Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/558 E. 2021/551 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/558
KARAR NO:2021/551

DAVA:İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/12/2019
KARAR TARİHİ:05/07/2021

….Asliye Hukuk Mahkemesinin …esas, … karar sayılı, 13/12/2019 tarihli görevsizlik kararı üzerine mahkememiz yukarıda esas sırasına kayıt edilen ve Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 14.10.2019 tarihinde kurulmuş olup; asıl borçlu şirketin … Sanayi Ve Dış Ticaret Limited Şirketi olduğunu, bu iki şirket arasında hukuki yahut fiili hiçbir bağlantı bulunmadığını, davacı şirketin davalı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, davacı hakkında davalı tarafça ….İcra Müdürlüğünün … E., …. İcra Müdürlüğü … Tal. dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve davacıya hukuk dışı borç yüklendiğini, borcun icra tehdidi altında zorla ödettirildiğini, icra kasasına ödenen para üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini, haksız olarak ödenen 41.000 TL’nin ödeme tarihi olan 06/12/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
….Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/12/2019 tarihli tensip ara kararı ile, davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile icra dosyasında alacak miktarının %15’i oranında teminat yatırılması halinde icra veznesine yatan paranın alacaklısına ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, davacı tarafça teminatın mahkememiz veznesine yatırıldığı ve icra dosyasına bildirimde bulunulduğu anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın haciz baskısı altında ödenen paranın istirdadını istediği, haciz baskısının bulunmadığı, ödemenin hacizden bir ay sonra yapıldığı, bu iki tarih arasında uzun bir süre bulunduğu, davacı tarafın bu süre içinde istihkak davası açmadığı, tedbir talep etmediği, davacının haciz ve muhafaza baskısından kurtulmak için dava açmak yerine borcu ödediği, haciz ve muhafaza baskısında olan kişinin bu kadar süre beklemeyeceği, Yargıtay’ın bu konuda emsal kararının bulunduğu, bu onama kararının kendilerinin ne kadar haklı olduklarını gösterdiği, haczin mahkeme kararına dayandığı, hukuka aykırı olmadığı, TBK 63. Maddesine göre kanunun verdiği bir yetkiye dayanan ve bu yetki sınırları içinde kaian fiilin hukuka ayktrı sayılamayacağı, davacı hakkında ilk haciz işleminin 13.01.2019 tarihinde yapıldığı, davacı tarafın istihkak iddiası üzerine haczin devam edip edemeyeceği İİK 96-97. Maddelerine göre…. İcra Mahkemesi’ne sorulduğu, adı geçen mahkemenin … E sayılı kararı ile takibin devamı ve davacıya ait adreste her türlü haciz ve muhafaza işleminin yapılmasına karar verildiği, bunun üzerine 06.12.2019 tarihinde haciz adresine ikinci kez gidildiği ve muhafazanın yapıldığı, 13.11.2019 tarihinde yapılan haciz işlemi sırasında haczedilen malların toplam kıymetinin 14.050,- TL iken davacının 40.251,-TL yatırmasının haciz baskısı olmadığını gösterdiği, davacının tacir olduğu, basiretli bit tacir olarak davranması gerektiği, İİK 263. Maddesine göre 13.100,- TL teminat göstermek sureti ile iddia ettiği baskıdan kurtulabilme ve İİK 96-99 maddelerine göre istihkak dava açma hakkı bulunduğu, davacının 14.050,- mahcuz mal bedeli ödemek yerine borcun tamamı olan 40.251,- TL ödemesinin haciz baskısının bulunmadığını gösterdiği, davacı ile borçlular arasında hukuki bağ olduğundan yapılan haczin haksız olmadığı, davacının alacaklılardan mal kaçırmak için kurulan paravan şirket olduğu, 13.11.2019 tarihli haciz zaptının incelendiğinde, borçlu şirketin mallarının davacı tarafından satın alındığının beyan edildiği, gelinen adreste işyeri tabelasında “…” yazıldığının tespit edildiği, davacı çalışanının borçlu Şirketin marka adının “…” olduğunu beyan ettiği, buna göre davacının borçlunun markası ile faaliyette olduğunun açık olduğu, davacı çalışanının da daha önce borçlu çalışanı olduğunu beyan ettiği, işyerinde üzerinde borçlunun markası olan “…” yazılı ürünler ve 05.11.2019 tarihli yine üzerinde “…” yazan fişler görüldüğü, davacı şirketin 14.10.2019 tarihinde kurulduğu, çekin keşide tarihi ise 15.10.2019 vadeli olup, çekin vadeli olarak düzenlendiği dikkate alındığında borçtan sonra kurulduğu, Ticaret Sicil Kayıtlarına bakıldığında hem davacı şirketin hem de borçlu şirketin restoran işi yaptıklarının görüleceği, yine Ticaret Sicil Gazetesine bakıldığında haciz adresinin borçlu şirketin eski adresi olduğu, 31.10.2019 tarihli karar ile İş yerine taşındığı, ancak davacı şirketin 14.10.2019 tarihinde bu adreste kurulduğunun görüleceği, bu tarihlere bakıldığında davacı ve borçlu şirketin 14.10.2019 – 31.10.2019arasında 17 gün aynı adreste faaliyette bulunduğunun anlaşıldığı, davacı şirketin unvanında “…” ibaresi olduğu, davacı çalışanının borçlu şirketin marka adının “…” olduğunu beyan ettiği, buna göre davacı ve borçlunun “…” ismini kullandıklarının anlaşıldığı, çekin vadesinden kısa süre önce davacı şirketin borçlu şirket ile aynı adreste kurulduğu, 17 gün aynı adresi birlikte kullandıkları, aynı işi yaptıkları, çalışanlarının aynı olduğu, resmi kayıtlara göre borçlunun haciz adresinden 31.10.2019 tarihinde taşındığı gözükmesine rağmen borçluya ait tabelaların İşyerinde asılı olmaya devam ettiği, işyerinde borçlu şirkete ait marka olan “…” yazılı fişlerin ve ürünlerin kullanıldığı dikkate alındığında davacı şirketin alacaklılardan mal kaçırmak için kurulu paravan bir şirket olduğunun anlaşılacağı belirterek davanın reddi, tedbir kararı nedeniyle davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesi mahkeme giderleri ile ücreti vekâletin karşı tarafa yüklenmesi talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava cebri icra tehdidi altında ödenen paranın iadesine ilişkin 3.şahıs tarafından açılan istirdat davasıdır.
