Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/576 E. 2021/332 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/576 Esas
KARAR NO:2021/332

DAVA:Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ:19/10/2020
KARAR TARİHİ:20/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının … poliçe numarası ile sigortalısı bulunan …’e ait daireye, davalı …’ye ait ana pis su giderinin tıkanması sonucu geri tepen suların sebebiyet verdiği hasar sonucunda davacının sigortalısına 03/09/2019 tarihli ekspertiz raporu doğrultusunda 05/09/2019 tarihinde 1.244,00TL ödediğini, söz konusu ödemeyi takiben davalıya 06/09/2019 tarihinde rücu mektubu gönderilerek, TTKnun 1472.mad kapsamında sigortalının haklarına halef olunduğu, bu nedenle hasarın meydana gelmesinde sorumluluğu bulunan davalıdan ilgili tazminatı ödemesi talep edildiğini, ancak davalı tarafından kusuru ile neden olduğu hasar neticesinde sigortalıya yapılan ödeme ile ilgili bir sorumluluğu bulunmadığı beyan edilerek dava tarihine kadar herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediğini, dava konusu hasarın …’ye ait şebeke hattından sızan sular nedeniyle meydana geldiğini, 2560 sayılı … Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile davalının görevleri belirlenmiş olup, belirlenen görevlerin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden …’nin sorumlu olacağının düzenlendiğini, aynı kanun ile davalının denetim yükümlülüğünün de bulunduğunu, denetim yükümlülüğünün yerin getirilmemesinin de davalının sorumluluğuna yol açacağının düzenlendiğini, mevzuat hükümleri gereğince dava konusu zararın oluşumunda davalı …’nin sorumluluğunun ortada olacağını, davalı …’nin, ilgili mevzuatta düzenlenen görev ve denetim yükümlülüklerine aykırı hareket etmiş olduğundan işbu davaya konu zararın meydana gelmesinden doğrudan sorumlu olacağını, bu nedenle zarar bedelinin davalıdan tahsili için ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davanın öncelikle görevsiz mahkemede açıldığını, işbu davada dava konusu yerin konut olup, dava dışı sigortalının tacir olmadığından, poliçenin konut sigorta poliçesi olduğundan, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, ayrıca dava konusu eylemin hizmet kusuru niteliğinde olduğundan görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğunu, olayın meydana geliş şekliyle ilgili davacı tarafın anlatımı dikkate alındığında, olayın hizmet kusuruna dayalı olup, bir kamu kurumunun eylem ve işlemlerine karşı açılacak davaları görmenin, idari yargının görevine girdiğini, ayrıca davalı idareye işbu davada husumet yöneltilmeyeceğini, davacının iddiasını ispat edecek delil sunmadığını, söz konusu hasarda davalı idarenin herhangi bir hizmet kusuru ve ihmali bulunmadığını, zararın meydana gelmesine bina/yapı ve mülk sahiplerinin neden olduğunun anlaşılması halinde idarenin bina/yapı ve mülk sahipleri ile birlikte sorumluluğunun da yasa hükmü icabı iddia edilemeyeceğini, bina yapı maliklerinin ve sigortalının bina içindeki ve dışındaki su arızaları nedeniyle meydana gelecek zararlara karşı önlem almış olması gerektiğini, bu önlemlerin alınmamış olmasından dolayı idarenin … sorumlu tutulamayacağı hususunun emredici yasa hükmü ile açık bir biçimde düzenlendiğini, davacı sigortacının zararının da dava dosyasına sunmuş olduğu delillerle ispat edemediğini, davacının zarar iddiasını ispat etmesi gerektiğini, davacının hasar nedeniyle ödeme yaptığı sigortalısının beyanı ile tek taraflı olarak düzenlendiği anlaşılan sigorta ekspertiz raporunun gerçeği yansıtmadığını, söz konusu yerdeki arızanın sigortalı adresi ile ilgisi bulunmadığı ve rögarın usule uygun tesisine ilişkin teknik hususların ancak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu açığa kavuşturulacağını, davacının taleplerinin haksız olduğunu beyanla, davanın öncelikle görev yönünden sonra da esastan reddini, davacının faiz isteminin reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, sigorta poliçesi, ticaret sicil kayıtları,
Dava, davacı ile sigortalısı arasında düzenlenen poliçe çerçevesinde davalının kusurundan kaynaklandığı iddia edilen hasar nedeni ile davacının sigortalısına ödemiş olduğu tazminatın davalıdan rücuen tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
Davaya konu olayda davacı sigorta şirketi, dava dışı sigortalı ile arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklı yaptığı hasar ödemesini, sigortalısının halefi olarak ödediği bedelin tazmini için …’ye icra takibi yapmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16/1. maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları hükme bağlanmıştır. Bu durumda davalı … Genel Müdürlüğü ile davacının sigortalısı arasında haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin idari yargıda değil adli yargıda çözümlenmesi gerektiğinden işbu davada adli yargının görevli olduğu göz önünde bulundurulmuştur.
Somut olayda davacı, sigortalısı dava dışı …’in halefi olarak davayı açmış olup, sigortalısına … Sigorta Poliçesi isimli konut sigortasıyla taşınmazını sigorta etmiştir. … Genel Müdürlüğü ile davacının sigortalısı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan davada uyuşmazlığın tacirler arasındaki haksız fiilden kaynaklanmadığı, konut sigortası ile taşınmazını sigorta ettiren dava dışı …’ın taşınmazında meydana gelen hasarı sigorta poliçesi kapsamında tazmin eden davacı sigorta şirketinin sigortalısının haklarına halef olarak icra takibi başlatması ve itirazın iptali davası açması sebebiyle, dava dışı sigortalının şahıs olarak taşınmazını sigorta ettirmesi ve bu konutun zarara uğraması nedeniyle sigortalı şahıs ile … arasında ticari bir ilişkinin veya her iki tarafı da tacir olanlar arasında oluşan bir haksız fiilin mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK.4.maddesi kapsamında her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmadığı gibi bu maddede sayılan diğer hallerden de olmadığı, dolayısıyla 22/03/1944 tarih, 37 E., 9.K sayılı, 03/07/1944 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında ve Yargıtay’ın emsal kararlarında da (bkz. Y. 17. H.D 15/12/2015 tarih E. 2015/… K. 2015/…) belirtildiği gibi, sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmadığı, bu nedenle halefiyet davasının ticari bir dava sayılamayacağı, bu davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin halefi olduğu dava dışı … ile zarara sebebiyet veren … arasında bir sigorta sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı sigorta şirketi olup, buna göre uyuşmazlığın taşınmazda oluşan hasarın …’ye ait tesisat borularıyla ilgili haksız fiilden kaynaklandığından ticari bir dava olmadığı, genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin bu davaya bakmakta görevli olduğu, görev hususunun kamu düzeninden ve dava şartı olduğundan taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece resen takdir edileceğinden uyuşmazlığı çözmekte genel yetkili mahkeme olan … Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Görev hususunun 6100 Sayılı HMK 114/1-c hükmü kapsamında “dava şartı” niteliğinde olması nedeniyle HMK 115/2, fıkrası uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20. Maddesi uyarınca bu görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin kararı veren mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edildiğinde dava dosyasının görevli … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede nazara alınmasına,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile ya da İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine hitaben yazılmış, başka mahkeme tarafından mahkememize gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili istinaf dairesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/04/2021

Katip …
E-İMZALI

Hakim …
E-İMZALI