Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/557 E. 2022/469 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/557
KARAR NO :2022/469

DAVA:Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/10/2020
KARAR TARİHİ:13/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı şirket yetkilisi dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre, davalı tarafın sipariş formunda belirtilmiş olan ebat ve özelliklerde mermerleri davacı şirkete teslim etme borcu altına girdiğini, sözleşme sırasında ürün ve teslimat karşılığında davalı şirkete sözleşmelerin toplam bedeli karşılığında her biri 48.600 TL olan … … Caddesi şubesine ait …, … ve … numaralı 3 ayrı çekin sözleşme bedellerinin tahsili amacıyla olduğu imza altına alınarak teslim edildiğini, ikinci teslimatta ürünlerin ayıplı çıktığını, ayıbın miktarı ve niteliğinin davalı şirkete bildirildiğini, ayıplı kısım kadarı ile uğranılan zararın tazmin edilmesinin istendiğini ancak davalı şirketin sorumluluğun kendilerine ait olduğunu ve zararın tazmin edileceğini şifaen bildirmesine karşın taleplerini karşılıksız bıraktığını, sözleşmelerin üç ayrı sipariş için ayrı ayrı düzenlendiğini, mermerler davacı şirket tarafından üçüncü şirkete zamanında teslim edilemediğinden … … Ltd.Şti.nin zararını tazmin etmek zorunda kaldıklarını, üstelik şirketin müşteriler nezdindeki itibarı zedelenerek manevi zarar meydana geldiğini, şirkete 3.şirket tarafından bildirilen raporlarda yer alan hasar kalemlerinin aynen doğru olup ürünün hasarlı, hatalı, kalitesiz, kusurlu olarak teslim edildiğini, davalı şirkete sipariş ettikleri onyx taşı özelliğini dahi taşımadığını, burada kasıt derecesinde ağır bir kusurun bulunduğu aşikar olup sipariş edilen ürün ve teslim edilen ürün fotoğrafları arasındaki farkların açıkça görüldüğünü, davacı şirketin 3.şirkete ödemek zorunda kaldığı miktarın ayıplı mallar nedeniyle ödemek zorunda kaldığı kadarı olan 10.239,09 Amerikan Doları tutarını 05/04/2019 tarihinde fatura ettiğini ve davalı şirkete gönderdiğini, davalı şirketten dönüş alamayınca ayıplı mal için indirim bedeli ve zararın tazmini için … 10.Noterliğinin 03/05/2019 tarih 08024 ve 08025 nolu ihtarnameleri ile ihtarda bulunduğunu, davalı şirketin cevap olarak aralarında bir sözleşme olmadığını beyan ettiğini, davalının 57.347,87 TL bedelindeki üçüncü kısım ürünleri hiç fatura etmediği ve teslim etmediği halde ürün bedeli olarak verilen … numaralı çeki şirkete iade etmekten kaçındığını ve türlü hileler ile çeki tahsil etmeye çalıştığını, kurulan sözleşmenin gereklerini yerine getirmediği gibi sözleşme bedelini ifa amacıyla teslim edilen çeki başkalarına ciro ederek şirketi zor durumda bıraktığını, bu nedenlerle ayıplı mal nedeniyle uğradıkları şimdilik 7.940 TL maddi zararın faiziyle birlikte, davalının itibarlarını zedeleyici davranışları nedeniyle 20.000 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte tahsiline, davacı şirketin keşide ettiği 15/01/2019 tarihli … nolu çekin iptal edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi davalı şirkete UETS üzerinden tebliğ edilmiş, süresi içinde cevap dilekçesi sunulmamış, davalı vekili 08/02/2021 tarihli dilekçesi ile, dava şartı olan arabuluculuk kanun yolunun tüketilmediğini, çünkü ….Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı kararı ile kesin olmak üzere İstanbul Arabuluculuk Bürosunun yetkisiz olduğuna, yetkili arabuluculuk bürosunun … Arabuluculuk Bürosu olduğuna karar verdiğini, dolayısı ile arabuluculuk süreci tamamlanmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davalının adresi … olup … Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının davalıdan faturaya dayalı vs.bir alacağı olmadığını, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, davacı şirket yetkilisinin davalı şirketin …’daki fabrikasına 2018 yılı Ağustos ayı başında gelerek talep ettiği mermerlerin satış bedelinin taraflarca 97.194,22 TL olarak kararlaştırıldığını, davacının bu satıma karşılık 04/08/2018 tarihinde … seri nolu 48.597,12 TL bedelli, 25/10/2018 keşide tarihli ve … seri nolu 48.597,12 TL bedelli 25/11/2018 keşide tarihli çeki keşide ederek verdiğini, bu çekler alındıktan sonra davalının 08/08/2018 tarihli 11.332,72 TL bedelli fatura ile plaka mamul halinde onyx mermer, 18/08/2018 tarih 85.861,50 TL bedelli fatura ile plaka mamul halinde onyx marka mermer ve Siyah İnci isimli ebatlı mermer ürünü gönderdiğini, davacının satın aldığı ürünlerle ilgili ayıp iddiasının satımdan 9 ay geçtikten sonra ortaya atıldığını, satılan ürünlerin 20 mm plaka mermer olarak satıldığını, yani ebatlı mermer olarak satılmadığını, davacının plaka mermer olarak aldığı mermeri projeye göre ebatlayıp uygulamak zorunda olduğunu, mermerin çıplak gözle muayene edilebilen bir ürün olup 8 günlük muayene süresinin fazlasıyla dolduğunu, kaldı ki davalının ürünleri ihraç kayıtlı satmadığını, yurt içi satış şeklinde gerçekleşen bir satış olduğunu, davacı tarafından sunulan sözleşmeler, sipariş formları, proje ve tasarımların hiç birinde davalının imzasının olmadığını, tamamının düzmece olduğunu, davacı ile imzalanan bir sözleşme, proje, tasarım v.s.olmadığı gibi davacıya taahhüt edilen bir işte olmadığını, dava dosyasına sunulan 05/04/2019 tarihli 10.239,09 TL bedelli iade faturasının hiçbir zaman davalıya gelmediğini, davalının ürünleri 2018 yılı 8.ayında davacıya teslim ettikten sonra bu plaka ürünlerin ebatlanması, paketlenmesi, muhafazası vs.tamamen davacıya ait olduğunu, … seri nolu çekin günü geldiğinde davacının çek karşılığını bankada bulunduramadığını, davacı şirket yetkilisinin taraflar arasındaki ticarette görev alan …’ndan yardım istemesi üzerine bu şahsın kendi hesabından çek bedelini ödediğini, … alacağını istediğinden davacının … seri nolu çeki bu alacağa karşılık keşide ettiğini, şirket yetkilisi ile …’nun whatsapp yazışmalarında anlaştıkları üzere çekin davalı şirket adına keşide edildiğini ancak alacaklı …’nun olduğundan davalı şirketin çeki bu şahıs adına ciro ettiğini, çekin önce 25/12/2018 olarak düzenlendiğini, ödeme konusunda zaman kazanmak için tarihin 15/01/2019 olarak yazılarak paraf edildiğini, davalının iki faturaya konu mallar dışında davacıya satış yapmadığını ve satış konusunda taahhütte bulunmadığını, …’nun … 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine alacak davası açtığını, çeki de mahkemeye teslim ettiğini ve mahkeme kasasına alındığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, ayıplı ifa nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini ile teslim edilmeyen mal bedeli olarak verilen çekin iadesi talebidir.
… 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından gerekçeli karar örneği UYAP üzerinden getirtilmiş, incelendiğinde; davacının …, davalının … İç ve Dış Tic.San.Ltd.Şti., davanın 01/07/2019 tarihinde açılan alacak davası olduğu, 02/03/2021 tarihinde davanın kabulü ile 48.597 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak rapor tanzimi için … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, … 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyası ile alınan 05/07/2021 tarihli raporda özetle; davacı şirket yetkilisinin dosyaya sunmuş olduğu sipariş formları ile kendi başlıklı kağıtları üzerinde tanzim edilmiş form ve sözleşmeler üzerinde davalı şirket İmzası bulunmayıp tek taraflı düzenlenmiş sözleşmeler olduğu, taraflar arasındaki ticari alış veriş nedeniyle davalı şirket tarafından davacı şirkete, 17.237,44 TL ve 85.861,50 TL olmak üzere toplam 97.194,24 TL meblağlı iki adet satış faturasının düzenlendiği, 97.194,24 TL alım bedeline mahsuben davacı şirket tarafından davalı şirkete … … Caddesi …/İSTANBUL şubesine ait, 25.10.2018 tarihli … no.lu 48.597,12 TL ve 25.11.2018 tarihli … no.lu 48.597,12 TL meblağlı çeklerin keşide edilerek hesabın kapatıldığı, davacı şirket tarafından satın alınan ürünlerle ilgili yasal süresi 9 ay gibi bir süre geçtikten sonra aldığı ürünlerin defolu ve ayıplı ürün olduğu iddiasında bulunulduğu, davacı şirket tarafından davalı yana düzenlenen 10.239,09 USD bedelli “Arızalı Ürün Reklamasyon Bedeli” içerikli faturanın, davalı şirkete gönderildiğine dair herhangi bir bilgi ve belgenin dosya içerisinde bulunmadığı, davalı şirketin ticari defter kayıt ve belgelerinin tetkikinde; davalının dava tarihi itibariyle davacı şirketten herhangi bir alacak ve borç bakiyesinin olmadığı belirtilmiştir.
Dosya mali müşavir, nitelikli hesaplama uzmanı ve maden mühendisi bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdii olunmuş, düzenlenen 21/03/2022 tarihli raporda; tarafların ticari defterleri incelendiğinde 2018 yılında davalı tarafından düzenlenen faturaların her iki tarafça kayıtlara alındığı, bu faturalara ilişkin ödemelerin yapıldığı ve cari hesap yönünden 2018 yılı sonunda tarafların herhangi bir borç ve alacağı bulunmadığı, 2019 yılında davacı tarafından düzenlenen fatura davalı kayıtlarında bulunmadığı, davacı tarafından davalıya teslim edildiğinin ispata muhtaç olduğu, teknik olarak inceleme yapmak üzere iki adet 40*40*3 cm. plaka sunulduğu, bu parçaların inceleme için yeterli olmadığı,Mermerlerin bulunduğu yerin yurt dışında olması nedeni ile getirilmesi mümkün olmadığından davacıdan temin edilen 34 hasarlı mermer fotoğrafı ve 3 adet tasarım fotoğrafı üzerinden tespit yapıldığı, davalının incelemede bulunma talebi olmasına karşılık, resimler üzerinden değerlendirme yapılması nedeni ile davet yapılmadığı, fotoğrafların tamamında mermerlerde dolgu, ince ve kalın damarlı çatlaklar bulunduğu, bu mermerlerin döşeme olarak kullanılması halinde kırılacağı, mermerler arasında renk farklılığının bariz olduğu, Fotoğraf kalitesine, çözünürlüğüne, ışık faktörüne bağlı olarak fotoğrafların her zaman aslı gibi bir görüntü veremeyeceği, kesin hükmün ancak malzemenin aslını görerek verilebileceği göz önüne alınmak kaydıyla, fotoğraflar çerçevesinde tespit edilen ayıpların açık ayıp olduğunun söylenebileceği, Plaka