Mahkememizin … Esas, … Karar sayılı, 28/01/2020 tarihli kararı ile davacının davasının davadan önce zorunlu arabuluculuğa gidilmemiş olması nedeniyle usulden reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, BAM 16. Hukuk Dairesinin 2020/1713 Esas, 2020/1569 Karar sayılı, 02/10/2020 tarihli kararı ile ” .. Mahkemenin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A/2. Maddesinde düzenlendiği şekilde, davacı vekiline son tutanağın ibrazı için ihtaratlı kesin süre vermediği, davacı vekilinin istinaf dilekçesi ekinde 03/01/2020 tarihli anlaşamama tutanağını ibraz ettiği, tutanak tarihinin mahkeme karar tarihinden önce olduğu, 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’ nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A Maddesinin Birinci fıkrası uyarınca ticari davalarda aranan, arabulucuya başvuru şartının yerine getirildiği, arabulucuya başvuru zorunluluğunun Anayasa’nın 36. Maddesinde düzenlenen kişilerin hak arama hürriyetini aşırı derecede zorlaştıracak şekilde yorumlanmaması gerektiği ..” denilerek Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
…. İcra Müdürlüğünden … Esas sayılı takip dosyası, …. İcra Müdürlüğünden … Talimat sayılı dosya UYAP sureti, …. İcra Hukuk Mahkemesine yazılan müzekkere ile … Esas sayılı dosya UYAP sureti celp edilmiş, … Vergi Dairesinden davacı şirketin 2019 yılı ve müteakip vergi kayıtları, … Ticaret Sicil Müdürlüğünden davacı ve dava dışı … San.ve Dış Tic.Ltd.Şti.nin en son sicil kayıtları,… SGK’dan davacı ve dava dışı … şirketinin 2019 yılı ve müteakip işyeri çalışanlarını gösterir kayıtları getirtilmiştir.
Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, 22/02/2021 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Davacı vekili 02/07/2021 tarihli dilekçesi ile davalı … ile sulh sözleşmesi yaptıklarını, davalı tarafın davayı kabul ettiğini, tarafların birbirlerinden yargılama ve vekalet ücreti talebinin bulunmadığını belirterek sulh sözleşmesini dosyaya sunmuştur.
Davalı vekili 05/07/2021 tarihinde UYAP sisteminden gönderdiği dilekçesi ile davayı kabul ettiklerini, tarafların birbirinden vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinin bulunmadığını beyan etmiştir.
HMK 308.maddesi ile “(1) Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. (2) Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.” hükmü mevcuttur.
Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalının davayı kabul beyanı ve HMK 308.madde hükmü dikkate alındığında davacı tarafından açılan istirdat istemli işbu davayı davalı tarafın kabul ettiği, davalı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinde de davayı kabul yetkisinin bulunduğu, tarafların karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmedikleri anlaşılmakla, mahkememizce yapılacak başkaca işlem kalmadığından davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davalının davayı kabul beyanı doğrultusunda davanın KABULÜ ile,
…. İcra Müdürlüğünün … Esas (…. İcra Müdürlüğünün … Talimat) sayılı dosyasında davacı tarafından yatırılan 41.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 06/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2)Harçlar tarifesi ve 492 Sayılı Harçlar Kanunu 22. maddesi uyarınca alınması gerekli 2.800,71 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 687,39 TL harcın mahsubu ile 2.113,32 TL harcın (2/3’sinin karşılığı) 1.408,88 TL netice bakiye harç bedelinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3)Taraf vekillerin beyanları nazara alınarak, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
5)6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13)- (14) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.05/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır