrası …Hastanesinde tedavi gördüğünü, bu nedenlerle kusur, maluliyet, tazminat ve tüm diğer haklarında fazla, üst ve sair hakları saklı kalması kaydıyla 4.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren ticari faizi olmaması halinde mevduata uygulanan en yüksek faizi, olmaması halinde yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 01/08/2013 başlangıç – 01/08/2014 bitiş tarihleri arasında geçerli olmak üzere Zorunlu Mali Mesuliyet Trafik Sigorta Poliçesi ile … adına maluliyet halinde kaza tarihi itibari ile şahıs başına 250.000,00-TL azami sorumluluk hadleri ile davalı şirkete sigortalı olduğunu, söz konusu maddi tazminat miktarının davalı sigorta şirlketinin işbu poliçeden doğan sorumluluğunun üst limiti olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu düşünülse bile işbu sorumluluğun Karayolları Trafik Kanununun 85/1 ve Trafik Poliçesi Genel Şartlarının 1. maddesinden doğan kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, kusur oranlarının belirlenmesini, sonrasında maddi tazminat miktarının tespiti gerektiğini, kişilerin uğrayacakları maddi zararlar için ticari yahut avans faizine değil yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, davalı şirketin ancak dava tarihiden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; Davalı vekilinin sunmuş olduğu …C.Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Dosya kusur oranlarının tespiti için ATK. Trafik İhtisas Dairesine gönderilmiş, düzenlenen 15/05/2017 tarih ve … sayılı rapor ile davalı şirkete sigortalı kamyonet sürücüsü …’ın %70 oranında kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsü davacı …’ın %30 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
(3)Dosya davacının geçici ve sürekli işgörememezliğinin tespiti için ATK.3.İhtisas Dairesine gönderilmiş, düzenlenen 29/01/2018 tarih ve 2017/95915/23721 sayılı rapor ile, davacının %2.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
(4)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak aktüerya hesap uzmanı Op. Dr. …’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 09/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının 08/06/2018 hesap tarihi itibarı ile maluliyet ve kusur oranı değerlendirilerek talep edebileceği tazminatın 10.322,64-TL olduğu, davacının talep edebileceği toplam 10.322,64-TL tazminatın teminat limiti dahilinde olduğu, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt başlangıcının 10/05/2016 dava tarihi olduğu, işleyecek faizin, talep doğrultusunda dava tarihinden itibaren …plakalı kamyonet ticari araç olduğundan avans faizi olduğu yönünde tespit, görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat davasıdır.
Mahkememizin 26/06/2018 tarih …Esas, … Karar sayılı kararı ile; “Davanın kabulü ile 10.322,64-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiş olup, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi, 2018/3857 Esas, 2020/3948 Karar sayılı 19/11/2020 tarihli ilamında; “Davacılardan …’in sevk ve idaresinde bulunan aracın niteliği ve kapasitesine göre, istiap haddini aşacak biçimde yolcu taşıyıp taşımadığı ve bu durumun zararın doğumu ya da artmasında etkili olup olmadığının, gerektiğinde uzman bilirkişiden rapor da alınarak irdelenmesi; istiap haddi aşımı hususlarının tespiti halinde, TBK’nın 52. maddesi uyarınca maddi tazminattan makul oranda hakkaniyete uygun indirim gerekip gerekmediğinin hükümde tartışılması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/10460 Esas ve 2018/5519 Karar sayılı kararı). Dosya kapsamında davaya konu trafik kazasının davacı yönünden trafik iş kazası olup olmadığı, davacıya SGK tarafından iş kazısı nedeni ile sürekli iş göremezlik geliri bağlanıp bağlanmadığı, bağlandı ise ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi olup olmadığının saptanmadan tazminat hesabı yapılması doğru olmamıştır. Mahkemece davalı vekilinin sunduğu SGK borç bildirim belgesi ve ödeme belgesi eklenerek SGK’dan davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise yapılan ödemenin davalı sigorta şirketine rücu edilip edilmediğinin saptanması gerekmektedir. Davaya konu trafik kazasına sebep olan davalı Sigorta şirketine trafik sigortalı … plakalı dava dışı … adına kayıtlı araca ait ruhsat bilgilerine göre kullanım şekli yük nakli-hususi yazmaktadır. Bu durumda kazaya sebebiyet veren sigortalı araç, ticari olmadığından İlk Derece Mahkemesince kabul edilen maddi tazminat bakımından temerrüt faizi olarak yasal faiz yerine avans faize hükmedilmesi doğru olmamıştır.” denilmek suretiyle kararın kaldırılmasına karar verilerek dosya mahkememize gelmiş ve mahkememizin …Esas sayılı numarasını almıştır. Kaldırma sonrası taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekili yargılama devam ederken taraflar arasında sulh sağlandığını, karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını ve dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 315. maddesi “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” hükmü haizdir. Sulh, mahkemenin bir hükmüne gerek kalmaksızın davaya son veren usuli bir sözleşme olduğu ve HMK 314. maddesi uyarınca sulh hükmün kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği düzenlenmiştir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.
6100 Sayılı HMK’nın 74. Maddesinde davaya vekalette özel yetki verilmesi gereken haller sayılmıştır. Buna göre bir davada müvekkil tarafından vekile açıkça yetki verilmemişse, vekil sulh olamaz. Somut olayda davada karşı tarafla sulh olduğunu bildiren davacı vekilinin vekaletnamesinde sulhe ilişkin özel yetkinin bulunduğu, davacı ile davalının dava dışında sulh olduklarının anlaşıldığı, tarafların sulh olmaları ve uyuşmazlık konusunun bu surette ortadan kalkmış olması nedeniyle dava konusuz kaldığından sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Taraflar arasında akdedilen sulh sözleşmesi uyarınca dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 29,20-TL’den mahsubu ile 30,10-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
(3)Talep gibi taraflar adına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
(4)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
(5)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
(6)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.20/05/2021

Katip
✍e-imzalıdır.

Hakim
✍e-imzalıdır.