halinde alınan bu mermerlerin uygulama için ebatlandırılmadan, belli ölçüde kesilmeden önce ayıp nedeni ile ihbarda bulunulmasının gerektiği, dava konusu mermerlerin davalı tarafından teslim edildiği, belli ölçülerde kesildiği ve uygulama alanına yerleştirildiği, fotoğraflardan mermerlerde açık ayıp olduğu aşikâr olup kesim ve yerinde uygulama yapılmadan bu ayıbın tespitinin yapılabileceği, dosya muhteviyatında … Ltd. Şti tarafından düzenlenmiş hasarlı, hatalı, kalitesiz, yanlış sevkiyat, kusurlu mal ve ürünün onyx taşı olmaması şikâyetlerini içerir tutanak bulunduğu, bu şikâyetlerin düzeltilmemesi halinde 18.500,- USD karşılığı paranın iadesi ve 50.000,- … tazminat ödenmesi istendiği, davacı tarafından davalıya konuya ilişkin olarak 05.04.2019 tarihinde 10.239,09 USD karşılığı fatura düzenlendiği, ancak davalıya tebliğ edildiğinin belgelenemediği, Davacının şikâyetler dolayısı ile bir bedel ödemiş olması muhtemel olmakla birlikte dava dışı firmaya ödenmiş bir miktarın kayıtlara intikal ettirilmesi ve ödeme belgesi ile tevsik edilmesi
gerektiği, kayıtlara intikal ettirilmediği inceleme sırasında tespit edilmiş olup, bu hususa yönelik bir belge sunulmadığı, davaya konu 15.01.2019 vadeli … seri numaralı 48.600,- TL tutarlı çekin davalı kayıtlarında olmadığı gibi davacı tarafından da davalı cari hesabına işlenmediği, bu çek için … 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde … tarafından dava açılmış olup dava derdest olup davalı vekilince çekin …’nun şahsi hesabından davacı firmaya 29.11.2018 tarihinde banka kanalı ile gönderdiği 48.597,- TL nin karşılığı olarak verildiği belirtildiği, gönderilen bu bedel ilgili mahkeme tarafından irdelendiği ve dekont ile davacı hesabı incelenerek teyit edildiği, Mahkeme tarafından bu bedelin … tarafından …’na ödenmesi yönünde hüküm verildiği, dosyaya sunulmuş bulunan bir sözleşme bulunmasına karşılık davalının imzası bulunmadığı, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince taraflarca akdedilmek istenen sözleşmenin hüküm ve sonuç doğurabilmesi için yazılı bir biçimde yapılmasının gerekli olmadığı, yazılı şekil ispat vasıtası niteliği haiz olup buna göre taraf arasında sözleşmenin kurulduğunun başka deliller ile de ispatlanabileceği, ürünün teslim edilmesi, alınması, fatura
düzenlenmesinin taraflar arasında hukuki ilişkinin varlığını ispat edebilen araçlar olarak değerlendirilebileceği, yapılan teknik değerlendirmede dava konusu ürünlerdeki ayıbın “açık ayıp” olduğu bununla birlikte ayıbın varlığının malların teslim alınmasından 9 (dokuz) ay sonra ayıp ihbarında bulunulduğu tespit edilmiş olup buna göre ticari satımın varlığının değerlendirilmesi halinde belirlenen sürede ayıp ihbarının yapılmadığı ve davacının ayıptan doğan haklarını kullanma imkanını yitirdiği belirtilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davalı tarafça yetki itirazında bulunulmuş ise de HMK 19/4 mad.” Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” düzenlemesi gereği yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Yine her ne kadar davalı arabuluculuk başvurusu yönünden itirazda bulunmuş ise de, dosyaya arabuluculuk tutanak aslının sunulmuş olduğu ayrıca cevap dilekçesinde ….SHM’nin … sayılı kararıyla yetki itirazının reddine karar verildiği belirtilmiş olmakla reddine karar verilmiştir.
Tarafların delil vasfına haiz ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan mali inceleme ile, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2018 yılı içinde gerçekleştiği, davalının davacı şirkete 17.237,44 TL ve 85.861,50 TL olmak üzere toplam 97.194,24 TL tutarlı iki adet fatura düzenlendiği, davacı tarafından verilen iki adet çek ile cari hesabın kapatıldığı, davacı tarafından faturalara ilişkin vergi dairesine Ağustos ayında davalıdan aldığı alışlara ilişkin BA formu ile KDV hariç tutarı 82.367 TL olarak bildirimde bulunulduğu, taraflar arasında 2018 yılı cari hesaplar arasında mutabakat bulunduğu, tarafların herhangi bir borç ve alacağı bulunmadığı, davacının 2019 yılında düzenlediği faturanın 2019 BS formu ile KDV hariç 48.844 TL olarak vergi dairesine bildirimde bulunulduğu, işbu faturanın davalı kayıtlarında bulunmadığı, faturanın davalıya tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir somut belge sunulmadığı, davaya konu 15/01/2019 vadeli … seri numaralı 48.600 TL bedelli çekin her iki tarafın da kayıtlarında olmadığı gibi teslimine ilişkin herhangi bir evrak düzenlenmediği, … 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosya muhteviyatına göre davalının çek ödemesinde kullanıldığı tespit edilmiştir.
Teknik bilirkişi tarafından davacı firma işyerinde yapılan incelemede sunulan 2 adet plaka onyx numunesinde dolgu, ince kılcal çatlaklar ve kalın damarlı çatlaklar tespit edildiği, bu plaka mermerlerin hem duvar hem de yer döşemesinde uzun ömürlü olmayacağı, özellikle döşeme olarak kullanılması halinde kısa sürede çatlayacağı ve kırılacağının tespit edildiği, sunulan numuneler yeterli görülmediğinden ve mermerlerin bulunduğu yer yurtdışında olduğundan davacı tarafından sunulan 34 hasarlı mermer fotoğrafı ve 3 adet tasarım fotoğrafı üzerinden inceleme yapıldığı, fotoğraf kalitesine, çözünülürlüğüne ışık faktörüne bağlı olarak fotoğrafların her zaman aslı gibi bir görüntü vermeyeceği, kesin hükmün ancak malzemenin aslının görerek verilebileceğini ancak fotoğraflar üzerinde yapılan inceleme ile de mermerlerde dolgu, ince ve kalın damarlı çatlaklar ile mermerler arasında bariz renk farklılığı bulunduğu, tespit edilen ayıpların açık ayıp olduğu belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen ve taraflardan yalnızca davacı tarafın imzasını içerir sözleşme içeriği ve sipariş formları dikkate alınarak davalı tarafın projenin istenilen miktar ve ölçü tasarımına göre özel tasarımlı mermer siparişi imal ederek teslim etmeyi içerdiğinden, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nun 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Yine, TBK’nın 477.maddesi hükmüne göre iş sahibi gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.
Tüm dosya kapsamı itibariyle yapılan incelemede, dosyaya sunulan ve taraflardan yalnızca davacı tarafın imzasını içerir ilk sözleşmede işe başlama tarihinin 05/08/2018 olduğu, işin KDV dahil bedelinin 11.332,72-TL olduğu, ikinci sözleşmede işe başlama tarihinin 05/08/2018 olduğu, işin KDV dahil bedelinin 85.861,50-TL olduğu, üçüncü sözleşmede ise işin başlama tarihinin 25/11/2018 olduğu, işin KDV dahil bedelinin 57.347,87-TL olduğu, davacı tarafça 04/08/2018 ve 25/11/2018 tarihli sipariş formları düzenlendiği, davalı tarafından 08/08/2018 tarihli 11.332,72-TL’lik ve 85.861,50-TL’lik faturaların düzenlendiği, dava konusu mermerlerin davalı tarafından teslim edildiği, belli ölçülerde kesildiği ve
uygulama alanına yerleştirildiği, dosya muhteviyatında ürünlerin gönderildiği dava dışı … Ltd. Şti tarafından düzenlenmiş hasarlı, hatalı,
kalitesiz, yanlış sevkiyat, kusurlu mal ve ürünün onyx taşı olmaması şikâyetlerini içerir 25/11/2019 tarihli tutanak bulunduğu, bu şikâyetlerin düzeltilmemesi halinde 18.500,- USD karşılığı
paranın iadesi ve 50.000,- Dirhem tazminat ödenmesi istendiği, davacı tarafın davalı tarafa davacı tarafından
davalıya konuya ilişkin olarak 05.04.2019 tarihinde 10.239,09 USD karşılığı fatura
düzenlendiği, ancak davalıya tebliğ edildiğinin belgelenemediği, ayrıca davacı tarafın davalı tarafa … 10.Noterliği’nin 03/05/2019 tarihli … sayılı ihtarnamesi ile 31,98 m² malzemenin bedeli 8.677,2 USD’nin karşılığı olan 48.597,12-TL’nin 3 iş günü içerisinde ödenmesinin talep edildiği, somut olayda dosya kapsamında yapılan teknik inceleme ile davacı tarafça sunulan 2 adet plakanın inceleme için yeterli olmadığı, sunulan 34 adet hasarlı mermer fotoğrafı ve 3 adet tasarım fotoğrafı üzerinden yapılan incelemede ürünlerindeki ayıbın açık ayıp olduğunun tespit edildiği, bununla birlikte malların teslim alınmasından 9 ay sonra ayıp ihbarında bulunulduğunun anlaşıldığı, davacının ürünün teslim alınmasından sonra makul süre içerisinde muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği, davacının bu konuda herhangi bir tespit yaptırmadığı, bu nedenle davacının davalıdan aldığı ürünleri kontrol etmeden dava dışı 3.kişiye göndermesinde kusurlu olduğu, ayrıca davacı taraf davalıdan aldığı ürünlerin ayıplı olduğu ve bu nedenle ürünlerin teslim edildiği dava dışı 3.kişinin zararlarını tazmin etmek zorunda kaldıklarını iddia etmiş ise de, söz konusu zararın tazmin edildiğine dair dosyaya somut delil sunulmamış olduğu, bu itibarla zarar iddiasının ispatlanamadığı değerlendirilmiştir.
Davacının manevi tazminat talebiyle ilgili olarak Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2014/4307 E. 2014/18685 K. sayılı ilamında “Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesine göre kişilik hakları haksız saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat isteyebilir. Aynı Kanunun 114. maddesi delaletiyle sözleşmeye aykırılık halinde de 58. maddenin uygulanacağı tartışmasızdır. Kişinin onuru, saygınlığı gibi kişilik haklarını oluşturan değerlere ve Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlere saldırı halinde manevi bir zarar, başka bir ifade ile kişilik hak ve değerlerinde irade dışında gerçekleşen bir eksilmeden söz edilir. Anılan yasa hükmüne göre koruma altına alınan bu haklar, kişisel varlıkların korunması için bireylere tanınan hayat, sıhhat, ad, şeref, mesleki ve ticari haysiyet gibi çok önemli, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan haklardır.” ifade edildiğinden, somut olayda, yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca bu haklar yönünden bir eksilme olmadığı manevi tazminata hükmedilemeyeceği anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın tümüyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL karar harcının peşin alınan 477,15 TL + ıslahla yatan 830 TL olmak üzere toplam 1.307,15 TL’den mahsubu ile 1.226,45 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince maddi tazminat ve çekin iptali talebi yönünden 8.150,20 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince manevi tazminat yönünden 5.100,00 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
8-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, HMK 342.maddesine uygun olarak düzenlenmiş dilekçenin, HMK 343.maddesi gereğince Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilmesi ve HMK 344.maddesinde belirtilen harç ve giderlerin yatırılması sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar tefhim edildi, usulen anlatıldı. 13/06/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza