Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/596 E. 2023/284 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/596
KARAR NO:2023/284

DAVA:Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ:27/10/2020
KARAR TARİHİ:10/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Elatmanın Önlenmesi (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2007 yılı Eylül ayında ilaç sektöründe çalışmak üzere kurulan davacı firmanın … Antivirus isimli virüslere ve bakterilere karşı savunma imkanı sağlayan ruhsatlı ürünü ile uzun zamandır piyasada olduğunu, davalı firmanın … isimli ürün için takviye edici gıda ürünü olarak 19/01/2018 tarih ve … onay numarası ile Tarım Bakanlığından onay aldığını, söz konusu ürünün üzerinde de açıklandığı üzere takviye edici gıda kategorisinde olup herhangi bir hastalığı tedavi edici bir etkisi bulunmadığını, içeriğinin zencefil, zerdaçal ve nar kabuğundan oluştuğunu, davalının ise söz konusu ürünün Covıd 19 tedavisinde etkili olduğu yolundaki reklam ve tanıtımlarla, piyasada haksız rekabete neden olduğunu, davalının fiillerinin hem internet yoluyla hem de çok sayıda eczanede yapılan reklamlarla ülkenin her yerinde yaygın olarak gerçekleştirildiğini, gıda takviyesi olarak onay almış bir ürünün corona tedavisine yönelik olduğu şeklindeki reklam kampanyası ile piyasaya sunulmasının hukuka aykırı olduğunu, İzmir’de faaliyet gösteren bir eczanede söz konusu ürünün Dünya Sağlık Örgütü tarafından corona virüse karşı önerildiğini yazılı bir reklam panosunun varlığının tespit edildiğini, hukuka aykırı bu fiiller nedeniyle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Reklam Kuruluna şikayette bulunulmasına karşın henüz bir sonuç alınamadığını, halkın maruz kaldığı panik ve stresten faydalanılarak ürünlerini corona virüse karşı bir tedavi yöntemi olarak pazarlamanın TTK hükümleri gereğince haksız rekabet olarak kabul edilmesi gerektiğini, zira salgın hastalığın tedavisi için bugüne kadar açıklanan hiç bir ilaç olmadığı gibi Dünya Sağlık Örgütü tarafından tavsiye edilen herhangi bir takviye edici gıda da bulunmadığını, söz konusu ürünün pazarlanması için yapılan reklam içeriği gerçeği yansıtmamakla birlikte davalının malları, iş ürünleri, faaliyetleri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak suretiyle davacının da bulunduğu piyasada ön plana geçmeyi hedeflediğini ve bu reklam ve tanıtımlar sayesinde kısa zamanda çok yüksek bir satış trendi yakaladığını, yine ürünün reklamının toptan ilaç satış ve dağıtımı yapan şirketlerden biri olan… tarafından yayınlanan Pandemi Özel Sayılı Sağlık Dergisinde tüm sayfa halinde bulunduğunu, bahsi geçen reklamın Türk Gıda Kodeksi Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliğinin 4.maddesinin 2.fıkrasının f bendi, 15.maddesi ve 14.maddelerini ihlal ettiğini, davalının “koronavirüse karşı kanıtlanmış etki, virüsleri %91 yok eder”söylemini Ağız/Türükükte Bulunan Covid’in Virüsidal Kontrolü” isimli çalışmaya atıfta bulunarak eczanelerde tüketici iletişimi yaptığını, adı geçen çalışmanın medikal değere sahip bir çalışma olmadığını düşündüklerini, Mart ayında yapılan tüketici aktivitesi ve Eylül ayında marka renkleri kullanılarak medikal değere sahip olmayan işbu çalışmaya atıfta bulunan tanıtım aktivitelerinin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 61/3.maddesi ve 62.maddesine aykırı olduğunu, bu nedenlerle her türlü dava ve maddi-manevi tazminat talep hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle davalı yanın yasal düzenlemelere aykırılık teşkil eden fiillerinin durdurulması amacıyla … isimli ürünle ilgili olarak covid 19 isimli virüsün tedavisine yönelik bir ürün olduğu imasını taşıyan tüm tanıtımların yapılmasının engellenmesi, bu anlamda eczanelere yapılan tanıtımların ve buna dair haberlerin yayından kaldırılması, bunun mümkün olmaması halinde ilgili sitelere erişimin engellenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama sonunda, konunun hem Sağlık hem de Tarım ve Orman Bakanlığına ihbarına, davalı yanın fiillerinin haksız rekabet olduğunun tespitine, haksız rekabetin menine, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabet yanlış ve yanıltıcı beyanlarla yapıldığından bu beyanların düzeltilmesi için gerekli açıklamaların yapılmasına, haksız rekabetin varlığına ilişkin hükmün, gideri davalı yandan alınmak suretiyle ülke çapında yayın yapan bir gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olmasına karşın arabuluculuk başvurusu yapılmadığını, belirtilen dava türü olarak görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, dava şartı olan gider avansının yatırılmadığını, ayrıca husumet itirazlarının bulunduğunu, esas yönünden ise, davaya konu … CC’nin davalının satışını yaptığı pastil ürünlerinden birisi olduğunu, ürünün Türkiye’de Gıda Tarım Bakanlığından ruhsatlı takviye edici gıda statüsünde olduğunu, ürünün satışının eczaneler kanalı ile yapılmakta olup sağlık beyanı içeren bilgi ve belgelerin sadece sağlık profosyonelleri ile paylaşıldığını, ürünün reklamında bahsi geçen bilimsel klinik çalışmaya göre ürünün hastaların viral yükünü azalttığının tespit edildiğini ve bu bilginin sadece sağlık profosyonelleri ile paylaşıldığını, Türkiye’de koronavirüs vakasının açıklanmasından itibaren grip tedavisi/korunması için kullanılan tüm vitamin, pastil, ilaç satışlarında anormal artışlar görüldüğünü, kolonya, dezenfektan ve maske satışlarında rekor kırıldığını, ilgili tarihlerde davacı firmanın ürünü olan … antivirüsün ise stokları tükendiğinden satışının yapılamadığını, ürünün satılmamasının nedeninin stok yetersizliği olduğunu, davalı ile ilgisinin bulunmadığını, koronavirüse karşı 5 farklı bitkisel özütün etkinliğinin araştırıldığı klinik çalışma İtalya’da yapılmış olup bu çalışmada … ekstresinin koronavirüsü %91 yok ettiğinin gösterildiğini, yapılan klinik çalışmada tedavi özelinde bir bulgu olmayıp sadece hastaların viral yükünün hesaplandığını, davacının, davalı hakkında kasıtlı bir şekilde Dünya Sağlık Örgütü koronavirüse karşı … öneriyor yönünde tanıtım yaptığı algısı yaratmaya çalıştığını, bahsi geçen tanıtım kart incelendiğinde Dünya Sağlık Örgütünün koronavirüse karşı ellerini dezenfekte etmeyi önerdiğinin yazdığını, kampanyanın asıl amacının pandemi ile mücadeleye katı sağlamak ve sosyal destek vermek olduğunu, davacının ürününün de reklamlarının mevzuata aykırı olduğunu, davacının ürünü ile ilgili yapmış olduğu iddialarının bilimsel temele dayanmadığını, ilgili reklamlar hakkında Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Kozmetik Denetim Daire Başkanlığına şikayette bulunduklarını, … creticus ekstresinin tüm virüs ve bakteriler üzerindeki kapsayıcı etkinliğini iddia eden bu iddiaların gerçeğe aykırı olup bu ekstreyi içeren … antivirüs ticari isimli pastilin tek bir klinik çalışması olduğunu, tek bir virüs tipi ile yapılan bir klinik çalışmanın tüm virüsler üzerinde etkili olduğu izlenimi yaratılarak tüketicilerin yanlış bilgilendirildiğini, davacının ürününün Sağlık Bakanlığı Tıbbi Cihazlar bölülümünden ruhsatlı ticari bir ürün olup … Antivirüs isminin kullanılmasının da halk nezdinde yanıltıcı olduğunu, bu aykırılıklar sebebiyle davacı firmaya ceza kesildiğini, ürünün tıbbi cihaz kategorisinde olduğunu, davalının ürününün ise takviye edici gıda olarak İstanbul Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından onaylanmış olup her iki ürününün bağlı olduğu bakanlıklar, tabi oldukları mevzuat vb.birçok alanda farklılık bulunmakta iken birinin satış ve tanıtımı nedeni ile haksız rekabet oluştuğu iddiasının hukuki temeli olmadığını, bu nedenlerle ve fazlaya dair her türlü talep ve dava haklı saklı kalmak kaydıyla öncelikle delil tespiti taleplerinin kabulü ile davacının dava dilekçesindeki talepleri ile dava türü örtüşmediğinden davanın usulden reddine, davanın elatmanın önlenmesi olduğunun kabulü halinde görevsizlik kararı verilmesine, davanın arabuluculuğa başvurulmadan açıldığından usulden reddine, davaya dayanak gösterilen tanıtımların davalı tarafça kullanılmaması nedeniyle davanın konusuz kaldığına karar verilmesine, davanın dava şartı ve taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, netice olarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin talebi üzerine dava Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’na ihbar edilmiştir.
İhbar olunan Tarım ve Orman Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; işbu davanın bakanlıklarına ihbar edilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, davaya konu ürünle alakalı yapılan reklam kampanyasının değerlendirilmesinin bakanlıklarınca yapılmadığını, açılan davanın bakanlıkları ile ilgisinin olmadığını, dava konusu ile ilgili denetim ve tespitlerin Sağlık Bakanlığınca yapıldığını, bu nedenlerle davanın bakanlıkları açısından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup davaya konu ürünün ruhsat ve bakanlık onayı, tanıtım kartları, web sayfası görüntüleri, internet haberleri, fotoğraflar vb.taraf delilleri dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememiz 02/11/2020 tarihli ek karar ile davalıya ait ürünün coronavirüs üzerinde etkili olup olmadığı ancak yaptırılacak inceleme ile anlaşılabileceğinden bu aşamada davacı tarafın tedbir isteminin reddine karar verilmiş, davacı tarafça karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesinin 2021/855 esas, 2021/695 karar sayılı 03/06/2021 tarihli ilamı ile, istinaf başvurusunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 04/08/2021 tarihli dilekçesi ile davalının yeni tanıtımlar ve daha net açıklamalı reklamlar yapmaya başladığından bahisle yeni doğan duruma istinaden ihtiyati tedbir talebini yinelemiş, mahkememiz 05/08/2021 tarihli ara karar evrakı ile değişen koşul bulunmadığından ve yaklaşık ispat şartı yokluğundan talebin reddine karar verilmiş, davacı tarafça karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş, İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesinin 2021/1711 esas, 2021/1260 karar sayılı 21/10/2021 tarihli ilamı ile istinaf başvurusunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça dosyaya sunulan ve davacının davaya konu ürüne ilişkin tanıtımların mevzuata aykırı olduğuna yönelik yapmış olduğu başvuruya ilişkin olarak verilen Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 06/12/2021 tarih ve … sayılı cevabi yazısı incelendiğinde; “Kurumumuz tarafından hazırlanan, 07/06/2013 tarih ve 28670 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Sağlık Beyanı ile Satışa Sunulan Ürünlerin Sağlık Beyanları Hakkında Yönetmelikte Sağlık Beyanı; İnsan sağlığına doğrudan veya dolaylı olarak faydalı olduğunu yahut hastalıklara veya belirtilerine karşı etkili olduğunu, koruduğunu, tedavi ettiğini belirten, ileri süren veya ima eden tüm ifadeler olarak tanımlanmıştır. Bu çerçevede; söz konusu başvuruya yönelik yapılan incelemeler neticesinde “…” adlı ürünün sağlık beyanı mevzuatına aykırı şekilde tanıtımı/satışı tespit edilen https://…/ adlı internet sitesi hakkında 1262 sayılı … ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununun ilgili hükümleri doğrultusunda idari işlemler kurumumuz tarafından gerçekleştirilmiştir.” denildiği anlaşılmıştır.
Dosya farmakognazi konusunda uzman, enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, farmakognazi uzmanı ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı bilirkişilerden tarafından düzenlenen 27/02/2023 tarihli raporda; davaya konu ürünün piyasada takviye edici gıda olarak satıldığı, 16/08/2013 tarih ve 28737 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Türk Gıda Kodeksi Taviye Edici Gıdalar Tebliği’ne göre tebliğin etiketleme ile ilgili 13.maddesinin c bendinde “Takviye edici gıdaların etiketinde, sunumunda ve reklamında; bir hastalığı önleme, tedavi etme veya iyileştirme özelliğine sahip olduğunu bildiren veya böyle özelliklere atıfta bulunan ifadeler yer alamaz” denildiği, buna göre gıda takviyesinin reklamının yapılabileceği ancak endikasyon belirtilmemesi gerektiği, bu ürüne ait sunulan destekleyici dökümanların pilot çalışmalar olup ilgili ürünün Covid-19 tedavisinde etkili olduğu, tedavi edici özelliği olduğu, Covid-19’un ilerlemesini durdurucu, bulaşmasını engelleyici, kullanan kişiye virüsün bulaşmasını engelleyici veya geciktirici, covid olan birinin kullanması halinde hastalığın 3. bir kişiye bulaşmasını engellediği yönde kanıt oluşturmadığı, …’da yapılan in vitro çalışmanın bir miktar antiviral aktivite gösterse de, deney yapılan hücrelerde toksik etkiyi de not ettiği, yani güvenirliğinin de yeterli büyüklükte uygun çalışmalarla gösterilmiş olmadığı, bir madde veya karışımın bu endikasyonlardan herhangi birini sağladığı ve güvenli bir şekilde kullanılabileceği yönünde tanıtımın, ilgili ürünün o ülkedeki sağlık otoritesi tarafından, o endikasyonda kullanılmasını onaylaması halinde mümkün olacağı, bunun da yeterli sayıda randomize, kontrollü faz çalışması sonrasında ilgili otoritenin vereceği karara bağlı olduğu, kaç sayıda kişide yapıldığı bile belirlilmemiş bir pilot çalışmada virosidal olduğu iddia edilen değişik ürünlerle karşılaştırılıp tükürükte virüsün % 91 oranda az tespit edildiği sonucuna dayanarak “Virüse karşı kanıtlanmış etkinlik!- Klinik Sonucu % 91 etki” şeklinde bir tanıtım yapmanın tüketici nezdinde yanıltıcı nitelik taşıdığı, bu şekilde yapılan tanıtım ve reklam eylemlerinin haksız rekabet oluşturma potansiyeline sahip olduğu, ürün içeriğindeki bitkilere bakıldığında normal beslenmeyi takviye eden vitamin, mineral, protein gibi besin öğelerini değil fizyolojik etkileri bulunan biti ekstraktlarını içerdiği görüldüğü, ürün gıda takviyesi olarak ruhsat almış olmakla beraber terkibindeki bitkisel ekstreler sebebi ile bazı rahatsızlıklar üzerinde etkili olabileceği, bitkilerdeki onlarca farklı moleküle karşı direnç ya da toleransın zor gelişmekte olup bu durumun beraber kullanıldıklarında antibiyotiklerin ya da sentetik ilaçların etkilerini artırdığı, o yüzden bitkilerin destekleyici tedavide önemli yer tuttuğu, bitkilerin etkinliğinden dolayı, gıda takviyesi adı altında satılan bu ürünlerin kullanan kişiye göre değişen bazı ilaç etkileşimleri ve yanı etkileri olabileceğinden hekim önerisi ile eczacı danışmanlığında kişilere ulaştırılması gerektiği belirtilmiştir.
Nitelikli Hesaplama Uzmanı tarafından düzenlenen 09/03/2023 tarihli raporda ise; davalı tarafından yapılan tanıtım ve reklam eylemlerinin tüketici nezdinde yanıltıcı nitelikte olduğu, covide karşı etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmamasına rağmen bu yönde yapılan reklamların dürüstlük kurallarına aykırı olacağı, bu yönüyle TTK m.55 hükmü doğrultusunda haksız rekabetin oluştuğu, yapılan bu reklamların tüketici nezdinde oluşturacağı algı ile rakip ürünlerin önüne geçeceğinin kuvvetli olasılık olduğu sonucuna varıldığı belirtilmiştir.
Dava, davalı tarafça yapıldığı iddia olunan haksız rekabetin meni ve refi, yine söz konusu haksız rekabet varlığının resmi gazetede ilanına ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı tarafça, davalı firmaya ait … adlı takviye edici gıda ürününün piyasada Covid 19 tedavisinde etkili olduğu yolundaki reklam ve tanıtımlarla haksız rekabete neden olunduğu iddiası ile haksız rekabet fiillerinin meni ve refi ile resmi gazetede ilanı talep edilmiştir.
6102 TTK’nun 54. Maddesi uyarınca iktisadi rekabetin her türlü kötüyü kullanımı haksız rekabettir. 6102 sayılı TTK’nun 54 ve devamı. Maddeleri ile ” haksız rekabet düzenlenmiş, buna göre haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerin amacı bütün katılanların menfaatine dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasının amaçlandığı, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır,” hükmüne yer verilmiştir. Aynı yasanın 55. Maddesi uyarınca da dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar belirtilmiştir. Yine dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar nedeniyle hukuki sorumluluk basın yayın iletişim ve bilişim kuruluşlarının sorumluluğu ve mahkemece davayı kazanan tarafın istemi ile gideri haksız çıkan tarafından alınmak üzere hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de karar verilebileceği ilanın şekli ve kapsamının mahkemece belirleneceği hükme bağlanmıştır.
Mahkememizce aldırılan denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kabul edilen bilirkişi raporu ile de ortaya konduğu üzere; davalıya ait ürünün eczanelerin iç ve dış cephelerine yerleştirilen tanık görsellerinde, “Koronavirüse karşı kanıtlanmış etki, virüsleri %91 yok ediyor!”, “Klinik çalışma İtalya’da bilim insanları tarafından yapılmıştır.”, “Laboratuvar sonucu: 1 saatte yok ediyor./Şubat 2021” gibi ifadelerin yer aldığı, bazı sosyal medya kullanıcıların da ilgili ürünü koronavirüsten korunmak için kullandığı ve önerdiği, yine alanında uzman farmakognozi ve mikrobiyoloji uzmanı teknik bilirkişiler tarafından; bu ürüne ait sunulan destekleyici dökümanların pilot çalışmalar olup ilgili ürünün Covid-19 tedavisinde etkili olduğu, tedavi edici özelliği olduğu, Covid-19’un ilerlemesini durdurucu, bulaşmasını engelleyici, kullanan kişiye virüsün bulaşmasını engelleyici veya geciktirici, covid olan birinin kullanması halinde hastalığın 3. bir kişiye bulaşmasını engellediği yönde kanıt oluşturmadığı, …’da yapılan in vitro çalışmanın bir miktar antiviral aktivite gösterse de, deney yapılan hücrelerde toksik etkiyi de not ettiği, yani güvenirliğinin de yeterli büyüklükte uygun çalışmalarla gösterilmiş olmadığı, bir madde veya karışımın bu endikasyonlardan herhangi birini sağladığı ve güvenli bir şekilde kullanılabileceği yönünde tanıtımın, ilgili ürünün o ülkedeki sağlık otoritesi tarafından, o endikasyonda kullanılmasını onaylaması halinde mümkün olacağı, bunun da yeterli sayıda randomize, kontrollü faz çalışması sonrasında ilgili otoritenin vereceği karara bağlı olduğu tespit edilmiştir. Dolayısı ile davalı tarafından yapılan reklamlar tüketiciyi yanıltıcı nitelikte olup covide karşı etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmayan ürünün bu yönde yapılan reklamları dürüstlük kurallarına aykırı olmakla haksız rekabet oluşturmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi (küresel salgın) ilan edilen Coronavirüs (covid-19) hastalığının ülkemizde resmi açıklama ile ilk olarak 13 Mart 2020 tarihinde görülmüş ve Türkiye’de korona virüs vakasına rastlanılması halkta büyük bir panik, korku ve tedirginliğe yol açmıştır. Sosyal medyada salgından korunmanın yolları ile ilgili pek çok çözüm önerisi ve haber yayınlanmış olup davalı tarafça yapılan reklamların tüketicide oluşturacağı algı ile rakip ürünlerin önüne geçeceği kuvvetle muhtemel olmakla davacının davaya konu ürüne ilişkin tanıtımların mevzuata aykırı olduğuna yönelik yapmış olduğu başvuruya ilişkin olarak verilen Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 06/12/2021 tarih ve … sayılı cevabi yazısı ile de davalıya ait “…” adlı ürünün sağlık beyanı mevzuatına aykırı şekilde tanıtımı/satışı tespit edilen https://…/ adlı internet sitesi hakkında 1262 sayılı … ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununun ilgili hükümleri doğrultusunda idari işlemler yapıldığı belirtilmiştir. Buna göre, davacının dava dilekçesindeki TTK 55 vd maddelerine uygun bulunan taleplerinin ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiş davalının satışını yaptığı gıda takviyesi niteliğinde olan … isimli pastilin corona tedavisinde etkili olduğu, corona hastalığını önleme, tedavi etme veya iyileştirme özelliğine sahip olduğuna yönelik fiileri reklam ve tanıtımlarının haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, haksız rekabetin menine, haksız rekabetin varlığına ilişkin hükmün gideri davalıdan alınmak şartıyla yurt çapında yayın yapan bir gazetede ilanına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ ile, davalının satışını yaptığı gıda takviyesi niteliğinde olan … isimli pastilin corona tedavisinde etkili olduğu corona hastalığını önleme, tedavi etme veya iyileştirme özelliğine sahip olduğuna yönelik fiilleri reklam ve tanıtımlarının haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, haksız rekabetin menine, haksız rekabetin varlığına ilişkin hükmün gideri davalıdan alınmak şartıyla yurt çapında yayın yapan bir gazetede ilanına,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi ücreti, tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 6.350,00 TL yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 9.200,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekillerinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/05/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır